Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/23753 Esas 2022/5869 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/23753
Karar No: 2022/5869
Karar Tarihi: 27.09.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/23753 Esas 2022/5869 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2022/23753 E.  ,  2022/5869 K.

    "İçtihat Metni"

    I- TALEP;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.05.2021 tarih ve 2022/43546 sayılı yazısı ile; FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan şüpheli ... hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2021/54506 sayılı soruşturma dosyası kapsamında, şüpheliye ait 0506 218 57 47 numaralı GSM hattına ait iletişimin tespitine yönelik soruşturma savcılığı talebinin, şüpheli hakkında evvelce verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmadığından bahisle reddine dair ... 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 01/07/2021 tarihli ve 2021/4081 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii ... 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 09/07/2021 tarihli ve 2021/4262 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Dosya kapsamına göre, şüphelinin, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün ... Avukatlar mahrem imamı olduğu değerlendirilen bir şahsın kullanımında bulunan operasyonel hat ile irtibatı bulunduğunu öğrenen ... Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmada, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 135. maddesi uyarınca şüpheliye ait GSM hattına ait iletişimin tespitine yönelik talebin, şüpheli hakkında evvelce verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmadığından bahisle reddine karar verilmiş ise de,
    5271 sayılı Kanun'un 172/2. maddesinin, "Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz." şeklinde olduğu, Kanun'un Sulh Ceza Hâkimine verdiği yetkinin, kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karardan sonra ortaya çıkan yeni delil kapsamında kamu davasının açılması için izin verilmesine ilişkin olduğu, yoksa savcılıkça soruşturma yapılması için bu madde kapsamında bir izne gerek bulunmadığı, 5271 sayılı Kanun'un 160/1. maddesi gereğince, Cumhuriyet savcısı, bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez hemen işin gerçeğini araştırmaya başlayabileceği, bu itibarla, somut olayda henüz kamu davasının açılmasını gerektirir yeni bir delilin ortaya çıkıp çıkmadığının belli olmadığı, Cumhuriyet savcılığınca talep edilen HTS kayıtlarının incelenmesi neticesinde yeni ulaşılan delillerin kamu davası açılabilmesi için yeterli şüphe
    oluşturduğu kanaatine varılırsa, o aşamada 5271 sayılı Kanun'un 172/2. maddesi kapsamında kamu davası açılmasını gerektirip gerektirmediği hususunda Sulh Ceza Hâkimliğine başvuruda bulunulacağı nazara alınarak, Cumhuriyet savcılığınca yapılan iletişimin tespiti talebinin, 5271 sayılı Kanun'un 135. maddesi kapsamında şartlarının oluşup oluşmadığının esas yönünden denetlenerek bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 15/03/2022 gün ve 94660652-105-16-18707-2021-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
    II- OLAY;
    Karar içeriklerine göre; 29.03.1991 doğumlu olan şüpheli ... ... Barosuna kayıtlı serbest avukattır.
    İş bu uyuşmazlığa konu kararın verildiği soruşturmanın öncesinde şüpheli hakkında; FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan başlatılıp, süreçte de birleştirildiği belirtilen 2017/31962 sayılı soruşturma evrakına kayden yürütülen soruşturma neticesinde, ... Cumhuriyet Başsavcılığının, 25.12.2018 tarih ve 2017/31962 soruşturma, 2018/66085 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ile hakkında, kamu davası açılmasını gerektirir nitelikte somut ve yeterli bir delil elde edilemediğinden ve ileride somut ve yeterli delil veya delillerin olması halinde dosyasının yeniden ele alınabileceği de belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Şüphelinin de aralarında bulunduğu "13 şüpheli" hakkında verilen karara matuf soruşturmanın tahkikat evrakları dosya içeriğinde bulunmamakla birlikte, başlık kısmında suç tarihi "2016 yılı ve öncesi", suç yeri ise "..." olarak ve içeriğinde şüpheli sıfatıyla beyanı alınmayanlara kararın tebliğine yer olmadığının, itiraz kanun yolu açık olmak üzere verildiğinin belirtildiği görülen kararın, ilgili kısımları belirtildiği şekli ile özetle;
    "...Şüphelilerin Bylock isimli programı kullanmadıkları, FETÖ/PDY ile irtibatlı ve iltisaklı dernek ve sendikalarda üyelik kayıtlarının bulunmadığı, FETÖ/PDY ile irtibatlı ve iltisaklı iş yerlerinde çalışmadıkları, FETÖ/PDY ile irtibatlı ve iltisaklı okullarda okul,yurt, öğrenci ve veli kayıtlarına rastanılmadığı, ... Termal Otelde konaklama kayıtlarının bulunmadığı, FETÖ/PDY ile irtibatlı ve iltisaklı sosyal medya paylaşımlarının bulunmadığı, FETÖ/PDY ile iltisaklı kurumlara bağış kayıtlarının bulunmadığı, örgüt liderinin 2014 Ocak ve Eylül ayında Bank ...'yı kurtarın talimatına binaen 2014 yılı Ocak ayından itibaren şüphelilerin Bank ... hesap artırımı ve katılım hesaplarının bulunmadığı,... yine ... hakkında bir adet "fetöcü" diye soyut ihbarın bulunduğu, bunun dışında şahıslar hakkında örgüt üyesi olduklarına dair ifade ve somut bir ihbar bu aşamaya kadar tespit edilemediği,
    Böylece yapılan soruşturma sırasında toplanan ve yukarıda yazılı delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda;
    Yargıtay 16. Ceza Dairesinin kararlarında belirtildiği üzere, silahlı terör örgütüne üye olma suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması gerektiği, örgüt üyesinin örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerektiği, örgüte üye olan kimsenin, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmesi gerektiği,
    Somut olayda ise şüphelilerin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olduklarına dair haklarında kamu davası açılmasını gerektirir nitelikte, somut ve yeterli bir delil elde edilemediği, ileride somut ve yeterli delil veya delillerin söz konusu olması halinde dosyanın yeniden ele alınabileceği anlaşılmakla,
    Şüpheliler hakkında yüklenen suçtan kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına,... karar verildi." şeklindedir.
    25.12.2018 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın sonrasında ancak iş bu uyuşmazlığa konu soruşturmanın da öncesinde, bu kez aynı suçtan haklarında işlem yapılan şahısların teşhis ve beyanlarına istinaden, aynı suçtan, 2020/100928 soruşturma numarası ile şüpheli hakkında bir soruşturma daha başlatılmış ve iş bu soruşturma neticesinde de; ... Cumhuriyet Başsavcılığının 30.04.2021 tarih, 2020/100928 soruşturma ve 2021/25469 karar nolu kararı ile hakkında, üzerine atılı suçu işlediğini gösterir kamu davası açılması için yeterli, her türlü şüpheden uzak, somut delil bulunmadığından kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Bu soruşturmanın da tahkikat evrakları dosyada bulunmamakla birlikte, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, başlık kısmında suç tarihi "2016 ve öncesi", suç yeri ise "..." ayrıca içeriğinde de kararın ifadesi alınan şüphelinin müdafisine tebliğine ve bir örneğinin de ... Barosunda kayıtlı olması nedeni ile Baro Başkanlığına gönderilmesine karar verildiğinin belirtildiği görülen, itiraz kanun yolu açık olmak üzere verilen kararın ilgili kısımlarında özetle;
    "Edirne C.Başsavcılığının 2020/4702 sayılı soruşturma evrakı üzerinden FETÖ/PDY kapsamında işlem yapılan ...'ın,...şüphelinin FETÖ/PDY örgüt evlerinde 2012-2013 eğitim öğretim yılında ev abisi olarak görev yaptığına dair beyanda ve teşhiste bulunması ve evrakın...gönderilmesi üzerine şüpheli hakkında iş bu numaralı evrakımız üzerinden soruşturmaya başlandığı, yine Edirne C. Başsavcılığının 2020/4609 sayılı soruşturma evrakı üzerinden FETÖ/PDY kapsamında işlem yapılan ...'ın,... şüphelinin FETÖ/PDY örgüt evlerinde 2012-2013 eğitim öğretim yılında ev abisi olarak görev yaptığına dair beyan ve teşhisi ile, Edirne C. Başsavcılığının 2020/10213 sayılı soruşturma evrakı üzerinden FETÖ/PDY kapsamında işlem yapılan Bilal Toprak'ın,... şüphelinin FETÖ/PDY örgüt evlerinde 2009-2010 yıllarında kaldığına dair beyan ve teşhisinin iş bu soruşturma numaralı dosyaya gönderildiği;
    UYAP sorgulamasında FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan
    hakkında ... C. Başsavcılığının 2017/31972 sayılı soruşturma evrakından 25.12.2018 tarih, 2018/66085 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına kararın verildiğinin tespit edildiği ve de bir suretinin dosyaya eklendiği;
    2017/31972 sayılı soruşturmada ByLock isimli programı kullanmadığının, örgütle irtibatlı ve iltisaklı dernek ve sendikalarda üyelik, iş yerlerinde çalışma, okullarda okul, yurt, öğrenci, veli kayıtları ile ... Termal Otel konaklama kayıtlarında ve kurumlara bağış kayıtlarında kaydı bulunmadığının ayrıca örgütle irtibatlı veya iltisaklı sosyal medya paylaşımlarının da bulunmadığının, örgüt liderinin talimatına binaen Bank ... hesap arttırımının yahut katılım hesaplarının da bulunmadığı, şüpheli hakkında bir adet "fetöcü" diye ihbarın bulunduğunun tespit edildiği;
    Söz konusu tespitler doğrultusunda şüphelinin kollukta müdafısi huzurunda savunmasının alındığı, şüphelinin alınan savunmasında özetle; FETÖ/PDY'nin hukuk dışı faaliyetleri ile herhangi bir temasının olmadığını, 2009 yılında ... Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandıktan sonra kim olduğunu hatırlamadığı bir şahsın ...'da kalacak yer konusunda yardımcı olacağını söylemesi üzerine ...'da kalacak yeri olmadığından verilen numarayı aradığını ve kendisini karşılamaya gelen ismini Veysel olarak hatırladığı şahsın gelerek kendisini ...'da üniversiteye yakın bir eve yerleştirdiğini, kaldıkları evde rutin cuma sohbetleri olduğunu, evde kaldığı zamanlarda ... ile zaman zaman tartıştığını,cemaatin isteklerine karşı çıktığını. ...'ın kendisine kod ismi vermek istediğini, ancak karşı çıktığını. ...'ın evde kalan şahısların kaç sayfa kitap okuyup, kaç rekat namaz kıldıkları ile ilgili çetele tutulmasını istediğini, bu yaptırımlara karşı çıktığını, bu sebeplerden dolayı evden zaman zaman ayrıldığını, yaşantısının cemaate uymadığını, kendisine cemaat evinden çıkmasını söylemediklerini, evden ayrılarak zaman zaman başka cemaat evlerinde kaldığını, bu sürecin 2 yıl kadar sürdüğünü. Serhat Balican isimli ilk kalmış olduğu evden iyi anlaşabildiği şahsın kendisinin kalmakta olduğu cemaate ait eve gelmesini istediğini, bu evde kalmaya başladığını, evin sorumluluğunun kendisine ait olduğunu, ...'ın hakkındaki beyanının doğru olduğunu, hakkındaki ihbarın asılsız olduğunu, ...'ın üniversite son dönemlerinde beraber evde kaldığı şahıslardan birisi olduğunu, bu şahsın okulu bitirmeye çalıştığını ve tek derdinin okulu bitirmek olduğunu, bu yapıyla ilişkisinin sempatiden öteye gitmediğini, avukatlık mesleğine başladıktan sonra ilişkisini bitirdiğini ifade ettiği, ayrıca şüphelinin yukarıda bahsedilen süreçle ilgili olarak 13 kişi hakkında teşhiste bulunduğu, teşhislerle ilgili gerekli dağıtım ve bildirim işlemlerinin yapıldığı,
    Bu kapsamda, soruşturmaya konu olayda her ne kadar şüpheli hakkında atılı suçtan soruşturmaya başlanmış ise de, şüphelinin 2009-2013 yılları arasında örgüte ait evlerde kalması ve bir dönem ev abiliği yapması şeklinde gelişen eylemlerinin tek başına silahlı terör örgütüne üye olma suçuna vücut vermediği, bu tespit dışında Yargıtay’ın yerleşik "kişilerin lekelenmeme hakkı" prensibi uyarınca makul sürede soruşturmaların tamamlanarak delillerin toplanması ve sadece mahkumiyetle
    sonuçlanacağı değerlendirilen hususların dava konusu yapılması beraatle sonuçlanacağı değerlendirilen eylemlerin dava konusu yapılmaması gerekir şeklindeki kararları göz önünde bulundurulduğunda bu aşamada şüphelinin üzerine atılı suçu işlediğini gösterir hakkında kamu davası açılması için yeterli her türlü şüpheden uzak, somut delilin bulunmadığı tüm soruşturma evrakı kapsamından anlaşılmakla... şüpheli hakkında kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına...karar verildiği," belirtilmiştir.
    Soruşturma dosyaları gönderilmediğinden, belirtilen her iki kararın da tebliğine yahut kesinleştirmelerine ilişkin bir bilgi yahut evrak ayrıca, 25.12.2018 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırıldığına dair varsa Sulh Ceza Hakimliğinin bir kararı da dosya içeriğinde bulunmamaktadır.
    Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yürütülen iki ayrı soruşturmadan hakkında 25.12.2018 ve 30.04.2021 tarihlerinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen şüpheli hakkında bu kez, İl Emniyet Müdürlüğünün 15.06.2021 tarihli yazısı ve eki araştırma raporuna istinaden, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca, aynı suçtan, 2021/54506 soruşturma numarasına kayden soruşturma başlatılmıştır.
    Bu kapsamda; ... İl Emniyet Müdürlüğünün 15.06.2021 tarihli yazısı ile Terörle Mücadele Daire Başkanlığının 16.04.2021 ve iltisaklı Kurumun 13.04.2021 tarihli yazıları ile örgütün Avukat Mahrem Yapılanması içerisinde sorumlu düzeyde faaliyet yürüten mahrem imamlar ve bu mahrem imamların kullandıkları operasyonel hatlar ile irtibatlarına ilişkin hazırlanan ve çalışmalarda değerlendirilmek üzere gönderilen bilgi notu ve eklerinde yapılan çalışmalar neticesinde hazırlanan memur raporu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. 99 sayfalık raporun gönderilen ilgili 66 sayfasında ... Barosu avukatlarından olan ...'ün, avukat iken kullandığı gsm hattı ile ... Avukatlar Mahrem İmamı olduğu değerlendirilen ... ... isimli şahsın "11.2012 ve 03.2014" tarihleri arasında kullandığı operasyonel hat ile irtibatının tespit edildiği bildirilmiştir.
    İl Emniyet Müdürlüğünün yazısı ve ekleri Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/54506 sayılı soruşturmasına kayıt edilmiştir. 17.06.2021 tarihli Cumhuriyet savcısı havalesinde yazı ve eklerinin takipsizlik alanlarla ilgili yeniden değerlendirme için ayrı ayrı soruşurmaya kayıt edilmesi belirtilmiş, şüpheli yönünden ise 18.06.2021 tarihli savcı havalesi ile soruşturmaya kayıt edilmesine dair havale yapılmıştır.
    ... Cumhuriyet Başsavcılığının 22.06.2021 tarih, 2021/54506 soruşturma sayılı yazısı ile ... 1.Sulh Ceza Hakimliğinden, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, suç tarihi 18.06.2021 ve tespite konu tarih aralığı da 01.01.2012-01.08.2016, tespite konu iletişim türlerinin ise arama, aranma, SMS, baz şeklinde tüm iletişim bilgilerinin tespiti olduğu belirtilerek, şüphelinin kullandığı belirtilen telefonun, 5271 sayılı CMK’nın 135. maddesi kapsamında iletişimin tespitine karar verilmesi istenmiştir.
    ... 1.Sulh Ceza Hakimliğinin, 01.07.2021 tarih ve 2021/4081 değişik iş sayılı kararı ile Cumhuriyet Başsavcılığının 22/06/2021 tarih ve 2021/54506
    soruşturma sayılı HTS talebinin reddine, kararın dosya ile birlikte talep edene iadesine, 5271 sayılı CMK nun 268/3 maddesi gereğince itiraz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. Karar belirtildiği şekli ile şöyledir;
    "Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda ... Cumhuriyet Başsavcılığı talep yazısı incelendiğinde 5271 sayılı CMK' nun 135-1 maddesi (Değişik fıkra: 21/02/2014-6526 S.K./12. md) uyarınca bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda iletişimin tespitine karar verilecek olup, talebe konu dosya kapsamı, yapılan soruşturma içerisindeki belgeler dikkate alındığında şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ve KYOK kararının kaldırılmadığı anlaşıldığından talebin reddine karar verilmiştir."
    Uyap sisteminde mercii dosyası bulunduğundan ve de sistem kısıtlamaları nedeni ile kararın, Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi yahut öğrenilmesine dair bir denetim yapılamamakla birlikte, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 07.07.2021 tarih, 2021/54506 sayılı yazısı ile kararın kaldırılmasına yönelik olarak, Hakimliğe itirazda bulunulmuştur. Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı belirtildiği şekli ile şöyledir;
    "...hakkında daha önce Cumhuriyet Başsavcılığımızca soruşturma yürütülerek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen ...'ün FETÖ/PDY içerisinde yer alan avukat mahrem yapılanması içerisinde sorumlu düzeyde faaliyet yürüten mahrem imamlar ve bu mahrem imamların kullandıkları operasyonel hatlarla irtibatının tespit edilmesi üzerine şüpheli hakkında iş bu soruşturma dosyası üzerinden yeniden soruşturmaya başlanıldığı ve şüphelinin kullanmakta olduğu... GSM hattının 01/01/2012- 01/08/2016 tarih aralığındaki tüm iletişim bilgilerinin tespitine yönelik mahkemenizden talepte bulunulduğu,
    Ancak ilgi (b) sayılı yazınız ile "... talebin reddine... "dair karar verilmiş ise de,
    5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 172/2 maddesinde "...Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hakimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamayacağının..." belirtildiği,
    CMK'nun 172/2 maddesindeki amir hükme göre, bir şüpheli hakkında daha önceden verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasının şüpheli hakkında yeniden dava açılabilmenin ön şartı olduğu, iş bu soruşturma dosyasının henüz delil toplama ve değerlendirme aşamasında olduğu, bu nedenle şüphelinin HTS kayıtlarının temini için hakkında daha önce verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına gerek bulunmadığı, Ceza Muhakemesi Kanununda hakkında daha önce takipsizlik kararı verilen herhangi bir şüpheli açısından Cumhuriyet Başsavcılığınca yeniden soruşturma yürütme ve delil toplama konusunda daha önce verilen takipsizlik kararının kaldırılmasının gerektiği yönünde herhangi bir amir
    hüküm de bulunmadığı, şüpheli hakkında delillerin toplanması sonrasında yeniden takipsizlik kararı verilmesi ya da daha önce verilen takipsizlik kararının kaldırılıp dava açılması yönündeki takdirin Cumhuriyet Başsavcılığımıza ait olduğu anlaşıldığından itirazımızın kabulüne karar verilmesi, aksi yönde görüş hasıl ise 5271 sayılı CMK’nun 268/3 maddesi uyarınca itirazımızın ve soruşturma dosyasının yetkili üst mahkeme olan ... 2. Sulh Ceza Hakimliğine gönderilmesi rica olunur."
    ... 1.Sulh Ceza Hakimliğinin 08.07.2021 tarih ve 2021/4081 ceza değişik iş nolu, bir başka hakimce verilen kararı ile itiraz yerinde bulunmayarak, evrakın itirazı incelemeye yetkili ... 2.Sulh Ceza Hakimliğine gönderilmesine karar verilmiştir.
    ... 2.Sulh Ceza Hakimliğinin 09.07.2021 tarih, 2021/4262 değişik iş sayılı kararı ile Cumhuriyet Savcısının yaptığı itirazın reddine kesin olarak karar verilmiştir. Süreçte belirtilen kararları veren hakimlerden başkaca bir Hakimce verilen mercii kararının gerekçesi ise belirtildiği şekli ile şöyledir;
    ".... 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 01.07.2021 tarih 2021/4081 D.İş sayılı kararının usul ve yasaya uygun olduğu, Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararın kaldırılmadan soruşturmaya devam edilemeyeceğinden, itiraz edenin itirazının reddine karar vermek gerekmiştir"
    10.08.2021 tarih 2021/54506 sayılı yazı ile ... Cumhuriyet Başsavcılığı, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden özetle; safahat ve ayrıntılarına yer verilerek, CMK uyarınca daha önce takipsizlik kararı verilen herhangi bir şüpheli açısından Cumhuriyet Başsavcılığının yeniden soruşturma yürütebilmesi ve delil toplayabilmesi için daha önce verilen takipsizlik kararının kaldırılmasının gerekmediği, CMK'nun 172/2 maddesine göre, daha önce takipsizlik kararı almış bir şüpheli hakkındaki takipsizlik kararının kaldırılmasının şüpheli açısından dava açmanın ön şartı olduğu, soruşturma aşamasındaki delilleri toplamak için daha önceki verilen takipsizlik kararının kaldırılmasının gerekmediği, şüpheli hakkında delillerin toplanması sonrasında yeniden takipsizlik kararı da verilebileceği, böylelikle daha önce takipsizlik kararı verilmiş ve yeni delil nedeniyle hakkında yeni bir soruşturma başlatılmış olan şüpheliye ait CMK'nın 135 maddesi kapsamındaki tüm iletişim bilgilerinin tespitine yönelik (arama, aranma, SMS, baz) talebin reddine ilişkin yapılan itirazın reddine dair verilen ... 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 09.07.2021 tarih ve 2021/4262 değişik iş sayılı kesin kararının, usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile kanun yararına bozulması ihbar ve görüşünde bulunulmuştur.
    Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 15.03.2022 gün ve 94660652- 105-16-18707-2021-Kyb sayılı yazısı ile ... 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 09.07.2021 tarih ve 2021/4262 değişik iş sayılı kararının bozulması istenilmiştir.
    III- HUKUKİ UYUŞMAZLIK;
    Terör örgütüne üye olma suçundan yürütülen soruşturma neticesinde verilen ve kesinleşen kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararı, 5271 sayılı CMK'nın 172/2 maddesi gereğince Sulh Ceza Hakimliğinden alınan bir kararla kaldırılmadan elde edilen yeni delile istinaden aynı suçla ilgili olarak soruşturma açılmak suretiyle
    iletişimin tespitinin istenmeyeceğine ilişkin verilen karar ile iş bu karara vaki itirazın reddine dair verilen kararda isabet bulunup bulunmadığına dairdir.
    IV- HUKUKİ MEVZUAT
    Konu ile ilgili yasal düzenlemeler şu şekildedir;
    A-) 5271 sayılı CMK
    İhbar ve şikayet:
    Madde 158 – (1) Suça ilişkin ihbar veya şikayet, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılabilir.
    ...
    (6) (Ek: 15/8/2017-KHK-694/145 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/140 md.) İhbar ve şikâyet konusu fiilin suç oluşturmadığının herhangi bir araştırma yapılmasını gerektirmeksizin açıkça anlaşılması veya ihbar ve şikayetin soyut ve genel nitelikte olması durumunda soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilir. Bu durumda şikayet edilen kişiye şüpheli sıfatı verilemez. Soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar, varsa ihbarda bulunana veya şikayetçiye bildirilir ve bu karara karşı 173 üncü maddedeki usule göre itiraz edilebilir. İtirazın kabulü halinde Cumhuriyet başsavcılığı soruşturma işlemlerini başlatır. Bu fıkra uyarınca yapılan işlemler ve verilen kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından görülebilir.
    ...
    Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi:
    Madde 160 - (1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
    (2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.
    Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri:
    Madde 161 - (1) Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adli kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir; yukarıdaki maddede yazılı sonuçlara varmak için bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir. Cumhuriyet savcısı, adli görevi gereğince nezdinde görev yaptığı mahkemenin yargı çevresi dışında bir işlem yapmak ihtiyacı ortaya çıkınca, bu hususta o yer Cumhuriyet savcısından söz konusu işlemi yapmasını ister.
    (2) Adlî kolluk görevlileri, elkoydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek ve bu Cumhuriyet savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür.
    (3) Cumhuriyet savcısı, adlî kolluk görevlilerine emirleri yazılı; acele hallerde, sözlü olarak verir. (Ek cümle: 25/5/2005 - 5353/24 md.) Sözlü emir, en kısa sürede yazılı olarak da bildirilir.
    (4) Diğer kamu görevlileri de, yürütülmekte olan soruşturma kapsamında ihtiyaç duyulan bilgi ve belgeleri, talep eden Cumhuriyet savcısına vakit geçirmeksizin temin etmekle yükümlüdür.
    ...
    (8) (Ek:21/2/2014–6526/15 md.) Türk Ceza Kanununun 302, 309, 311, 312, 313, 314,315 ve 316 ncı maddelerinde düzenlenen suçlar hakkında, görev sırasında veya görevinden dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapılır. 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununun 26 ncı maddesi hükmü saklıdır.
    ...
    Soruşturmada Cumhuriyet savcısının hakim kararı istemi:
    Madde 162 - (1) Cumhuriyet savcısı, ancak hakim tarafından yapılabilecek olan bir soruşturma işlemine gerek görürse, istemlerini bu işlemin yapılacağı yerin sulh ceza hâkimine bildirir. Sulh ceza hâkimi istenilen işlem hakkında, kanuna uygun olup olmadığını inceleyerek karar verir ve gereğini yerine getirir.
    Kamu davasını açma görevi:
    Madde 170 –(1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
    (2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler...
    Kamu davasını açmada takdir yetkisi
    Madde 171 – (Değişik: 6/12/2006 – 5560/22 md.)
    (1) Cezayı kaldıran şahsî sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsî cezasızlık sebebinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir.
    ..
    Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
    Madde 172 - (1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
    (2) (Değişik: 2/1/2017-KHK-680/10 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7072/9 md.)
    Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.
    (3) (Ek: 11/4/2013-6459/19 md.) Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi veya bu karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi hâlinde yeniden soruşturma açılır.
    B-) 5271 sayılı CMK'nın 172 ve de 173 maddeleri ile değişiklik gerekçeleri ise şu şöyledir;
    I-CMK Madde 172 Gerekçesi
    1412 sayılı Kanunun l64 üncü maddesinde, yeterli delil bulunmaması veya keyfiyetin takibe değer görülmemesi hâlinde, takipsizlik kararı verilmesine dair hüküm yer almaktadır. Tasarı ilk olarak bu işlemi belirlemek üzere “kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” terimini getirmiştir. Soruşturma evresinden kovuşturmaya geçip geçmeme söz konusu olduğundan bu terim değişikliği uygun görülmüştür. Madde ayrıca kamu davasının açılması için şüpheyi haklı kılacak yeterlikte ve kuvvette delil, iz, eser ve emarenin elde edilmemesi ölçütünü kullanmaktadır. Yeterli kuvvette makul şüphe bulunduğu anlaşılacak olursa, kovuşturma evresine geçilecektir.
    Maddenin ikinci fıkrasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra, kamu davasının, aynı eylem ve aynı kişi hakkında açılabilmesi yeni delil, iz, eser ve emarenin meydana çıkmasına veya şüphe nedenlerinin takdirinde ağır hata olmasına bağlanmıştır. Böylece kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların zamanaşımı süresince şüphelinin başında, tâbir yerinde ise Demoklesin Kılıcı gibi durması ve onun özgürlükler bakımından bir tehdit oluşturması önlenmek istenmektedir. Bazı usul kanunlarında mahkemelerin beraat kararlarının temyize tâbi tutulmadığı görülüyor.
    Bu yeni düzenleme neticesinde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığına dair bir karar verdikten sonra yeni delil, iz, eser ve emare bulunmadıkça artık Adalet Bakanı da Cumhuriyet savcısından kamu davası açmasını isteyemeyecektir. Maddenin son fıkrasında yeni delil, iz, eser ve emarenin ne olduğu tanımlanarak uygulama açısından getirilmiştir
    (https://mevzuat.tbmm.govtr/mevzuat/faces/kanunmaddelerijsessionid=... ... ... ... ...?pkanunlarno= 23594&pkanunnumarasi=5271)
    II- CMK Madde 173 Gerekçesi
    ...Maddenin (3) numaralı fıkrasına göre, Cumhuriyet savcısının yeni delil, iz, eser ve emarelerin varlığı nedeniyle kamu davası açması ağır ceza mahkemesi başkanının bu hususta karar vermesi koşuluna bağlanmıştır. Bu düzenlemenin nedeni 175 inci maddede kovuşturma açılmaması kararına bağlanan otoritedir.
    III- CMK Madde 172 ve Madde 173 Değişiklik Gerekçeleri;
    (2/1/2017-KHK-680/10 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7072/9 md)
    (Değişik: 2/1/2017-KHK-680/11 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7072/10 md.)
    680 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/805) ile İçtüzük’ün 128’inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin ... Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi;
    GENEL GEREKÇE
    ...
    Yargı bölümü içinde bir diğer önemli başlık, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil gerekçesiyle soruşturma başlatılması “delilin yeterli şüphe oluşturacak derecede önemli olması” kriteri ile bu hususta sulh ceza hakimliğince bir karar verilmesi şartına bağlanmasıdır. Böylece kişilerin sürekli olarak adli soruşturma tehdidi altında tutulmasından dolayı temel insan haklarından olan “adil yargılanma hakkı” başlığı altında yer bulan lekelenmeme hakkı ve masumiyet karinesine yönelik aykırılıkların önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
    MADDE GEREKÇELERİ
    MADDE 10- Madde ile, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamayacağı hükmü konulmaktadır.
    Kişilerin sürekli olarak adlî soruşturma tehdidi altında tutulması, temel insan haklarından olan “adil yargılanma hakkı” başlığı altında yer bulan lekelenmeme hakkı ve masumiyet karinesine aykırılık oluşturmaktadır. Soruşturma aşamasına egemen olan “kısalık ve gecikmezlik” ilkesine göre, bu aşamanın bir an önce tamamlanarak kişinin “şüpheli” durumundan çıkması, hakkında yeterli şüphe bulunanlar bakımından kamu davası açılması veya delil bulunmayanlar bakımından ise kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilerek adlî takibattan kurtulması büyük önem taşımaktadır.
    Kişilerin hukuki güvenlik içinde yaşama hakkı, Anayasa ve ülkemizin taraf olduğu uluslararası insan hakları belgeleriyle de teminat altına alınmıştır. Hakkında soruşturma yapılarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen kişilerin, kuvvetli bir hukuki dayanağı olmayan çeşitli gerekçelerle defalarca aynı olay nedeniyle adli soruşturma yapılma tehdidi altında tutulması, savcılığın temel görevi olan kamu düzenini korumak yerine, aksi bir tesirle kamu düzenini bozucu etki gösterebilecektir.
    Mevcut uygulamada, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği sırada var olmasına rağmen bilinmeyen veya sonradan elde edilen delil, yeni bir delil olarak kabul edilmektedir. Bu durumda, her yeni delilin, sadece yeni veya önceden değerlendirilmemiş olması gerekçesiyle tekrar soruşturma başlatılması söz konusu olmaktadır. Ancak, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra, yeni delil ortaya çıkması nedeniyle aynı konuda tekrar soruşturma açılabilmesi, ilk soruşturmada gösterilen ihtimamın üzerinde bir titizlik gerektirmelidir. Çünkü kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilirken, Cumhuriyet savcısı soruşturma konusu olayı tüm yönleriyle araştırmış ve mevcut bütün delilleri değerlendirdikten sonra bir sonuca ulaşmıştır.
    Maddede yapılan değişiklikle, daha önce hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen kişilere ilişkin tekrar soruşturma başlatılabilmesi, elde
    edilen yeni delilin kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak derecede önemli olması kriterine bağlanmaktadır. Ayrıca, bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmesi şartı da getirilmektedir. Böylelikle, salt yeni delil elde edildiği gerekçesiyle kişilerin defalarca adlî soruşturma tehdidinden kurtarılması ve hukuki güvenlik içinde yaşamalarının temini amaçlanmaktadır.
    MADDE 11- Madde ile, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı sulh ceza hakimliğine yapılan itirazların reddedilmesi halinde Cumhuriyet savcısı tarafından yeni delil gerekçesiyle soruşturma açılabilmesi de, elde edilen yeni delilin kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak derecede önemli olması kriterine ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmesi şartına bağlanmaktadır.(https://www5.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem26/yil01/ss449.pdf)
    V- HUKUKİ DEĞERLENDİRME;
    Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar (CMK. 160/1 m.). Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adli kolluk görevlileri aracılığıyla her türlü araştırmayı yapabilir (CMK. 161/1 m.). Soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilmemesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı süresi ve mercii gösterilir. (CMK. 172/1 m.).
    Dairemizce de benimsenin Ceza Genel Kurulunun 13.03.2018 tarih, 2018/19-74 esas ve 2018/86 karar sayılı kararında belirtildiği üzere; 1412 sayılı CMUK'da Cumhuriyet savcısının verdiği takipsizlik kararları, yargı otoritesi göstermeyen, idari bir karar niteliğinde düzenlendiğinden Cumhuriyet savcısı, bu kararını kendiliğinden, Adalet Bakanı ve adalet müfettişinin talebi ya da ilgilinin isteği üzerine geri alıp soruşturma yapabilmekte ve hiçbir şarta bağlı olmadan, takipsizlik kararından sonra, dava zamanaşımı süresi dolmadan kamu davası açabilmekteydi. Ancak bu düzenleme öğretide hukuk güvenliğine aykırı olduğu düşüncesiyle eleştirilmekte, takipsizlik kararından sonra yeni bir dava açılması için yeni delil şartı aranması gerektiği ileri sürülmekteydi.
    Öğretinin bu eleştirileri de göz önüne alınarak düzenlenen ve 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın 172. maddesinin ikinci fıkrasıyla, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra, yeni bir delil meydana çıkmadan Cumhuriyet savcısınca kendiliğinden kamu davası açılamayacağı hüküm altına alınmış, ancak 06.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 680 sayılı KHK ile ayrıca, elde edilen yeni delilin kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak nitelikte olması ve sulh ceza hakimliğince bu konuda bir karar verilmesi şartlarına bağlanmıştır. Bu husus kanun koyucu tarafından ceza muhakemesi şartı olarak düzenlenmiştir. Yine 1412 sayılı CUMK'da yer verilen takipsizlik kararlarından farklı olarak CMK'nın 173. maddesinde kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı suçtan zarar gören tarafından itiraz edilebileceği hükme bağlanmış, böylelikle bu kararlara yargısal bir nitelik kazandırılmıştır.
    CMK'nın 173. maddesinin birinci fıkrasının ilk halinde suçtan zarar görenin, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar kendisine tebliğ edildikten sonra on beş gün içinde, kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi başkanına itiraz edebileceği hükme bağlanmış iken, 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun ile itirazı incelemeye yetkili merci ağır ceza mahkemesi olarak belirlenmiş, 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile de bu incelemeyi yapma yetkisi sulh ceza hakimliğine verilmiştir. CMK'nın 173. maddesinin 680 sayılı KHK'nın 11. maddesiyle yapılan değişiklikten önceki altıncı fıkrası uyarınca itirazın reddedilmesi üzerine Cumhuriyet savcısının kamu davası açabilmesi, yeni delilin varlığı ve önceden verilen dilekçeyi değerlendiren merciin bu hususta karar vermesine bağlı iken, anılan değişiklikle kamu davası açılabilmesi CMK'nın 172. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen usule tabi tutulmuştur.
    Hukuk Devleti ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm işlem ve eylemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir. Hukuk devletinin görevlerinden biri de kişinin hukuk güvenliğini sağlamaktır. Hukuk güvenliği, temel hak güvencelerinde korunan ortak değerdir. Bu noktada hukuk devletinin yaratacağı hukuki güven ortamı, sadece normların öngörülebilir olmasını, karar ve işlemlerin yargı denetimine bağlı olmasını değil, aynı zamanda kesin bir hükümle yargılanması sona ... kişinin, tekrar ceza muhakemesine konu olmasını engellemeyi gerektirir. Kişinin iç huzurunu bozan ömür boyu sürebilecek hukuki belirsizlikler hukuk güvenliğini tehdit eden unsurlardır. Diğer bir anlatımla kişinin tekrar yargılanma ihtimali altında yaşaması, hukuk güvenliğini ihlal eden bir durumdur. Bu anlamda kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların Cumhuriyet savcısı tarafından her zaman ve koşulsuz olarak yeniden canlandırılabilir olması, zamanaşımı süresince şüphelinin başında 'Demoklesin Kılıcı' gibi durması, bireyin özgürlüklerini ve hukuk güvenliğini tehdit eder niteliktedir. Nitekim bu husus CMK'nun 172. maddesinin gerekçesinde de açıkça belirtilmiş ayrıca 680 sayılı KHK ile düzenlenip, 7072 sayılı Kanunla aynen kabul edilen değişiklik gerekçesinde de hakkında soruşturma yapılarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen kişilerin, kuvvetli bir hukuki dayanağı olmayan çeşitli gerekçelerle defalarca aynı olay nedeniyle adli soruşturma yapılma tehdidi altında tutulmasının kamu düzenini bozucu etki gösterebileceğine işaret edilmiştir. Diğer yönden, Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar adli-idari nitelikte bir işlem olup başka bir anlatımla karma nitelikte bir karardır. Bu nedenle beraat kararında olduğu gibi kişi hakkında verildiği fiile ilişkin olarak kesin hüküm sonuçlarını doğurmayacaktır. Ancak kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesin hüküm sonuçlarını doğurmaması, soruşturma makamının bu karardan her zaman keyfi biçimde dönebileceği ve kamu davası açabileceği anlamına da gelmemektedir. Kanuni düzenleme ve madde gerekçesinden de açıkça anlaşıldığı üzere, fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
    verildikten sonra aynı fiile ilişkin olarak yeniden soruşturma yapılabilmesi kanun koyucu tarafından "yeni delilin meydana çıkması" ile 680 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 10. maddesiyle "bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmesi" şartlarına bağlanmış ve bu hususlar ceza muhakemesi şartı olarak belirlenmiştir. Nitekim öğretide bu hususun ceza muhakemesi şartı olduğu açıkça vurgulanmıştır. ... ... ...-...ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, 5. Baskı, Seçkin Yayınevi, ... 2013, s. 65.)
    Şu hale göre, gerek ilgili bölümde yer verilen usule ilişkin yasal düzenlemeler, gerek anılan normlarda gerçekleştirilen değişikliklere dair gerekçeler ve gerekse hukuk güvenliği ilkesinin emredici gerekleri birlikte değerlendirildiğinde; kamu (menfaati) adına soruşturma yapma yetkisini haiz cumhuriyet savcısının yetkilerini kullanması ile aynı ithama dayanan soruşturma tehdidi altında kalan bireyin hukuki güvenlik hakkından kaynaklanan menfaati arasındaki adil dengenin, kesinleşen kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararın 5271 sayılı CMK'nın 172/2 maddesi gereğince Sulh Ceza Hakimliğinden alınan bir kararla kaldırılmadığı sürece ilgili hakkında yeni delil elde edildiğinden bahisle aynı suçla ilgili olarak soruşturma açılamayacağı sonucuna ulaşılarak kurulması gerekir.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Silahlı terör örgüne üye olmak suçundan şüpheli hakkında 2016 yılı ve öncesindeki faaliyetlerine yönelik yürütülen soruşturmalar kapsamında tespit edilen olay ve olguların kamu davası açılması için yeterli ve somut delil olarak kabul edilemeyeceği gerekçeleri ile 25.12.2018 ve 30.04.2021 tarihlerinde verilen ve kesinleşen kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararlar 5271 sayılı CMK'nın 172/2 maddesi gereğince Sulh Ceza Hakimliğinden alınan bir kararla kaldırılmadığından elde edilen yeni delile istinaden aynı suçla ilgili olarak soruşturma açılmak suretiyle iletişiminin tespitinin istenemeyeceğine ilişkin verilen karar ile iş bu karara vaki itirazın reddine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
    VI- SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.05.2022 tarih ve 2022/43546 sayılı kanun yararına bozma isteğinin, CMK'nın 309. maddesi uyarınca REDDİNE, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara