Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2016/531 Esas 2016/517 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2016/531
Karar No: 2016/517

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2016/531 Esas 2016/517 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 531

            KARAR NO  : 2016 / 517

            KARAR TR   : 24.10.2016

ÖZET : İcra takibine yapılan itirazın iptali ve davalının % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

                                                          

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : A. A.Ş.

Vekili           : Av. Dr. H. M.D.

Davalı          : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel

  İşletmeleri Genel Müdürlüğü

Vekili           : Av.H. Y.

 

O L A Y      : Davacı vekili; müvekkili şirkete sigortalanan 34 … 06 plakalı araca, davalı tarafından işletilen 34 … 9978 plakalı aracın çarptığını ve maddi hasarlı trafik kazası gerçekleştiğini; yapılan ekspertiz incelemesi neticesinde araçta meydana gelen hasarın 777,00 TL olduğunun tespit edildiğini; sigorta tazminatının, sigortalı T. K.’a ödendiğini ve sigorta ettirenin haklarına Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK)1472. maddesi gereğince yasal halef olunduğunu; zararın tazmini kazaya sebebiyet veren aracın işleteni olan davalı kurumdan rücuen talep edilmiş ise de davalı tarafından herhangi bir ödemede bulunulmadığını; bunun üzerine davalı borçlu İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü aleyhine İstanbul 30. İcra Müdürlüğü’nün 2015/31707 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun haksız itirazı üzerine, icra takibinin durduğunu; davalı İşleten İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğünün, 2918 sayılı Yasa uyarınca meydana gelen zarardan kusursuz/objektif sorumlu olarak, müvekkili Şirketin malvarlığında meydana gelen zararı gidermek ile mükellef bulunduğunu ifade ederek; 1-İstanbul 30. İcra Müdürlüğü’nün 2015/31707 E. sayılı dosyasına davalı borçlu İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan haksız itirazın iptaline, 2-Kötü niyetli olarak icra takibine itiraz eden davalı borçlu İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü aleyhine % 20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle 24.11.2015 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 12.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 15.1.2016 gün ve E:2015/492, K:2016/37 sayı ile, “(…)Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı tarafa kasko poliçesi ile sigortalı bulunan araca davalı belediye tarafından işletilen aracın çarparak maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle ödenen rücuen tazminatın istemine ilişkindir.

Davanın niteliği itibarıyla; İdare"nin hizmet kusuru sebebiyle zarar iddiasına dayalı tazminat isteminde 2577 Sayılı Yasanın 2.maddesi gereğince; İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları ve İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtemel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarına bakmakla görevli mahkemelerin aynı Kanun"un 3. Maddesi uyarınca İdare Mahkemesi olduğu kurala bağlandığından, iş bu davaya bakmakla İdari Yargı yeri görevli olmakla, dava dilekçesinin görev nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:

Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı tarafa kasko poliçesi ile sigortalı bulunan araca davalı belediye tarafından işletilen aracın çarparak maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle ödenen rücuen tazminatın istemine ilişkin olmakla;

Davanın, davalı Belediye"nin hizmet kusuruna ilişkin olarak açıldığı anlaşıldığından, 2577 Sayılı Yasanın 2. Maddesi gereğince, bu zararların tazmini için İdari Yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiğinden, dava dilekçesinin yargı yerine ilişkin görevsizlik nedeniyle REDDİNE…” karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine;

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi; 31.3.2016 gün ve E:2016/5025, K:2016/4124 sayı ile, “(…) 6100 Sayılı HMK"nun geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK"nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2015 tarihinden itibaren 2.080,00 TL"ye çıkarılmıştır.

Temyize konu kararda davacı vekili tarafından, 777,00 TL asıl alacak üzerinden başlatılan icra takibine karşı davalı tarafından yapılan itirazın iptal edilmesi talep edilmiş olup mahkemece dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

Temyize konu karar anılan yasanın yürürlüğünden sonra verildiğinden, verilen karar miktar itibariyle taraflar yönünden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay"ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz dilekçesinin hükmün taraflar yönünden kesin olması nedeniyle REDDİNE…” karar vermiştir.

Davacı vekili bu defa aynı somut olay ve gerekçeler ile,  1-Meydana gelen zarardan davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün 2918 sayılı Yasa’nın 85.maddesi gereğince sorumlu olduğunun tespitine, 2-Asıl alacak olan 777,00 TL’nin davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nden tahsili ile müvekkili Aksigorta A.Ş.’ne ödenmesine, 3-Asıl alacağa haksız fiil tarihi olan 14.12.2014 tarihinden itibaren tarafların tacir olmaları nedeniyle en yüksek avans oranında ticari faiz işletilmesine karar verilmesi istemiyle 16.6.2016 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 6.İDARE MAHKEMESİ: 20.6.2016 gün ve E:2016/1179 sayı ile, 13.10.1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ilgili maddeleri ile 2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesince anılan kuralın Anayasaya aykırı görülmediğine ve iptal istemini oy birliğiyle reddettiğine ilişkin kararın gerekçesine yer verdikten sonra; “(…) Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, yargı organları bakımından uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Mahkememizin görevsizliğine, İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2015/492 sayılı dosyasının gönderilmesinin istenilmesine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyiş Hakkında Kanun"un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 24.10.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının onaylı örneğinin Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali ve davalının % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

2004 sayılı Yasanın 67. maddesi;  (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu kapsamında açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, İstanbul 6.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile İstanbul 12.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 6.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul 12.Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.1.2016 gün ve E:2015/492, K:2016/37 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.10.2016  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

Hemen Ara