Esas No: 2020/3324
Karar No: 2021/4627
Karar Tarihi: 28.06.2021
Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2020/3324 Esas 2021/4627 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
09.05.2018 (Sanık ... Şengöz)
27.07.2018 (Sanık ...)
13.04.2018 (Diğer sanıklar)
Hüküm : 1)5237 sayılı TCK"nın 221/4-1.cümle ve 5271 sayılı CMK"nın 223/4-a maddeleri gereğince sanık hakkında CEZA VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA (Sanık ... yönünden)
2)TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1,
TCK"nın 221/4, 62, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına ilişkin istinaf
başvurularının esastan reddi (Sanıklar ... ve ...yönünden)
3) TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1,
TCK"nın 62, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurularının esastan reddi (Diğer sanıklar yönünden)
2)Sanık ... ve müdafii
3)Sanık ... müdafii
4)Sanık ... müdafii
5)Sanık ... müdafii
6)Sanık ... müdafii
7)Sanık ... ... müdafii
8)Sanık ... ...müdafiileri
9)Sanık ... müdafii
10)Sanık ... ... müdafii
11)Sanık ...
12)Sanık ... ve müdafii
13)Sanık ... müdafii
14)Sanık ... ... müdafii
15)Sanık ... ...müdafii
16)Sanık ... müdafii
17)Sanık ... ve müdafii
18)Sanık ... müdafii
19)Sanık ... müdafii
20)Sanık ... ... ve müdafii
21)Sanık ... müdafii
22)Sanık ... müdafii
23)Sanık ... müdafii
24)Sanık ... ve müdafii
25)Sanık ... müdafii
26)Sanık ... müdafii
27)Sanık ... ve müdafii
28)Sanık ... Işık müdafii
29)Sanık ... ve müdafii
30)Sanık ... müdafii
31)Sanık ... müdafii
32)Sanık ... müdafii
33)Sanık ... müdafii
34)Sanık ... müdafii
35)Sanık ... ve müdafii
36)Sanık ... müdafii
37)Sanık ... ... müdafii
38)Sanık ... müdafii
39)Sanık ... müdafii
40)Sanık ... ... müdafii
41)Sanık ... ve müdafii
42)Sanık ... ... müdafii
Onama (Diğer sanıklar yönünden)
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatları, başvuruların süresi, kararların niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Hükmolunan cezaların sürelerine göre şartları bulunmadığından, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ...... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ..., sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ..... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... Şengöz müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafiinin, sanık ... müdafii, ... müdafii ve Büşra İnan müdafiinin duruşmalı inceleme istemlerinin CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,..., ... ve ...hakkında kurulan mahkumiyet hükümleri ile ... hakkında verilen ceza verilmesine yer olmadığına dair karara yönelik yapılan temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği,
aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı, sanık ... hakkında verilen ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; sanık ..., sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... Sümeyra... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ... ve müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... Işık müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... Karagöz müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ... müdafii, sanık ... ve müdafii ve sanık ... Şengöz müdafiilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler ayrı ayrı yerinde görülmediğinden, CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2)Sanıklar ..., ..., ...,...,... ve ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
a) Sanıklar ... , ... ve ... yönünden;
Sair temyiz itirazların reddine, ancak;
Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK"nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde; suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, konusunun önem ve değeri, meydana getirdiği tehlike ile sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik de göz önünde bulundurularak; hukuka, vicdana, dosya kapsamına uygun şekilde alt sınırdan makul düzeyde uzaklaşılarak bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,
b) Sanık ... İnan yönünden;
Mütemadi suçlarda, sürekliliğin sona erdiği, kesintinin meydana geldiği zamanın tespit edilmesi oldukça önem arz etmektedir. Çünkü suç tarihi kesintinin gerçekleştiği zamanda oluşmaktadır.
Mütemadi suçun, tek bir bütünlük oluşturan, kesintiye uğramayan bir eylem olduğu konusunda şüphe bulunmamaktadır. Bu doğal teklik aynı zamanda suçun nerede işlendiği konusunda da etkili olan bir kriter olacaktır. Çünkü eylemi kendi
içerisinde bölerek her birinin nerede işlendiğini ortaya koymaya kalkılsa dahi bu mümkün olmayacak her bir eylem açısından farklı yer belirlemek söz konusu olmayacaktır. Mütemadi suç, suçun işlendiği yer açısından kısımlara ayrılabilecek bir yapıya sahip olmayan birliktelik arz etmektedir. Mütemadi suç, bu suçu oluşturan eylemin yapıldığı herhangi bir yerde işlenmiştir.
İcrai ve ihmali davranıştan oluşan bir mütemadi suç açısından her iki davranışın o suç açısından etkisi eşittir. Suç yerinin belirlenmesi bakımından birinin diğerine rüçhanı söz konusu olamaz. “Mütemadi suça dahil olan son davranışın yapıldığı ve eylemin sona erdiği yer ve zaman bu suç açısından önem arz etmektedir". Doktrindeki ağırlıklı görüş de aynı noktadan hareketle, “eğer suçun unsurları değişik yerlerde devam ettirilerek işlenmişse bu durumda failin hareketi ile oluşturduğu ya da vücut gücü ile harekete geçirdiği etken ile tamamlanmasına neden olduğu her unsurun gerçekleşme yeri suç yeri sayılabilir”. “Bir cezalandırılabilir eylem yer ve zaman itibariyle karmaşık ve geniş bir çerçeveye oturuyorsa bu eylemin tamamlanması da bu yer ve zamanla sınırlı olacaktır”.
Silahlı terör örgütü üyesi olmak suçu, temadi eden/kesintisiz suçlardandır. Temadi eden suçlardan olan örgüt üyeliği, hukuki veya fiili kesinti gerçekleşinceye kadar tek suç sayılır. Mütemadi suçlardan olan silahlı terör örgütüne üye olma suçunda, "temadinin yakalanma ile kesileceği, kesintinin meydana geldiği yerin, aynı zamanda suçun işlendiği yer olduğu" genel bir kural olarak kabul edilmiş ise de; bu suç dolayısıyla ilgili fail yakalandıktan sonra, eğer serbest kalmış ise bu durumda da iddianamenin kabulü ile oluşan hukuki kesintinin aranacağı konusunda da herhangi bir şüphe bulunmamaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde;
Van Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/12579 sayılı dosyası üzerinden sanık hakkında soruşturma başlatıldığı, bu kapsamda sanığın 13.02.2018-15.02.2018 tarihleri arasında gözaltına alındığı, başlatılan soruşturma neticesinde 2018/5308 esas numaralı ve 25.09.2018 tarihli iddianame ile "sanığın annesi Nazime İnan adına kayıtlı bulunan 0543 350 93 46 numaralı gsm hattı üzerinden bylock kullandığından bahisle silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı, ayrıca Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/70031 soruşturma numaralı dosyası üzerinden de sanık hakkında farklı bir soruşturmanın yürütüldüğü, bu soruşturma kapsamında da, sanığın 13.04.2018-17.04.2018 tarihleri arasında gözaltına alındığı, başlatılan soruşturma neticesinde 2018/10186 esas ve 24.07.2018 tarihli iddianame ile sanığın özetle "dosya şüphelilerinden Zeynep kod adlı ... ile irtibatlı "Şeyh sadrettin mahallesi, pırlanta sokak, emre blok, no:6/6 Meram/Konya" adresinde bulunan gaybubet evinde yakalandığından" bahisle silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kamu davasının açıldığının görüldüğü, Van 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/490 esas ve 2018/366 karar sayılı kararı ile birleştirme kararı verilerek dosyanın Konya 8. Ağır Ceza Mahkemesi gönderildiği, Konya 8. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçu sabit görülerek TCK"nın 314/2. maddesi uyarınca iki kez cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmakla;
Her ne kadar mütemadi suçlardan olan silahlı terör örgütüne üye olma suçunda, "temadinin yakalanma ile kesileceği" genel bir kural olarak kabul edilmiş ise de; sanığın Van Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/12579 sayılı dosyası üzerinden yürütülen soruşturma kapsamında ByLock kullanıcısı olduğu iddiasıyla 13.02.2018-15.02.2018 tarihleri arasında gerçekleşen gözaltı işleminden sonra serbest bırakılması ve çok kısa bir süre sonra Konya ilinde gaybubet evinde yakalanması üzerine tekrar hakkında aynı suçtan soruşturma açılması şeklinde gerçekleşen olayda, artık yakalama ile gerçekleşen fiili kesinti yerine iddianamenin kabulü ile oluşan hukuki kesintinin aranacağının açık olması karşısında, bu durumda sanık hakkında tek bir örgüt üyeliği suçunun oluştuğu nazara alınmadan, hatalı değerlendirme sonucunda sanığın yazılı şekilde örgüt üyeliği suçundan iki kez cezalandırılmasına yönelik karar verilmesi,,
c) Sanık ... Şahbaz yönünden;
aa) Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarih ve 9-1878 sayılı kararında açıklandığı üzere; etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadale bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak ya da cezalarında belli oranlarda indirim yaparak yeniden topluma kazandırmaktır.
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme, örgüte üye olma, üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme veya örgüte bilerek isteyerek yardım etme suçlarında etkin pişmanlık, şahsi cezasızlık veya cezadan indirim yapılması gereken haller olarak kabul edilmiştir.
Şahsi cezasızlık nedeni olarak; sanığın amaç suçun işlenişine iştirak etmeksizin, hakkında bir soruşturma başlamadan önce örgütten gönüllü olarak ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi (TCK’nın 221/2 maddesi), hakkında soruşturma başladıktan sonra, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili samimi ve faydalı bilgi vermesi (TCK’nın 221/4 maddesinin ilk cümlesi), yakalandıktan sonra pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının önemli ölçüde yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi (TCK’nın 221/3 maddesi) hallerinde sanık hakkında cezaya hükmolunmayacaktır.
Amaç suça elverişli vahim nitelikte sayılan eylemler gerçekleştirilmeden yakalanan, örgüt kuran, yöneten, örgüte üye olan, üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek isteyerek yardım edenlerin örgütün yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi vermesi halinde ise cezadan indirim yapılacaktır (TCK’nın 221/4 maddesinin ikinci cümlesi).
Kanun vazıının, etkin pişmanlığı şahsi cezasızlık sebebi olarak kabul ettiği durumlarda, örgütten ayrılma veya güvenlik güçlerine teslim olma bakımından “gönüllülük” esasını benimsediği görülmektedir. Gönüllülük, Türk Dil Kurumu sözlüğünde; “bir iş yapmayı hiçbir yükümlülüğü yokken üstlenen” olarak tanımlanmıştır.
Örgütten ayrılma bağlamında gönüllülük,örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde kalması imkanını ortadan kaldıran veya zorlaştıran bir dış etken bulunmaksızın kendi hür iradesiyle gönüllü olarak örgütten ayrılmasıdır. (Ersan Şen - H. Sefa Eryıldız, Suç Örgütü 2018 Baskı syf346)
Güvenlik güçlerine teslim olma bakımından gönüllülük kavramına gelince; Pişmanlık ve gönüllülük failin psikolojik dünyasıyla alakalı ve son derece soyut kavramlar olması nedeniyle sanığın “gerçek ve samimi” bir pişmanlık duyup duymadığı veya gönüllü olup olmadığının tespiti fevkalade zordur. Suç sonrasında ki tutum ve davranışların belli ölçüde cezadan kurtulma düşüncesine dayanması son derece insani bir durumdur(Baba, Türk Ceza Hukukunda Etkin Pişmanlık 2013 baskı syf 98). Bu nedenle aslında saptanmaya çalışılacak olan, failin salt cezadan kurtulma saikiyle değil fiilin yarattığı haksızlığı gidererek legaliteye dönme düşüncesiyle hareket edip etmediği hususudur ki bu da ancak kişinin dış dünyaya yansıyan davranışlarıyla belirlenebilir.
Yakalamanın yasal koşulları oluştuğunda hakkında usulüne uygun olarak düzenlenmiş yakalama müzekkeresine istinaden yakalanan ya da yasada öngörülen şartlar gerçekleştiği için yakalama müzekkeresi olmaksızın yakalanan faillerin etkin pişmanlıkta bulunmaları halinde, diğer şartlar da gerçekleşirse cezada indirim uygulanması gerekecektir. Bu durumda bir gönüllü teslimden bahsetme imkanı olmadığı açıktır.
Suç işleyen ya da suç şüphesi ile takip edilen/soruşturulan kişilerin belli ölçüde yakalanma korkusu taşıyacağının doğal bir durum olduğu da gözetildiğinde, kural olarak gıyabında düzenlenmiş yakalama emri bulunsa da kendiliğinden/gönüllü olarak teslim olup örgütün yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi vermesi halinde TCK’nın 221/4 maddesinin ikinci cümlesi gereğince cezasından indirim yapılması gerekecektir. Ancak örgütsel faaliyetlere devam ederken hakkında soruşturma açıldığını ve yakalama müzekkeresi düzenlendiğini bilmesine rağmen bu soruşturmayı sonuçsuz kılmak için kaçan failin makul olmayan bir zaman sonra gelip teslim olmasının gönüllü teslim olarak kabul edilmesine de yasal olanak bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Örgüte ne şekilde katıldığı da dahil olmak üzere örgütsel faaliyetleri ve diğer örgüt mensupları hakkında konumuna uygun bilgi verdiği anlaşılan sanık hakkında belirlenen ceza üzerinden TCK"nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesi gereğince üst hadden indirim yapılması gerekirken dosya kapsamı ile de uyuşmayan yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde fazla ceza tayini,
bb) Kabul ve uygulamaya göre de;
Hakkında mahkumiyet hükmü kurulan sanık hakkında TCK"nın 53. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
d) Sanık ... yönünden;
Örgüte ne şekilde katıldığı da dahil olmak üzere örgütsel faaliyetleri ve diğer örgüt mensupları hakkında konumuna uygun bilgi veren ve yargılama boyunca da etkin pişmanlığını devam ettiren sanık hakkında sair temyiz itirazlarının reddine; ancak;
aa) Hükmün gerekçesinde sanık hakkında etkin pişmanlık nedeniyle TCK"nın 221/4. maddesi gereğince takdiren 2/3 oranında indirim yapıldığının bahsedilmesine rağmen kısa kararda TCK"nın 221/4. maddesi 2. cümlesi uyarınca 3/4 oranında indirim yapıldığının belirtilerek gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulması suretiyle 5271 sayılı CMK"nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,
bb) Kabul ve uygulamaya göre de;
Hakkında mahkumiyet hükmü kurulan sanık hakkında TCK"nın 53. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı sanıklar ..., ... ve ... ile müdafiileri, Büşra İnan, Elif Şahbaz ve Kezban Akdeniz müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan bu sebeplerden dolayı hükmün BOZULMASINA, tutuklu sanıklar Ayşe Nur Bal, ... ve ..."in bozma gerekçesi ve üzerlerine atıl suçun niteliği gözönüne alındığında tutukluluk hallerinin DEVAMINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Konya 8. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.