Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/9483 Esas 2011/10955 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/9483
Karar No: 2011/10955

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/9483 Esas 2011/10955 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Bu dava, bir mirasçının babasının devrettiği taşınmazın davalıya muvazaalı bir şekilde temlik edildiği iddiasıyla açılmıştır. Mahkeme, çekişme konusu taşınmazın davalıya temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak, Yargıtay kararı, somut olayda mirasçının babasının gerçek iradesinin mal kaçırmak olmadığına ve dolayısıyla temliğin muvazaalı olmadığına hükmetmiştir. Kararda, miras bırakanın gerçek iradesinin mal kaçırma olması halinde miras muvazaası hukuksal nedeninin uygulanabilirliğinin kabul edileceği tartışmasızdır. Bu nedenle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm kurulmuştur. Temyiz itirazları dikkate alınarak, kararın bozulmasına ve davanın reddine karar verilmiştir. Kararda geçen kanun maddesi HUMK'nun 428. maddesidir.
1. Hukuk Dairesi         2011/9483 E.  ,  2011/10955 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ         : İSKENDERUN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ         : 20/09/2010
    NUMARASI: 2007/1253-2010/263

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, miras bırakanı  babası  Ş."nün  1246  parsel  sayılı taşınmazını  davalıya satış  suretiyle   temlik  ettiğini, temlikin  mirasçılardan  mal  kaçırma  amaçlı  ve  muvazaalı  olduğunu  ileri  sürerek, tapu  iptali ve  tüm  mirasçılar   adına  tesciline  karar  verilmesini  istemiş,  yargılama  sırasında   diğer  mirasçılar   davaya  dahil  edilmiştir
    Davalı, satış  bedelini  murise ödediğini, murise  ve  üvey  annesine  ölünceye  kadar   kendisinin  baktığını, mal  kaçırma  amacı  bulunmadığını  belirterek  davanın  reddini  savunmuştur.
    Mahkemece, çekişme  konusu  taşınmazın  davalıya  temlikinin  mirasçıdan  mal  kaçırma  amaçlı  ve  muvazaalı  olduğu  gerekçesiyle  davanın  kabulüne  karar  verilmiştir.
    Karar, davalı   tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .....raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.  Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, miras bırakan Ş.nün,  1246 parsel sayılı taşınmazını davalı oğlu M.’e 12.08.1985 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği, miras bırakanın 1991 yılında öldüğü, davacı A.’in çekişme konusu taşınmazın davalıya mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla temlik edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtmek gerekir ki;  bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığı olacağı kuşkusuzdur. semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp, belirli bir hizmet veya emekte olabileceği kabul edilmelidir. (HGK’nun 29.04.2009 tarih 2009/1-130 E. 2009/150 K. sayılı kararı)
    Somut olaya gelince, miras bırakanın herhangi bir işi ve geliri olmadığı,  ölünceye kadar davalının yanında kaldığı, davalı tarafından bakıldığı ve davalının evinde öldüğü, davalının demir-çelik fabrikasında işçi olduğu, tanık beyanlarında miras bırakanın geçiminin davalı tarafından sağlandığının  ifade edildiği, her ne kadar taşınmazın akitteki bedeli ile gerçek değeri arasında fark bulunsa da, anılan bu hususun tek başına muvazaanın kanıtı sayılamayacağı, miras bırakanın davalının kendisine sağladığı bakım ve desteğin yarattığı minnet duygusu dikkate alındığında satışın gerçek değer üzerinden yapılmamasının mal kaçırma amacıyla hareket edildiği anlamını doğurmayacağı sonuç ve kanaatine varılmaktadır. Esasen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarih ve ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, miras bırakanın gerçek iradesinin mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekeceği de tartışmasızdır.
    O halde, yukarıda değinilen somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, miras bırakanın yapmış olduğu temlikle ilgili gerçek amaç ve iradesinin mirasçılardan mal kaçırmak olduğunu söyleme imkanı bulunmamaktadır.  Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  27.10.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

    Hemen Ara