Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/1389 Esas 2022/6964 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/1389
Karar No: 2022/6964
Karar Tarihi: 25.10.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/1389 Esas 2022/6964 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2022/1389 E.  ,  2022/6964 K.

    "İçtihat Metni"



    I- TALEP;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.12.2021 tarih ve 2021/144718 sayılı yazısı ile; Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ... hakkındaki kamu davasının 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 102/3 ve 104/2. maddeleri gereğince zaman aşımı nedeniyle düşürülmesine dair İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/11/2017 tarihli ve 2014/102 esas, 2017/478 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 25/02/2019 tarihli ve 2018/4074 esas, 2019/1939 karar sayılı ilâmında "..suçun mütemadi niteliği, kural olarak görevli mahkemenin belirlenmesi ya da kovuşturma usulünün tespiti bağlamında bir özellik taşımaz. Örgüt üyeliği temadi eden suçlardan olması nedeniyle hukuki ve fiili kesintiyle sona erecektir. Kesinti tarihi suç tarihidir. Mütemadi suçlarda iddianame düzenlemekle hukuki kesintinin gerçekleştiğinin kabulü halinde dava zamanaşımı süresi de işlemeye başlayacaktır.." şeklindeki açıklamaların yer aldığı,
    Somut olayda, sanık hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 12/10/2011 tarihli ve 2005/1357 soruşturma, 2011/704 esas, 2011/512 sayılı iddianamesi ile açılan kamu davasında suç tarihinin 2011 ve öncesi olarak yer aldığı, sanık hakkındaki İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/469 değişik iş sayılı yakalama kararının infaz edilemediği nazara alındığında,
    Sanığın üzerine atılı 5237 sayılı Kanun'un 314/2. maddesinde tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olma suçunun temadi eden suçlar kapsamında kaldığı, 765 sayılı Kanunun 102/3 ve 104/2. Maddelerine göre 10 yıl olağan zamanaşımı süresinin öngörüldüğü, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 12/10/2011 tarihli iddianamesi ile hukuki kesintinin gerçekleşmesi ve sanık hakkındaki yakalama kararının infaz edilememesi karşısında, zaman aşımı süresinin 12/10/2011 tarihli iddianamenin düzenlenmesi ile başlayacağı ve karar tarihi itibariyle anılan sürenin dolmadığı gözetilmeksizin, yazılı şekilde düşme kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 17/11/2021 gün ve 94660652-105-34-14020-2021-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
    II-OLAY;
    05.10.1977 doğumlu, adli sicil kayıtlarına göre sabıkası bulunmayan, nüfus kaydında yerleşim yerinin İstanbul'da bulunduğu belirtilen sanık ... hakkında, DHKP/C silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan haklarında işlem yapılan kişilerin ifadelerine istinaden örgüt içerisinde faaliyetlerde bulunduğunun tespiti üzerine atılı suçtan soruşturma işlemlerine başlanılmış, yakalama emrine istinaden kolluğun arama kayıtlarına alınan ancak firari olması nedeni ile temini mümkün olmayan sanık hakkında süreçte, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının (5190 sy ile yetkili) 2005/1357 soruşturma sayılı evrakına matuf yakalama kararı infaz edilemediğinden işleyen dava zamanaşımı süresinin kesilmesi için 12.10.2011 tarihli iddianame düzenlenmiş ve atılı suçtan cezalandırılması istenilmiştir.
    Bu kapsamda, Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Cephesi adlı örgüte mensup olduğunu, Gazi Mahallesi Devrimci Halk Güçleri yapılanması içerisinde ve Şişli Mahalli alan siyasi sorumlusu olarak faaliyet yürüttüğünü beyan eden .... kod adlı Vedat Düşküner, 09.04.2001 tarihinde kollukta verdiği ifadesinde özetle; 1998 yılı aralık ayında yakalanıp tutuklandığını, 7 ay tutuklu kaldıktan sonra 1999 yılı temmuzunda tahliye edildiğini, tahliyesi sonrasında bir dönem beklemede kaldığı sürede İstanbul Anadolu yakası siyasi sorumlusu olduğunu ve bağlı olduğu ....Kod adlı ....'ın kendisine ulaşamadığı zamanlarda...vasıtası ile ... ile görüşmesini istediğini,....n örgüt içerisinde sorumlu birisi olduğunu bildiğini, beklemede kaldığı dönemde kendisi ile ilgilenen kişiler arasında ...'unda bulunduğunu ve yurt dışında olduğunu duyduğunu beyan etmiştir. Aynı örgüte mensup olmakla, Mustafa Kemal Mahallesinde Devrimci Halk Güçleri biriminde ve Anadolu yakası milis ekibinde yer aldığını beyan eden .... kod adlı ...'nın 09.11.1999 tarihinde kollukta verdiği ifadesinde özetle, 1998 yılında mahalleden tanıdığı ve DHKP/C örgütü içerisinde yer aldığını söyleyen ... aracılığı ile .... ile tanıştırılıp örgüte katıldığını, bu yıl içerisinde dergi dağıtan diğer kişiler arasında ...'unda bulunduğunu....Mahallesinde Devrimci Halk Güçleri birimi üst sorumlularının Sultan Yalçın olduğunu ve bu birimde ...'unda bulunduğunu, bir süre sonra ... tarafından kendisine DGH'ın sorumlusu olması teklifinde bulunulduğunu ancak kabul etmediğini ve bu nedenle öz eleştiri verdiğini, 1999 yılı temmuz ayında ...'un tekrar örgütte bulunmasını istemesi üzerine .... kod ....sorumluluğunda örgütte görev aldığını, ....ile ise kendisini Nihat'ın tanıştırdığını, Anadolu yakasında milis ekibi olarak görev alıp silahlı ve bombalı eylem yapacaklarının...tarafından kendilerine bildirildiğini, bu ekip içerisinde Nihat'ında bulunduğunu ve bomba yapımı ile yerleştirilmesini Zehra Kutlay'ın kendilerine öğrettiğini, 05.09.1999 tarihinde ...nın talimatı ile Mustafa Kemal Mahallesi 3001 sokak no:67 sayılı yerde Atamanlar adlı AEG bayii kepengine "Depremde ölen binlerce insanın katili susurluk devletidir-DHKPC-DHG" şeklinde yazı bulunan pankartı ... ile hazırlayıp bomba süsü vererek astıklarını, eylemde kullandığı tabancayı ...ın kendisine verdiğini, bildirileri dağıttıklarını, sonraki süreçte Nihat ile birlikte Yasemin kod... sorumluluğunda milis
    ekibinde yer aldığını, ...kod'un ... ile birlikte kendisine silah eğitimi verdiğini, yakalandığında ele geçen silahı kendisine ...'un verdiğini, 1998 yılında Beyoğlu Amerikan konsolosluğu önünde korsan gösteri yapmak için ... ile ....dan aldıkları talimat üzerine gitmişler ise de gösteri iptal edildiğinden dağıldıklarını ve eylemi gerçekleştiremediklerini, ....ın şu an nerede olduğunu bilmediğini, yakalandığı sırada ele geçen tabancayı ...tan aldığını, pişmanlık yasasından faydalanmak istediğini beyan etmiştir.
    ... ve .... kod, ....sahte kimlikli, ....ın kollukta verdiği, 08.11.1999 tarihli ifadesinde özetle, 1993-1994 yıllarında örgüte katıldığını, örgüt stratejisi doğrultusunda bomba yapımını öğrenip başkaca örgüt mensuplarına da öğrettiğini, süreçte bir kaç defa yakalanıp tutuklandığını, 1999 yılında tahliyesi sonrası Anadolu mahalli sorumlusu ...ye bağlı olarak .... Mahallesi Devrimci Halk Güçleri birimini kurduğunu ve birim sorumlusu olarak örgütte görev aldığını, ...'unda... ile birlikte bu birimde kendisine bağlı olarak görev aldığını, ....'ın kendisine bomba yapmayı öğrettiğini, kendisinin de aralarında ...'unda bulunduğu kişilere bomba yapılmasını öğrettiğini, ....'ın kendisine verdiği dinamitleri ...'a verdiğini ve eylemde kullanmalarını söylediğini, ...'ta bir adet kuru sıkı tabancanın bulunduğunu, bu şekilde silahlı eylemleri yapmak için hazırlıklarda bulunduklarını, ... ve .... ile birlikte yaptıkları toplantıda 05.09.1999 tarihli Atamalar AEG Bayiine pankart asma eyleminin yapılmasını kararlaştırdıklarını, eylemi ....ın gerçekleştirdiğini ancak kimlerle gerçekleştirdiğini bilmediğini, ... ile de kendisini ...'un tanıştırdığını, bu şahıslara örgüt içerisinde bombalı ve silahlı eylemler yapacak milis ekibinde yer aldıklarını bildirerek yemin ettirdiğini, ...'un şu an nerede olduğunu bilmediğini, kendisinden önce ... Kod adlı ....'ye bağlı olarak faaliyet yürüttüğünü beyan etmiştir.
    22.12.2002 tarihinde ....nın kollukta verdiği ifadesinde ise özetle; 1999 yılında .... aracılığı ile örgütsel faaliyetlerine başladığını, ...'in kendisini ... ile tanıştırdığını, Nihat'ın 1999 yılında Ümraniye...Mahallesi DHG örgütlenmesi sorumlusu olduğunu ve birlikte dergi dağıttıklarını, ...'un talimatı ile 14.03.2000 tarihinde Kadıköy İski Binası önünde korsan gösteri düzenlediklerini, Nihat'ın kendisini eylem yerine gönderdiğini, orada buluştuklarını, talimatı ile eylemin başladığını, eylem anında pankart asılıp, Pamukbank ve İmar Bankasına molotof atıldığını ve sonrasında kaçtıklarını, Nihat'ın eylem anında havaya silahla ateş ettiğini, 21.03.2000 tarihinde ...'un söylemesi üzerine ...Mahalllesinde toplanıp slogan attıklarını, eyleme polis müdahalesinin olmadığını, slogan atıp dağıldıklarını, ...'un silah taşıdığını bildiğini, faaliyetlerinden pişman olduğunu beyan etmiştir.
    Fezleke firarisi olarak aranan sanıkla ilgili olarak, 3152 sayılı Kanun kapsamında adli makamlarca aranmaları için müzekkere çıkartılmayan kişilerin kayıtlarının suç duyurusunda bulunulup, kayıtlarının güncellenmesine yönelik yapılan işlemler kapsamında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının (5190 sayılı kanun ile yetkili) 2005/290 hazırlık ve 2005/36 karar sayılı, 09.02.2005 tarihli, 1996 ve önceki
    tarihlerde "DHKP/C silahlı terör örgütüne yardım ve yataklık yapmak suçundan hakkında verilen takipsizlik kararı"nda özetle; "sanıklar ... ve ... haklarında her ne kadar İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünün 10.01.2005 tarih ve 2005/523 sayılı yazıları ile gönderilen ve daha önce hakkında dava açılan ...'e ait 21.02.2004 tarihli dört sayfadan ibaret atfı cürüm içeren emniyet ifadesine göre atılı suçtan gereğinin takdiri talep edilmiş ise de, sanıkların atılı suçu işlediklerine dair tek beyanı delil teşkil eden ...in ifadesine göre her iki sanığın 1995-1996 yılları arasında izinsiz ve korsan yürüyüş yaptıkları, afiş ve pankart astıkları, pullama yaptıkları, Susurluk skandalını telin maksadı ile bir dakikalık ışık söndürme eyleminde bulunduklarının belirtilmesi karşısında bir kısmı yasal ve suç teşkil etmeyen bu eylemlerin örgüte yardım ve yataklık seviye ve derecesinde gerçekleşmiş sayılabileceği, isnat edilen fiillerin TCK'nın 169. maddesine mümas olduğu, 5 yıllık dava zamanaşımına tabi işlerden olduğu, sanıkların en aleyhleri itibari ile düşünülse dahi 2001 yılı sonu itibari ile zamanaşımının gerçekleştiği zira o tarihten bu yana zamanaşımını kesici veya durdurucu usulü bir işlemin yapılmadığı anlaşıldığından, atılı suçtan zamanaşımı sebebi ile koğuşturma yapılmasına yer olmadığına CMUK'nun 164 ve TCK 102/4 ile 169 maddeleri uyarınca karar verildiği" belirtilmiştir. 10.02.2005 tarihinde karar Başsavcı vekilince görüldü yapılmıştır.
    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (CMK'nın 250. maddesi ile görevli) 27.11.2006 tarih, 2005/1357 soruşturma sayılı yazısı ile İstanbul 12.Ağır Ceza Mahkemesinden "isnat olunan suç vasfı, dosyada şüpheli aleyhine olan deliller, 2000 yılından itibaren aranmasına rağmen bulunamaması ve açık adresinin belli olmayışı" dikkate alınarak CMK'nın 98. maddesince sanık ... hakkında yakalama emri düzenlenmesi talep olunmuştur. İstanbul 12.Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK'nın 250. maddesi ile görevli), 27.11.2006 tarih, 2006/469 değişik iş ve 2005/1357 soruşturma sayılı kararı ile; "üzerine atılı Yasadışı DHKP/C terör örgütüne üye olmak suçunun vasıf ve mahiyetine, dosya kapsamına, 2000 yılından beri tüm aramalara rağmen bulunamamasına, adresinin tespit edilemediğine ve kaçak durumda bulunması nedenleriyle yakalandığında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında bu mümkün olmazsa en yakın Cumhuriyet Başsavcılığında hazır bulundurulmak üzere", CMK'nın 98. maddesi gereğince hakkında yakalama emri çıkarılmasına ve yeteri kadar yakalama emri düzenlenmesine karar verilmiştir. 28.11.2006 tarihli müzekkere ekinde de yakalama kararı ve emri Elbistan Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. 24.12.2006 tarihli kolluk tutanağında, yapılan araştırma ve soruşturma neticesinde sanığın Kantarma Köyünde ikamet etmediği, İstanbul ili ... Paşa'da bulunan adreste ikamet ettiği, bu adresten sanığa ulaşılabileceğinin tespit edildiği belirtilmiştir. Ancak, güncellenen bilgisi ile 2005/1357 sayılı soruşturmadan aranan sanık hakkında çıkartılan yakalama emri infaz edilememiştir.
    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK'nın 250. maddesi ile görevli) 28.12.2010 tarihli 2005/1357 soruşturma sayılı müzekkeresi ile kolluktan, değişik tarihlerde örgüt lehine bazı eylemlere iştirak ettiği ileri sürülen sanığa ait dosya içeriğinde eylemlerle ilgili ceraim evraklarının bulunmadığından, 05.09.1999
    tarihinde Ümraniye Mustafa Kemal Mahallesi 3001. sokak no:67 deki AEG bayii kepengine bomba süsü verilmiş pankart asılması, 14.03.2000 tarihinde Kadıköy İski Binası önünde gerçekleşen korsan gösteri ile ses bombası atılması ile 21.03.2000 tarihinde Ümraniye Mustafa Kemal Mahallesi 3001. cadde üzerinde yapılan korsan gösteriye ilişkin varsa ceraim evraklarının gönderilmesi istenilmiştir. Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğünün 29.03.2011 tarihli üst yazısı ve ekinde bulunan 22.03.2011 tarihli kolluk yazılarında 14.03.2000 tarihinde İski Binası önünde gerçekleştirilen korsan gösteri ve sonrası ses bombası atılması ile ilgili olarak yapılan arşiv araştırmasında tahkikat evraklarına rastlanılmadığı bildirilmiştir. İl Emniyet Müdürlüğünün 09.03.2011 tarihli üst yazısı ve eki evraklar ile de 05.09.1999 tarihinde Ümraniye Mustafa Kemal Mahallesi 3001. sokak no:67 deki AEG bayii kepengine bomba süsü verilmiş pankart asılması olayı ile ilgili tahkikat evrakları gönderilmiş, 21.03.2000 tarihinde Ümraniye Mustafa Kemal Mahallesi 3001 cadde üzerinde yapılan korsan gösteri ile alakalı tahkikat evraklarının ise bulunmadığı bildirilmiştir.
    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK'nın 250. maddesi ile görevli), 12.10.2011 tarihli müzekkeresi ile ... hakkında yakalama kararına istinaden aranmasının sürdürülmesi, dava açıldığından işlem akibeti hakkında bundan sonra mahkemeden talimat alınması kolluğa bildirilmiştir.
    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (CMK'nın 250. maddesi ile yetkili), 12.10.2011 tarih, 2005/1357 soruşturma, 2011/704 esas ve 2011/512 iddianame nolu iddianamesi ile silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan, başlık kısmında: suç tarihi "2011 ve öncesi", suç yeri ise "İstanbul" ayrıca "halen firari" bulunduğu belirtilerek, kimlik ve Elbistan'da ikamet ettiğine dair adres bilgilerine yer verilen sanık ...'un, 5237 sayılı TCK'nın 314/2, 3713 sayılı TMK'nın 5 ve TCK'nın 53 maddelerince cezalandırılmasına karar verilmesi istenmiştir. Suçun halen devam etmekte olduğu gözetilip, dava zamanaşımı süresinin kesilmesi için daha fazla aranması beklenmeden ayrıca ifadelerde geçen diğer olaylar konusunda, zamanaşımı gerekçesiyle ayrıca dava açılmadığı belirtilerek düzenlenen iddianamenin ilgili kısımlarında yapılan anlatım, özetle ve belirtildiği şekli ile şöyledir;
    "Yasadışı DHKP/C terör örgütüne üye olduğu iddiasıyla yukarıda açık kimliği yazılı olan şüpheli ... hakkında aynı örgüte mensup olduğu iddiasıyla yakalanan diğer bazı şüphelilerin beyanlarına dayalı olarak soruşturma yürütülmekte olduğu, aşamalarda dosyaya eklenen bu ifadeler ışığında şüphelinin örgüt lehine faaliyetlerde bulunduğu anlaşılmıştır.
    Bu şekilde şüpheli sıfatıyla ifade veren Ali Koca'nın 22.12.2002 tarihili beyanında özetle...
    Yakalandığında Hanife Erdoğan sahte kimliğini kullanan Zehra Kurtay adlı şahsın 08.11.1999 tarihli ifadesinde özetle,... bağlı olarak faaliyet yürüttüğünü ifade etmiştir.
    Benzer şekilde yakalanan ve 09.11.1999 tarihinde ifadesi alınan ...adlı şahıs ise beyanında ...'u... ileri sürmüştür.
    Aynı konuda ifadesi alınan Vedat Düşküner 09.04.2011 günlü ifadesinde ...'un ... söylediğini beyan ettiği görülmüştür.
    06.09.1999 tarihli propaganda suçuna ilişkin olarak tanzim edilen ceraim evrakı üst yazıya bağlı olarak dosyaya eklenmiştir. Ancak bu olay ile ayrıca ifadelerde geçen diğer olaylar konusunda zamanaşımı gerekçesiyle ayrıca bir dava açılmamıştır. Fakat yukarıda belirtilen diğer örgüt mensuplarının anlatımları şüphelinin 1998-2000 yılları arasında DHKP/C terör örgütü lehine faaliyet göstermekte olduğunu gösterdiği, bu anlatımların mahkemece değerlendirilerek sonuçlandırılmasının zaruri olduğu anlaşılmıştır.
    Şüphelinin firari olması sebebiyle savunmasının alınması mümkün olmamıştır. Hakkında yakalama kararı çıkarılmasına rağmen henüz yakalanamamış olan şüpheli hakkındaki örgüt üyeliği suçundan ötürü işlemekte olan dava zamanaşımı süresinin kesilmesi için daha fazla aranması beklenmemiş, hakkında iddianame düzenlenmesi gerektiğine karar verilmiştir.
    Yukarıda belirtilen anlatımlara dayalı deliller dikkate alınarak müsnet suçtan şüpheli ...'un yargılanmasının yapılarak, suçun halen devam etmekte olduğu da gözetilerek eylemine uyan TCK'nın 314/2, 3713 sayılı kanunun 5, TCK'nın 53. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi, kamu adına talep ve iddia olunur."
    İddianamenin 17.10.2011 tarihinde İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanınca kaleme havalesi yapılmıştır. 20.10.2011 tarihli karar ile de iddianamenin kabulüne karar verilmiştir. 24.10.2011 tarihli tensiple, mahkemenin 2011/22 esasa kayıt edilen dosyada firari olan ve zamanaşımının kesilmesi amacı ile davası açılan yakalamalı sanık ...'un yakalama halinin devamına, yakalandığında zorunlu müdafii atanmasına karar verilmiştir. 05.10.2011, 16.01.2012, 26.03.2012, 25.06.2012, 07.11.2012, 26.03.2013, 25.06.2013, 03.10.2013, 13.12.2013 (12.12.2013 tarihinde duruşma bırakılmış ise de dosyanın duruşma kaçağı olduğu anlaşılmakla 13.12.2013 tarihinde duruşması yapılmıştır.), 25.02.2014 tarihli duruşmalarda sanığın yakalama emrinin infazının beklenilmesine karar verilmiştir.
    İstanbul 15.Ağır Ceza Mahkemesinin 11.03.2014 tarih, 2011/41 esas ve 2014/51 sayılı devir kararı ile 6352 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi ile görevlendirilen mahkemenin 6526 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca kaldırıldığı aynı kanun hükmü uyarınca dosyaların görevli mahkemeye devredilmesi hüküm altına alındığından, dosyanın görev ve yetkili İstanbul Anadolu Ağır Ceza Mahkemesine devrine devredilmesine karar verilmiştir. İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.03.2014 tarihli kesinleşme şerhinde kararın, kanun yolu kapalı bulunduğundan, 11.03.2014 tarihinde kesinleştiği belirtilmiştir. 10.03.2014 tarihli müzekkere ve eki ile de dosya İstanbul Anadolu Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.
    İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 19.03.2014 tarihli yazısı ile dosya UYAP sisteminden yapılan otomatik tevzii ile 2014/102 esasına kayıt alan mahkeme olan İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir. Bu yargılama sürecinde ise, yeniden duruşma numarası verilerek 24.06.2014 tarihinde birinci celsenin yapıldığı, 5271 sayılı CMK'nın 94 maddesindeki yasal değişiklik dikkate alınarak sanık hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasına, tüm araştırmalara rağmen adresinin tespit edilememiş, kendisine ulaşılamamış olması
    nedeniyle savunması ve CMK 231. maddesi uyarınca beyanı alınıp serbest bırakılmak üzere, CMK'nın 196/2 maddesindeki talimat yasağı da dikkate alınarak, CMK'nın 199-94 maddeleri gereğince yakalama kararı çıkarılmasına karar verilmiştir. 16.10.2014, 03.02.2015, 16.04.2015, 14.07.2015, 16.11.2015, 18.02.2016, 24.05.2016 ve 27.10.2016 tarihlerinde yapılan duruşmalarda yakalama emrinin infazı beklenilmiş, 18.02.2016 tarihli 8. duruşmasında sanık hakkında ki yakalama emrinin infaz edilemediği ve İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 12.02.2016 tarihli yazısı ile Hollanda güvenlik birimleri tarafından Hollanda Göç ve Vatandaşlık Hizmetlerine intikal ettirilen bir rapora istinaden Schengen alanında istenmeyen kişi ilan edildiğinin bildirilmesi nedeni ile yapılan talebin değerlendirilerek, talepte belirtilen usulü hususlara dikkat edilmek suretiyle sanığın iadesinin istenmesine, yakalama emrinin ise devamı ile infazının beklenilmesine karar verilmiş, 24.05.2016 tarihli duruşmada ise sanık hakkında Eminyet Genel Müdürlüğü'nün 16.03.2016 tarihli yazısı uyarınca uluslararası seviyede kırmızı bülten ile aranmasının temini için kırmızı bülten formu doldurularak gönderilmesine karar verilmiş, 26.07.2016 tarihli ara karar ile sanık ... hakkında 2014/102 esas sayılı dosyasından çıkarılan kırmızı bülten formu ile ilgili olarak İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Bakanlık Muhabere Bürosunun 15/07/2016 tarih ve B.M. 2015/1983 sayılı yazısı gereği hakkında 09.04.2014 tarih, 2014/102 esas sayılı CMK'nın 98 maddesine göre çıkartılan yakalama emrinin kaldırılarak, CMK 94. maddesi gereğince yakalama müzekkeresi düzenlenmesine karar verilmiş, 27.10.2016 tarihli 10. duruşmada sanık hakkında çıkarılan yakalama emrinin kaldırılmasına ve Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü'nün yazısı gereği yeniden CMK'nın 100. maddesi uyarınca tutuklamaya yönelik hakkında yakalama emri çıkarılmasına karar verilmiş, 2511.2016 tarihli yakalama emrinde "yoklukta tutuklama (CMK 248)" bilgisinin yazıldığı görülmüştür. 31.01.2017 ve 15.06.2017 tarihli duruşmalarla ise çıkartılan kırmızı bültenin infazı beklenilmiştir.
    14.11.2016 tarih ve 2014/102 esas sayılı ara karar ile sanık hakkında çıkarılan kırmızı bülten formu ile ilgili olarak Adalet Bakanlığı Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün 03.08.2016 tarihli, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Bakanlık Muhabere Bürosunun ise 03.08.2016 tarih ve B.M. 2015/1983 sayılı yazıları ile yapılan talebe istinaden sanık hakkında devam eden 2014/102 esas sayılı yakalama emrinin kaldırılmasına ve CMK'nın 100.maddesi uyarınca tutuklanmaya yönelik olarak CMK'nın 199 ve 94 maddeleri gereğince yakalama kararı çıkarılmasına karar verilmiştir.
    30.11.2017 tarihli duruşmada kırmızı bültenin infaz edilemediğinden kaldırılmasına karar verilmiş, Cumhuriyet savcısının sanık hakkında terör örgütü üyesi olmak suçundan kamu davası açılmışsa da üzerine atılı suçun suç tarihi itibariyle 765 sayılı TCK'nın 168/2 maddesine uyan suçu oluşturduğu, bu suçun zaman aşımı süresinin 765 sayılı TCK'nın 102/3, 104/2 maddesinde belirlenen 15 yıl olduğu dolayısıyla atılı suça ilişkin olağan üstü zaman aşımı süresinin dolmuş olduğu anlaşıldığından düşme kararı verilmesine ilişkin mütalaası sonrası tefhim olunan hükümle de davanın CMK'nun 223/8 maddesi gereğince düşürülmesine, Yargıtay
    nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verilmiştir. Bu kapsamda tefhim olunan hüküm belirtildiği şekli ile;
    "1- Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan açılan kamu davasında suç tarihi itibari ile 765 Sayılı TCK'nın 102/3, 104/2 maddesi anlamında olağanüstü dava zaman aşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle sanık hakkındaki kamu davasının CMK'nın 223/8 maddesi gereğince düşürülmesine.
    2- Dosya ile ilgili yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına
    Dair, sanığın yokluğunda, iddia makamının huzurunda, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde... Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olarak talebe uygun ve oy birliğiyle verilen karar..." şeklindedir.
    Kovuşturma sürecinde verilen ara kararlar doğrultusunda temin edilen belge ve bilgilerde ise özetle; süreçte sanık hakkında beyanda bulundukları belirtilen şahıslar hakkında yapılan araştırma neticesinde; 17.07.2014 tarihli İl Emniyet Müdürlüğü yazısı ile 22.12.2002 tarihli ifadesinden dolayı ...'ya İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesinin 2002/394 esasına kayden dava açıldığı; ....'ın 08.11.1999 tarihli ifadesine İstanbul 5 Nolu Güvenlik Mahkemesinin 1999/2497 hazırlık, Murat Kaya'nın 09.11.1999 tarihli ifadesine 5 Nolu Güvenlik Mahkemesinin 1999/2497 soruşturma, Vedat Düşküner 09.04.2001 tarihli ifadesine ise Devlet Güvenlik Mahkemesinin 2001/879 hazırlık numaralarının verildiği bildirilmiş, Ali Koca ile ilgili İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 2000/151 esas sayılı dosyası celp edilip fotokopisi alınmıştır. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin, 06.04.2009 tarih, 2000/151 esas ve 2009/86 sayılı gerekçeli kararı ile eki belgelerde sanıklar arasında ismi yer almayan ...'un adının bir kısım ifadelerde geçtiği; ayrıca, süreçte Emniyet Genel Müdürlüğü ve Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü Suçluların İadesi ve Hükümlü Nakil Bürosunca Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen yazılar ve eklerinde yer alan belge içeriklerinde özetle; sanığın Hollanda'da bulunduğu, Hollanda Göç ve Vatandaşlık Hizmetleri'ne intikal ettirilen bir rapora istinaden Schengen alanında istenmeyen kişi ilan edildiği, 13/01/2016 tarihi itibariyle Schengen Bilgi Sistemine istenmeyen kişi olarak kaydedildiği, daha sonra ki tarihli yazılarda ise sanığın örgüt lideri olan Dursun Karataş'ın 11.08.2008 tarihinde ölümünden dolayı Hollanda'ya gittiği, terör örgütünün halen İngiltere'de sorumluluğunu yürüttüğüne dair istihbari bilgilerin bulunduğunun belirtildiği, İngiltere yetkili makamlarına yönelik tanzim edilen kırmızı bülten formlarında da suç tarihinin 2000 veya 2011 yılı ve öncesi, dava zamanaşımı tarihlerinin ise 2026 yahut 12.10.2031 yılı olarak işlendiği görülmüştür.
    İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.11.2017 tarih, 2014/102 esas, 2017/478 karar sayılı, başlık kısmında suç tarihinin 2000 yılı olduğu belirtilen kararının gerekçesi özetle ve belirtildiği şekli ile; "...Her ne kadar sanığın iddianamede belirtilen diğer örgüt mensuplarının anlatımları ile sanığın 1998-2000 yılları arasında DHKP/C terör örgütü lehine faaliyet göstermekte olduğunu gösterdiğinden bahisle kamu davası açılmış ise de; dosya kapsamına göre sanığın 2000 yılından sonra terör örgütüne üyeliğinin devam ettiğine ilşikin delil bulunmadığı şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince temadinin 2000 yılında kesildiğinin kabulü gerekmektedir.
    Sanığın üzerine atılı suç tarihi itibariyle 765 sayılı yasa yürürlükte olup lehe-aleyhe yasa değerlendirmesi yapmak gerekmiştir.
    765 sayılı kanun uygulandığında
    ...Son suç tarihinin 2000 yılının olması nedeniyle olağan üstü zamanaşımı süresi olan 15 yıllık sürenin 2015 yılında dolduğu anlaşılmıştır.
    5237 sayılı kanun uygulandığında
    ...Son suç tarihinin 2000 yılının olması nedeniyle olağan üstü zamanaşımı süresi olan 22 yıl 6 aylık sürenin 2022 yılında dolacağı anlaşılmıştır.
    Bu nedenlerle 765 sayılı kanun sanık lehine olduğu anlaşılmakla zamanaşımı süresi dolduğundan sanık hakkında düşürülmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklindedir.
    Karar sanığın nüfus kaydında yerleşim yeri ve 25.11.2017 tarihli adres araştırmasında da mernis adresi olarak belirtilen adresine gönderilmiş; tebliğ imkansızlığı nedeni ile Teb K 21/2 maddesi gereği mahalle muhtarına tebliğ edilip, kapısına 2 nolu haber kağıdı yapıştırılarak 15.12.2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
    Mahkemenin 27.12.2017 tarihli kesinleşme şerhinde kararın temyiz edilmeden 25.12.2017 tarihinde kesinleştiği belirtilmiştir.
    HSK Başmüfettişliğinin 25.06.2021 tarihli yazısı ile İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığından, silahlı terör örgütüne katılması nedeni ile 12.10.2011 tarihli iddianame tanzim edilen, kovuşturma aşamasında yakalanamaması nedeni ile savunmasının alınamadığı sanığa atılı suç olan silahlı örgüt üyeliğinin temadi eden suçlardan olduğu, yakalanamayan sanık hakkında kamu davasının açılması ile temadinin kesintiye uğrayacağı ve bu nedenle zamanaşımı süresinin iddianamenin düzenlendiği tarih olan 12.10.2011 tarihinde başlayacağı gözetilmeden, zaman aşımı süresinin 2000 tarihinden başlatılmasının 765 sayılı TCK'nın 104 maddesine aykırı görüldüğünden, kesinleşen kararın bozulması için 5271 sayılı CMK'nın 309 maddesince kanun yararına bozma yoluna gidilmesi ihbar olunmuştur.
    İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 30.06.2021 tarihli yazısı ile; sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği iddiası ve bu eylemine uyan TCK'nın 314/2, 3713 sayılı TMK'nın 5 ve TCK'nın 53/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldığı, sanığın aşamalarda yakalanamadığı, bu nedenle savunmasının alınamadığı, sanığın üzerine atılı suçun temadi eden suçlardan olduğu, yakalanamayan sanık hakkında kamu davası açılması ile birlikte temadinin kesintiye uğradığı, zamanaşımı süresinin iddianamenin tanzim edildiği 12.10.2011 tarihinde başlayacağı ve bu haliyle zamanaşımı yönünden gözetilmesi gereken maddelerin 5237 sayılı TCK'nın 66/1-d ve 67/4 maddeleri olduğu, anılan yasaya göre de zamanaşımı süresinin dolmadığı, dolayısı ile sanık hakkındaki davanın düşürülmesine dair İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.11.2017 tarih, 2014/102 esas, 2017/478 sayılı kesinleşen kararının kanun yararına bozulması hususunda ihbar ve görüşte bulunulmuştur.
    Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 17.11.2021 tarih ve 94660652- 105-34-14020-2021-Kyb sayılı yazısı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
    Kanununun 309. maddesi uyarınca İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/11/2017 tarihli ve 2014/102 esas, 2017/478 sayılı kararının bozulması istenilmiştir.
    UYAP sisteminde yapılan sorgulamada; İstanbul 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 05.11.2010 tarih ve 2001/189 esas, 2010/416 karar sayılı ilamı ile resmi belgede sahtecilik suçundan sanık hakkında açılan davanın, sanığın 17.01.2002 tarihinde gıyabında tutuklandığı tarihten bu yana geçen sürede 5237 sayılı yasada atılı suça öngörülen 8 yıllık asli zamanaşımı süresinin dolduğundan 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e maddesi gereği düşürülmesine karar verildiği görülmüştür.
    III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
    Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sanık hakkında olağanüstü zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile verilen düşme kararında hukuka aykırılık bulunup bulunmadığı hususundadır.
    IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
    İlgili mevzuat şöyledir;
    A-) 5237 sayılı TCK'nın
    Dava zamanaşımı
    Madde 66- (1) Kanunda başka türlü yazılmış olan haller dışında kamu davası;
    a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
    b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,
    c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
    d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,
    e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl geçmesiyle düşer.
    (2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.
    (3) Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri de göz önünde bulundurulur.
    (4) Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır.
    (5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/8 md.) Aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, mahkemece bu husustaki talebin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin zamanaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar.
    (6) Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs halinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun onsekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar.
    (7) Bu Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet veya on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçların yurt dışında işlenmesi halinde dava zamanaşımı uygulanmaz.
    Dava zamanaşımı süresinin durması veya kesilmesi
    Madde 67- (1) Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hallerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur.
    (2) Bir suçla ilgili olarak;
    a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,
    b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,
    c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
    d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi halinde, dava zamanaşımı kesilir.
    (3) Dava zamanaşımı kesildiğinde, zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması halinde, zamanaşımı süresi son kesme nedeninin gerçekleştiği tarihten itibaren yeniden işlemeye başlar.
    (4) Kesilme halinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzar.
    Silahlı örgüt
    Madde 314- (1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
    (3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır.
    B-) 3713 sayılı TMK'nın
    Terör suçları
    Madde 3 – (Değişik: 29/6/2006-5532/2 md.)
    26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 302, 307, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 320 nci maddeleri ile 310 uncu maddesinin birinci fıkrasında yazılı suçlar, terör suçlarıdır.
    Cezaların artırılması
    Madde 5 – (Değişik: 29/6/2006-5532/4 md.)
    3 ve 4 üncü maddelerde yazılı suçları işleyenler hakkında ilgili kanunlara göre tayin edilecek hapis cezaları veya adlî para cezaları yarı oranında artırılarak hükmolunur. Bu suretle tayin olunacak cezalarda, gerek o fiil için, gerek her nevi ceza için muayyen olan cezanın yukarı sınırı aşılabilir. Ancak, müebbet hapis cezası yerine, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.
    Suçun, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması dolayısıyla ilgili maddesinde cezasının artırılması öngörülmüşse; sadece bu madde hükmüne göre cezada artırım yapılır. Ancak, yapılacak artırım, cezanın üçte ikisinden az olamaz.
    (Ek fıkra: 22/7/2010 - 6008/4 md.) Bu madde hükümleri çocuklar hakkında uygulanmaz.
    C-) 765 sayılı TCK'nın
    Madde 168 - (Değişik madde RGT: 22.01.1983 RG NO: 17936 Kanun no: 2787/11)
    Her kim, 125, 131, 146, 147, 149 ve 156. ncı maddelerde yazılı cürümleri işlemek için silahlı cemiyet ve çete teşkil eder yahut böyle bir cemiyet ve çetede amirliği ve kumandayı ve hususi bir vazifeyi haiz olursa onbeş seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis cezasına mahkum olur.
    Cemiyet ve çetenin sair efradı on yıldan onbeş yıla kadar ağır hapisle cezalandırılır.
    Madde 102- (Değişik madde:29/06/1938 - 3531/1 md.)
    Kanunda başka türlü yazılmış olan ahvalin maadasında hukuku amme davası:
    1- Ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis (Değişik ibare Kanun no:5218/1 RGT:21.07.2004 RG no: 25529) ve müebbed ağır hapis cezalarını müstelzim cürümlerde yirmi sene,
    2- Yirmi seneden aşağı olmamak üzere muvakkat ağır hapis cezasını müstelzim cürümlerde on beş sene,
    3 - Beş seneden ziyade ve yirmi seneden az ağır hapis veya beş seneden ziyade hapis yahud hidematı ammeden müebbeden mahrumiyet cezalarından birini müstelzim cürümlerde on sene,
    4- Beş seneden ziyade olmamak üzere ağır hapis veya hapis yahud sürgün veya hidematı ammeden muvakkaten mahrumiyet cezalarını ve ağır para cezasını müstelzim cürümlerde beş sene,
    5 - Bir aydan ziyade hafif hapis veya otuz liradan ziyade hafif para cezasını müstelzim fiillerde iki sene,
    6- Bundan evvelki bendlerde beyan olunan mikdardan aşağı cezaları müstelzim kabahatlerde altı ay geçmesile ortadan kalkar.
    Bu kanunun ikinci kitabının birinci babında yazılı ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis (Değişik ibare Kanun no:5218/1 RGT:21.07.2004 RG no:25529) veya müebbed yahud muvakkat ağır hapis cezalarını müstelzim cürümlerin yurd dışında işlenmesi halinde dava müruru zamanı yoktur.
    Madde 103. Müruru zamanın başlangıcı tamamiyle icra olunmuş cürüm ve
    kabahatler hakkında fiilin vukuu gününden ve teşebbüs olunan veya icra ve ikmal olunamayan cürümler hakkında son fiilin işlendiği tarihten ve mutemadi ve müteselsil cürümler hakkında dahi temadi ve teselsülün bittiği günden itibar olunur.
    Madde 104. (Değişik madde:11/06/1936 - 3038/1 md.)
    Hukuku amme davasının müruru zamanı, mahkumiyet hükmü yakalama, tevkif, celb veya ihzar müzekkereleri, adli makamlar huzurunda maznunun sorguya çekilmesi, maznun hakkında son tahkikatın açılmasına dair olan karar veya C. müddeiumumisi tarafından mahkemeye yazılan iddianame ile kesilir.
    Bu halde müruru zaman, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeğe başlar.
    Eğer müruru zamanı kesen muameleler müteaddid ise müruru zaman bunların en sonuncusundan itibaren tekrar işlemeğe başlar. Ancak bu sebepler müruru zaman müdetini 102 nci maddede ayrı ayrı muayyen olan müddetlerin yarısının ilavesile baliğ olacağı müddetten fazla uzatamaz.
    Uyuşmazlığa izahında şu bilgilerin belirtilmesinde fayda bulunmaktadır.
    Dairemizce de benimsenen, öğretide ekseriyetle kabul gören yerleşik yargısal kararlara göre, örgütü yönetmek ya da örgüte üye olmak suçları mütemadi (kesintisiz) suçlardandır. Yani fiilin icrası süreklilik arz eder. Bu suçlarda örgüt hiyerarşisine dahil olup faaliyetlere başlanmakla suç tamamlanmıştır. Ancak fiilin icrası devam ettiği müddetçe fiilin ifade ettiği haksızlık da süreceğinden suç işlenmeye devam edecektir. Failin kendi isteğiyle ya da irade dışı olarak örgütten ayrılması halinde suç bitmiş olacaktır. Mütemadi suçların tamamlanmasıyla bitmesi aynı anlamı taşımamaktadır.
    Mütemadi suçların ceza ve muhakeme hukuku bakımından önemli sonuçları mevcuttur. Bu bağlamda; Ceza hukuku bakımından suça teşebbüs fiilin bitmesine kadar değil tamamlanmasına kadar mümkündür. İştirak ise bitinceye kadar gerçekleşebilir. Suç işlenmeye devam ettiğinden, koşulları varsa meşru savunma hükümleri uygulanabilir. Uygulanacak ceza hükümleri bakımından temadinin bittiği tarih esas alınmalıdır. Yine kusur yeteneği ve yaş küçüklüğü bitiş tarihine göre tayin edilir. Muhakeme hukuku bakımından ise, zamanaşımı, yetkili mahkeme ve şikayet süresi temadinin bitişine göre değerlendirilecektir. Ancak suçun mütemadi niteliği, kural olarak görevli mahkemenin belirlenmesi ya da kovuşturma usulünün tespiti bağlamında bir özellik taşımaz. Örgüt üyeliği temadi eden suçlardan olması nedeniyle hukuki ve fiili kesintiyle sona erecektir.
    Diğer taraftan, TCK'nın 66. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle düşeceği düzenlenmiş, aynı maddenin birinci fıkrasının d bendinde beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda, sürenin onbeş yıl olduğu, 3. fıkrasında dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hallerinin göz önünde bulundurulacağı, 6. fıkrasında kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği günden itibaren işlemeye başlayacağı, 7. fıkrasında Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet veya on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren
    suçların yurt dışında işlenmesi halinde dava zamanaşımı uygulanmayacağı; TCK'nın 67.maddesinde ise dava zamanaşımı kesildiğinde, zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlayacağı, zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması halinde, zamanaşımı süresi son kesme nedeninin gerçekleştiği tarihten itibaren yeniden işlemeye başlayacağı ve kesilme halinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak Kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacağı belirtilmiştir.
    Benzer düzenleme, 765 sayılı TCK'nın 102/2 maddesinde de bulunmakla birlikte, suçun, 3713 sayılı TMK'nın 3. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak terör suçları arasında yer alması nedeni ile belirlenecek hapis cezasının, 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddesi gereğince 1/2 oranında artırılmasında zorunluluk bulunduğu, Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı suçlardan olduğu, yazılı cezanın üst sınırı nazara alındığında yurt içinde mi yoksa yurt dışında mı işlendiğinin de göz önünde bulundurulması gereklidir.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; DHKP/C silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan yargılanan ve safahatta yakalanıp ifadesine başvurulamayan sanığın, 1998 - 2000 yılları arasında gerçekleştirdiği örgütsel faaliyetlerden sonra yurt içinde bilinen adresinden ulaşılamadığı gibi örgütsel faaliyetlerinin devam edip etmediği hususunda da somut olgulara dayanan bir tespite yer verilmediğine göre suç tarihinin 2000 yılı olarak kabulü ile olağanüstü dava zaman aşımının gerçekleştiğine ilişkin gerekçede bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte, kovuşturma aşamasında sanığın İngiltere ve Hollanda ülkelerinde anılan örgüt adına faaliyetlerde bulunduğu yönündeki istihbari bilgilerle ilgili olarak, bu bilgilerin dayandığı somut olay ve olgulara ilişkin yetkili merciler nezdinde araştırmalar yapıldıktan sonra sanığın yurt dışında örgütsel faaliyetlerine devam ettiğinin belirlenmesi halinde mülga 765 sayılı TCK'nın 102/son ve mer'i 5237 sayılı TCK'nın 66/7 maddeleri gereğince dava hakkında zaman aşımı hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmeden eksik araştırmaya istinaden yazılı şekilde hüküm kurulmasında hukuki isabet bulunmamaktadır.
    V-SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen 30.12.2021 tarih ve 2021/144718 sayılı tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran sonuç itibari ile yerinde görüldüğünden İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.11.2017 tarihli 2014/102 esas, 2017/478 sayılı kararının CMK'nın 309/4-c maddesi uyarınca, yeniden yargılanmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere BOZULMASINA, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara