Esas No: 2022/20697
Karar No: 2022/5496
Karar Tarihi: 27.09.2022
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/20697 Esas 2022/5496 Karar Sayılı İlamı
3. Ceza Dairesi 2022/20697 E. , 2022/5496 K."İçtihat Metni"
I- TALEP;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.04.2022 tarih ve 2022/25813 sayılı yazısı ile; Terör örgütü propagandası yapmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 22/09/2021 tarihli ve 2021/35403 soruşturma, 2021/10673 esas, 2021/1967 sayılı iddianamenin iadesine dair Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/09/2021 tarihli ve 2021/237 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 04/10/2021 tarihli ve 2021/589 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 31/10/2016 tarihli ve 2016/15416 esas, 2016/16813 karar sayılı ilâmında, "... 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170/2. maddesine göre soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar. Aynı yasa maddesinin 3. fıkrasında ise iddianamede gösterilmesi ve bulunması gereken unsurlar sayılmıştır. Şüphelinin ifadesinin veya savunmasının alınmasında belirtilen madde açısından bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Ceza Muhakemesi Hukukunun temel amacı olan maddi gerçeğe ulaşılmasıdır. İddianamede belirtilen suç vasfı değerlendirildiğinde, suçun takibinin şikayete bağlı olmadığı ve uzlaşma ile önödeme hükümlerinin uygulanma imkanının bulunmadığı, dosya kapsamında müşteki beyanlarını doğrular nitelikte iki tanığın ifadesine yer verildiği, bu kanıtların kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu tartışmasızdır. Şüphelinin ifadesi veya savunması dosya içerisindeki bu deliller karşısında suçun sübutuna mutlak etki eden bir kanıt niteliği de taşımamaktadır. Dolayısıyla şüphelinin ifadesinin alınmasında bu fıkra açısından da bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, şüphelinin ifadesinin alınmaması sebebiyle iddianamenin iadesine karar verildiği, bu hususun ikmali amacıyla yapıldığı anlaşılan iddianamenin iadesi ve bu karara yapılan itiraz üzerine verilen kabul kararı yerinde görülmekle, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir..." şeklinde açıklandığı üzere,
Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesince, şüphelinin ifadesinin alınmadığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği nazara alındığında, somut olayda, Cumhuriyet savcısı tarafından toplanan delillerin kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturması sebebiyle iddianame düzenlenmiş olması ve iddianamenin iade sebepleri arasında şüphelinin savunmasının alınmamış olmasının sayılmadığı cihetle, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 16/02/2022 gün ve 94660652-105-63-22600-2021-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II- OLAY;
Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün 07.10.2020 tarihli araştırma raporu ile Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünün 25.09.2020 tarihli yazısı ile e-posta ihbarları ile ilgili açık kaynak araştırması yapılmasının istenilmesine istinaden 07.10.2020 tarihinde internet üzerinde yer alan ve herkese açık olan kaynaklarda yapılan araştırma neticesinde, 15.09.2020 tarihli ihbarda belirtilen facebook adlı sosyal medya sitesinde bağlantı adresi belirlenen ve "... (...)" görünen adı ve "bilal. bilen. 92" kullanıcı adlı hesaba ait anasayfa ekran görüntüsü ile herkese açık paylaşımları tespit edilmiş; internet üzerinde yer alan, herkese açık olan kaynaklarda yapılan araştırmalar neticesinde elde edilen teyide muhtaç veriler/bilgilerin Emniyet Genel Müdürlüğü Polnet projesinden sorgulanması neticesinde, hesabın herkese açık arkadaşları arasında, şahsın kardeşlerine ve akrabalarına ait hesaplara rastlanıldığı, profil ve paylaşımlarında kendisine ait olduğu değerlendirilen resimleri paylaştığı, hesap üzerindeki şahsa ait görseller ile tespit edilen şahsın polnet üzerindeki görselinin benzer olduğu belirtilerek, kimlik, adres ve iletişim numarasının tespiti yapılan şüpheli ...'ın hesabın kullanıcısı olabileceği ilgili birime bildirilmiştir.
Araştırma raporu incelendiğinde, hesabın künye bilgilerinde, Şanlıurfa'da yaşadığı ve memleket bilgisinde "Gözenek" bilgisine yer verdiği, profil resminin bulunduğu, suç konusu olduğu değerlendirilen herkese açık paylaşımların ekran görüntülerinin yer aldığı ve hesaptan paylaşıldığı, şahsa ait olduğu değerlendirilen bir resmin paylaşıldığı, nüfus kaydı ile uyumlu biçimde kardeşleri ile akrabaları olduğu değerlendirilen kişilerin arkadaş listesinde yer aldığı görülmüş, şahsa ait fotoğrafın Polnet üzerindeki görselinin benzer olduğu belirtilmiş ancak raporun her sayfasında ve de değerlendirme kısmında bilgilerin teyide muhtaç olduğu ve hakkında çalışma yapılan sosyal medya hesabının ilgiliye ait olabileceği gibi başkaları tarafından oluşturulmuş, ele geçirilmiş, rızası dışında kullanılmış olabileceği belirtildiği anlaşılmıştır.
Emniyet Müdürlüğünün 16.10.2020 tarihli yazısı ile açık kaynak araştırma raporunda hesap kullanıcısının kimlik tespiti yapılan şüpheli ... isimli şahıs olduğu, şahsın adres kaydının bulunduğu, tahdit sorgusunda 28.05.2018 tarihinde yurtdışı çıkış kaydının bulunduğu belirtilerek; araştırma raporu, ... ve tahdit kaydı ile birlikte, gereği için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
UYAP sisteminde bulunan tahdit kaydında; "..." adlı başka bir şahsın tahdit kaydının yer aldığı görülmüştür. Fiziki evraklar içerisinde "tahdit kaydına" dair bir belge bulunmamaktadır.
Tahkikat evrakları Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/28938 soruşturma numarasına kayıt edilmiştir.
Soruşturma savcısınca 23.10.2020 tarihinde UYAP sisteminden temin edilen adres araştırma formuna göre yurt dışı adres bilgisine rastlanılmamıştır.
23.10.2020 tarihli talimat yazısı ile Cumhuriyet savcısı, Bozova Cumhuriyet Başsavcılığından, terör örgütü propagandası yapmak suçundan şüpheli sıfatı ile ...'in ifadesinin alınmasını istemiştir. Bozova Cumhuriyet Başsavcılığının 09.11.2020 tarihli yazısı ile bila infaz gönderilen talimata ekli 03.11.2020 tarihli kollukça düzenlenen tutanakta; Gözenek mahallesinde ve çevre mahallelerde yapılan araştırmada ve soruşturmada şüpheli ... isimli şahsın 2019 yılında ... Fedaral Cumhuriyetine gittiği ve şahsın Gözenek mahallesinde olmadığının tespit edildiği ve talimatın yerine getirilemediği belirtilmiştir.
17.11.2020 tarihli yazısı ile Cumhuriyet savcısı, Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğinden terör örgütü propagandası yapmak suçundan şüphelinin, çağrı üzerine gelmediği, kendisine çağrı yapılamadığı, tüm aramalara rağmen kendisine ulaşılamadığından, ifadesinin alınması ve ifadesi alındıktan sonra da serbest bırakılması sureti ile hakkında 5271 sayılı CMK’nın 98/1. maddesi uyarınca yakalama emri düzenlenmesini talep etmiştir.
Şanlıurfa 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 18.11.2020 tarih ve 2020/4733 değişik iş sayılı kararı ile ifadesinin alınmasına müteakiben serbest bırakılması sureti ile terör örgütü propagandası yapmak suçundan şüpheli hakkında CMK'nın 98/1 maddesince yakalama emri çıkarılmasına karar verilmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığının 19.11.2020 tarih, 2020/28938 soruşturma, 2020/2169 sayılı kararı ile soruşturma evrakının, yakalamalı dosyaların bir arada yürütülmesi amacı ile 2018/15903 soruşturma numaralı evrakla birleştirilmesine ve hazırlık kaydının kapatılmasına karar verilmiş daha sonra ise 22.09.2021 tarih, 2018/15903 soruşturma ve 2021/2047 karar sayılı ayırma kararı ile de aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunmaması nedeni ile soruşturma evrakının tefriki ile 2021/35403 numaya kayıt edilmesine karar verilmiştir.
22.09.2021 tarihinde Cumhuriyet Savcısınca temin edilen nufus kaydında şüphelinin sağ ve yerleşim yerinin de Gözenek mahallesinde belirtilen adres olduğu görülmüştür. 22.09.2021 tarihli adli sicil kaydına göre şüpheli sabıkasızdır.
Cumhuriyet Başsavcılığının 22.09.2021 tarih, 2021/35403 soruşturma, 2021/10673 esas ve 2021/1967 nolu iddianamesi ile şüphelinin tespiti yapılan sosyal medya hesabının kullancısı olduğu ve 27.09.2014; 08.10.2014; 07.10.2014; 10.06.2013 tarihli herkese açık paylaşımları ile PKK/KCK/YPG silahlı terör örgütünün, zincirleme şekilde propagandasını yaptığı iddiası ile 3713 Sayılı TMK'nın 7/2. (1. ve 2. cümle) ile 5237 Sayılı TCK'nın 43/1, 53/1-2-3 maddelerince cezalandırılması istenilmiştir. İddianame başlığında, şüphelinin kimlik ve yurt içi adres bilgilerine yer verilmiş, anlatımda da şüpheliye ulaşılamaması sebebiyle ifadesinin alınamadığı ve hakkında yakalama kararı çıkarıldığı, şüphelinin üzerine atılı suçun 8 yıllık zamanaşımı süresinin yakın olması sebebiyle yakalama kararının infaz edilmesi beklenilmeden iddianame tanzim edildiği belirtilmiştir.
UYAP sisteminden, iddianamenin 23.09.2021 tarihinde Cumhuriyet Başsavcısınca görüldüğü ve aynı tarihte de mahkeme başkanı tarafından okunduğu görülmüştür. İddianame 24.09.2021 tarihinde mahkeme başkanınca kaleme havale edilmiştir.
Şanlıurfa 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 28.09.2021 tarih ve 2021/237 iddianame değerlendirme nolu kararı ile 5271 sayılı CMK'nın 170 ve 174/1 (b) maddelerince iddianamenin iadesine, itiraz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir. Aynı tarihte elektronik imzaları tamamlanan ve Yargıtay 13. Ceza Dairesinin kararına da atıfla verilen iade kararında iade nedenleri özetle belirtildiği şekilde şöyledir;
"...Yeni Türk Ceza Adalet Sistemi"n de benimsenen "Kişilerin Lekelenmeme Hakkı" ile "Eksiksiz soruşturma ve Tek Celsede Duruşma" prensipleri uyarınca, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcılarının makul sürede bütün delilleri toplamaları, sadece mahkumiyetle sonuçlanacağını değerlendirdikleri hususları dava konusu yapmaları, beraatle sonuçlanacağını değerlendirdikleri eylemleri dava konusu yapmamaları, yani bir nev'i filtre göreve yapmaları gerekir. Bu prensiplerin hayata geçirilebilmesi için mevzuatımızda ilk defa, 5271 Sayılı Kanun'un 160/2.maddesi hükmü ile; soruşturma evresinde Cumhuriyet Savcılarına şüphelinin lehine olan delilleri (de) toplama ve şüphelinin haklarını koruma yükümlülüğü getirilmiş, ayrıca; 170 ve 174.madde hükümleri ile de, iddianamenin iadesi kurumuna yer verilmiştir. Soruşturma evresi uzun sürebilir. Ancak, kovuşturma evresinin yeni bir delil toplanmasına gerek kalmadan ve bir iki celsede yargılamanın bitirilmesi hedeflenmiştir. Anılan Kanun'un 174.maddesinin 1.fıkrasının b) bendi hükmüne göre de "Suçun sübutuna etki edeceği muhakkak olan bir delil toplanmadan" hazırlanan iddianamenin iade edilmesi gerekir. Kaçak veya gaiplik halleri ve benzeri istisnai durumlarda şüpheli ya da sanığın ifadesi alınmadan da dava açılabilirse de; kural olarak "şüphelinin ifadesi" toplanması gereken en önemli delillerden birisi olarak kabul edilmektedir. Bu açıklamalar ışığında dosyada şüpheli ... hakkında 2020 yılında CMK 98. Madde uyarınca yakalama emri çıkarıldığı, o tarihten günümüze kadar şüphelinin ifadesinin alınmasına yönelik başkaca bir işlem yapılmadığı, şüphelinin ifadesi alınmadan, savunma hakkı verilmeksizin iddianame tanzim edildiği anlaşılmıştır.
CMK 170/2 maddesinde "soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler" hükmüne yer verildiği, madde metninde anlaşılacağı üzere yeterli şüphe kavramına tüm deliller toplandıktan sonra başvurulabileceği, bu haliyle iddianamenin 5271 Sayılı CMK'nın 170 ve 174. Madde ile hükümlerine aykırı olarak düzenlediği anlaşılmakla; Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenenlenen iddianamenin iadesine oy birliği ile karar verilmiştir."
UYAP sisteminden, 28.09.2021 tarihinde iade kararının, Cumhuriyet savcısınca okunduğu görülmüştür. 28.09.2021 tarihli yazısı ile de Cumhuriyet savcısı, mahkemeye iade kararının kaldırılması hususunda itirazda bulunmuştur. İtiraz nedenleri belirtildiği şekli ile şöyledir;
"...iddianameyi iade etmiş ise de;
-Şüphelinin üzerine atılı suça ilişkin soruşturma zamanaşımı süresinin yakın zamanda dolacağı,
-Şüphelinin ifadesinin alınmamasının CMK 174. maddesinde sayılan iddianame iade nedenleri arasında yer almadığı,
-Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2020/7717 esas sayılı dosyasında 28.01.2021 tarihinde verilmiş kararda, dosyada şüphelinin ifadesinin olmaması sebebiyle iddianamenin iade edilemeyeceğinin belirtildiği, (kararın bir örneği dosya arasına konulmuştur)
Bu suretle yukarıda yazılı nedenler ile suçun sübutuna etki edip toplanmayan bir delilin bulunmadığının değerlendirildiği,...iddianamenin iadesine ilişkin kararın kaldırılmasına aksi halde dosyanın...ilgili ağır ceza mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi kamu adına talep olunur."
Şanlıurfa 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 30.09.2021 tarih ve 2021/237 id. değerlendirme nolu kararı ile Cumhuriyet savcısının itirazı yerinde görülmediğinden, itirazı incelemek üzere dosya itiraz merciine gönderilmiştir.
Şanlıurfa 7.Ağır Ceza Mahkemesinin 01.10.2021 tarihli müzekkeresi ile Cumhuriyet Başsavcılığından, uyuşmazlık ile ilgili mütalaa bildirilmesi istenmiştir. Cumhuriyet savcısı, 04.10.2021 tarihli mütalaası ile iade kararındaki gerekçe usul ve yasaya uygun olduğundan itirazın reddedilmesi mütalaa olunmuştur.
Şanlıurfa 7.Ağır Ceza Mahkemesinin 04.10.2021 tarih ve 2021/589 değişik iş sayılı kararı ile Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.09.2021 tarih, 2021/237 nolu iddianamenin iadesi kararına yapılan itirazın reddine, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, mütalaaya uygun, oybirliği ve kesin olarak karar verilmiştir. Kararın gerekçesi belirtildiği şekli ile şöyledir;
"...Dosya kapsamına göre; şüphelinin ... ülkesinde bulunduğunun tespit edildiği ancak yurt dışı adresinin tespiti ve istinabe yoluyla ifadesinin alınması hususunda herhangi bir işlem yapılmadan doğrudan yakalama emri düzenlendiği anlaşılmakla bu şekilde şüphelinin ifadesinin alınması için gerekli soruşturma işlemi yapılmadan düzenlendiği anlaşılan iddianamenin iadesine ilişkin yapılan itirazın reddine karar vermek gerekmiştir."
Cumhuriyet Başsavcılığının 08.10.2021 tarihli yazısı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne, Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.10.2021 tarihli ve 2021/589 değişik iş sayılı kararın kanun yararına bozulması hususunda ihbar ve görüşte bulunulmuştur. Yargıtay 16. Ceza Dairesi ve Yargıtay 18.Ceza Dairesinin emsal kararlarına atfen bozma istenen yazıda özetle; şüpheli hakkında, terör örgütü propagandası yapmak suçundan yürütülen soruşturmada tüm delillerin toplandığı, sadece şüphelinin ifadesinin bulunmadığı, şüpheliye ulaşılamaması sebebiyle hakkında 18.11.2020 tarihinde yakalama kararı çıkarıldığı ve bu tarihe kadar yakalanamadığı, bu kapsamda dosyada şüphelinin ifadesinin olmamasının CMK'nın 174 maddesinde sayılan iddianamenin iade sebepleri arasında yer almadığı ayrıca somut olayda şüphelinin ifadesinin alınmamasının suçun sübutuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil niteliğinde de olmadığı belirtilmiştir.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 16.02.2022 gün ve 94660652- 105-63-22600-2021-Kyb sayılı yazısı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.10.2021 tarih, 2021/589 değişik iş sayılı kesin kararının bozulması istenmiştir.
UYAP sisteminde; şüphelinin yurt dışı adres bilgisine rastlanılmamıştır.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan yürütülen soruşturmada ifadesi alınamadığından hakkında yakalama kararı çıkartılan şüphelinin cezalandırılması istemi ile düzenlenen iddianamenin, 5271 sayılı CMK'nın 170 ve 174/1-b maddeleri gereğince iade edilmesinde ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir.
IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Konu ile ilgili yasal düzenlemeler şöyledir:
A-5271 sayılı CMK'nın
Kamu davasını açma görevi
Madde 170 - (1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
Gösterilir.
(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
(5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
İddianamenin İadesi;
Madde 174- (Değişik: 25/5/2005 - 5353/27 md.)
(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) (Değişik:17/10/2019-7188/20 md.) Suçun sübutuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) (Değişik:17/10/2019-7188/20 md.) Önödemeye veya uzlaştırmaya ya da seri muhakeme usulüne tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaştırma ya da seri muhakeme usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
d) (Ek:17/10/2019-7188/20 md.) Soruşturma veya kovuşturma yapılması izne veya talebe bağlı olan suçlarda izin alınmaksızın veya talep olmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.
B-6706 sayılı Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İş Birliği Kanunu;
Adli Yardımlaşma
Türk adli mercilerinin talepleri
MADDE 7- (1) Adli merciler, soruşturma veya kovuşturmanın sonuçlandırılması ya da verilen mahkûmiyet kararlarının yerine getirilmesi için ihtiyaç duyulan konularda adli yardımlaşma talebinde bulunabilir. Bu durumda aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde adli yardımlaşma talebinden önce delillerin korunması amacıyla geçici tedbirlerin alınması istenebilir.
b) Tebligata ilişkin adli yardımlaşma taleplerinde, kısıtlayıcı veya zorlayıcı tedbir uygulanacağına ilişkin ihtarlara yer verilmez.
c) Adli yardımlaşma talebine konu işlemin yerine getirilmesi sırasında hazır bulunma talebinde bulunulabilir.
ç) Adli yardımlaşma talebi kapsamında ilgili devletin iç hukukuna uygun olarak yerine getirdiği işlemler, Türk hukuku bakımından da geçerli sayılır.
(2) Adlî mercilerce, yürütülen bir soruşturma veya kovuşturma kapsamında başka bir devletin ceza soruşturması başlatmasına neden olabilecek bilgilerin öğrenilmesi halinde, talep olmaksızın bu bilgiler, ilgili devlete gönderilmek üzere Merkezi Makama bildirilebilir.
Görüntülü ve sesli iletişim tekniğiyle adli yardımlaşma
MADDE 9- (1) Adlî yardımlaşma talebinin yerine getirilmesinde görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması istenebilir. Bu işlemler, yerine getiren devletin yetkili makam veya mercilerinin yönetimi altında ve bu devletin hukuku uyarınca yürütülür.
(2) Türk adlî mercileri tarafından adlî yardımlaşma talebinin görüntülü ve sesli iletişim tekniği kullanılmak suretiyle yerine getirilmesinin istenmesi hâlinde, milletlerarası andlaşmalarda hüküm bulunması kaydıyla işlem, Türk adlî mercilerinin yönetimi altında ve Türk hukuku uyarınca yürütülür.
(3) Yabancı devlet tarafından adlî yardımlaşma talebinin görüntülü ve sesli iletişim tekniği kullanılmak suretiyle yerine getirilmesinin istenmesi hâlinde, milletlerarası andlaşmalarda hüküm bulunması kaydıyla işlem, talep eden devletin adlî mercilerinin yönetimi altında ve bu devletin hukuku uyarınca yürütülür. Bu işlem sırasında Türk adlî mercileri hazır bulunur ve Türk hukukunun temel ilkelerinin ihlal edilmemesi gözetilir.
C- Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Avrupa Sözleşmesi,
D-... ile l5.05.l930 tarih, l622 sayılı Kanunla onaylanan ve 04.06.1930 gün ve 1511 (III.Tertip II.Cilt, 470 s) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak her iki devlet arasında l8/11/l93l tarihinde yürürlüğe giren, l929 tarihli “... Cumhuriyeti ile ... Devleti Arasında Hukuki ve Ticarî Mevaddı Adliyeye Müteallik Münesabatı Mütekabiliyeye Dair Mukavelename”
E-Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün 16.11.2011 tarih ve 69/3 sayılı Genelgesi.
Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunmasıdır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hal” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (... ... ..., Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, ..., 2011, sayfa 186 ve devamı).
Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler. "Yeterli şüphe", şüphelinin müsnet suçtan yargılanması için gerekli ve yeterli olan şüphe derecesini ifade eder. Bu şüphenin, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delile dayanması gerektiğinde kuşku yoktur. Cumhuriyet savcısı topladığı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecek, delilleri olaylarla ilişkilendirerek yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir.
Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda yeterli şüphenin oluşmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, yargılama aşamasında hakim veya mahkemece verilen kararlar ile kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin yapılacağına dair düzenlemelerin yanı sıra; iddianamenin iadesi müessesesinin de delilin denetimine olanak tanıdığının kabulü gereklidir. Fakat Anayasanın 38, 5271 sayılı CMK'nın 206/2 maddelerindeki düzenlemeler kapsamında, bu olanağın çok geniş yorumlanmaması gerektiği CMK'nın 172/1 maddesinin doğal sonucudur.
Şüphelinin savunmasının alınmasını zorunlu kılan açık bir hükme CMK’nın 170 ve 174. maddelerinde yer verilmemiş ise de bu durum her koşulda savunma alınmadan dava açılabileceği şeklinde de yorumlanmamalıdır.
Ancak müsnet suçla ilgili olarak dava açmayı gerektiren yeterli şüphe oluşturacak somut delillerin ikame olunduğu ve fakat şüphelinin kaçması nedeni ile ifadesinin alınma imkanının bulunmadığı, hakkında çıkartılan yakalama emrinin üzerinden somut olaya özgü makul sürenin geçtiği anlaşılan durumlarda, özellikle "yargılamanın makul sürede tamamlanması" ilkesi kapsamında ikame olunan delillerin mahkemece de toplanmasını teminen iddianame düzenlenmesinin gerekebileceği de gözetilmelidir.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tanzim edilen açık kaynak araştırma raporunda tespit ve incelemesi yapılan hesabın, künye bilgilerinde yer alan kişisel bilgileri ile paylaşılan fotoğraflarının ayrıca arkadaş listesinde kardeşlerinin ad ve soyadları ile uyumlu ekli kişilerin bulunduğunun görülmesi; profil ve paylaşımlarında kendisine ait olduğu değerlendirilen resimlerinin her ne kadar dosya içeriğinde bulunmamakta ise de araştırma raporu ile polnet sistemindeki resmi ile benzer olduğunun belirtilmesi; tahdit kaydı dosya içeriğinde yer almamakta ise de yurt dışı çıkış kaydının bulunduğu ve de süreçte tanzim edilen 03.11.2020 tarihli tutanakta da ...'ya gittiği belirlenen fakat yurt dışı adres bilgisine rastlanılmayan, bu yönde başkaca bir işleme de tevessül edilmeden ifadesinin alınmasına yönelik 18.11.2020 tarihinde hakkında çıkartılan ve süreçte yakalama kararı infaz edilemediğinden de ifadesi alınamayan ve cezalandırılması istemi ile hakkında, 22.09.2021 tarihli iddianame düzenlenen şüphelinin; atılı suçu işlediğine dair yeterli şüphenin oluştuğuna ilişkin değerlendirmede hukuka aykırılık görülmediğinden, yakalanarak ifadesinin alınması aksi halde dahi paylaşılan fotoğrafının ve nüfus kaydında adı geçen akrabalarının isimleri ile uyumlu olduğu görülen hesaba ekli kişilerin tespiti ile bilgilerine başvurulması, ...'da bulunduğunun tespiti halinde, "Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Avrupa Sözleşmesi" ve 6706 sayılı Kanun hükümleri kapsamında istinabesi sureti ile araştırma yapılmasının kovuşturmada aşamasında da mümkün olması karşısında, yakalama emrinin ifası makul süre beklenildikten sonra müsnet suçun nitelik ve mahiyetine göre iddianamenin düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından istemin kabulüne karar verilmiştir.
V-SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği, incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.10.2021 tarih ve 2021/589 değişik iş sayılı kararının CMK'nın 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde icrasına, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.