Esas No: 2022/29183
Karar No: 2022/6403
Karar Tarihi: 19.10.2022
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/29183 Esas 2022/6403 Karar Sayılı İlamı
3. Ceza Dairesi 2022/29183 E. , 2022/6403 K."İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN;
İtiraz Eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılğı
İtiraz Yazısının Tarihi : 06.07.2022
İtiraz Edilen Daire Kararı: Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 06.02.2020 tarih ve 2019/11035 - 2020845 sayılı kararı
İtirazla İlgili Mahkeme Kararı: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin 26.09.2019 tarih ve 2019/1081 - 2019/610 sayılı kararı
İtirazla İlgili İlk Derece
Mahkeme Kararı : Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.05.2019 tarih ve 2017/513 - 2019/169 sayılı kararı
İtirazla İlgili Hüküm : TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK'nın 53/1-2-3, 58/9, 63. maddeleri gereğince hükmedilen mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
İtiraz yazısı ile dava dosyası incelenip gereği düşünüldü:
I- İTİRAZIN KONUSU;
Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.05.2019 tarih ve 2017/513 - 2019/169 sayılı kararı sanığın, silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın sanık ve müdafii tarafından istinaf edildiği, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi'nin 26.09.2019 tarih 2019/1081 - 2019/610 sayılı kararı ile sanık müdafiinin istinaf başvurusunun reddine karar verildiği, sanık ve müdafiinin temyiz talebinde bulunmaları üzerine Yargıtay 16. Ceza Dairesince (kapatılan) yapılan temyiz incelemesi sonucunda "SEGBİS çözüm tutanağı ücretinin sanığa yükletilemeyeceği" gerekçesiyle düzelterek onama kararı verildiği, sanık müdafi tarafından sunulan 02.03.2022 tarihli dilekçe ile "ByLock konusunda bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verildiği" gerekçesiyle itiraz yoluna başvurulduğu, YCBS'nin 23.03.2022 tarihli yazısı ile itiraz kanun yoluna gidilmesini gerektirir maddi ve hukuki sebep bulunmadığı belirtilerek sanık müdafinin
itiraz talebinin reddine karar verildiği; daha sonra sanık tarafından sunulan 30.05.2022 tarihli dilekçe ile "TCK 61 ve TCK 62 maddelerinin uygulanmasına dair emsal kararlar sunularak, kendisi hakkında TCK 62 maddesinin uygulanmamasının adil yargılanma hakkının ihlali" olduğu gerekçesiyle itiraz yoluna başvurulduğu, YCBS'nin 06.07.2022 tarihli yazısı ile "sanığın istinaf talebinin istinaf mahkemesince incelemeye esas alınmadan karar verildiği" gerekçesiyle itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.
II- İTİRAZ NEDENLERİ;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 06.07.2022 tarihli KD-2022/59152 Karar Düzeltme sayılı yazısında;
İtiraza konu uyuşmazlık, sanık hakkında örgüt üyeliği suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın istinafı nazara alınmadan bir karar verilip verilemeyeceğine ilişkindir.
Dosyanın yapılan incelemesinde, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.05.2019 tarih ve 2017/513 - 2019/169 sayılı kararı ile örgüt üyeliği suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün, sanık müdafiinin yanında ayrıca sanık tarafından 06.05.2019 ve 09.05.2019 tarihli süre tutum, 12.06.2019 tarihli gerekçeli istinaf dilekçeleri ile istinaf istemine konu edildiği, ancak Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesince istinaf incelemesinin, sanığın istinaf istemi nazara alınmaksızın, sanık müdafiinin "istinaf isteminin esastan reddine" karar verilmek suretiyle sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır.
Müdafiisinin yanında ayrıca istinaf isteminde bulunan sanığın istinaf davasının, bölge adliye mahkemesince incelemeye esas alınmadan karar verilmesinin kanun yolu başvuru hakkını ortadan kaldıran bir hukuka aykırılık oluşturduğu değerlendirilmiştir. İstinaf kanun yoluna başvuruda, istinaf nedenlerinin gösterilmesinde zorunluluk bulunmamakla birlikte, Ceza Genel Kurulunun 14.09.2021 tarih ve 2021/6-13 esas 2021/392 karar sayılı kararında da vurgulandığı gibi, sanığın ve müdafiisinin ayrı ayrı kanun yoluna başvurma hakkına sahip olmaları, farklı istinaf ve temyiz neden ve gerekçeleriyle hükmü istinaf ve temyiz etme hak ve yetkilerinin bulunması, kanun koyucunun amacının sanığın haklarını korumaya yönelik olması karşısında, bölge adliye mahkemesince verilen kararın, sanığın istinaf başvurusu nazara alınmadan eksik inceleme ile verilmesi nedenine dayalı olarak bozulması gerekirken, yüksek Dairenizce sanık ve müdafiinin temyiz istemlerine istinaden yapılan inceleme sonucunda CMK’nın 303/1-c maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesinin hukuka aykırılık oluşturduğu değerlendirilmiş ve açıklanan nedenlerden ötürü Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesinin 06.02.2020 tarih ve 2019/11035 - 2020/845 sayılı kararına karşı sanık lehine 5271 sayılı Kanunun 308. maddesi uyarınca itiraz yoluna başvurulmuştur.
III- İTİRAZIN DEĞERLENDİRİLMESİ;
Yapılan yargılama neticesince ilk derece mahkemesince silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan sanığın mahkumiyetine karar verildiği, sanık tarafından yasal süresi içerisinde 09.05.2019 tarihinde istinaf süre tutum dilekçesi verildiği, hükmen tutuklu bulunan sanığa gerekçeli kararın 28.05.2019 tarihinde usulüne uygun şekilde
tebliğ edildiği, sanığın yasal süresi içerisinde 12.06.2019 tarihinde gerekçeli istinaf dilekçesi vererek kararın bozulmasını talep ederek istinaf başvurusunda bulunduğu ancak; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi'nin 26.09.2019 tarih 2019/1081 - 2019/610 sayılı kararının hem karar başlığında hem de kararın içeriğinde ise "sanık müdafinin" istinaf başvurusunun reddine karar verildiğinin belirtildiği, dolayısıyla sanığın istinaf talepleri yönünden inceleme yapılmadığı şeklinde bir sonucun ortaya çıktığı, sanığın, müdafiisinden bağımsız olarak kanun yollarına başvuru hakkının bulunması nedeniyle bu durumun savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurduğu değerlendirilerek itiraz ve ekli dosya 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile değişik CMK'nın 308/2, 3. madde ve fıkralarınca incelenerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının yerinde olduğu anlaşılmakla itirazın kabulüne karar verilmiştir.
KARAR:
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının karar düzeltme talebinin KABULÜNE,
2-Yargıtay 16. Ceza Dairesinin (kapatılan) 06.02.2020 tarih 2019/11035 - 2020/845 Karar sayılı DÜZELTEREK ONAMA kararının KALDIRILMASINA,
3 - Bölge adliye mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.10.1984 tarihli 320 sayılı kararında da izah edildiği üzere, sanık hakkında verilen hükmün bir bütün olduğu, bu hükme karşı kanun yollarına başvurulduğunda bir bütün olarak incelenmesi gerektiği, kanun yoluna başvuru sonucunda başvuranların bir kısmının başvurusu gözetilmeden yapılan incelemenin, bir bütün olan hükmün kısmen ya da tamamen kesinleşmesine imkan tanımadığı anlaşılmaktadır. Bu durumun gözetilerek bu eksikliğin giderilmesinin bir sonraki kanun yolunda ileri sürülmese bile re'sen değerlendirilmesi gerektiği, zira üç dereceli sistemde ikinci derece yargılamanın yapılıp ilk derece mahkemesinin kararının hem vaka hem de hukuki yönden denetlendiği istinaf mahkemesinde, istinaf kanun yoluna başvuranlardan bir ya da birkaçının isteminin inceleme dışı bırakılması ya da istinaf kanun yoluna başvuru hakkı bulunan tarafa bu hakkın kullandırılmaması halinde bu aşamanın tekemmül etmeyeceği, bu haliyle bir sonraki aşama olan temyiz aşamasına da geçilmesinin mümkün olmadığı düşünülmüştür.
Bu açıklamalar ışığında; sanık tarafından yasal süresi içerisinde 09.05.2019 tarihinde istinaf süre tutum dilekçesi verildiği, hükmen tutuklu bulunan sanığa gerekçeli kararın 28.05.2019 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, sanığın yasal süresi içerisinde 12.06.2019 tarihinde gerekçeli istinaf dilekçesi vererek kararın bozulmasını talep ederek istinaf başvurusunda bulunduğu ancak istinaf merciince sanığın talebi yönünden bir değerlendirme yapılmadığı, bu şekilde sanığın adalete erişim hakkının da doğal bir sonucu olan kanun yoluna başvuru hakkının elinden alındığı, eksik inceleme ile oluşturulan kararla ilgili anılan bu usuli eksilik giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılması gerektiği anlaşılmakla;
Sanığın istinaf talebi yönünden değerlendirme yapıldıktan ve gerekirse bu hususta ek tebliğname düzenlendikten sonra gönderilmesinin temini için, hükmün sair yönleri incelenmeksizin dosyanın öncelikle bu nedenle Ankara Bölge Adliye
Mahkemesi 20. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE 19.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.