Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/6001 Esas 2011/10862 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/6001
Karar No: 2011/10862

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/6001 Esas 2011/10862 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/6001 E.  ,  2011/10862 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KADIKÖY 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 10/10/2007
    NUMARASI : 2010/137-2010/289

    Taraflar arasında görülen davada;                                                                                            
    Davacı, asıl davada, bankaya olan borcu nedeniyle paraya ihtiyacının bulunduğunu, bu nedenle çekişmeli taşınmazının, vekili olan davalı kızı L. tarafından kredi temin etmesi için damadı olan diğer davalı R."ye satış suretiyle temlik edildiğini, R."nin taşınmazı teminat göstererek bankadan çektiği krediyi kendisi ödediği halde, R."nin, çekişmeli 6 parsel sayılı taşınmazdaki 2 ve 3 nolu bağımsız  bölümleri sahiplenmeye çalıştığını, bu amaçla üçüncü kişilere satış hazırlığı içerisinde olduğunu öğrendiğini; birleşen davada ise, asıl davadaki isteğinin, yapılan satışın gerçek bir satış olduğu gerekçesiyle reddedilmesi halinde vekili olan davalı kızı L.nin satış bedelini teslim aldığı halde kendisine ödemediği sonucunu doğuracağını ileri sürerek, asıl davada, tapu iptal ve tescil, olmazsa tazminat; birleşen davada ise satış bedelinin davalı L."den tahsilini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine karar  verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25.10.2011  Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat .... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat ile davalı asil gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ..... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava,  tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat; birleşen dava  satıştan kaynaklanan alacağın ödenmesi isteğine ilişkin olup, Mahkemece, sübut bulmadığı gerekçesiyle  asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 6 parsel sayılı taşınmazdaki 2 ve 3 nolu bağımsız bölümler olup, 6 parsel sayılı taşınmaz arsa vasfında  davacı adına kayıtlı iken,  davacıya vekaleten davalı kızı L. tarafından 1.7.2005 tarihinde diğer davalı R."ye satış suretiyle temlik edildiği,  tamamı  R. adına kayıtlı iken taşınmazda 6.7.2005 tarihinde kat irtifakı kurulduktan sonra, R."nin çekişmeli  2 nolu bağımsız bölümü 21.04.2006 tarihinde dava dışı E. F."e, 3 nolu bağımsız bölümü ise  30.05.2006 tarihinde  dava dışı G.B."a   satış suretiyle devrettiği; davanın açıldığı 13.7.2006 tarihinde  davalı R.nin çekişmeli  bağımsız bölümlerle kayden bir ilgisinin kalmadığı anlaşılmaktadır.
    Davacı, asıl davada; taşınmaz adına kayıtlı iken çocuklarının işlerine yardımcı olmak amacıyla taşınmazı kullanarak teminat mektubu alınmasını sağladığını, ancak, teminat mektubu nakde dönünce bankanın nakde dönen bedeli kendisinden talep ettiğini, bu nedenle maddi olarak zor durumda kaldığını, damadı olan davalı  R."nin taşımazın kendisine devredilmesi halinde kredi temin edebileceği teklifi üzerine taşınmazı  tapuda satış suretiyle R."ye temlik ettiğini,  R.nin üçüncü kişiden aldığı borç ile bankaya olan borcu ödediğini, sonrada R.nin taşınmazı teminat göstererek bankadan çektiği krediyi kendisi ödediği halde,  R."nin çekişmeli 2 ve 3 nolu bağımsız bölümleri sahiplenmeye çalıştığını, bu amaçla üçüncü kişilere satış hazırlığı içerisinde olduğunu öğrendiğini;  birleşen davada ise,  asıl davadaki isteğinin Mahkemece, yapılan satışın gerçek bir satış olduğu gerekçesiyle reddedilmesi halinde vekil sıfatıyla satış işlemini  gerçekleştiren davalı kızı Lale"nin satış bedelini teslim aldığı halde kendisine ödemediğini ileri sürerek, asıl davada, çekişmeli 6 parsel sayılı taşınmazdaki 2 ve 3 nolu bağımsız bölümlere ilişkin olarak tapu iptal ve tescil olmazsa tazminat; birleşen davada ise  satış bedelinin davalı Lale"den tahsilini istemiştir.  O halde, iddianın ileri sürülüş biçimine ve içeriğine göre davada inançlı işleme dayanıldığı tartışmasızdır.
    Hemen belirtilmelidir ki, tapu iptal ve tescil istekli davalar kayıt maliki yani taşınmazın sicil kaydı kimin üzerinde ise ona karşı açılır.Husumet kendisine yöneltilen davalı R. çekişmeli  2 ve 3 nolu bağımsız bölümleri dava tarihinden önce dava dışı E. ve G."a satmış olup, davalı R. üzerinde iptali gerekli bir sicil kaydı bulunmadığı, bu durumda, tapu iptal ve tescil isteği yönünden davanın reddi gerekeceği açıktır.
    O halde, mahkemece işin esası bakımından davanın reddedilmiş olması doğru değil ise de, davanın reddi yukarıda açıklanan gerekçeyle ve sonucu itibariyle doğrudur.
    Ancak, asıl davada iptal ve tescil isteğinin yanında taşınmazın elden çıkması nedeniyle tazminat isteğinde de bulunulduğu sabittir.
    Öyleyse, bu isteğin hüküm altına alınabilmesi için öncelikle  TMK"nun 6. maddesi hükmü uyarınca ispat yükü  kendisinde olan davacının iddiasını kanıtlaması gerekir.
    Buna göre, davacının,  öncelikle vekil aracılığıyla davalı R."ye yapılan satış şeklindeki işlemin, inançlı işleme dayalı bulunduğunu kanıtlanması icap eder. Bu türlü iddianın ise, 5.2.1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı bir belge ile ispatı zorunludur. Böylesi bir belgenin mevcut olmadığı durumlarda, şayet HUMK"nun 292. maddesinde (yeni 6100 sayılı HMK"nun 202. maddesinde) öngürüldüğü şekilde yazılı delil başlangıcı sayılacak bir olgunun varlığı halinde iddianın her türlü delille kanıtlanması olanaklıdır.
    Somut olayda, iddia yazılı bir belge ile kanıtlanamadığı gibi, yazılı delil başlangıcı sayılabilecek bir olguda iddia ve ispat edilmiş değildir.
    O halde, böyle bir durumla karşılaşan iddia sahibinin nihai olarak başvuracağı çare yemin delilidir.
    Davacı, dava dilekçesinde yemin deliline dayandığına ve  20.07.2010 tarihli dilekçesinde de, dava konusu taşınmazın gerçek bir satış işlemine konu olmadığına yönelik davalı R. C."a yemin teklifinde bulunulduğu belirtildiğine göre, Mahkemece, davacının yemin teklif etme hakkını kullandığı gözetilerek, yemin hususunda gerekli usulü işlemlerin yapılması, kendisine yemin teklif edilen  davalı R."nin yemini eda etmesi halinde, R."nin bedel ödeyerek taşınmazı satın aldığı hususu ortaya çıkacağından tazminatla sorumlu tutulamayacağı gözetilerek,  bu defa, birleşen dava yönünden vekil sıfatıyla hareket eden davalı L.nin,  satıştan kaynaklanan ve tahsil ettiği satış parasını davacıya ödeyip ödemediği üzerinde durularak neticeye gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle   yazılı olduğu üzere davanın tümden reddedilmiş olması doğru değildir.
    Davacının, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 25.10.2011  tarihinde oybirliğiyle karar  verildi. 

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    Hemen Ara