Esas No: 2022/2430
Karar No: 2022/6974
Karar Tarihi: 14.09.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2022/2430 Esas 2022/6974 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2022/2430 E. , 2022/6974 K.Özet:
Hazine, Kadastro Komisyonu tarafından reddedilen itirazını mahkemeye taşımış ve mahkeme davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak, Hazine tarafından temyiz edilen karar incelendiğinde, yapılan incelemenin yetersiz kaldığı ve doğru sonuca varılamadığı belirlenmiştir. Bu sebeple, davanın yeniden görülmesi gerektiği ve revizyon gören tapu kayıtlarının ve diğer parsellerin incelenerek, uzman bilirkişiler tarafından detaylı bir rapor hazırlanması gerektiği belirtilmiştir.
- 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince kararın bozulmuştur. Karar düzeltme isteği için süre verilmiştir.
Not: Yukarıda bulunan özet asistan tarafından hazırlanmıştır. Ayrıntılı bilgi için karar metni incelenmeli ve bir avukattan destek alınmalıdır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... İlçesi Yeşilli ... Köyü çalışma alanında bulunan 310 parsel sayılı 34.250,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı, taksim, ifraz ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... mirasçıları adına tespit edilmiştir.
İtirazı Kadastro Komisyonunda reddedilen davacı Hazine komisyon kararının hatalı olduğunu öne sürerek dava açmıştır.
Mahkemece, usule ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişisi ...'nın 16.04.2015 tarihli raporu ve ekinde bulunan krokide çekişmeli 310 parsel sayılı taşınmaz içerisinde (A) harfi ile gösterilen 6.805,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, krokide (A) harfi ile gösterilen kısım dışında kalan 27.445,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün ise hüküm yerinde gösterilen payları oranında tespit maliki ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu 310 parsel sayılı taşınmaz ilebirlikte 301, 311 ve 312 parsel sayılı taşınmazlara revizyon gören Teşrisani 1306 Y. 127 sıra numaralı sicilden gelen Mayıs 932 tarihli ve 17 ile 18 numaralı tapu kaydının sözü edilen taşınmazlara uyduğu, diğer taraftan çekişmeli taşınmaza uygulanan vergi kayıtlarının da 1937 tarihli olup, tespit tarihi olan 1956 yılına kadar iktisaba yeter süreye ulaşılamadığı, taşınmaza revizyon gören tapu kaydının doğu sınırının hali okuduğundan gayri sabit sınırlı olduğu, dolayısı ile kayıt miktar fazlası yönü ile davanın kabulü gerektiği gerekçesi yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Şöyleki, çekişmeli taşınmaza revizyon gören tapu kayıtlarının bu taşınmaz ile birlikte 301, 311 ve 312 parsel sayılı taşınmazlara da uygulandığı ve dosya kapsamında bulunan bu taşınmazlara ait tapu kayıtlarından taşınmazların "davalı" olmaları nedeni ile tespitlerinin kesinleşmediği anlaşıldığı halde, bu taşınmazların dava konusu edildikleri dava dosyaları getirtilerek dava dosyaları arasında hukuki ve fiili bir irtibat bulunup bulunmadığı, bu kapsamda sözü edilen taşınmazlara yönelik olarak eldeki dosya davacısı Hazine tarafından aynı iddia ile dava açılmış olması halinde bu davaların birlikte görülüp, sonuçlandırılmasının zorunluluk arzettiği üzerinde önemle durulmamış, diğer taraftan, yöntemince yapılmış bir kayıt uygulamasından söz edilebilmesi için kayıt sınırlarının mahalli bilirkişilerden tek tek sorularak gösterilen sınır yerlerinin teknik bilirkişi tarafından hazırlanan rapora ekli krokide denetime elverişli şekilde gösterilmesi ve bu gösterilen sınır yerlerinin de taşınmaz ya da eldeki dosya çerçevesinde tapu kaydı birden fazla taşınmaza revizyon görüp, kapsamı da bu taşınmazlar olduğu kabul edildiğine göre, tapu kaydının kapsamı olarak kabul edilen tüm taşınmazları dıştan çevreleyen taşınmazların kadastro tutanak ve dayanakları getirtilip, bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerektiği halde bu usule ve yönteme uygun ölçüde bir kayıt uygulaması yapılmamış, tek mahalli bilirkişi kayıt sınırlarını bilmediğini beyan ettiği halde bu beyan ile yetinilmiş, öte yandan tespite esas tapu kaydının taşınmaza uymadığının ya da miktar fazlasının olduğunun anlaşılması durumunda davalılar yararına iktisap koşullarının bulunup bulunmadığı da somut olarak ortaya konulamamıştır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece, öncelikle, dava konusu taşınmaz uygulanana tapu kaydının revizyon gördüğü 301, 311 ve 312 parsel sayılı taşınmazların dava konusu oldukları dava dosyaları ile tapu kayıtlarının revizyon gördüğü 301, 310, 311 ve 312 parsel sayılı taşınmazları dıştan çevreleyen komşu ve yakın komşu durumundaki parsellerin onaylı tutanak suretleri ile varsa dayanağı olan belgeler tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ile getirtilip dosya ikmal edilmeli, bundan sonra 301, 311 ve 312 parsel sayılı taşınmazların hangi nedenle dava konusu oldukları üzerinde önemle durularak bu taşınmazlara ilişkin dava dosyaları ile eldeki dava dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunup bulunmadığı belirlenerek dava dosyalarının birleştirilmesi gereği üzerinde durulmalı, bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalı, bu keşifte taşınmazın tespitine esas tapu ve vergi kayıtlarının sınırları tek tek okunmak suretiyle zemine uygulanmalı, yerel bilirkişilerce bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye tapu ve vergi kayıtlarında tarif edilen sınır yerleri, düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenerek tapu ve vergi kayıtlarının kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli; fen bilirkişisinden, komşu parsellerin dayanağı kayıtların dava konusu taşınmaz yönünü ne okuduğunun belirlendiği ve kroki üzerinde işaretlenmek suretiyle kayıtların sınır denetiminin yapıldığı ve kapsamlarının kesin olarak gösterildiği keşfi izlemeye imkan veren, ayrıntılı ve gerekçeli rapor ve kroki alınmalı; tapu kayıt miktarının tespiti hususunda 31.12.1932 tarihli ve 2083 sayılı Kanun ile Ocak 1934 tarihinde yürürlüğe giren 1782 sayılı Ölçüler Kanunu ile âşarî metre sistemi kabul edildiğine ve taşınmazların tespitine esas tapu kaydı bu tarihten evvel oluştuğuna göre yüzölçümü hesaplamasında 1 dönüm 919,00 metrekare olarak hesaplanmalı, taşınmazın tümünün ya da bir kısmının tapu kaydının kapsamı dışında kaldığının anlaşılması halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, ilk zilyedinin kim olduğu, kimden kime ve ne suretle kaldığı, taşınmazın ne zamandan beri, kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı hususlarında yerel bilirkişi ve tanıklardan somut olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; bundan sonra usuli müktesep haklarda korunarak toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, hüküm yerinde pay - payda eşitliği sağlanmaksızın infazı kabil olmayacak şekilde karar verilmesi de isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 14.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.