Taraflar arasındaki davadan dolayı Karaburun Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 29.04.2008 gün ve 1999/43esas 2008/37 karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 4.5.2010 gün ve 776-5225 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı C.S. vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava ve birleştirilerek görülen dava, tapu iptali-tescil,terkin isteklerine ilişkindir. Mahkemece, birleştirilen davanın hak düşürücü süreden reddine, asıl davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Gerçekten de, 797,798 ve 799 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin 17.5.1990 tarihinde kesinleştiği yine Hazine adına kayıtlı çekişme konusu 800 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 1990 yılında yapıldığı dava dışı kişi tarafından kadastro tespitine itiraz edilmekle Karaburun Kadastro Mahkemesinin 1990/405E-1993/54K sayılı ilamı ile itiraz edilmemiş sayılmasına ve tespit gibi tesciline karar verildiği görülmekle karşı davacı C. tarafından 797,799 ve 800 parsel sayılı taşınmazlara yönelik iptal tescil davasının 9.4.2002 tarihinde açıldığı gözetilerek birleşen davanın 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddedilmiş olması doğrudur.
Öte yandan, davacı Hazine davalılar adına tespit ve tescil edilen 797,798 ve 799 parsellere yönelik ıslah ettiği davasında taşınmazların özel mülke konu olamayacak, taşlık, kayalık yerlerden olduğu, bir bölümünün de kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürmüş olup, mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen ve hükme dayanak yapılan bilirkişi rapor ve krokilerinden 10062 m² miktarlı 798 parsel sayılı taşınmazın krokide “A” ile gösterilen 669 m²lik kısmının kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığı saptanarak bu bölümün tapusunun iptal ve terkini ile kalan 9393 m²lik kısmında dayanak tapu kaydı kapsamında kalmadığı, ham toprak vasfında olduğu gözetilerek Hazine adına tescil edilmesi yine 3437m² miktarlı 799 parsel sayılı taşınmazın tamamının kıyı-kenar çizgisi içerisinde kalmadığı ancak özel mülke konu olamayacağı belirlenerek tapunun hazine adına iptal ve tesciline karar verilmiş olmasında ve 11563 m² miktarlı 797 parselin krokide (11.7.2000 tarihli) “B” ile gösterilen 2804 m²lik bölümünün kıyı-kenar çizgisi Içinde kaldığı belirlenerek bu kısmın tapusunun iptal ve terkini ile kalan 8759 m²sinin tarım arazisi vasfında olduğu tespit edilerek önceki malikleri üzerinde bırakılmış olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Nitekim, değinilen hususlar Dairenin 04.05.2010 tarih, 776-5225 sayılı bozma ilamında da belirtilmiştir. Davalı-birleştirilen davanın davacısının öteki karar düzeltme istekleri yerinde değildir, reddine.
Ancak, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasa"nın 16. ve 17. maddeleriyle 3402 Sayılı Yasa"ya eklenen 36/A ve geçici 11. maddelerinde, “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından açılan ve henüz infaz edilmemiş bulunan dava ve kararlarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dâhil yargılama gideri yükletilemeyeceği...” yönünde düzenlemeler getirilmiştir. Hal böyle olunca, yargılama masrafları bakımından 6099 Sayılı Yasa ile getirilen düzenlemeler gözetilerek yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk vardır.
Davalı-birleştirilen davanın davacısının bu hususa değinen karar düzeltme isteği yerinde olduğundan, HUMK."nun 440. maddesi uyarınca kabulüyle, Dairenin 04.05.2010 tarih, 776-5225 sayılı bozma ilamının ortadan kaldırılmasına, yerel mahkemenin 29.04.2008 tarih, 43-37 sayılı kararının açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.