Esas No: 2021/7416
Karar No: 2022/6966
Karar Tarihi: 14.09.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/7416 Esas 2022/6966 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/7416 E. , 2022/6966 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : 6292 Sayılı Kanun'un 7/1-a Maddesine Dayalı Olarak Açılan Tapu İptali Ve Tescil
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davalı Hazine vekili ile katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise kabulüne karar verilmiş olup, bu kez davalı Hazine vekili ile katılma yoluyla davacı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, Antalya İli Kepez İlçesi ... mahallesi çalışma alanında bulunan 25723 ada 2 parsel sayılı 3.198,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ... adına kayıtlı iken Hazine'nin açtığı dava sonucunda Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.05.2001 tarihli ve 1999/576 Esas, 2001/544 Karar sayılı kararı ile taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmiş ve iş bu kararın 29.11.2001 tarihinde kesinleşmesi üzerine taşınmaz Hazine adına tescil edilmiştir.
Davacı ..., çekişmeli taşınmazın evveliyatında tapuda adına kayıtlı taşınmaz olup, bu nedenle de 6292 sayılı Kanun uyarınca iade hakkına sahip olduğunu, bu hususta 15.05.2012 tarihinde idareye başvuruda bulunmalarına karşın henüz taşınmazın kendisine iade edilmediğini ileri sürerek 6292 sayılı Kanun'un 7. maddesi uyarınca taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 25723 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 6292 sayılı Kanun'un 7/a maddesi kapsamında iadeye tabi olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş; hükmün davalı Hazine vekili ile katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nin 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 20.09.2019 tarihli ve 2016/667 Esas, 2019/467 Karar sayılı kararının HMK'nin 353/(1)-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, HMK'nin 353/(1)-b.2 maddesi uyarınca davanın esasına ilişkin olarak; davanın kabulüne, 25723 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile taşınmazın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ve iş bu karar davalı Hazine vekili ile katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun'un "2/A veya 2/B belirtmelerinin terkini ve iade edilecek taşınmazlar " başlıklı 7. maddesinde; " (1) İlgililer tarafından idareye başvurulması ve idarece bu başvuru üzerine veya resen yapılan inceleme ve araştırma sonucunda doğruluğu tespit edilmesi hâlinde;
a) Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle Hazine adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak bu kararlardan infaz edilerek tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına iade edilir.
b) Özel kanunları gereğince Devlet tarafından kişilere satılan, dağıtılan, trampa edilen, bedelli veya bedelsiz olarak devredilen veya iskânen verilen ya da özelleştirme suretiyle satılanlar ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı olan ancak daha sonra Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi konulan taşınmazların tapu kayıtları geçerli kabul edilir, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda Hazine adına tescil edilenler ise, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde ilgilileri tarafından idareye başvurulması hâlinde önceki maliklerine veya kanuni ya da akdî haleflerine bedelsiz olarak iade edilir. Ancak, bu kişilerden taşınmazlarına karşılık daha önce yer verilenlere veya bedeli ödenenlere iade işlemi yapılmaz.
c) Bu fıkra kapsamında kalan taşınmazların kullanıcılarının kayıt maliklerinden farklı kişiler olmaları ve kayıt maliklerinin bu fıkradan yararlanmak istemeleri hâlinde, kullanıcılar bu Kanunda belirtilen şartları taşısalar dahi doğrudan satış hakkından yararlanamazlar.
(2) Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan orman sınırı dışına çıkartılacak yerlerde bulunan ve Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulması gereken taşınmazların tapu kütüklerine 2/B belirtmesi konulmaz ve bunlar hakkında dava açılmaz.
(3) Birinci fıkra kapsamında kalan taşınmazlardan tapuda Hazine adına tescilli olan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre içerisinde idareye başvurmayan ilgililerin hakları bu süre sonunda sona erer, bu kişiler idareden başkaca talepte bulunamazlar, hak ve tazminat talep edemezler ve dava açamazlar. Bu taşınmazlardan Hazine adına tescilli olanlar idarece satış dâhil genel hükümlere göre değerlendirilir.
(4) Bu maddeye göre ilgililerine iade edilmesi gereken taşınmazlardan orman olduğu iddiasıyla Orman Genel Müdürlüğünce açılan davalar sonucunda orman niteliğiyle Hazine adına tescil edilen, fiilen orman niteliğinde olan veya bu nedenle dava açılması gereken, ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen, kamu hizmetlerine ayrılan veya bu amaçla kullanılan, özel kanunlar gereğince değerlendirilmesi gereken veya Maliye Bakanlığınca belirlenen taşınmazlar ilgililerine iade edilmez. Bu taşınmazların yerine, idarece belirlenen ve ilgililerince itiraz ve dava konusu edilmeksizin kabul edilen rayiç bedelleri ödenebilir veya rayiç bedellerine uygun taşınmazlar verilebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Yukarıda izah edilen 6292 Sayılı Kanun'un 7. maddesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, idareye geniş takdir yetkisinin tanındığı görülmektedir. Zira, idarece iade başvurusu yerinde görülerek taşınmaz iade edilebileceği gibi onun yerine rayiç bedelini ödeyebileceği veya rayiç bedeline uygun başka taşınmaz verebileceği hatta idarenin kanunda belirtilen gerekçelerle taşınmazı iade etmeyebileceği anlaşılmaktadır.
Bu noktada kısaca idari eylem ve idari işlemi tanımlamak gerekirse; idari eylem, kamu idare ve kurumlarının kamu görevine ilişkin, idare hukuku kural ve gereklerine göre yaptığı olumlu veya olumsuz davranış ve fiillerden ibarettir. İdari işlem ise, idari kanunlara dayanılarak yapılan muamelelerdir. İdarenin eylem ve işlemleri, onun kamu hukuku alanındaki kamu gücünü (kamu otoritesini) kullanarak, idare hukuku kural ve gerekleri uyarınca yaptığı faaliyetlerin, hukuki ve maddi hayattaki görünümleridir.
Somut olayda davacı ..., dava dilekçesinde, çekişmeli 25723 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapuda adına kayıtlı iken hükmen Hazine adına tescil edildiğini ileri sürerek taşınmazın bedelsiz iadeye ilişkin 6292 Sayılı Kanun’un 7. maddesi kapsamında Hazine adına olan tapusunun iptalini ve adına tapuya tescilini talep etmektedir. Dolayısıyla, eldeki davanın hukuki dayanağı ve sebebi 6292 sayılı Kanun’un 7. maddesindeki bedelsiz iade müessesesidir. Nitekim davacı, dava dilekçesinde idarenin iade taleplerini yerine getirmediğini de dile getirmektedir.
Konuya ilişkin olarak yukarıda değinilen kanun hükümleri ve davacının eldeki davadaki talebi ile bunun dayanağı birlikte irdelendiğinde; dava konusu taşınmazın 6292 sayılı Kanun kapsamında bedelsiz olarak iade şartlarını taşıyıp taşımadığı, idareye başvurup başvurmadığı hususlarının saptanması ve sonrasında dayanak tapunun 7/1-a ve b bentlerinde belirtilen nitelikleri taşıyıp taşımadığı, tapu kaydı belirtilen nitelikleri taşısa bile, taşınmazın bedelsiz iade edilebilecek nitelikte olup olmadığı, taşınmazın yerine rayiç bedelin ödenmesi ya da rayiç bedele uygun taşınmaz verilip verilmeyeceği yönünden ayrıca bir belirleme yapılması şeklindeki faaliyetlerin birer idari işlem olduğunun kabulü gerekmektedir. Davacı tapu iptali ve tescil isteminde bulunsa da maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava; davacı lehine henüz sicile yansıtılmamış olan mülkiyet hakkının doğmuş olması nedeniyle, tapu iptali ile tescil niteliğinde olmayıp zaten mevcut olan ve tapu sicilinde kayıtlı olan dayanak tapu kaydı uyarınca bedelsiz iadeye ilişkin idari işlemlerin icrasına yöneliktir. Dolayısıyla işin esasının da idare hukuku ilkelerine göre incelemeye uygun olduğu; davanın kökeninde, çözüme kavuşturulmamış mülkiyet, kadastro vs. gibi hukuki ilişkinin bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, açılan davanın, 2577 sayılı Kanunun 2. birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde belirtildiği üzere; “İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları” ve “ İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında, idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesinin 25.02.2019 tarihli ve E.2018/820, K.2019/117 ile 28.05.2020 tarihli ve E.2020/56, K.2020/309 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Hal böyle olunca; davacının davasının yargı yolu dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine ve katılma yoluyla davacı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi'nin 31.12.2020 tarihli ve 2020/705 Esas, 2020/907 Karar sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 14.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.