Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları E."in 01.09.2006 tarihinde 129 ada 10,112 ada 26 ve 27 parsel sayılı taşınmazlarını satış suretiyle davalı Ü."e temlik ettiğini, davalı Ü."in de anılan taşınmazları 16.8.2007 tarihinde aynı şekilde diğer davalı Ö."e devrettiğini, Ö.in murisin oğlu H."in yakın arkadaşı olup, yapılan işlemlerin kızlardan mal kaçırma ve oğul H."e bırakma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve miras payları oranında tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Davalılar, davalı Ü."in kayıt maliki olmadığını, temlklerin gerçek satış olup, muvazaalı işlem yapılmadığını, davalı Ö."in tapu kaydına güvenen iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı Ü. yönünden açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Ö. bakımından ise muvazaa olgusu sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı Ö. vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .....raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Asıl ve birleşen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davalı Ü. yönünden açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Ö. bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; davacıların miras bırakanının dava dışı iki adet parseliyle birlikte dava konusu 129 ada 10, 112 ada 26 ve 27 parsel sayılı taşınmazlarını 01.09.2006 tarihinde ve satış suretiyle davalı Ü.’e temlik ettiği, adı geçen davalının da çekişmeli taşınmazları 16.05.2007 tarihinde aynı şekilde diğer davalı Ö.’e devrettiği, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek ve benimsenmek suretiyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
Ancak, davadaki istek, davacıların miras payına yönelik olup, mahkemece de bu yönde hüküm kurulduğu halde, çekişmeli taşınmazların keşfen belirlenen değerinden davacıların miras payına isabet eden kısmı üzerinden harç ve davacılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, taşınmazların belirlenen değerinin tamamı itibariyle fazla harç ve vekalet ücreti tayin ve takdiri doğru değildir.
Diğer yandan kabule göre de, yargılama sırasında tamamlanan harç miktarının, alınması gerekli harçtan mahsup edilmemiş olması da isabetsizdir.
Davalı Ö.’in bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.