Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/29130 Esas 2022/6587 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/29130
Karar No: 2022/6587
Karar Tarihi: 18.10.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/29130 Esas 2022/6587 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2022/29130 E.  ,  2022/6587 K.

    "İçtihat Metni"



    İNCELENEN KARARIN;
    Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
    Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
    Hüküm : TCK'nın 314/2, 62, 53, 58/9 ve 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddeleri uyarınca mahkumiyet
    Temyiz edenler : Sanık ve müdafii

    Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
    Hükümlü/sanık müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin, yasal şartları oluşmadığından CMK’nın 299. maddesi gereğince REDDİ,
    Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığı görüldü;
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    Yargılamanın Yenilenmesi
    A)Genel Olarak:
    Kesin hükümde yer alan adli hataların düzeltilmesine ve hükümlü hakkında aynı fiil nedeniyle tekrar muhakeme yapılmasına imkan tanıyan yargılamanın yenilenmesi, olağanüstü kanun yollarının bir çeşidini oluşturmaktadır.
    Kesin hüküm; doğruluğu hukuken kabul edilen ve artık tartışılmayan bir mahkeme kararıdır. İstisnai olsa da uyuşmazlığın çözümünde “adli hata” denilen yanlışlıklar yapılmış olduğu sonradan öğrenilebilir. Bazı önemli hataların giderilebilmesi ve hakikatin araştırılması bu şekilde maddi gerçeğe ulaşılabilmesi “olağanüstü kanun yolu” ile mümkün olabilecektir.
    "Bu yolun istisnai olarak kabul edilmesinin nedeni, doğruluğu hukuken tartışılmayan “kesin hükmün” temellerinin bazı hallerde sarsılmış olması hükmün
    artık bu temel üzerinde oturmasının mümkün olmamasına dayanmaktadır. Hukuk barışının ve güvenliğinin sağlanması ne kadar önemli ise de, hukuka olan güvenin sağlanması da en az bu kadar önemlidir. Temelleri olmayan bir hüküm hukuk düzeni tarafından kabul edilemez. Bu nedenle yargılamanın yenilenmesi yolu, sadece çok istisnai hallerde mahkeme kararı ile açılabilmektedir" (Yenisey-Nuhoğlu, CMK 4. baskı 962. syf.).
    Maddi gerçeğe ulaşmayı hedefleyen ceza muhakemesinde verilen ve kesinleşen hükmün sonradan maddi gerçeğe uyumlu olmadığı anlaşıldığı halde, kararın infazının aynı şekilde sürdürülebilmesi adli hatadan vazgeçilmemesi, diğer bir anlatımla yeni ortaya çıkan bu durumların görmemezlikten gelinmesi, bir hukuk devletinde kabul edilemez. Her şeyden önce kesinleşmiş bir hükmün, doğru ve maddi bir gerçeğe uygun olduğu, yargılamanın hukuka uygun yürütüldüğü, meşru olduğu, adaletin tecelli ettiği varsayımının bu konudaki inancın kamu vicdanında tahribata uğraması, bozulan hukuk düzeninin yeniden tesis edilmesi ve hukuk barışının yeniden sağlanmasını zorunlu kılar.
    İstisnai nedenlerle yargılamanın yenilenmesine karar verildikten sonra yapılacak yargılamada izlenecek yol; yeni bir yargılamada olduğu gibi deliller toplanabilir. Re’sen araştırma ilkesi sonucu olarak yenilenme sebebine bağlı olmaksızın başvuruda belirtilen delillerin dışında da delil toplanabilir. Toplanan deliller karar yerinde tartışılıp suçun ne şekilde işlendiği açıklanmalı, mevcut deliller irdelenmeli, delillerle sonuç arasında bağ kurulmalı, bir başka deyişle bu delillerle önceden bu sonuca varıldığı anlatılmalı, suçun nitelendirilmesi yapılarak yenilenen yargılamanın daha önce yapılıp bitirilen yargılama sonucunda ulaşılan sonuçları değiştirecek bir yenilik getirip getirmediği duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir (Ünver- Hakeri CMK şerhi).
    Yargılamanın yenilenmesinin istisnai kanun yolu olduğu Yargıtay CGK’nın 11.03.2014 tarih, 2012/3-909 esas, 2014/121 sayılı kararında, “Yargılamanın yenilenmesindeki amaç kanunda istisnai ve sınırlı olarak sayılan hallerin gerçekleşmesi halinde, gerçeğin araştırılması böylece toplumun ve sanığın menfaatinin korunması olduğundan, kesin hükme yönelik olarak ileri sürülen ve gerekli şartları taşımayan her türlü yenileme talebini dikkate alınması söz konusu olmayacaktır.” şeklinde vurgulanmıştır.
    B)Yasal Düzenleme:
    Bu nedenle yargılamanın yenilenmesi nedenleri CMK'nın 311. maddede tek tek sayılmıştır.
    1)Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:
    a)Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa.
    b)Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa.
    c)Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise,
    d)Ceza hükmü Hukuk Mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise.
    e)Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.
    f)Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması. Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir.
    (2)Birinci fıkranın (f) bendi hükümleri, 4.2.2003 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararları ile, 4.2.2003 tarihinden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanır.
    6126 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Kanunun 50. maddesinin 2. fıkrası şöyledir:
    “Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
    Yasanın düzenlemesinde görüleceği üzere, Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru sonucunda yaptığı yargılama sonucunda üç şekilde karar verebilir;
    1-İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığını tespit eder ve ihlalin giderilmesi için yeniden yargılama yapmak üzere dosyayı/kararı ilgili mahkemeye gönderir.
    2-Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığını tespit ederek başvurucu lehine tazminat ödenmesine karar verir.
    3-Ya da zararın giderilmesi için genel mahkemelerde dava açması için başvurucuya yol gösterir.
    Görüldüğü gibi, Anayasa Mahkemesine ya da AİHM’ne müracaat edilmiş ve ihlal kararı verilmiş ise yeniden yargılama yapılması mümkündür.
    Yenilenme talebinde bulunabilmek için cezanın infaz edilmemiş olması ya da hükümlünün sağ olması şart değildir. Yargılamanın yenilenmesi isteminde hükümlünün bulunabileceği gibi, sağ olmaması halinde eşi, üst veya alt soyu, kardeşleri, şayet bu kişiler mevcut değilse Adalet Bakanı talepte bulunabilir.
    Silahlı terör örgütüne üye olmak suçu, suç tarihi ve karar tarihi itibariyle 5237 sayılı TCK’nın 314/2. maddesinde düzenlenmiştir. Örgüte üye olmaktan anlaşılması gereken, örgütü kuranlar veya yönetenler dışında kalmakla beraber, örgütün amaçlarını benimseyerek verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaktır. Failin, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olup olmadığı, bu örgütsel pozisyonun doğrudan doğruya ortaya konulması veya failin eylem ve faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu ya da eylemin niteliğinden hareketle belirlenir.
    Silahlı terör örgütlerinin silahlı kanatlarında faaliyet gösteren üyeleri olabileceği gibi, silahsız kanatlarında, kırsalda ya da yerleşim yerlerinde faaliyet gösteren üyeleri de olabilir. Örgüt üyeliğini kabulde asıl olan, failin nerede ve hangi faaliyette bulunduğu değil terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olup olmadığıdır.
    Örgüte katılanın örgüte bir katkı sağlaması gerekir. Bu katkının maddi olması ise şart değildir. Kişinin verilen görevleri yerine getirmeye hazır olması da örgütü güçlendiren bir durumdur. Bu kişinin sadece varlığı bile üye olmak için yeterli olacaktır. Böylece örgüte üye olma fiili, örgüte kendi gücünü, enerjisini sunma, istendiği zaman kendisinden yararlanılabileceğini kabul etme, örgütü en azından potansiyel olarak güçlendirme şeklinde açıklanabilir.
    Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; hükümlü/sanık hakkında Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.01.2018 tarih ve 2017/559, 2018/22 sayılı kararıyla silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 5237 sayılı TCK'nın 314/2 maddesi gereğince mahkumiyet kararı verildiği, istinaf başvurusu üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesinin 2. Ceza Dairesinin 10.05.2018 tarih ve 2018/1192 esas, 2018/1528 karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, bu kararın da (kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 02.04.2019 tarih ve 2018/6431 esas, 2018/59858 karar sayılı ilamıyla düzeltilerek onandığı, iş bu karara ilişkin hükümlü/sanık tarafından Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yoluna gidildiği, Anayasa Mahkemesinin 03.02.2020 tarihli 2019/24034 başvuru nolu, ... kararında, Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğinin belirtildiği, iş bu karar gereği Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.03.2022 tarihli ve 2017/559- 2018/22 sayılı ek kararıyla CMK'nın 318/1 maddesi uyarınca yargılanmanın yenilenmesine karar verildiği, Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yeniden yargılama neticesinde ise, Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.01.2018 tarih ve 2017/559, 2018/22 sayılı kararıyla hükümlü/sanık hakkında verilen 5237 sayılı TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun madde 5/1, TCK'nın 53/1,2,3, 58/6-9, 63 maddeleri uyarınca verilen mahkumiyetine ilişkin kararın aynen onaylanmasına karar verilmesi gerekirken, yeniden hüküm kurulmak suretiyle CMK'nın 323/1 maddesine muhalefet edilmesi,
    Kanuna aykırı, hükümlü/sanık ve müdafiinin temyiz talebi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün sair yönleri incelenmeksizin belirtilen nedenlerle,
    CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, hükümlü/sanık ve müdafiinin tahliye istemlerinin REDDİNE, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.









    Hemen Ara