Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/17662 Esas 2022/5151 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/17662
Karar No: 2022/5151
Karar Tarihi: 27.09.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/17662 Esas 2022/5151 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2021/17662 E.  ,  2022/5151 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ceza Dairesi

    Bölge adliye mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    1)Ayrıntıları, Dairemizce de benimesenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarih ve 9-18-78 sayılı kararı ile, dairemizin 2017/1809 esas ve 2017/5155 sayılı, 12.05.2015 tarih, 2015/1426 esas 2015/1292 karar 26.10.2015 tarih, 2015/1565-3464 karar sayılı kararlarında açıklandığı üzere;
    Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de,
    örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
    Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir. (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, syf. 383 vd.)
    Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin "suç işlemek amacı" olması aranır. (... özel kısım syf. 263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf. 280)
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Safahattaki açık ikrarına göre, öğrencilik yıllarından itibaren irtibat kurduğu örgütün ev ve yurtlarında kaldıktan sonra örgütün yönlendirmesiyle Sri Lanka ve Türkiye’de Örgüte müzahir eğitim kurumlarında/işyerlerinde çalışan ve bu süreçte maaşından himmet adı altında örgüte fon kesintisi yapılmasına rıza gösteren, aynı özellikteki Bank Asyaya örgüt liderinin talimatı doğrultusunda para yatıran, son döneme kadar örgütsel toplantılara katılan sanık hakkında süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz eden faaliyetlerinin sübutunda tartışma bulunmadığından müsnet terör örgütü üyesi olmak suçunun unsurları itibarı ile oluştuğunun kabulü ile hakkında müsnet suçtan ceza soruşturması başlandıktan sonra örgütte kaldığı süre ve konumuna uygun bilgiler vermek suretiyle suçun aydınlatılmasına katkıda bulunduğu gözetilerek dosya kapsamına, eylemin haksızlık içeriğine, cezanın sanığın geleceği üzerindeki etkisine göre ceza adaletine uygun olarak belirlenecek cezanın, 5237 sayılı TCK'nın 221/4-2 cümlesinde yazılı etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması suretiyle azami hadde yakın bir oranda indirim yapılmasında zorunluluk bulunduğu gözetilmeden delillerin hatalı değerlendirilmesi neticesinde yerinde olmayan gerekçe ile beraat hükmü kurulması,
    2)Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yargılanan sanığın, kovuşturma aşamasında kendisinin seçtiği bir müdafii bulunmadığı gibi CMK'nın 156. maddesi uyarınca da re'sen müdafii görevlendirilmediği, sanığa isnat edilen suçun niteliği
    dikkate alındığında, Anayasanın 36 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinde teminat altına alınan adil yargılanma ilkesinin zorunlu sonucu olarak CMK'nın 150. maddesinin 2 ve 3. fıkraları uyarınca müdafii görevlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, savunma hakkının kısıtlanmasını netice verecek biçimde müdafi hazır bulundurulmaksızın hüküm kurulmak suretiyle CMK'nın 150/3, 188/1, 197/1 ve 289/1-a-e maddelerine muhalefet edilmesi,
    Kanuna aykırı, bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz talebi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Samsun 4. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE 27.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara