Esas No: 2022/22857
Karar No: 2022/5495
Karar Tarihi: 27.09.2022
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/22857 Esas 2022/5495 Karar Sayılı İlamı
3. Ceza Dairesi 2022/22857 E. , 2022/5495 K."İçtihat Metni"
I- TALEP;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.04.2022 tarih ve 2022/42616 sayılı yazısı ile; Terör örgütü propagandası yapmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 18/08/2021 tarihli ve 2021/26916 soruşturma, 2021/9416 esas, 2021/1681 sayılı iddianamenin iadesine dair Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/08/2021 tarihli ve 2021/211 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/09/2021 tarihli ve 2021/560 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 31/10/2016 tarihli ve 2016/15416 esas, 2016/16813 karar sayılı ilâmında, "... 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170/2. maddesine göre soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar. Aynı yasa maddesinin 3. fıkrasında ise iddianamede gösterilmesi ve bulunması gereken unsurlar sayılmıştır. Şüphelinin ifadesinin veya savunmasının alınmasında belirtilen madde açısından bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Ceza Muhakemesi Hukukunun temel amacı olan maddi gerçeğe ulaşılmasıdır. İddianamede belirtilen suç vasfı değerlendirildiğinde, suçun takibinin şikayete bağlı olmadığı ve uzlaşma ile önödeme hükümlerinin uygulanma imkanının bulunmadığı, dosya kapsamında müşteki beyanlarını doğrular nitelikte iki tanığın ifadesine yer verildiği, bu kanıtların kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu tartışmasızdır. Şüphelinin ifadesi veya savunması dosya içerisindeki bu deliller karşısında suçun sübutuna mutlak etki eden bir kanıt niteliği de taşımamaktadır. Dolayısıyla şüphelinin ifadesinin alınmasında bu fıkra açısından da bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, şüphelinin ifadesinin alınmaması sebebiyle iddianamenin iadesine karar verildiği, bu hususun ikmali amacıyla yapıldığı anlaşılan iddianamenin iadesi ve bu karara yapılan itiraz üzerine verilen kabul kararı yerinde görülmekle, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir..." şeklinde açıklandığı üzere, Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesince, şüphelinin ifadesinin alınmadığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği nazara alındığında, somut olayda, Cumhuriyet savcısı tarafından toplanan delillerin kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturması ve yakalama kararına rağmen şüpheliye ulaşılamaması sebebiyle şüphelinin ifadesi alınamadan iddianame düzenlenmesi karşısında, iddianamenin iade sebepleri arasında şüphelinin savunmasının alınmamış olmasının sayılmadığı cihetle, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 16/03/2022 gün ve 94660652-105-63-20670-2021-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II- OLAY;
Ş.Urfa İl Emniyet Müdürlüğünün 31.05.2020 tarihli yazısına istinaden düzenlendiği belirtilen Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün 28.08.2020 tarihli araştırma raporu ile facebook adlı sosyal medya sitesinde ... kullanıcı görünen adı ile kullanılan ve bağlantı adresi ile kullanıcı adı ve ID numarası belirlenen hesaptan 28.08.2020 tarihi itibari ile suç unsuru içerir paylaşımların ekran görüntüleri ile tespiti yapılmış ve internet üzerinde yer alan, herkese açık olan kaynaklarda yapılan araştırmalar neticesinde elde edilen teyide muhtaç veriler/bilgilerin Emniyet Genel Müdürlüğü Polnet - EKİP projesi üzerinden yetkili kullanıcı marifetiyle sorgulanması neticesinde, kimlik ve adres tespiti yapılan şüpheli ...'ın hesabın kullanıcısı olabileceği ilgili birime bildirilmiştir.
Bu kapsamda araştırma raporunda tespiti yapılan hesaba dair ekran görüntülerinde, hesabın künye bilgilerinde, kullanıcının profil resminin bulunduğu, Stocholm'de yaşadığını, memleketinin Siverek, Şanlıurfa olduğu bilgilerini paylaştığı, telefon numarasının son iki hanesinin ve mail hesabının ise ilk ve son harflerinin görüntülendiği görülmüş; teyide muhtaç bilgiler kapsamında sistemde yapılan sorgulama neticesinde şüphelinin ad ve soyadı ile doğum yeri ve yurt dışı mernis adresinin, tespiti yapılan hesabın künye bilgileri ile uyumlu olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır. 16 sayfadan ibaret raporun sayfalarının sonunda ve de sonuç kısmında; bilgilerin teyide muhtaç olduğu ve hakkında çalışma yapılan sosyal medya hesabının ilgiliye ait olabileceği gibi başkaları tarafından oluşturulmuş, ele geçirilmiş, rızası dışında kullanılmış olabileceği belirtilmiştir.
Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğünün 05.09.2020 tarihli fezlekesi ekinde, tanzim edilen araştırma raporu ile nüfus kaydı Cumhuriyet Başsavcılığına, açık kaynak araştırma raporunda suç unsuru olabilecek paylaşımlarda bulunulan hesabın kullanıcısının şüpheli ... olduğu ve güncel adres kaydının da ..., ... Krallığında bulunduğu, sisteme kayıtlı geçmiş adres ve tahdit kaydına rastlanılmadığı belirtilerek, takdir ve gereği için göndermiştir.
Tahkikat evrakları Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/25153 numaralı soruşturma evrakına kayıt edilmiştir.
Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı 21.09.2020 tarih ve 2020/25153 soruşturma sayılı yazısı ile Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğinden, terör örgütü propagandası yapmak suçundan, tüm aramalara rağmen ulaşılamayan şüpheli ... hakkında, 5271 sayılı CMK'nın 98/1 maddesi uyarınca, ifadesinin alınması ve alındıktan sonra da serbest bırakılması için yakalama emri düzenlenmesi talep etmiştir. Talep yazısında suç tarihi 15.01.2017 ve suç yeri de Şanlıurfa Merkez olarak belirtilmiştir.
Şanlıurfa 2.Sulh Ceza Hakimliği, 2020/3530 değişik iş sayılı, 22.09.2020 tarihli kararı ile terör örgütü propagandası yapmak suçundan, şüpheli hakkında ifadesinin alınması ve alındıktan sonra da serbest bırakılması için CMK'nın 98/1 maddesince yakalama emri çıkarılmasına itiraz yolu açık olmak üzere karar vermiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığının, 23.09.2020 tarih ve 2020/25153 soruşturma, 2020/1694 birleştirme nolu kararı ile terör örgütü propagandası yapmak suçundan yürütülen soruşturmada yakalaması bulunan şüpheli hakkında ki soruşturma evrakının; yakalamalı şahıslar hakkında yürütülen 2020/6296 sayılı dosya ile birleştirilmesine ve soruşturma kaydının kapatılmasına karar verilmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığının 11.08.2021 tarihli müzekkeresi ile kolluktan, şüphelinin yakalanmamış ise yakalama çalışmalarına devam edilmesi, şüphelinin halen yasadışı örgüt içerisinde bulunup bulunmadığı, herhangi bir şekilde yakalanan örgüt üyeleri tarafından teşhis edilip edilmediği, son zamanlarda ... ve ... ülkelerinde yaşanan savaş nedeniyle şüphelinin ölüp ölmediğinin araştırılması, çatışma sonucu ölmüş ise hakkında herhangi bir teşhis işleminin olup olmadığı hususlarında evrakın düzenlenerek gönderilmesi, şüphelinin yakalanması halinde mevcutlu olarak getirilmesi, yakalanamadığı takdirde ise her üç ayda bir düzenli olarak olaya ilişkin savcılığa bilgi verilmesi istenilmiştir.
Soruşturma savcısınca temin edilen 18.08.2021 tarihli nüfus kaydında şüphelinin sağ olduğu, aynı zamanda İsveç vatandaşı olduğu ve yerleşim yerinin ise ... ... Krallığı olarak belirtildiği; 18.08.2021 tarihli adli sicil kaydında 02.04.1992 tarihinde infaz edilen adli para cezasına ilişkin arşiv kaydının bulunduğu; adli sicil kaydının ise bulunmadığı belirtilmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığının, 01.10.2020 tarih, 2020/6296 soruşturma ve 2020/2635 karar sayılı ayırma kararı ile 2020/6296 sayılı dosyası ile birleştirilen dosyanın bu kez, her iki dosya arasında hukuki ve fiili irtibat bulunmadığından tefrik edilerek, soruşturma defterinin 2020/26916 numarasına kayıt edilmesine karar verilmiştir.
Yürütülen tahkikat neticesinde tanzim olunan Cumhuriyet Başsavcılığının 18/08/2021 tarih, 2020/26916 soruşturma, 2021/9416 esas ve 2021/1681 iddianame nolu iddianamesi ile de şüpheli ...'ın terör örgütü propagandası yapmak suçundan, 3713 sayılı TMK'nın 7/2 - 2 cümle, TCK'nın 43/1 ve 53/1 maddelerince cezalandırılması istenilmiştir. İddianame başlığında, suç tarihi 09.10.2019 ve suç yeri Şanlıurfa Merkez olarak belirtilmiş, şüpheli ...'ın kimlik bilgilerine ve de yurt dışı adresine yer verilmiştir.
Düzenlenen iddianame anlatımında ise özetle, şüpheli ... hakkındaki açık kaynak araştırmaları neticesinde, şüphelinin facebook adresli sosyal paylaşım sitesinde ... kullanıcı adıyla açılan, url adresi belirlenen hesaptan, 26.04.2017, 30.05.2017, 09.10.2019, 28.10.2015, 02.10.2015 tarihlerinde yaptığı, içeriğinde örgüt mensuplarının silahlı görüntüleri ile örgütün sözde sembollerini içerir görüntülere matuf paylaşımları ile atılı suçu zincirleme şekilde işlediği ve hakkında çıkartılan yakalama kararının da infaz edilemediği belirtilmiştir.
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcısınca görüldüsü, 18.08.2021 tarihinde yapılmıştır.
Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.08.2021 tarih ve 2021/211 iddianame değerlendirme nolu kararı ile 5271 sayılı CMK'nın 174/1 (b) bendi gereğince iddianamenin iadesine itiraz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir. İade nedenleri kararda belirtildiği şekli ile şöyledir;
"....Kanun'un 174.maddesinin 1.fıkrasının b) bendi hükmüne göre de "Suçun sübutuna etki edeceği muhakkak olan bir delil toplanmadan" hazırlanan iddianamenin iade edilmesi gerekir. Kaçak veya gaiplik halleri ve benzeri istisnai durumlarda şüpheli ya da sanığın ifadesi alınmadan da dava açılabilirse de; kural olarak "şüphelinin ifadesi" toplanması gereken en önemli delillerden birisi olarak kabul edilmektedir. Bu açıklamalar ışığında dosyada şüpheli ... hakkında 22.09.2020 yılında CMK 98. madde uyarınca yakalama emri çıkarıldığı, o tarihten günümüze kadar şüphelinin ifadesinin alınmasına yönelik başkaca bir işlem yapılmadığı, 05.09.2020 tarihli Şanlıurfa Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü tarafından gönderilen yazı cevabında şüphelinin adresinin 64 Stokholm/İsveç Krallığı olduğu bildirilmesine rağmen herhangi bir istinabe işleminin yapılmadığı, şüphelinin ifadesi alınmadan, savunma hakkı verilmeksizin iddianame tanzim edildiği anlaşılmıştır.
CMK 170/2 maddesinde "soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler" hükmüne yer verildiği, madde metninde anlaşılacağı üzere yeterli şüphe kavramına tüm deliller toplandıktan sonra başvurulabileceği, bu haliyle iddianamenin 5271 Sayılı CMK'nın 170 ve 174. madde ile hükümlerine aykırı olarak düzenlediği anlaşılmakla; Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenenlenen iddianamenin iadesine oy birliği ile karar verilmiştir."
UYAP sisteminde yapılan incelemede; 27.08.2021 tarihinde kararın elektronik imzalarının tamamlandığı, Cumhuriyet savcısınca aynı tarihte okunduğu görülmüştür.
Cumhuriyet savcısı 27.08.2021 tarihli dilekçesi ile iade kararının kaldırılmasına yönelik mahkemesine itirazda bulunmuştur. İtiraz nedenlerinde özetle; Yargıtay ilgili Ceza Dairelerinin emsal kararları da belirtilerek, şüphelinin ifadesinin alınmasının toplanması gereken delillerden olmadığı, somut olayda şüpheli hakkında yakalama kararının 22/09/2020 tarihinde çıkarıldığı ve üzerinden makul süre geçtiği, şüphelinin ifadesinin alınmamasının kanunda belirtilen iade nedenleri arasında yer almadığı belirtilmiştir.
Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanının 31.08.2021 tarihli yazısı ile itiraz yerinde görülmediğinden dosya incelenmek üzere Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.
İtiraz merciine sunulan Cumhuriyet savcısının 14.09.2021 tarihli mütalaasında özetle, itirazın reddi talep olunmuştur.
Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesi 14.09.2021 tarih 2021/560 değişik iş sayılı kararı ile Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 31/08/2021 tarih ve 2021/211 iddianame değerlendirme sayılı iddianame değerlendirme kararına yapılan itirazın reddine, kesin olarak, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu oy birliği ile karar vermiştir. Kararın gerekçesi belirtildiği şekli ile şöyledir;
"... Şanlıurfa Cumhuriyet Savcılığı'nın 31/08/2021 tarihli iddianamenin iadesine itiraz kararına yönelik itirazın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..."
17.09.2021 tarih ve 2020/26916 sayılı yazısı ile Cumhuriyet Başsavcılığınca, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne itiraz merciinin kararının somut bir gerekçeye dayanmadığı, somut olayda şüpheliye atfedilen suçun terör örgütü propagandası yapma suçu olduğu, şüphelinin cebir şiddet içeren örgüt militanlarının silahlı görsellerini sosyal medya hesabında paylaştığı, buna ilişkin delillerin tamamen toplandığı, şüpheli hakkında 22.09.2020 tarihinde yakalama emri çıkarıldığı ve aradan geçen uzun sürede yakalanamadığı, şüpheli ifadesi alınmama hususunun CMK’nın 174/1 maddesinde belirtilen iade unsurları arasında yer almadığı, soruşturmanın daha fazla sürüncemede kalmaması için iddianame tanzim edildiği, emsal Yargıtay ilamlarında da belirtildiği üzere atılı terör örgütü propagandası yapmak suçu bakımından şüphelinin ifadesinin alınmasının toplanması gereken delillerden olmadığından Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2021/560 değişik iş nolu 14.09.2021 tarihli kararının, kanun yararına bozulması ihbar ve görüşünde bulunulmuştur.
11.08.2021 tarihli Cumhuriyet savcısının talimatına istinaden düzenlenen ve 04.09.2021 tarihli Emniyet Müdürlüğünün yazısı ekinde gönderilen 04.09.2021 tarihli kolluk tutanağı ile yapılan araştırma neticesinde; arşiv sorgulamasında şahısla ilgili herhangi bir bilgi ve belgenin olmadığı, Umum İl Emniyet Müdürlükleri ile yapılan yazışmalar ve İltisaklı kurum ile yapılan şifai görüşme neticesinde şahsın halen yasadışı örgütün dağ kadrosunda bulunup bulunmadığı, herhangi bir şekilde yakalanan örgüt üyeleri tarafından teşhis edilip edilmediği, son zamanlarda Suriye ve Irak ülkelerinde yaşanan savaş nedeniyle şahsın ölüp ölmediği ile ilgili ulaşan herhangi bir bilgi ve belgenin olmadığı, şahsın yakalanamadığı yakalamaya yönelik çalışmaların devam ettiği, soruşturma dosyası kapsamında Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmiştir.
UYAP sisteminden temin edilen 22.09.2022 tarihli nüfus kaydında şüphelinin, 22.06.1992 tarihinden itibaren aynı zamanda İsveç Krallığı vatandaşı olduğu; mernis adresinde Dış İşleri Bakanlığı kayıtlarına göre yurt dışı adres bilgisinin bulunduğu görülmüştür.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan yürütülen soruşturmada ifadesi alınamadığından hakkında yakalama kararı çıkartılan şüphelinin cezalandırılması istemi ile düzenlenen iddianamenin, 5271 sayılı CMK'nın 174/1-b maddesi gereğince iade edilmesinde ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir.
IV-HUKUKİ MEVZUAT;
A-5271 sayılı CMK'nın
Kamu davasını açma görevi
Madde 170 - (1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
Gösterilir.
(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
(5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
İddianamenin İadesi;
Madde 174- (Değişik: 25/5/2005 - 5353/27 md.)
(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) (Değişik:17/10/2019-7188/20 md.) Suçun sübutuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) (Değişik:17/10/2019-7188/20 md.) Önödemeye veya uzlaştırmaya ya da seri muhakeme usulüne tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaştırma ya da seri muhakeme usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
d) (Ek:17/10/2019-7188/20 md.) Soruşturma veya kovuşturma yapılması izne veya talebe bağlı olan suçlarda izin alınmaksızın veya talep olmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.
B-)6706 sayılı Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İş Birliği Kanunu;
Adli Yardımlaşma
Türk adli mercilerinin talepleri
MADDE 7- (1) Adli merciler, soruşturma veya kovuşturmanın sonuçlandırılması ya da verilen mahkûmiyet kararlarının yerine getirilmesi için ihtiyaç duyulan konularda adli yardımlaşma talebinde bulunabilir. Bu durumda aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde adli yardımlaşma talebinden önce delillerin korunması amacıyla geçici tedbirlerin alınması istenebilir.
b) Tebligata ilişkin adli yardımlaşma taleplerinde, kısıtlayıcı veya zorlayıcı tedbir uygulanacağına ilişkin ihtarlara yer verilmez.
c) Adli yardımlaşma talebine konu işlemin yerine getirilmesi sırasında hazır bulunma talebinde bulunulabilir.
ç) Adli yardımlaşma talebi kapsamında ilgili devletin iç hukukuna uygun olarak yerine getirdiği işlemler, Türk hukuku bakımından da geçerli sayılır.
(2) Adlî mercilerce, yürütülen bir soruşturma veya kovuşturma kapsamında başka bir devletin ceza soruşturması başlatmasına neden olabilecek bilgilerin öğrenilmesi halinde, talep olmaksızın bu bilgiler, ilgili devlete gönderilmek üzere Merkezi Makama bildirilebilir.
Görüntülü ve sesli iletişim tekniğiyle adlî yardımlaşma
MADDE 9- (1) Adlî yardımlaşma talebinin yerine getirilmesinde görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması istenebilir. Bu işlemler, yerine getiren devletin yetkili makam veya mercilerinin yönetimi altında ve bu devletin hukuku uyarınca yürütülür.
(2) Türk adlî mercileri tarafından adlî yardımlaşma talebinin görüntülü ve sesli iletişim tekniği kullanılmak suretiyle yerine getirilmesinin istenmesi hâlinde, milletlerarası andlaşmalarda hüküm bulunması kaydıyla işlem, Türk adlî mercilerinin yönetimi altında ve Türk hukuku uyarınca yürütülür.
(3) Yabancı devlet tarafından adlî yardımlaşma talebinin görüntülü ve sesli iletişim tekniği kullanılmak suretiyle yerine getirilmesinin istenmesi hâlinde, milletlerarası andlaşmalarda hüküm bulunması kaydıyla işlem, talep eden devletin adlî mercilerinin yönetimi altında ve bu devletin hukuku uyarınca yürütülür. Bu işlem sırasında Türk adlî mercileri hazır bulunur ve Türk hukukunun temel ilkelerinin ihlal edilmemesi gözetilir.
C- Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Avrupa Sözleşmesi,
Ç- Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün 16.11.2011 tarih ve 69/3 sayılı Genelgesi.
V-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunmasıdır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hal” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (... ... ..., Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, ..., 2011, sayfa 186 ve devamı).
Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler. "Yeterli şüphe", şüphelinin müsnet suçtan yargılanması için gerekli ve yeterli olan şüphe derecesini ifade eder. Bu şüphenin, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delile dayanması gerektiğinde kuşku yoktur. Cumhuriyet savcısı topladığı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecek, delilleri olaylarla ilişkilendirerek yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir.
Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda yeterli şüphenin oluşmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, yargılama aşamasında hakim veya mahkemece verilen kararlar ile kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin yapılacağına dair düzenlemelerin yanı sıra; iddianamenin iadesi müessesesinin de delilin denetimine olanak tanıdığının kabulü gereklidir. Fakat Anayasanın 38, 5271 sayılı CMK'nın 206/2 maddelerindeki düzenlemeler kapsamında, bu olanağın çok geniş yorumlanmaması gerektiği CMK'nın 172/1 maddesinin doğal sonucudur.
5271 sayılı CMK'da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek celse”de bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen yeniliklerden biridir. Bunun gerçekleştirilebilmesi, soruşturma safhasında mevcut tüm delillerin toplanmış olması ile mümkündür.
İddianamenin iadesi kurumu şüpheli/sanıkların lekelenmeme haklarını etkin şekilde koruma altına almaktadır. Bu nedenle Anayasanın 36-38. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinin teminatı mahiyetindedir. İddianemedeki şekle ilişkin eksiklikler her zaman giderilebilir ancak eksik soruşturma sonucu yeterli suç şüphesi oluşturmayan delillerle kişilere sanık sıfatı yüklenmesi, yargılama sonucunda beraat etmiş olsalar dahi hak ihlaline sebebiyet vereceği göz önünde bulundurulmalıdır. Aksi takdirde kanun koyucu suçun subutuna etkili olan bir delil toplanmadan dava açılmasını iade nedeni olarak kabul etmeyeceği aşikardır.
CMK’nın 170/5. fıkrasında “İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.” hükmüne yer verilmiştir. Emredici nitelikte bulunan bu kuralın yerine getirilmesi çoğu zaman şüphelinin savunmasının alınmasıyla işlerlik kazanacaktır.
Şüphelinin savunmasının alınmasını zorunlu kılan açık bir hükme CMK’nın 170 ve 174. maddelerinde yer verilmemiş ise de bu durum her koşulda savunma alınmadan dava açılabileceği şeklinde de yorumlanmamalıdır.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, tanzim edilen açık kaynak araştırma raporu kapsamında tespiti yapılan hesabın, açık kaynak künye bilgilerinden hareketle teyide muhtaç bilgilere istinaden şüphelinin hesabın kullanıcısı olabileceği değerlendirmesinde bulunulması gözetilerek, kolluğa yazılan talimat neticesi beklenilmeden ve hesabın kullanıcısı olduğuna dair mukayese imkanı tanıyacak başkaca bir delil araştırmasına da girilmeden, şüphelinin yakalama kararı öncesinde teminine yönelik başkaca bir işleme ve/ veya adres araştırmasına tevessül edilmeden, iddianamenin tanzimi öncesinde yurt dışında ikamet ettiği bilgisine ulaşıldığı halde, hakkında; "Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Avrupa Sözleşmesi" ve 6706 sayılı Kanun hükümleri kapsamında, istinabe sureti ile araştırma yapılıp ifadesi de temin edilmeden düzenlenen iddianamenin iadesine ilişkin karara, gerekçe ve içeriği itibari ile somut olayda uygulanma yeri bulunmayan Daire içtihatlarına atıf yapan itirazdaki gerekçeler yerinde görülmemekle, iddianamenin iadesi kararına vaki itirazın reddine dair verilen merci kararında isabetsizlik bulunmadığından talebin reddine karar verilmiştir.
VI. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.04.2022 tarih ve 2022/42616 sayılı kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.09.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.