Esas No: 2022/23751
Karar No: 2022/5542
Karar Tarihi: 05.10.2022
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/23751 Esas 2022/5542 Karar Sayılı İlamı
3. Ceza Dairesi 2022/23751 E. , 2022/5542 K."İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN;
İtiraz Eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
İtiraz Yazısının Tarihi: 20.05.2022
İtiraz Edilen Daire Kararı: Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 02.03.2022 tarih ve 2021/17445 Esas, 2022/1062 Karar sayılı kararı
İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Cez Dairesinin 13.12.2018 tarih 2018/1406 İtirazla ilgili İlk Derece 2018/2111 sayılı kararı
Mahkemesi Kararı :Ağır Ceza Mahkemesinin 15.05.201 tarih ve 2017/198 -2017/203 sayılı kararı
İtirazla İlgili Hüküm:TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1,TCK’nın 62, 53/1-2-3, 58/9, 63. maddeleri gereğince hükmedilen mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurularının esastan reddi
Suç: Silahlı terör örgütüne üye olma
İtiraz yazısı ile dava dosyası incelenip gereği düşünüldü:
I-İTİRAZIN KONUSU;
Siirt 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.12.2017 tarih ve 2017/198 - 2017/203 sayılı kararıyla sanığın, silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın sanık ve müdafii ile o yer Cumnhuriyet savcısı tarafından istinaf edildiği, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 13.12.2018 tarih 2018/1406 - 2018/2111 sayılı karar ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği, söz konusu kararın sanık müdafilerine 25.12.2018 ve 28.12.2018 tarihlerinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği ancak 15 günlük yasal süre içerisinde temyiz başvurusunda bulunulmadığı, kararın kesinleşmesinden sonra 14.01.2019 tarihinde kararın sanığa da tebliğe çıkartıldığı, sanık müdafiinin 19.01.2019 tarihli, sanığın ise 29.01.2019 tarihli dilekçeleri ile istinaf kararına karşı temyiz talebinde bulunuldukları, Dairemizce yapılan temyiz incelemesinde, kesinleşme sonrasında sanığa yapılan tebligatın hükmü temyiz hakkı vermeyeceği değerlendirğilerek, temyiz taleplerinin CMK'nın 298 gereğince reddine karar verildiği, sanık müdafi tarafından, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2017/1049 Esasa - 2020/115 Karar sayılı kararı emsal gösterilerek, sanığın da temyiz başvurusunda bulunma hakkının olduğu belirtilerek kanun yararına bozma talep başvurusu yapıldığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 20.05.2022 tarih ve 2022/59152 Karar Düzeltme sayı tebliğname ile sanık müdafinin talebi doğrultusunda temyiz isteminin süresinde olduğunun kabulünün gerektiği, esastan yapılacak inceleme sonucunda; sanık müdafinin temyiz talebinin CMK'nın 298 gereğince reddine, sanığın temyiz talebinin ise esastan reddi ile hükmün onanmasına karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.
II-İTİRAZ NEDENLERİ;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 20.05.2022 tarihli KD-2022/59152 Karar Düzeltme sayılı yazısında;
İtiraza konu uyuşmazlık, ilk derece mahkemesi mahkumiyet hükmünü müdafiilerinin yanında ayrıca istinaf eden sanığın temyiz dilekçesinin süresinde kabul edilip edilemeyeceğine ilişkindir.
Dosyanın yapılan incelemesinde, Siirt 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.12.2017 tarih ve 2017/198-203 sayılı örgüt üyeliği suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün, sanık müdafilerinin yanında ayrıca sanık tarafından 27.12.2017 tarihli dilekçe ile istinaf istemine konu edildiği ve Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesince sanık istinafı da dikkate alınarak verilen kararın, 28.12.2018 tarihinde vekaletnameli sanık müdafiine, 29.01.2019 tarihinde de sanığa tebliğ edildiği, sanık müdafiinin 19.01.2019, sanığın ise 28.01.2019 tarihli dilekçeleri ile kararı temyiz ettikleri anlaşılmıştır.
Müdafiisinin yanında ayrıca istinaf isteminde bulunan sanık için temyiz süresinin, kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlaması gerektiği, tebligat işlemlerinde tarih farklılıkları olabileceği nazara alındığında aksi yöndeki kabulün, kanun yolu başvuru hakkının ortadan kaldırılmasına sebebiyet verecek bir hukuka aykırılık oluşturabileceği değerlendirilmiştir.
Vekile ve kanuni mümessile tebligat kenar başlıklı 7201 sayılı Tebligat Kanununun 11’nci maddesinin birinci fıkrasında ”Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır. Ancak, Ceza Muhakemeleri Usulu Kanununun, kararların sanıklara tebliğ edilmelerine ilişkin hükümleri saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan düzenleme karşısında, kural olarak vekil ile takip edilen işlerde kanun yolu başvuru süresi vekile yapılan tebliğ ile başlayacaktır. Ancak, 7201 sayılı Kanunun 11. maddesindeki bu düzenlemenin, sanık tarafından ayrıca kanun yoluna başvurulmuş olması halinde değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Bilindiği gibi, 20.07.2016 tarihinden itibaren faaliyete geçen adli yargı ikinci derece bölge adliye mahkemeleri ile ülkemizde de istinaf sistemi benimsenerek üç dereceli bir yargılama sistemine geçilmiştir. İstinaf kararlarına yönelik temyiz istemi üzerine Yargıtay tarafından yapılacak incelemelerde, 5271 sayılı Kanunun 288, 294 ve 295. maddeleri uyarınca gösterilmesi zorunlu temyiz nedenleri ve buna bağlı olarak temyiz olağan kanun yolu sürecinde “hukuki sebep” olgusu çok daha önemli bir hale gelmiştir. İstinaf kanun yoluna başvuruda, istinaf nedenlerinin gösterilmesinde zorunluluk bulunmamakla birlikte, Ceza Genel Kurulunun 14.09.2021 tarih ve 2021/6-13 esas 2021/392 karar sayılı kararında da vurgulandığı gibi, sanığın ve müdafisinin ayrı ayrı kanun yoluna başvurma hakkına sahip olmaları, farklı istinaf ve temyiz neden ve gerekçeleriyle hükmü istinaf ve temyiz etme hak ve yetkilerinin bulunması, kanun koyucunun amacının sanığın haklarını korumaya yönelik olup, 7201 sayılı Kanunun 11. maddesindeki vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı düzenlemesinin sanığın aleyhine olacak şekilde yorumlanamayacak olması karşısında, istinaf kararının sanığa da tebliğ edilmesi gerektiği, kendisine böyle bir tebliğ yapılmaksızın öğrenmek suretiyle hükmü 28.01.2019 tarihinde temyiz eden sanığın temyiz talebinin süresinde olduğu ve bu nedenle dosyanın esastan incelenmesi gerekeceği kabul edilmelidir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımızca dosyanın esastan yapılan incelenmesinde ise, bölge adliye mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerden ötürü Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 02.03.2022 tarih ve 2021/17445-2022/1062 sayılı kararına karşı sanık lehine 5271 sayılı Kanunun 308. maddesi uyarınca itiraz yoluna başvurulmuştur.
III- İTİRAZIN DEĞERLENDİRİLMESİ;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.02.2022 tarih ve 2019/16-573 Esas - 2022/119 sayılı kararında özetle; Ceza yargılamasında sanık ve müdafiinin birbirlerinden bağımsız unsurlar olduğu, müdafilik kurumunun hukuk yargılamalarındaki vekillik müessesesi gibi düşünülmesine yasal olanak bulunmadığı, cezanın infazının sanığın şahsında gerçekleşen bir müeyyide olduğu, dolayısıyla sanığın hükmü bizzat temyiz hak ve yetkisinin bulunduğu, bu nedenlerle sanığın yokluğunda verilen hükümlerin sanığa tebliğ edilerek yasa yoluna başvurma hakkını kullanmasına imkan verilmesi gerektiği belirtilmiş; somut olayda, sanık müdafilerinin yasal süre geçtikten sonra temyiz başvurusunda bulunmaları nedeniyle kararın kesinleşmesinden sonra istinaf kararının sanığa 14.01.2019 tarihinde bizzat tebliğ edildiği, sanık tarafından yasal süre içerisinde 29.01.2019 tarihinde gerekçeli temyiz dilekçesi verilerek temyiz başvurusunda bulunulduğu anlaşıldığından işin esasına girilerek temyiz incelemesi yapılması gerektiği değerlendirilmiş, itiraz ve ekli dosya 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile değişik CMK'nın 308/2, 3. madde ve fıkralarınca incelenerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının yerinde olduğu anlaşılmakla itirazın kabulüne karar verilmiştir.
KARAR:
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının karar düzeltme talebinin KABULÜNE,
2- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 02.03.2022 tarih ve 2021/17445 Esas, 2022/ 1062 Karar sayılı temyiz ret kararının KALDIRILMASINA,
3 - Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanığın temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Siirt 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.