Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/3436 Esas 2020/5798 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/3436
Karar No: 2020/5798
Karar Tarihi: 10.12.2020

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/3436 Esas 2020/5798 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı şirketin, faturalar karşılığı mal aldığı davacıdan borcunu ödemediği iddiasıyla genel haciz yoluyla icra takibi yapıldığı ve takipten sonra davalının dosya borcuna mahsuben ödeme yaptığı ve takibe haksız olarak itiraz ettiği ileri sürülerek, itirazın iptaline ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece davalının takipten önce temerrüde düşürülmediği için işlemiş faiz talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın 60.479,34 TL alacak yönünden usulden reddi, davalının yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 10.620,00 TL asıl alacak ve bu alacağa takipten itibaren işleyecek avans faizi yürütülmek suretiyle devamına ve fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Karar Yargıtayca incelenerek, davalı tarafça takipten sonra fakat dava tarihinden önce ödeme yapıldığı, bu bedel yönünden davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı belirlenerek, bakiye takibe konu 10.620,00 TL yönünden davanın kabulü, diğer tutarın usulden reddi kararlaştırılmıştır. TBK'nun 117. maddesi gereğince muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüte düşeceğinden, davalının takip tarihinden önce temerrüte düşürüldüğü ispat edilmediğinden işlemiş temerrüt faizine hükmedilemeyeceği belirtilmiştir. Kanun maddesi hakkında detaylı bilgiye internetten veya hukuk kitaplarından ulaşılabilir.
11. Hukuk Dairesi         2020/3436 E.  ,  2020/5798 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 25.12.2018 tarih ve 2018/862-2018/1412 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalı şirketin davacıdan faturalar karşılığı 71.099,36 TL tutarında mal aldığını, fatura bedellerini ödemediğini, alacağın tahsili için genel haciz yoluyla icra takibi yapıldığını, takipten sonra davalının dosya borcuna mahsuben 60.479,34,TL ödeme yaptığını, daha sonra davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkinin sözleşme çerçevesinde yürütüldüğünü, bu sözleşme hükümlerine göre sipariş edilen ürünlerin sözleşmede belirlenen süre içerisinde teslim edilmesi gerektiğini, davacının ürünleri geç teslim etmesinden kaynaklanan 10.620,00 TL’lik borcuna istinaden cezai şart faturası düzenlendiğini, bu nedenle davacıya 60.749,34 TL ödeme yapıldığını, davalı şirketin davacıya başkaca borcunun kalmadığını savunarak, davanın reddini ve davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
    Mahkemece verilen davanın kabulü kararı, Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/17282 esas ve 2018/2800 karar sayılı, 17.05.2018 tarihli ilamı ile, davalı vekilinin sair temyiz itirazları reddedilerek, “2- Davalı tarafından icra takibine itirazdan sonra ancak dava tarihinden önce yapılan ödeme nedeniyle davacının ödenen bu miktara ilişkin dava açmakta hukuki yararı yoktur. Mahkemece ödeme yapılan miktarla ilgili olarak hukuki yarar bulunmadığından davanın dava şartı yokluğundan dolayı reddi gerekirken, davanın tamamının kabulüne karar verilmesi doğru değildir. 3- TBK"nun 117. maddesi gereğince muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüte düşeceğinden, davalının takip tarihinden önce temerrüte düşürüldüğü ispat edilmediğinden işlemiş temerrüt faizine hükmedilmesi de doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalı tarafça takipten sonra fakat dava tarihinden önce 60.479,34 TL ödeme yapıldığı, bu bedel yönünden davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı, bu kısıma ilişkin davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, bakiye kalan takibe konu 10.620,00 TL yönünden davanın kabulü gerektiği, davalı tarafın takipten önce temerrüde düşürülmemesi nedeniyle işlemiş faiz talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın 60.479,34 TL alacak yönünden usulden reddine, davalının yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 10.620,00 TL asıl alacak ve bu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi yürütülmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
    2- Mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda hüküm verilmiş ise de, reddedilen tutarın, harçlandırılan dava değeri nazara alınarak belirlenmesi gerekirken, takip tutarı esas alınarak kısmı kabul hükmü kurulması ve buna göre yargılama gideri belirlenmesi usul ve kanuna aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir .
    SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 10.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara