Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/5582 Esas 2022/8050 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/5582
Karar No: 2022/8050
Karar Tarihi: 08.11.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/5582 Esas 2022/8050 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2022/5582 E.  ,  2022/8050 K.

    "İçtihat Metni"



    I- TALEP;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.01.2022 tarih ve 2021/156738 sayılı yazısı ile; FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçlarından şüpheliler ..., ..., ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 04/07/2018 tarihli ve 2017/9421 soruşturma, 2018/36822 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Antalya 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 20/09/2018 tarihli ve 2018/1947 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Şüpheliler ... ve ... haklarında yapılan şikayet üzerine kararda şüpheli olarak isimleri belirtilmesine rağmen haklarında herhangi bir karar verilmediği anlaşıldığından, bu husustaki eksikliğin mahallinde giderilebileceği gözetilerek yapılan incelemede;
    Şüpheli ... hakkında, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliği suçundan daha önce Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/33342 soruşturma, 2018/1325 soruşturma ve 2018/4196 soruşturma sayılı dosyaları üzerinden üç ayrı soruşturma yapıldığı ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar verildiği, mükerrer soruşturma yapılamayacağı gerekçesiyle Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca 04/07/2018 tarihli ve 2017/9421 soruşturma, 2018/36822 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de;
    İnceleme konusu soruşturma dosyasında bulunan Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün 11/12/2017 tarihli raporunda, 11/12/2017 tarihi itibariyla yapılan kapalı sistem sorgulamasında, şüpheli ... ile ilgili kendi TC kimlik numarası ve K. Alimunyum Plastik Yapı San. Tic. A.Ş. adına kayıtlı ... numaralı GSM hattı ile Tepe yöneticilerinden ... ... isimli şahsın kullanımda bulunduğu ... numaralı GSM hattı ile irtibatlı olduğunun belirtildiği ve ihbar eden ...'un şikayet dilekçesine ekli şüphelinin "Salı Grubu" adı altında yaptıkları etkinliklere katıldığına ilişkin fotoğrafların bulunduğu nazara alındığında,
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 172/2. maddesinde yer alan “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.” şeklindeki düzenleme karşısında, raporda belirtilen hususun ve fotoğrafların yeni delil niteliğinde olduğu gözetilerek Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/33342 soruşturma, 2018/1325 soruşturma ve 2018/4196 soruşturma sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlarının kaldırılarak dosyanın yeniden ele alınmasının gerektiği konusunda merciince mahallinde bir karar verilmesi gerektiği gözetilerek yapılan incelemede;
    5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar nazara alındığında,
    Dosya kapsamına göre, aralarında kamu görevlileri de bulunan şüphelilerin "Salı Gurubu" adı altında kahvaltı, gezi, yemek gibi etkinlikler düzenledikleri, hakim, savcı, kolluk görevlileri gibi kamu görevlileri eliyle kumpaslar kurarak ihbar edenleri mağdur ettikleri, bir kısmının görevinden ihraç olduğu, bir kısmının FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatları nedeniyle tutuklu olup haklarında soruşturmalar bulunduğu, şüphelilerin çıkar amaçlı suç örgütü kurdukları ve yönettikleri, ayrıca FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatlı olduklarının iddia edildiği olayda,
    Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca, şüpheliler ..., ..., ... ve ... haklarında FETÖ/PDY ile ilgili Bylock, Bank ..., Belge Yönetimi, Şirket, SGK kaydı vb. veri kullanımına ilişkin yapılan araştırmalar sonucu herhangi bir tespit yapılamadığının belirlendiği, şüphelilerin atılı suçu işlediklerine dair müştekilerin soyut iddiaları dışında haklarında kamu davasının açılmasını haklı gösterecek nitelikte ve yeterlilikte kanıt ve emare bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de;
    Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün 11/12/2017 tarihli raporunda, 11/12/2017 tarihi itibariyla yapılan kapalı sistem sorgulamasında, şüpheli ... ile ilgili kendi TC kimlik numarası ve K. Alimunyum Plastik Yapı San. Tic. A.Ş. adına kayıtlı ... numaralı GSM hattı ile Tepe yöneticilerinden ... ... isimli şahsın kullanımda bulunduğu ... numaralı GSM hattı ile irtibatlı olduğu (2013-2014), şüpheli ...'un kendi TC kimlik numarası ve K.Alimunyum Plastik Yapı San. Tic. A.Ş. adına kayıtlı ... numaralı GSM hattı ile Tepe yöneticilerinden ... ... isimli şahsın kullanımda bulunduğu ... numaralı GSM hattı ile irtibatlı olduğu (2013-2014), şüpheli ...'ün kullanımda bulunduğu 5055353529 numaralı GSM hattı ile Tepe yönetiminden Abdulkadir Aksoy isimli şahsın kullanımda bulunduğu 5334797959 numaralı GSM hattı üzerinden irtibatının olduğu (2014-2015), şüpheli ...'un ise K.Alimunyum Plastik Yapı San. Tic. A.Ş. adına kayıtlı ... numaralı GSM hattı ile Tepe yöneticilerinden ... ... isimli şahsın kullanımda bulunduğu ... numaralı GSM hattı ile irtibatlı olduğunun (2013-2014) belirtilmesi ve ihbar eden ...'un şikayet dilekçesine ekli şüphelilerin "Salı Grubu" adı altında yaptıkları etkinliklere katıldıklarına ilişkin fotoğrafların bulunması karşısında, delillerin kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu, bu delillerin mahkemesince takdir ve değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 14/12/2021 gün ve 94660652-105-07-13943-2021-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
    II-OLAY;
    Müşteki ...'un, ailevi ve ticari bir kısım ihtilafların vukuu neticesinde husumet hasıl olan akrabalarının da aralarında bulunduğu kişilere yönelik yaptığı 06.02.2017 tarihli suç duyurusu üzerine Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/9421 soruşturma sayısına kayden şüpheliler hakkında soruşturma işlemlerine başlanılmıştır. Süreçte dosyaya delil sunup, şikayetini bildiren ve bilgisine başvurulan ..., müşteki ...'in eşi olup, şüpheliler ... ve ... ile de kardeştir. Şüpheli ... ise şüpheli ...'un eşidir. Yine müştekinin sunduğu dilekçede ve ekran görüntülerini içeren çeşitli internet sayfalarına ait yazıların içeriklerinde ...'un Salı Grubu/ Salı Sanayici ve İş Adamı Grubu Başkanı olduğu belirtilmiştir. Diğer müşteki Mete ...ise ifadelerinde ... ile akraba olduklarını beyan etmiştir.
    Dosya içeriğinden ve UYAP kayıtlarından anlaşıldığı üzere, suç ihbarının öncesinde, ailevi, ticari vb... çeşitli uyuşmazlıklardan kaynaklı ihtilafları hasebiyle ceza yahut hukuk yargılamalarına konu davaları ve de soruşturmaları bulunan, aralarında akrabalık bağı olan müşteki ile bir kısım şüpheliler arasında vuku bulan sorunlar; 6284 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvurulara müteakip Aile Mahkemelerine de taşınmış ve bu kapsamda müşteki ve eşine yönelik verilen koruma tedbiri kararları ile itirazlarına dair verilen mercii kararları ve de uygulamaları, gerek yerindelikleri gerekse koruma tedbiri talebinde bulunup, davalarının olduğu ... ile "Salı Grubu" adı altında yapılan çeşitli etkinliklerde bir araya gelen hakim, savcı, kolluk görevlileri gibi... kamu görevlileri içerisinde taraf oldukları uyuşmazlıklarda görev alan hakimlerin bulunmaları nedeni ile müştekinin suç ihbarına konu olmuştur. Müşteki usul ve kanuna aykırı olarak verildiği iddiasında bulunduğu bu kararlara ilişkin olarak, süreçte karar talebinde bulunan, kararları veren ve de uygulayan aralarında avukatlar, hakimler ve savcıların vs... bulunduğu kamu görevlilerinin ve diğer kişilerin çıkar amaçlı bir örgütlenme vasıtası ile bir araya gelip, taraflı ve yanlı uygulamalarda bulunarak kendisini mağdur ettiklerinden yakınmış, belirtilen grup içerisinde FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında işlem yapılan kişilerinde bulunduğu bildirmiştir.
    Müşteki ...'un delil olarak sunduğu belgelerden özetle; Antalya 15. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davanın 25.02.2015 tarihli duruşması sonrası, ... ile ... arasında vukuu bulan bir tartışmanın akabinde, kardeşi Hülya ve eniştesi ... tarafından, duruşma çıkışında tehdit ve hakarete maruz kaldığını beyanla müracaatta bulunan ...'un 26.02.2015 tarihli başvurusu üzerine, 6284 sayılı Kanunun ilgili hükmü uyarınca ... ve ... hakkında önleyici tedbir kararı verilmiş, komiser yardımcısı ...'in, amiri adına imzaladığı 02.03.2015 tarihli fezlekeye rapten gönderilen tahkikat evraklarıyla yapılan uzaklaştırma talebinin değerlendirilmesine dair onama talebine matuf olarak Antalya 6. Aile Mahkemesinin 03.03.2015 tarih, 2015/107 değişik iş, 2015/107 karar sayılı kararı ile de şiddet uygulayanlar Hülya ve ... hakkında 6284 sayılı Kanunun ilgili hükmü uyarınca üç ay süre ile koruma ve uzaklaştırma tedbirleri uygulanmasına karar verilmiştir. Süreçte tedbire ilişkin düzenlenen tutanaklarda, kendisi ile yapılan görüşmelerde davalılarla sıkıntısının olmadığını, karara riayet edildiğini, şikayetinin olmadığını beyan ettiği belirtilen ..., 01.06.2015 tarihinde, polis merkezine giderek 03.06.2015 tarihinde tedbirlerin sona ereceğini ancak ilgili dosyaların bilgilerini de belirterek devam eden davalarının bulunduğunu ve bunların duruşmalarına katıldıklarından şahsına yönelik tehdit ve hakaretlerin devam edeceğini düşündüğünden, ... ile ... hakkında ikinci kez yeniden koruma tedbiri kararı verilmesi isteminde bulunulmuş, komiser yardımcısı Ramazan Çelen imzası ile düzenlenen tahkikat evrakıyla yapılan talebe istinaden de Antalya 6. Aile Mahkemesinin 02.06.2015 tarih, 2015/107 değişik iş esas ve 2015/107 karar sayılı kararı ile Hülya ve ... hakkında uygulanan koruma tedbirlerinin üç ay süre ile uzatılmasına karar verilmiştir. ...'un bu karara yaptığı itiraz reddedilmiş akabinde süreçte tedbirlere ilişkin tanzim edilen tutanaklarda davalılarla sıkıntısının olmadığını, karara riayet edildiğini, şikayetinin olmadığını beyan ettiği belirtilen ...'un benzer nedenlerle yaptığı 02.09.2015 tarihli başvurusuna istinaden Antalya 6. Aile Mahkemesinin 04.09.2015 tarih, 2015/107 değişik iş esas ve 2015/107 karar sayılı kararı ile Hülya ve ... hakkında uygulanan tedbirlerin altı ay süre ile uzatılmasına karar verilmiştir. Fakat bu süreçte Antalya 17.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/555 esasında görülen davanın 06.01.2016 tarihinde yapılan duruşmasında taraflar ... ve ... ile ... arasında yaşanan münakaşa anında duruşma salonunda izleyici olarak ...'da yer almış, hadisenin sonrası, 21.01.2016 tarihinde ... kolluğa müracaat ederek duruşmada ...'in sözlü olarak psikolojik baskısına maruz kaldığını beyanla uzaklaştırma kararına uymadığından şikayette bulunmuştur. Tedbir kararına ihlalde bulunduğundan düzenlenen tahkikat evraklarına matuf yapılan ihbara istinaden de Antalya 6. Aile Mahkemesinin 03.02.2016 tarihli, 2015/107 değişik iş esas ve 2015/107 karar sayılı kararı ile ...'un 6284 sayılı Kanunun ilgili hükmü uyarınca üç gün zorlama hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ancak yaptığı itiraz üzerine Antalya 7. Aile Mahkemesinin 09.03.2016 tarih, 2016/146 değişik iş esas ve 2016/147 karar sayılı karar ile de bu karar kaldırılmıştır. Tedbire ilişkin düzenlenen tutanaklarda, kendisi ile yapılan görüşmelerde davalılarla sıkıntısının olmadığını, karara riayet edildiğini, şikayetinin olmadığını beyan ettiği belirtilen ..., polis merkezine 01.03.2016 tarihinde yaptığı başvuru ile karşı tarafla arasında davaların bulunduğu ve bu nedenle duruşmalara katıldıklarından tarafına tehdit ve hakaretlere devam edileceği ile ayrıca ...'a tedbir kararına aykırı davrandığından zorlama hapis cezası verildiğini belirterek, tedbirin süresi dolacağından altı ay süre ile yeniden tedbir kararı verilmesini istemiş, Antalya 6.Aile Mahkemesinin 02.03.2016 tarih, 2016/133 değişik iş ve 2016/134 karar sayılı kararı ile de 6284 sayılı Kanunun ilgili maddesine göre üç ay süre ile tedbir uygulanmasına karar verilmiştir. Bu süreçte Antalya 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.02.2015 tarihli duruşması sonrasında meydana gelen olaya ilişkin açılan, Antalya 13.Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/751 esasına kayden görülen davada ... hakkında 06.05.2016 tarihli duruşmada tefhim olunan hükümle ...'a hakaret ve tehdit suçlarını; ...'un ise tehdit suçunu işlediği sabit olmadığından beraatlerine; ancak karşılıklı hakaret suçundan ... hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Tedbir kararına ilişkin zorlama hapis cezasının kaldırıldığını belirterek itirazlarda bulunan ... vekilinin süreçte yaptığı itiraz reddedilmiştir. Düzenlenen tutanaklarda, kendisi ile yapılan görüşmelerde davalılarla sıkıntısının olmadığını, karara riayet edildiğini, şikayetinin olmadığını beyan ettiği belirtilen ..., 01.06.2016 ve 02.06.2016 tarihlerinde kolluğa tekrar müracaatta bulunarak, devam eden davalarının bulunduğunu ve ... hakkında verilen tedbir ile tazyik hapsi kararları ile adli sicil kaydını gerekçe göstererek tedbirlerin uzatılması isteminde bulunmuş, Antalya 6. Aile Mahkemesinin 02.06.2016 tarih, 2016/133 değişik iş, 2016/134 karar sayılı kararı ile ... ve Hülya hakkında 02.03.2016 tarihinde verilen tedbir kararlarının üç ay süre ile uzatılmasına karar verilmiştir. İş bu süreçlerde bir kısım tedbir kararlarına itiraz ettikleri fakat reddedildiği görülen ... ile ...'un, bu karara yönelik itirazları Antalya 7. Aile Mahkemesinin 27.06.2016 tarih ve 2016/389 değişik iş, 2016/396 karar sayılı kararı ile reddedilmiştir. 24.08.2016 tarihli dilekçesi ile ..., polis merkezine ...'in gerçeğe aykırı beyanda bulunarak hakkında şikayetçi olduğunu, tarafından yapılan bir ihlalin yahut aykırılığın bulunmadığına dair çok sayıda tutanağın bulunmasına rağmen tedbir kararları talep edildiğini, şahsın yalan beyanlarına itibarla bir araştırma yapılmadan tedbir kararı verilmemesini, iftiraya maruz kaldığını, tehdit ve hakaret suçlarından beraatine karar verildiğini, zorlama hapis cezası ile cezalandırıldığı belirtilmiş ise de bu cezasının kaldırıldığını, ...'un beyanları nedeni ile hakkında Antalya 22. Asliye Ceza Mahkemesine hakaret suçundan kamu davası açıldığını, ayrıca TCK'nin 206, 267 ve 277 maddelerine aykırı davranması nedeni ile de soruşturmalarının devam ettiğini, hukuka aykırı olarak hak ve hürriyetleri ihlal edilerek on beş ay süre ile hakkında tedbir kararı verilmesine neden olması sebebi ile yasal haklarını saklı tutarak, aynı yöntemlere başvurarak tedbir kararı isteyeceğinin muhtemel olması nedeni ile usulsüzlüklerin tekrar edilmemesini istemiştir. Bu kez, ... vekili Av. ... tarafından Antalya 6. Aile Mahkemesine koruma tedbirinin uzatılması istemi ile sunulan 31.08.2016 tarihli dilekçe ile süresi dolacak olan tedbirlerin altı ay süre ile uzatılmasına karar verilmesi isteminde bulunulmuş, Antalya 6. Aile Mahkemesinin 01.09.2016 tarih, 2016/133 değişik iş ve 2016/134 karar sayılı kararı ile de ... ve ... hakkında, 02.03.2016 tarihinde üç ay süre ile uzatılan koruma tedbir kararlarının 02.09.2016 tarihinden itibaren, altı ay süre ile uzatılmasına, itiraz yasa yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
    Bunların üzerine müşteki ... 06.02.2017 tarihli dilekçesi ile şüpheliler; ..., Özel ... Isı Şirketi, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ...., ..., .... ....., ..., ....., ..., ... hakkında, 5237 sayılı TCK'nın 220, 206,109, 94, 250, 252, 255, 267, 279 maddelerince kamu davası açılmasına ilişkin ihbarda bulunulmuştur.
    Müşteki, suç duyurusuna dair dilekçesinin ekinde, uyuşmazlığa ilişkin örneklerini sunduğu bir kısım kararlar, tutanaklar ve dilekçelerin yanı sıra, çeşitli internet sitelerinde yer alan kamuya açık paylaşımları, haberleri ve de aralarında bir kısım şüphelilere ait sosyal medya hesaplarından temin edildiği anlaşılan videoları/resimleri temin ederek sunmuştur. Müştekinin dilekçesi ile sunduğu fotoğraflar ve bir adet cd ilgilileri yönünden HSK'na gönderilmiştir.
    Müşteki dilekçesinde özetle; ... ile birlikte ..., ..., ..., ......., ..., ...., ..., ... ve birçok kişinin "Salı Grubu" adı altında çeşitli etkinlikler düzenledikleri, etkinliklere Hakim ve Savcılar, Belediye Başkanları ve Meclis Üyesi v.s., Emniyet Yetkilileri, Üniversite Mensupları, Garnizon ve Jandarma Komutanı, Vergi Dairesi, SGK ve Tapu Yetkilileri, Sosyal Hizmetler Müdürü ve bir çok kamu görevlisi ve kişilerin katıldığını, bu kişilerin bir kısmının görevlerinden ihraç edildiğini, bazılarının FETÖ/PDY terör örgütü üyeliğinden tutuklu olup soruşturmalarının bulunduğunu, "Salı Grubu" adı altında adı geçen şüpheliler tarafından organize edilen etkinliklerin ne amaçla yapıldığını tarafına yönelik eylemlerden daha iyi anlaşılacağını, Antalya 15.Asliye Ceza Mahkemesinde 25.02.2015 tarihinde yapılan duruşmada dinleyici olarak bulunduğunu ve duruşma çıkışı eşi Hülya ile ... arasında tartışma yaşandığını, bu tartışmaya polis memurlarının tanık olduklarını, şüpheliler ... ve ...'a ait şirkette çekildiği ve delil olarak sunduğu resimde yer alan hakim/ savcılar ile birlikte bulunulan ortamda, tarafına yönelik kumpasın hazırlanıp 26.02.2015 tarihinde de uygulanmaya başlandığını, şüpheli ...'un 26.02.2015 tarihinde Bahçelievler Polis Merkezine giderek, gerçeğe aykırı beyanlarda bulunarak yanında çalıştırdığı Mehmet ve abisi ...'i şahit tutarak hakaret ve tehdit ettiği gerekçesi ile şikayetçi olduğunu, görevli komiser ...'in savcı emirlerini tutanağa bağlamasına karşın tanık olarak bildirdiği kişilerin ifadelerini aldırmadan, tanık polis memurlarının ifadelerini de görmezden gelerek uygulanması mümkün olmayan 6284 sayılı Kanunu uygulayıp hakkında tedbir verilmesi hususunu mahkemeden talep ettiğini ve aile mahkemesinin hukuka aykırı bu talebi onayladığını, ayrıca tanık polis memurlarının ifadeleri görmezden gelinip asliye ceza mahkemesinde de hakkında dava açıldığını, tedbirlere uymasına rağmen ...'un 01.06.2015 tarihinde polis merkezinden bir kez daha ilgisinin olmadığı davaları bahane ederek tedbirlerin uzatılmasını istediğini, bu doğrultuda meslekten ihraç edilen komiser ...'in tedbirin uzatılmasını talep ettiğini, mahkemenin önceki kararını üç ay daha uzattığını, kararın kanuna aykırı olarak karakola acil çağrılmak sureti ile tarafına tebliğ edildiğini, bu karara 18.06.2015 tarihli dilekçesi ve ekinde tanık polislerin ifade tutanaklarını da ekleyerek itiraz etmiş ise de itirazının reddedildiğini, tedbirlere uymasına rağmen ...'un 02.09.2015 tarihinde polis merkezinden bir kez daha uzatma isteminde bulduğunu, mahkemenin süreçte bir önceki verdiği ve 31.08.2015 tarihinde süresi biten tedbir kararını hukuka aykırı olarak 04.09.2015 tarihinde altı ay daha uzattığını, bu tedbir süresinde Antalya 17. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanan şüpheli ...'in 06.01.2016 tarihli duruşmada meslekten ihraç edilen hakimin katkısı ile eşi Hülya'yı tehdit ettiğini, şüpheli ...'in resim, videolarda görünen kişilerle birlikte hareketle ...'u şahit gösterip, gerçeğe aykırı beyanlarda bulunarak şikayette bulunduğunu, ...'in savunma hakkını ve delillerini sunmasını engelleyip hapis cezası ile cezalandırılmasını talep ettiğini, mahkemenin ihlali olmadığı halde şahsına üç gün hapis kararı verdiğini, duruşma dahi açılmadığını, bu kararın da polis marifetiyle psikolojik baskı yapılmak suretiyle tarafına tebliğ edilmeye çalışıldığını, bunun üzerine tebliğin yapılma usulünü de içeren dilekçesini polis merkezine sunup karara itiraz ettiğini, itirazı inceleyen mahkemenin ise cezayı kaldırdığını, süreçte tedbire uyduğunu fakat ...'in 01.03.2016 tarihinde polis merkezine bir kez daha gidip tazyik hapis kararı kaldırılmasına rağmen varmış gibi beyanda bulunup yine tedbirin uzatılmasını istediğini, kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin 14. maddesine rağmen mahkemenin yeni bir durum olmadığı halde dosya üzerinden inceleme yaparak üç ay süre ile hakkında tedbir kararı verdiğini, bu karara itirazının reddedildiğini, 13. Asliye Ceza Mahkemesinin dosyasında hakkında beraat kararı verildiğini, buna rağmen ...'un polis merkezine gidip ve tazyik hapis kararı da varmış gibi gerçeğe aykırı beyanlarda bulunarak 31.05.2016 tarihinde bitmiş olan tedbirin altı ay daha uzatılmasını 01.06.2016 tarihinde talep ettiğini, polis merkezinin yine Muharremin talebi doğrultusunda mahkemeden tedbir kararı talebinde bulunduğunu, 27.05.2016 tarihli resim ve videolarda şüpheli ...'in yetkilisi olduğu şirkete ait işyerinde adı geçen hakim/savcı ve şüphelilerle birlikte olan hakim tarafından koruma tedbiri kararı verildiğini, bu karara yaptığı itirazının da reddedildiğini, "Salı Grubu" adı altında düzenlenen gayri meşru organizasyonlara sunduğu resimlerden görüleceği üzere birçok kamu görevlisinin katılmış olması ve bu kişilerin bir kısmının FETÖ/PDY silahlı terör örgütü soruşturmalarında görevlerinden ihraç edilmeleri, tutuklanmaları yahut firari oldukları hususlarının bu yapının nüfuzunu gösterdiğini, yapılan hukuksuzluklar nedeni ile 24.08.2016 tarihli dilekçesini polis merkezine verdiğini ve bir örneği de ...'e iletildiğinden Av. ....ın şüpheli adına mahkemeden tedbirin altı ay daha uzatılmasını talep edildiğini, sunduğu resim ve videolarda görülen şüpheli ...'in yetkilisi olduğu şirkete ait iş yerinde adları geçen hakim, savcı ve avukatlar ve şüpheli ... ile birlikte görülen hakim tarafından tedbir kararı verildiğini, bu kararında öncekiler gibi yasaya aykırı olarak polis marifetiyle telefon açılarak psikolojik baskı yapılmak suretiyle tebliğ edilmeye çalışıldığını, "Salı Grubu" organizasyonları içerisinde şüpheliler dışında yer alan daha birçok kişinin bulunduğunu, bu kişiler araştırıldığında, kendileri ve yetkili oldukları şirketlerin davalarının, soruşturmalarının olduğunun görüleceğini belirtmiştir.
    2017/9421 soruşturma nolu dosyaya sunduğu, 14.03.2017 tanzim ve havale tarihli dilekçesi ile ... özetle; şüpheliler ... ve ...'un, babalarının ortağı olduğu şirket adına sahte senet düzenleyip bankaya vermek sureti ile aldıkları krediyi ödemediklerini, bu nedenle de yargılandıklarını, davaya doğrudan zarar görmeleri nedeniyle katılma dilekçelerini verdiklerini ancak reddedildiğini, yargılama sonunda kanunen zorunlu olmasına rağmen zincirleme suç hükümleri de uygulanmayarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı veren hakimin dosyada bulunan görüntülerde yer alan hakim; avukatın ise ... ve ...’in vekilliğini yapan avukat olduğunu, diğer iki hakimin ise tedbir kararları vererek süreçte mağduriyetine sebebiyet veren hakimler olduklarını, bu hakimlerden birinin süreçte yaptığı koruma tedbiri istemini de aynı zamanda reddettiğini, şüphelilerin cezalandırılması için gerekli soruşturmanın yapılıp, kamu davası açılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığının 14.03.2017 tarih 2017/9421 soruşturma sayılı yazısı ile ...'un şikayet dilekçesi ilgili Büroya gönderilmiştir.
    Cumhuriyet Başsavcılığının 22.03.2017 tarihli müzekkeresi ile ...'un dilekçesi ile ekleri gönderilerek kolluktan; şikayetçiye CMK'nın 234 maddesi yoluyla şikayet ve delillerinin sorulması ve illeri sürdüğü delillerinin toplanması, adları belirtilen ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'in iddia edilen örgüt kurma, yönetme, üye olma suçları kapsamında her hangi bir eylemlerinin bulunup bulunmadığının araştırılması istenilmiştir. 21.03.2017 tarih ve 2017/9421 soruşturma sayılı müzekkere ile de ....'ın ... müdafii, vekili olarak davalarda görev yaptığı, şikayete konu iş ve eylemleri avukatlık görevi sırasında ve sebebiyle gerçekleştiği anlaşıldığından, ihbar ve ekli evrak ilgili büroya gönderilmiştir.
    Emniyet Müdürlüğünün bila tarihli yazısı ile soruşturma kapsamında Kırmızıtaş Holding a.ş. ile ilgili olarak, şirket ortaklarının ... ile adları belirtilen diğer şahıslar olduğu bildirilip MASAK'tan rapor aldırılması hususunda Başsavcılığıktan istemde bulunulmuştur. 10.04.2017 tarihli müzekkere ile de Cumhuriyet Başsavcılığı, yürütülen FETÖ/PDY silahlı terör örgütü soruşturması kapsamında MASAK'tan istenilen hususlarda rapor düzenlenmesini istemiştir.
    12.06.2017 tarihli dilekçesi ile ..., Antalya 7. Aile Mahkemesinin 24.03.2017 tarih, 2017/163 değişik iş sayılı kararını dosyaya ibraz etmiştir. Sunulan kararda özetle; ...'un 22.03.2017 tarihli dilekçesi ile Antalya 6. Aile Mahkemesinin 01.03.2017 tarih, 2016/133 değişik iş sayılı kararı ile verilen uzatma kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği, karar ile şiddet uygulayan ... hakkında 6284 sayılı yasa gereğince verilen tedbirlerin altı ay süre ile uzatılmasına karar verildiği, şiddete uğrayan ...'un 6284 sayılı Kanun kapsamındaki kişilerden olmadığı, bu nedenle eylemi suç teşkil etse dahi kanunun uygulanamayacağı kanaatine varıldığı gerekçesi ile kararın kaldırılmasına, kesin olarak, karar verilmiştir.
    Ayrıca, Mete ...tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan 27.02.2017 tarihli dilekçe ile örgüt faaliyeti kapsamında "rüşvet, nüfuz ticareti, görevi kötüye kullanma vs..." suçlarından ihbarda bulunulmuştur. Dilekçesinde özetle; C. Başsavcılığının 2017/9421 sayılı soruşturma dosyası şüphelilerinden ..., ..., ..., Avukatlar ..., ..., ...., hakim ve savcılar ..., ...'ın fikir ve eylem birliği içinde, organize şekilde çalışarak, davacı olduğu dosyaya bakan Hakim ...'e davalı olan şüpheli ... lehine hareket etmesi için menfaat sağladıkları, bu durumun hakimin, şüphelilerle birlikte bulunduğu ana ilişkin sunulan görüntülerden de anlaşılacağı, şüphelilerin eylemleri suç teşkil ettiğinden 2017/9421 sayılı dosyaya suç duyurusunda bulunduğunu, kendisinin diğer dosyaları ile başkalarının dosyaları için de bunun yapıldığını düşündüğünü, bu kişiler hakkında CMK'nın 135 ve devamı maddelerince geçmişi kapsayacak şekilde teknik ve fiziki takip yapılmasını, hakim ve savcılarla ilgili şikayetin yapıldığını ve şikayetçi olduğunu bildirmiştir. Dilekçesi ekinde süreçte sunulan görüntülerde de yer alan video kaydına dair resimler yer almaktadır.
    Bu kapsamda şüpheliler arasında hakim olduğu belirtilen bir şahsa ait sosyal paylaşım sitesinde yer alan hesabından yayımlanan paylaşımın, 28.06.2016 tarihli ekran görüntüsünden 27.06.2016 tarihinde yapıldığı görülmüştür.
    2017/15178 sayılı soruşturma dosyasında müşteki sıfatı ile C. Başsavcılığında verdiği ifadesinde Mete ...özetle; 27.02.2017 tarihli dilekçe ve altındaki imzanın kendisine ait olup aynen tekrar ettiğini, ... ...ile kardeş olduklarını ve Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde davacı olarak ... aleyhine derdest tapu iptal ve tescil davalarının bulunduğunu, davalı ...'in davanın hakimi ile kişisel ilişki kurduğunu, ..., ...'ın ...'un arkadaşları, diğer bir kısım şüphelilerin ise ...'un avukatları olduklarını, sunduğu görüntülerden söz konusu şahısların aynı mekanda eğlendiklerini, görüntülerde bulunan hakim ve savcının bu şahıslarla birlikte hareket ettiklerini, tüm bu şahısların görevlerini kötüye kullandıklarını, nüfus ticaretinde bulunduklarını, örgüt faaliyeti kapsamında birlikte hareket ettiklerini düşündüğünü, buna ilişkin fotoğraflar ile cd'yi dosyaya sunduğunu, ...'un halasının eşi olduğunu, ... ile arasında daha önceden bildiği kadarıyla davasının bulunduğunu, benzer iddialarla şahıslar hakkında şikayette bulunulduğunu ve 2017/9421 soruşturma dosyasında araştırmanın halen devam ettiğini, bunun yanında kendisi ve kardeşi ... Koç'unda ismi geçen hakim ve savcılar hakkında 24.02.2017 tarihinde şikayet dilekçesi verdiklerini, şahısların geçmişe dönük başkaca dosyalarda da birlikte hareket ettiklerini düşündüğünü, bu dosyaların hangi mahkemede bulunduklarını ve hangi esas sayılarına sahip olduklarını ise bilmediğini, gerek görülmesi halinde fiziki ve teknik takip yapılmasını beyan etmiştir. Adalet Komisyonunun 24.02.2017 tarihli yazısı ile ...'un şikayeti ilgili hakim yönünden HSK'na gönderilmiştir.
    Başlık kısmında; müştekinin "...", şüphelilerin "..., ..., ..., ..., ..., ...", suçun "silahlı terör örgütüne üye olma", suç tarihi ve yerinin ise "2016", "Antalya" olduğu belirtilen, Cumhuriyet Başsavcılığının 22.03.2017 tarih, 2017/15178 soruşturma ve 2017/587 no'lu birleştirme kararı ile şüpheliler hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan başlatılan soruşturmanın aynı suçtan 2017/9421 sayılı dosyada tahkikatın detaylı olarak devam ettiği anlaşıldığından, her iki evrakın birleştirilmesine, soruşturmaya eski kayıt olan 2017/9421 soruşturma numaralı evraktan devam olunmasına, 2017/15178 soruşturma numaralı kaydın ise kapatılmasına karar verilmiştir.
    Soruşturma dosyasına sunduğu 04.07.2017 tarihli dilekçesinde ... özetle; sosyal medyada paylaşılan sunduğu fotoğraftan dosya şüphelileri hakim ve savcıların FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan ihraç edilen dönemin Başsavcısı ile irtibatlı olduklarını, sohbet toplantısı düzenlediklerini ayrıca sosyal medya haberlerine göre Başsavcının 2014 ocak ayında Başbakan Binali Yıldırım'ın bir yakınını hukuka aykırı olarak gözaltına alınmasına ve hukuksuzluğun devam edilmesine örgüt faaliyeti çerçevesinde göz yumduğunu öğrendiğini belirtmiş ayrıca dilekçesinin ve sunduğu fotoğrafın bir örneğinin HSYK'na da gönderilmesini istemiştir. 04.07.2017 tarihli müzekkere ile dilekçe ve fotoğraf, ilgili Büroya gönderilmiştir.
    30.10.2017 tarihli Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı Antalya Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığının yazısı ile vergi müfettişinin bilirkişi olarak görevlendirildiği ve sonuçlarından savcılığa bilgi verileceği dosyaya bildirilmiştir. Dosya içeriğinde bulunmamakla birlikte, 04.07.2017 tarihli C. Başsavcılığı yazısı ile de 23.06.2017 tarih, 14885 sayılı Mali Analiz Raporu, KOM Şube Müdürlüğüne gönderilmiştir.
    09.11.2017 tarihinde kollukta bilgi sahibi sıfatı ile alınan ifadesinde ... özetle; ... ve ... isimli şahısların abileri olduklarını, uzun zamandır görüşmediklerini, vefat eden babalarının ortağı olduğu şirket adına abileri ... ve ....'in kredi çekip, sahte senet düzenleyip, düzenleterek, şirket adına ciro ile bankaya verip aldıkları krediyi geri ödemediklerini, bu nedenle yargılandıkları davanın görüldüğü 25.02.2015 tarihli duruşma sonrasında abisi ... ile tartıştıklarını, eşinin bu esnada duruma karışmayarak yanlarından ayrılıp gittiği halde abisi ...'in, diğer abisini de tanık gösterip eşi hakkında iftira atarak, kendilerini tehdit ettiği gerekçesi ile polis merkezine şikayette bulunduğunu ve 6284 Sayılı yasa kapsamında tedbir hükümleri hatta tazyik hapis kararı aldırdığını, 2015 yılı şubat ayından başlayan ve 2017 yılı şubat ayına kadar devam eden eşi ile ilgili tedbir kapsamında evden çıkamaz hale getirildiklerini, çünkü abisinin eşi ile ilgili ortamda bulunduğu esnada eşini şikayet edeceğini nitekim de adliyede bulundukları sırada tedbir hükümlerine uymadığı gerekçesi ile eşinden şikayetçi olarak hapis kararı alınmasını sağladığını, abisi ...'in Salı Grubu isimli bir grubun mensubu olduğunu, bu grup ile ilgili gazetelerde ve internette haberlerin bulunduğunu, grubun Salı günleri sabah kahvaltı organizasyonları yaptıklarını yine bazı günlerde değişik mekanlarda eğlenip, önemli kişilerle bir araya geldiklerini, eşi hakkında tedbir kararı alınmasında rol oynayan savcı, hakim ve avukatların da grubun faaliyetleri içerisinde resimlerinin olduğunu, abisinin tedbir kararları aldırmasında bu grubun öneminin büyük olduğunu düşündüğünü, haksız yere ve iki yıl süresince kararları bu sayede aldırıldığını, tedbir ve hapis cezasının hukuksuz olduğunu; nitekim bu karaları veren hakimlerden F.A'nın FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatından dolayı ihraç edildiğini ve eşinin de aynı suçtan tutuklu olduğunu, yerine bakan hakimin eşi ile ilgili alınan kararların hukuksuz olduğunu tespit ederek kaldırdığını, mağdur olduklarını, beyan etmiştir.
    ..., 09.11.2017 tarihinde kollukta müşteki sıfatı ile alınan ifadesinde, özetle; dilekçenin kendisine ait olduğunu, şüpheli olarak belirttiği şahıslardan ..., ... ve ... isimli şahısları tanıdığını ve akraba olduklarını, isimlerini belirttiği diğer şahıslar; ...'in .... Isı sahibi, ...'ın otomotivci, ..., ... .....'in Hakim/Cumhuriyet savcıları, ... ile ...'in komiser yardımcısı, ..., ..., ...'ın avukat, ...'in ise Hakim ...’in eşi olduklarını ve tanımadığını ancak dilekçe içeriğinde belirttiği nedenlerle tanıma fırsatı bulduğunu, babasının işleri nedeni ile abileri ... ve ... ile olan mahkemeleri nedeni ile 25.02.2015 tarihinde görülen dava sonrası eşi ile abilerinin tartışmaya başladıklarını fakat kendisinin bu olaya karışmadığını ve yanlarından uzaklaştığını, şahısların sonrasında kendilerine hakaret ve tehdit ettiği gerekçesi ile .... isimli şahsı da tanık olarak göstererek polis merkezine kendisini şikayet ettiklerini, olayla ilgisinin olmadığını belirtip ifadesinde tanıklarını gösterdini; görevli olan komiser ....ın tanıklarının beyanlarını almadığını, akabinde şahsı ile ilgili olarak tedbir kararı çıkarıldığını, buna itirazda bulunmadığını ancak ...'in tekrar talepte bulunması üzerine tedbir kararının uzatıldığını, komiser yardımcısı ....'ın mahkemeden talepte bulunduğunu, konu ile ilgili çağrılıp beyanının alınmadığını, ...'un tehdit edeceği düşüncesi ile müracaatının yeterli görüldüğünü, kendisi ve eşinin telefonla aranıp, evlerine ekip gönderilerek çağrılmaları suretiyle kararın tebliğ edildiğini, tedbirin bitmesine yakın ...'un bir kez daha kendisini tehdit edebileceğini düşündüğünden tedbirin uzatılmasını istediğini, talebinin kabul edilerek şahsı ile ilgili olarak tedbir kararı verildiğini, bu tedbir esnasında eşi ile arasında görülen davanın 06.01.2016 günü yapılan duruşmasında ... ile eşi arasında tartışmanın yaşandığını, üçüncü tedbir süresinin bitmesine yakın ...'in polis merkezine giderek şahsı ile ilgili duruşmada kendisine psikolojik baskı uyguladığı isnadı ile hakkında şikayetçi olduğunu, ...'un ise tanık olduğunu, Komiser Yardımcısı ...'in tanık olarak gösterdiği kişilerin beyanlarını almadan şahsı ile ilgili tazyik hapis kararı verilmesini mahkemeden talep ettiğini, karar çıkarıldığını, yaptığı itirazının kabul edilerek hapis kararının kaldırdığını, ...'in üçüncü tedbirin sonlanmasına yakın polis merkezine giderek hakkında hapis kararı varmış gibi ve gerçeğe aykırı beyanlarda bir kez daha bulunarak tedbirin uzatılmasını talep ettiğini, bu talep üzerine mahkemeden tedbirin uzatılması kararı çıkarıldığını, bu sürede tehdit suçu ile açılan davadan da adliyede görevli polis memurlarının tanıklık etmeleri ve ...'un tanık olarak bildirdiği Mehmet Kökçü isimli şahsın lehine ifade vermesinden dolayı beraat ettiğini, dördüncü tedbir kararının tebliği ile ilgili itirazda bulunması üzerine ilerleyen süreçte tedbir süresinin bitimine yakın ...'un yerine avukatı ...'ın talebi ile tedbirin uzatılmasına ilişkin polis merkezine müracaatta bulunulduğunu ve altı ay süre ile tedbirin uzatıldığını, tedbir kararının kaldırılması için müracaatta bulunması üzerine tedbirin kanuna aykırı olduğu ve 6284 sayılı yasa uygulanamayacağından tedbirin sonlandırılması kararı verildiğini, tedbir kararını isteyen ve veren kişilerin birbirleri ile irtibatını, aynı amaç için hareket ettiklerini yaptığı araştırmalar sonunda öğrenebildiğini, şüpheliler ve birlikte hareket eden bazı şahıslar tarafından "Salı Grubu" adıyla oluşturdukları bir grubun olduğunu, grubun medyada Salı Sanayici ve İşadamları Grubu olarak adının geçtiğini, grubun her hafta salı günleri farklı yerlerde kahvaltılar düzenlediğini, çeşitli mesleklerden kişilerin bu grupta yer aldığını, grubun sabah kahvaltıları harici akşamları da farklı mekanlarda eğlendikleri ortamlarda iş ve işlemlerle ilgili konuları görüştüklerini, bu grubun hakim, savcı, emniyet mensubu vb. kişilerden oluştuğunu, grupla ilgili yerel gazetelerde çok sayıda haberlerin bulunduğunu, grup başkanlığını ...'un yaptığını, grup içerisinde pek çok FETÖ/PDY mensubu olduğunu bildiği kişilerin de bulunduğunu, tedbir kararının alınmasında önemli rol oynayan hakim, savcı ve avukatlar ile bunların bazılarının eşlerinin de bu gruba mensup olduklarını, grubun toplantılarında yapılacak işlemlerin konuşulduğunu ve kararlar alındığını bildiğini, ...'un sahibi olduğu firmada eğlenirken dosyalarla birlikte resimlerinin mevcut olduğunu, isimlerini belirttiği şahıslar haricinde belirttiği kişilerinde bu grupta yer aldığını, "Salı Grubu" isimli oluşumun FETÖ/PDY irtibatı olan kişilerden oluştuğunu, yine grubun FETÖ/PDY'den işlem yapılan "...sı" sahibi ... isimli kişinin de firmasında pek çok kez toplantılar yaptığını, kendisinin grup mensuplarından hiç kimse ile bir ortamda bulunmadığını ancak grup mensuplarının birlikte çekilmiş fotoları ve videolarına sosyal medyadan rahatlıkla ulaşılabileceğini, ... isimli şahsın mensubu olduğu Salı Grubuna dahil olan hakim, savcı ve avukat aracılığı ile yaklaşık iki yıl boyunca hakkında uygulanan tedbir kararının çıkarılması dolayısı ile mağduriyet yaşadığını, hatta tazyik hapis cezası kararı dahi alındığını, kararlar ile ilgili olarak itirazlarda bulunsa da sonuç alamadığını, tazyik kararının kaldırılması için karar veren hakim tedbir kararının kaldırılması için karar vermediğini, FETÖ/PDY ile iltisakı nedeni ile bu hakim yerine getirilen hakimin kararların hukuksuz olduğunu belirterek tedbirleri kaldırdığını, ...'un şahsı ile ilgili karları aldırabilmesinin nedeninin isimlerini belirttiği şahıslarla olan diyaloğu ve FETÖ/PDY iltisakı veya irtibatı nedeni ile olacağını düşündüğünü, dilekçesinde isimleri belirtilen ... ve ... isimli şahıslardan tedbir kararı ve tazyik kararı aldırmaları baskı uygulayarak mağdur etmeleri nedeni ile, ... (.... ISI sahibi), ... (Otomotivci) isimli şahısların Salı Grubu üyesi olmaları, hakim ve savcılara yemekli ortam tertip ederek kararlar alınmasının sağladıkları, ... (Komiser Yardımcısı) isimli şahsın ...'un isteklerine uyarak mağduriyetinde rol oynaması, ... (Avukat) isimli şahsın ...’un avukatı olması ve hakkında tedbir kararı aldırılması için müracaatta bulunması, ... (Avukat) isimli şahsın Salı Grubu içerisinde ... ve ... isimli şahısların iş yerlerinde yemekli toplantılarda kararların alındığı ortamda bulunması, ... ve ... isimli şahısların gruba üye olmaları, şahsı ile ilgili alınan hukuksuz kararları bildiği halde bildirmemeleri nedeni ile kendilerinden davacı ve şikayetçi olduğunu beyan etmiştir.
    Soruşturma kapsamında şüpheliler; ..., ..., ..., ..., ..., ...'in SGK kayıtları temin edilmiş; ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'un, eş ve çocukları ile örgüte ait eğitim kurumlarında öğrenim görüp görmedikleri, çalışıp çalışmadıklarına dair yapılan araştırmada ...'ın yakını ile ilgili kayıtlara rastlanılmıştır. İl Emniyet Müdürlüğünün 04.07.2017 tarihli yazısı ile de ... Katılım Bankasından, ..., ..., ..., ..., ..., ...'ün kayıtları istenmiştir.
    Şüpheliler ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... isimli şahıslarla ilgili yapılan araştırma kapsamında hazırlanan 11.12.2017 tarihli Raporda, özetle;
    "... ve ...'un ifadelerine özetle yer verilerek 2017/9421 soruşturma dosyasının içeriğinde; Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/568 esas nolu dosyasında ... ile Aladdin ...hakkında açılan kamu davasına müdahil olarak katılmak istemelerinden dolayı 09.04.2012 tarihli dilekçeleri ve mahkeme duruşma tutanaklarının ve Antalya 6.Aile Ceza Mahkemesinin 2016/133 d.iş sayılı 2016/134 karar numarası ile şiddet mağduru ... tarafından talep edilen ... ve eşi ... ile ilgili 6284 sayılı kanuna göre Koruma kararının Uzatılması kararlarının mevcut olduğu;
    Şahısların anlatımları ile ilgili olarak yapılan sistem araştırmasında, 2012/5186 olay nolu, 20.12.2012 günü polis merkezine gelerek müracaat eden ... isimli şahsın işyerinin görüntülerini çekerek rahatsız eden ..., ..., ... ...ve ...hakkında şikayetçi olduğunu beyan ettiği, ...Koç, ..., ... ...ve ...'un ise suçlamayı kabul etmediklerini şikayetçi olduklarını beyan ettikleri olay evrakına; 2014/249 olay nolu hileli iflas nitelikli dolandırıcılık resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin müştekiler ..., ...ve ...'un ... ve ... ile ilgili şikayetlerine ilişkin olay evrakına; 6284 sayılı Kanuna Muhalefet etmek olayına ilişkin 21.01.2016 günü müracaatta bulunan müşteki ...’ un ... hakkında yaptığı şikayete ilişkin olay evrakına; 2016/578 olay nolu ...'un abisi ... tarafından mahkeme salonunda tehdit edildiğine ilişkin şikayet evrakına; 2016/5716 olay nolu müşteki Mustafa Yurdakul'un şüpheli ...’un yalan beyanda bulunarak iftira attığına ilişkin şikayet evrakına; 2016/60906 olay nolu müşteki ...'un ... hakkında asılsız şikayetlerde bulunmasından dolayı şikayetçi olduğuna dair evraka; 2016/1928 olay nolu, ...'un ... ile ilgili yetkili olmadığı halde şirket adına çek imzalamak üzere çeklerde belirtilen miktarda zarara uğrattığına dair şikayetine; 2017/6058 olay nolu, müşteki ...'un ...'un kendisine hakaret ettiğine dair şikayet evrakına, dair kayıtlara rastlanıldığı, müştekilerin beyanlarında bahsettiği ve "Salı Grubu" olarak belirttikleri "Salı Sanayicileri ve İşadamları Topluluğu" ile ilgili olarak yapılan araştırmalarda, sosyal medyada ve internette pek çok haberin ve görselin olduğunun tespit edildiği;
    FETÖ/PDY kapsamındaki kapalı sistem sorgulamalarında;
    ... hakkında 2015/62554, 2017/631 sayılı FETÖ/PDY soruşturmalarında işlem yapıldığı, 8.Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/117 esas no ile silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan dosyasının bulunduğu, aranan şahıslardan olmadığı, 30.10.2017 tarihi itibari ile yapılan sistem sorgulamasında bylock kullandığı, örgüte müzahir Hamle Eğitim Kültür Yardımlaşma Ve Dayanışma Derneğinde Yönetim Kurulu Başkanı olarak kaydının olduğu,
    ... hakkında, bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması sureti ile dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik, karşılıksız çek keşide etme, ticaret usulüne aykırı terk etmek, alacaklıyı zarar ettirmek için mevcudu eksilttirmek, resmi belgede sahtecilik, hileli iflas etme, hakaret ve güveni kötüye kullanma suçlarından kaydının bulunduğu ancak aranmadığı, 11.12.2017 tarihi itibari ile yapılan kapalı sistem sorgulamasında Bylock kullanımı, Bank ..., Belge yönetimi, Şirket SGK kaydı vb. veri kullanımına ilişkin tespit yapılamadığı; kendi kimlik numarası ve K. Alimunyum Plastik Yapı San.Tic.A.Ş adına kayıtlı "..." numaralı hattı ile örgüt tepe yöneticilerinden "... ..." isimli şahsın kullanımında bulunduğu hattı ile irtibatlı olduğu (2013-2014),
    ... hakkında, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı bulunan Kırmızıtaş... anonim şirketinde Yönetim başkanı şeklinde kaydının bulunduğu, 11.12.2017 tarihi itibari ile yapılan sorgulamasında FETÖ/PDY ile ilgili tespit yapılamadığı; babası ...Kırmızıtaş isimli şahsın hattı ile örgüt tepe yöneticilerinden ... ... isimli şahsın kullanımında bulunduğu 2423233197 numaralı gsm hattı ile Süleyman Uysal isimli şahsın kullanımda bulunduğu 5389340462 numaralı GSM hattı ile irtibatlı olduğu (2008 ve 2011),
    ... hakkında, resmi belgede sahtecilik, karşılıksız çek düzenleme, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanmak, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçlarından derdest dosyalarının bulunduğu ve aranmadığı, 11.12.2017 günü yapılan sistem sorgulamasında FETÖ/PDY ile ilgili bylock kullanımı, Bank ..., Belge yönetimi, Şirket SGK kaydı... veri kullanımına ilişkin tespit yapılamadığı, kimlik numarası ve K.Alimunyum Plastik Yapı San.Tic.A.Ş adına kayıtlı "..." numaralı gsm hattı ile örgüt tepe yöneticilerinden "... ..." isimli şahsın kullanımında bulunduğu "..." numaralı hat ile irtibatlı olduğu (2013-2014),
    ... hakkında, Komiser yardımcısı olarak görev yaptığı, 11.12.2017 günü yapılan sistem sorgulamasında FETÖ/PDY ile ilgili tespit yapılamadığı, UYAP sorgusunda suç kaydına rastlanılmadığı,
    ... hakkında, 11.12.2017 günü yapılan sistem sorgulamasında FETÖ/PDY ile ilgili tespit yapılamadığı, kullanımında bulunduğu gsm hattı ile örgüt tepe yönetiminden "Abdülkadir Aksoy" isimli şahsın kullanımda bulunduğu gsm hattı üzerinden irtibatının olduğu (2014-2015), 04.05.1987 tarihinde adli yargı hakim adayı kadrosunda göreve başladığı Antalya Ağır Ceza Mahkemesi başkanı kadrosunda görev yapmakta iken 30.11.2011 tarihinde isteği ile emekliliğe ayrıldığı,
    ... hakkında, 11.12.2017 günü yapılan sistem sorgulamasında FETÖ/PDY ile ilgili tespit yapılamadığı; 06.03.1987 tarihinde İstanbul Adalet sarayında Hakim adayı kadrosunda göreve başladığı Antalya Cumhuriyet Başsavcılığında Hakim/savcı kadrosunda görev yapmakta iken 16.02.2015 tarihinde isteği ile emekliliğe ayrıldığı, UYAP sorgusunda suç kaydına rastlanılmadığı,
    ... hakkında, mala zarar verme ve hileli iflas suçlarından kaydın bulunduğu ancak aranmadığı, 30.10.2017 tarihi itibari ile yapılan sistem sorgulamasında FETÖ/PDY ile ilgili tespit yapılamadığı; 11.12.2017 tarihi itibari ile yapılan sistem sorgulamasında, K.Alimunyum Plastik Yapı San.Tic.A.Ş adına kayıtlı "..." numaralı gsm hattı ile Tepe yöneticilerinden ... ... isimli şahsın kullanımda bulunduğu "..." numaralı GSM hattı ile irtibatlı olduğu (2013-2014),
    ... hakkında, herhangi bir suç kaydının bulunmadığı, 30.10.2017 tarihi itibari ile yapılan sistem sorgulamasında FETÖ/PDY ile ilgili tespit yapılamadığı,
    Organize Suçlar Büro Amirliği görevlileri olarak talimat içeriğinde belirtilen ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... isimli şahıslar ile ilgili olarak; TCK'nın 220. madde kapsamında gerekli araştırmalar yapılmış ise de herhangi bir bilgi ve belge tespit edilemediği," belirtilmiştir.
    09.04.2018 tarihli müzekkere ile ... hakkında beyanda bulunan şikayetçiler ... ile ...'un ifadelerinin sureti 2017/117 esas sayılı dosyada değerlendirilmek üzere Antalya 8. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.
    09.04.2018 ve 25.04.2018 tarihli dilekçeleri ile ..., C. Başsavcılığına, dosyaya sunulan deliller ile ifadelere rağmen herhangi bir soruşturma yapılmadan fezleke düzenlendiği, HTS kayıtlarının toplanmadığı, şüpheli ...’in yıllar öncesinden irtibatlı ve hemşerisi olan örgüt üyesi firari ... ile (2013-2014) yıllarında birçok telefon görüşmesinin, ...’ün yargı imamı olarak bilinen Abdülkadir ile (2014-2015) yıllarında birçok telefon görüşmesi yaptıklarının anlaşılmasına rağmen, görüşme ve HTS kayıtlarının ayrıntısının dosyaya eklenmediği belirtilerek, bu eksikliklerin giderilmesini istemiştir.
    Ayrıca, 09.03.2018 tarihinde 112 ihbar hattına ... ile ilgili olarak ihbarda bulunulmuş, 26.06.2018 tarihli araştırma tutanağı ile de KOM Şube Müdürlüğü sistemlerinde yapılan araştırmada FETÖ/PDY sorgulama modülünde yapılan sorgulamasında kayıtlarına rastlanılmadığına dair soruşturma evrakı dosya içeriğine, Başsavcılığın 04.07.2018 tarih ve 2018/52599 soruşturma, 2018/1808 birleştirme nolu birleştirme kararı ile alınmıştır.
    Antalya C. Başsavcılığının 01.02.2018 tarih ve 2018/4196 soruşturma, 2018/6809 karar sayılı kararı ile şüpheliler Ali Önal ve ... haklarında, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararı dosya içeriğine alınmıştır. Kararda özetle, Bimer'e yapılan ihbar üzerine başlatılan soruşturmada, şüpheli Ali Önal hakkında Antalya 10.Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/191 esasında kamu davası açıldığı, şüpheli ... hakkında ise 29.05.2017 tarih ve 2017/33342 soruşturma, 2017/21208 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu karara yönelen itirazın da Antalya 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 21/12/2017 tarih ve 2017/4768 D.İş sayılı kararı ile reddine karar verildiğinin anlaşılması nedeni ile haklarında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına ve kararın ifadesi alınmayan şüphelilere tebliğine yer olmadığına karar verildiği belirtilmiştir.
    Yine ... hakkında verilen Cumhuriyet Başsavcılığının 29.05.2017 tarih ve 2017/33342 soruşturma, 2017/21208 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı dosya içeriğine alınmıştır. Başlık kısmında müştekilerin Dilek Özmen ve Gülnaz Orukçu, şüpheliler arasında ise ...'un adının yer aldığı, suç tarihinin 2016 ve suç yerinin de Antalya olduğu belirtilen kararın ilgili kısmında özetle; müştekilerden Gülnaz Orukçu'nun 12.12.2016 tarihli ifadesi gereği Av.Ali Önal, Ali Daban ve şüpheli ... hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan başlatılan soruşturmada; şüpheli ... hakkında yapılan incelemede Kom Şube Müdürlüğünün 23.05.2017 tarihli tutanağına göre silahlı terör örgütüyle bağlantıları olduğuna dair somut bir bilgi belge ve delil elde edilemediğinden kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği belirtilmiştir.
    Ayrıca Başsavcılığın 05.02.2018 tarih, 2018/1325 soruşturma, 2018/6980 karar sayılı şüpheliler Ali Önal ile ... hakkında başlık kısmında, suç tarihinin 10.09.2016 olduğu belirtilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı da dosya içeriğine alınmıştır. Bu kararda ise özetle; Bimer'e yapılan ihbar üzerine şüpheliler hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan başlatılan soruşturmada şüpheli ... hakkında 29.05.2017 tarih ve 2017/33342 soruşturma, 2017/21208 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına ve karara yönelen itirazın da Antalya 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 21/12/2017 tarih ve 2017/4768 D.İş sayılı kararı ile reddine karar verildiğinin, UYAP kaydı ve dosyaya örneği alınan evraklardan anlaşılması nedeni ile mükerrer soruşturma dikkate alınarak kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına, kararın ifadesi alınmayan şüpheye tebliğine yer olmadığına, karar verilmiştir.
    Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/9421 soruşturma ve 2017/2609 karar sayılı ayırma kararı ile FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evrakının henüz tamamlanmadığından, iki olay arasında bağlantının ve aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunmadığından tefrikine karar verilmiş ve 2017/5596 soruşturma numarasına kayıt edilmiştir.
    Soruşturma neticesinde, müştekilerin; "... ve ...", şüphelilerin ise: "..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...", suçun tüm şüpheliler bakımından "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, şüpheliler ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... bakımından ayrıca FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak", suç tarihinin "2015-2016" ve suç yerinin ise "Antalya" olduğu belirtilen C.Başsavcılığının 04.07.2018 tarih ve 2017/9421 soruşturma, 2018/36822 karar sayılı kararı ile şüpheliler hakkında kamu adına kovuşturma açılmasına yer olmadığına, kararın ifadesi alınan şikayetçilere tebliğine, itiraz kanun yolu açık üzere CMK'nın 172 ve devamı maddeleri gereğince karar verilmiştir.
    Kararda özetle; müştekilerin aralarında kamu görevlileri de bulunan şüphelilerin "Salı Grubu" adı altında etkinlikler düzenlediklerini, hakim, savcı, kolluk görevlileri gibi kamu görevlileri eliyle kumpaslar kurarak kendilerini mağdur ettiklerini, bir kısmının görevinden ihraç olduğunu, bir kısmının FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtabatları nedeniyle tutuklu olup haklarında soruşturmalar bulunduğunu, şüphelilerin çıkar amaçlı suç örgütü kurduklarını ve yönettiklerini, ayrıca FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatlı olduklarını beyanla bu hususun araştırılmasını talep ettikleri, yapılan araştırmada hazırlanan 11.12.2017 tarihli raporla şüpheli ... hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliği nedeniyle dava açıldığının, örgüte müzahir dernekte yönetim kurulu başkanı kaydının bulunduğunun; şüpheliler ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında FETÖ/PDY ve ayrıca TCK'nın 220 maddesi kapsamında bir tespit yapılamadığı belirlendiğinden, tüm şüphelilerin çıkar amaçlı suç örgütü kurma ve yönetme suçunu, şüpheliler ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'in FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliği suçunu işlediklerine dair müştekilerin soyut iddiası dışında kamu davası açılmasını haklı gösterecek nitelikte ve yeterlilikte kanıt ve emare bulunmadığından kovuşturma yapılamayacağı, diğer taraftan şüpheli ... hakkında silahlı terör örgütü üyeliği suçundan daha önceden 2017/33342, 2018/1325 ve 2018/4196 sayılı dosyalarda üç ayrı soruşturmanın yapıldığı ve hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar verildiği, şüpheli Kamer hakkında da kamu davası açıldığı ve kovuşturmanın halen derdest olduğu anlaşıldığından, haklarında mükerrer olacak şekilde yeni bir soruşturma ve kovuşturma yapılamayacağından kamu adına kovuşturma açılmasına yer olmadığı kararı verildiği belirtilmiştir.
    Karar, 09.07.2018 tarihinde ...'a ve ...'a tebliğ edilmiştir. ...'a çıkartılan tebliğ mazbatasında kararın ...'a tebliğ edildiği görülmüştür.
    ..., 24.07.2018 tarihli dilekçesi ile Antalya Sulh Ceza Hakimliğine kararın kaldırılması için itirazda bulunmuştur. Dilekçesinde özetle; şikayetini tekrarlayan müşteki, ..., ..., ... ile ...’un Antalya Adliyesinde birçok soruşturma, hukuk ve ceza davalarının bulunduğunu yasa dışı işlerini halletmek için Salı Grubu adı altında organizasyon, yemekler, kahvaltılar ve şiir-türkü geceleri düzenlediklerini, ismi geçen hakim ve savcıların da bu grubun üyesi olduğunu, Salı Grubuna katılan bir çok kişinin de adliyedeki davalarını takip ettiklerini, organizasyonlara FETÖ/PDY soruşturması kapsamında bulunan birçok kişinin katıldığını, bir çoğunun ihraç, tutuklu ve firari olduğunu, şüpheliler ..., ... ve tutuklu olan ...’ın FETÖ/PDY kapsamında soruşturmaları olduğunu, bu kişilerin çok güçlü ve nüfuz sahibi olduklarının kamuoyunca da bilindiğini, örgütün yapısı, üye sayısı ile araç ve gereç bakımından suç işlemeye elverişli olduklarından dolayı delillerini ekleyerek şüpheliler haklarında TCK'nın 220, 206, 109, 94, 250, 252, 255, 267, 279 maddelerince şikayetçi olduğunu, savcılıkça sadece örgüt kurma yönetme, üye olma suçları kapsamında araştırma yapıldığını, kolluğun şüpheliler ile ilgili sunulan birçok resim ve delil olmasına rağmen işin esasına girmek yerine aralarındaki davaları rapor konusu yaptığını, ...'inde şüpheliler arasında bulunmasına ve şikayet tarihinde tutuklu, meslekten ihraç edilmiş olmasına rağmen araştırılmadığını, ...’in ise soruşturmasının olduğu, Bylock kullandığı, dernek başkanı olduğu rapor edilmiş olmasına karşın eylemleri ile ilgili araştırma yapılmadığını, oysa dosyada ki mevcut görüntülerde tarafına karşı eylemlerin planlandığı yerlerden birinin bu kişiye ait olduğunu ve birçok klasörün de burada bulunduğunun görüntülere yansıdığını, ...’a ise tefrik kararı verildiğini, babasının tepe yöneticisi ile irtibatlı olduğunun da rapor edilmiş olmasına rağmen tarafına karşı eylemleri ile ilgili hiçbir araştırma yapılmadığını, müşteki olduğu dosyada ..., ... ve ...'in ...ile birlikte yargılamanın yapıldığını, yine başkaca davalarının da bulunduğunu, bunların tespitinin raporda yapıldığını, 10.04.2017 tarihli MASAK yazısında ...ye ait şirketlerin, FETÖ ile irtibatlı iltisaklı diğer şirketlerle evrak üzerinde ticari faaliyete ilişkin gözükse de aslında bir mal veya hizmet alım satımı olmaksızın düzenlenen girdi çıktı belgelerinin muhasebeleştirilip gerçeğe aykırı tutulup tutulmadığından bahsedilmesine rağmen ve bu kişinin ..., ... ve ... birlikte işlediği suçlar göz önüne alındığında ..., ... ve ...’a ait şirketlerden ve şahsi hesap hareketleri yönünden araştırma yapılmadığını, ...’un K.Alimunyum Plastik Yapı San.Tic.A.Ş adına kayıtlı halen kullandığı hattı ile tepe yöneticilerinden ... ile 17/25 aralıktan sonra 2013-2014 yıllarında irtibatlı olduğu rapor edilmiş olmasına rağmen araştırılmadığını, FETÖ/PDY kapsamında tutuklanan ... ve kayyım atanan şirketi ile aralarında hiçbir alacak verecek olmadığı halde muvazaalı işlemlerle senet düzenlemek, bir kısım paraları bu kişiye aktarmak, devlet kurumlarını ve birçok kişiyi dolandırmak için birlikte hareket ettiklerinin açık olmasına rağmen dikkate alınmadığını, ...’ün 11.12.2017 günü yapılan sistem sorgulamasında tepe yöneticilerden Abdülkadir ile 17/25 aralıktan sonra 2014-2015 tarihleri arasında irtibatlı olduğu rapor edilmiş olmasına rağmen araştırma yapılmadığını, bu kişinin ...'ın ve ..., ... ve ...'un perde arkasında ki avukatları olduğunu, yargı imamı ile irtibatının nedenlerinden birinin de ismi geçenlerin soruşturma, kovuşturma ve davalarındaki savcı ve hakimleri ayarlamak, olmazsa baskı altına alarak lehe sonuç çıkarmak olduğunu, bundan dolayı bir çok hakim ve savcının şikayet edildiğini, HSYK da ki şikayetlerinin de sonuçsuz bırakıldığını, bunun nedenin de bu kişinin yargı imamı ile bağlantısı nedeniyle olduğunu düşündüğünü, zorunlu olmasına rağmen toplanmasını talep ettiği HTS kayıtlarının da temin edilmediğini, sunulan delillere rağmen takipsizlik kararı verildiğini, HSK'dan gelecek karar doğrultusunda soruşturmanın genişletileceğinin tarafına söylenmesine rağmen bu kararın da beklenmediğini belirtilmiştir.
    Antalya 5. Sulh Ceza Hakimliği 20.09.2018 tarih ve 2018/1947 değişik iş sayılı kararı ile müşteki ... tarafından kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara yapılan itirazın reddine, kesin olarak, karar vermiştir.
    Karar gerekçesi belirtildiği şekli ile ve özetle;
    "Dosyanın incelemesinde; İtiraz eden ... tarafından 06/02/2017 tarihinde şüpheliler hakkında TCK M. 220, 206, 109, 94, 250, 252, 255, 267 ve 279. Maddelerine aykırılık nedeniyle suç duyurusunda bulunulmuş ve ekinde belgelerin ibraz edildiği, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma neticesinde 04/07/2018 tarihinde tüm şüpheliler hakkında "Kamu Adına Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığını" karar verildiği, Dosyanın incelenmesinde Antalya Emniyet Müdürlüğünün Kaçakçılık ve Organize Suçlar Müdürlüğünün iddia olunun suçlarla ilgili araştırma yaptığı ve neticesinin dosyada bulunduğunun görüldüğü, müştekinin 06/02/2017 tarihli şikayet dilekçesinde ve eklerinde yapılan incelemede yargı yetkisinin kullanılmasından doğan eylem, netice ve olguların suç fiili olarak nitelendirildiği ve bu fiilllerin bir suç örgütü faaliyeti çerçevesinde işlendiğinin iddia edildiği, bununla birlikte şikayete konu edilen fiillerin ilgi yargı süreci içinde iddiasının ve savunmasının yapılabileceği, Antalya Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğünün yazısı birlikte değerlendirildiğinde hukuka aykırılığı kendi iç mekanizması içinde tespit edilmeyen bu fiillerin bir örgüt faaliyeti içinde de işlendiğine dosyada soyut iddia dışında bir delil de bulunmadığı anlaşılmakla aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir."şeklindedir.
    14.06.2021 tarihli dilekçesi ile ..., Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden, süreçte yaptığı itiraz kapsamında belirttiği nedenlere istinaden, Antalya 5.Sulh Ceza Hakimliğinin 2018/1947 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulmasını talep etmiştir.
    Cumhuriyet Başsavcılığı, 19.06.2021 tarihli yazısı ile özetle; kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itiraza ilişkin verilen mercii kararında, mevcut kanıt durumuna göre bir hukuka aykırılık bulunmadığından, karara yönelik kanun yararına bozulması yoluna gidilmemesi görüşünde bulunulmuştur.
    Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, 14.12.2021 gün ve 94660652- 105- 07-13943-2021-Kyb sayılı yazıları ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca Antalya 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 20.09.2018 tarih ve 2018/1947 değişik iş sayılı kararın bozulmasını istemiştir.
    III-HUKUKİ UYUŞMAZLIK;
    Suç işlemek amacı ile örgüt kurmak ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak suçlarından yürütülen soruşturma neticesinde verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile bu karara müşteki tarafından yapılan itirazın reddine dair verilen kararda isabet bulunup bulunmadığına ilişkindir.
    IV- HUKUKİ MEVZUAT;
    5237 sayılı TCK'nın
    Silahlı örgüt
    Madde 314- (1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
    (3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır.
    Suç işlemek amacıyla örgüt kurma
    Madde 220- (1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.
    (2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (3) Örgütün silahlı olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar artırılır.
    (4) Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur.
    (5) Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır.
    (6) (Değişik: 2/7/2012 – 6352/85 md.) Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.(Ek cümle: 11/4/2013-6459/11 md.) Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır.
    (7) (Değişik: 2/7/2012 – 6352/85 md.) Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir.
    (8) Örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    5271 sayılı CMK'nın
    Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
    Madde 172- (1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
    (2) (Değişik: 02.01.2017-KHK-680/10 md.; Aynen kabul: 01.02.2018-7072/9 md.) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz...
    Cumhuriyet savcısının kararına itiraz
    Madde 173 -(1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
    (2)İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
    (3)(Değişik: 18.6.2014-6545/71 md.) Sulh Ceza Hakimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet Başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkum eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
    (4)(Değişik: 25.5.2005 - 5353/26 md.) Sulh Ceza Hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir
    (6)İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172. maddenin 2. fıkrası uygulanır.
    IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
    Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438 - 2012/141 sy. 10.05.2011 tarih 6-80-90 sy. 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy. 15.06.2010 tarih 9-117-146 sy. 23.06.2009 tarih 9-30-177 sy. gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü ve istisnai bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tespiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulamanın kesin hükmün otoritesini sarsacağı da açıktır.
    Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
    Hakim ya da mahkeme tarafından değiştirilmesi, geri alınması her zaman mümkün olan kararlarda yasanın aradığı kesinlikten bahsedilemez.
    Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yararına bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
    Sübutu kabul edilen eylemin suç oluşturup oluşturmayacağı ya da hangi suçu oluşturacağı yönündeki hukuki tespit, kabul ve uygulamaların yukarıda sayılan, uygulama birliği ve hukuk güvenliği amaçları bağlamında kanun/kamu yararı taşıdığından kanun yararına bozma yasa yoluna konu olabileceğinde şüphe yoktur. Yüksek Ceza Genel Kurulu da aynı görüştedir(23.6.2009 t, 2009/7-69,176 sy).
    Ancak ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 25.10.1993 tarih 260/281 sayılı kararında da açıklandığı üzere; olaya ilişkin deliller toplanıp değerlendirilmişse, delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine noksan kovuşturma yapıldığından ya da takdirinde yanılgıya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozmaya gidilemez.
    Konu ile ilgisi bakımından suç ihbarı ya da şüphesi üzerine Cumhuriyet savcılığı tarafından yapılacak soruşturma işlemleri, tamamlanan ceza soruşturması neticesinde Cumhuriyet savcısınca verilecek kararlar ve bu kararlara karşı gidilebilecek kanun yolları ile bunlara ilişkin usul hükümleri ile suçtan zarar gören kavramları üzerinde kısaca durmak gerekmektedir.
    "Suçtan zarar gören" kavramı: Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara itiraz edebilmek için suçtan zarar görmek gereklidir. Suçtan zarar görme kavramı yasada açık olarak tanımlanmamış ise de, mağdur ve şikayetçi ile suçtan zarar görenin hakları CMK’nın 234. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdur suçtan bizzat zarar gören kişidir. Bazı hallerde doğrudan suçtan zarar görmemekle birlikte dolaylı olarak da zarar söz konusu olabilir. Bu kişiler suçtan zarar gören olarak ifade edilmektedir. ''Zarar gören'' kavramı, mağdurdan daha geniş bir alanı kapsamaktadır. Yerleşik uygulamalara göre suçtan ancak doğrudan zarar gören kişiler davaya katılma hakkını haizdirler.
    Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuyla korunan hukuki yarar kamu güvenliği ve barışıdır. Suç işlemek için örgüt kurmak, toplum düzenini tehlikeye soktuğu ve araç niteliğindeki suç örgütü, amaçlanan suçları işlemede büyük bir kolaylık sağladığından, bu suç nedeniyle kamu güvenliği ve barışın bozulması bireyin güvenli, barış içinde yaşamak hakkını da zedeleyeceğinden, işlenmesi amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan bu fiiller ayrı ve bağımsız suçlar olarak tanımlanmıştır. Böylece bu düzenlemeyle aynı zamanda bireyin, Anayasada güvence altına alınmış olan hak ve özgürlüklerine yönelik fiillere karşı da korunması amaçlanmıştır. Bu amaçla henüz suç işlenmese dahi, sadece suç işlemek amacıyla örgüt oluşturmuş olmaları nedeniyle örgüt mensubu faillerin cezalandırılması yoluna gidilmiştir. Bunun asıl nedeni suç işlemek için örgüt kurmanın, kamu barışı yönünden ciddi bir tehlike oluşturmasıdır. Kanun koyucu bu düzenleme ile öncelikle gelecekte işlenebilecek suçları engellemek istemiştir. Bu suçun mağduru ise; öncelikle kamu güvenliği ve barışını sağlamakla yükümlü olan devlet ve toplumu oluşturan bireylerdir. Uygulama ve öğretide, suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüt mensupları tarafından örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar nedeniyle zarar gören kişinin örgütün işlediği bu suçların mağduru olduğu, bu suçlar yönünden davaya katılmasının mümkün olduğu, tehlike suçu olan suç işlemek amacıyla örgüt kurma, kurulmuş örgüte üye olma suçları yönünden ise kamu davasına katılmasının mümkün olmadığı genellikle kabul edilmektedir.
    Esas itibariyle silahlı terör örgütüne üye olma veya örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgüte yardım etme suçları kanundaki düzenleme yerine göre Devletin güvenliğine, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı icra edilmektedir. Anılan suçların koruduğu hukuki yarar, devletin Anayasal düzeni ve devletin birliği, kamu düzeni, toplumsal güven ve barışın korunması, örgütün sağladığı kolaylıktan faydalanılarak suç işlenmesinin önlenmesidir. Bu nedenledir ki, demokrasi ve güven ortamında yaşama hakkına sahip toplumun her bir ferdinin bu suçlardan dolaylı olarak etkilenip zarar gördüğü tartışmadan varestedir. Örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar yönünden şartları oluştuğunda bu suçların, gerçek ya da tüzel kişi mağdurlarının araç suçlarla ilgili olarak, soruşturma aşamasında CMK'nın 173/1. maddesi gereğince itiraz hakkını, kovuşturma safhasında da aynı Kanunun 237. maddesi kapsamında davaya katılma hakkını kullanabilir ise de doğrudan zarar görmediğinden silahlı terör örgütüne üye olma veya örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgüte yardım etme suçu yönünden bu hakları haiz değildir. Yüksek Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamaları da bu yöndedir. (Ceza Genel Kurulunun 03.05.2011 gün ve 155–80, 04.07.2006 gün ve 127–180, 22.10.2002 gün ve 234–366 ile 11.04.2000 gün ve 65–69 sayılı kararları)
    Soruşturma İşlemleri ve Kovuşturmaya Yer Olmadığına İlişkin Kararlara İlişkin Usul yönünden ise, Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar (CMK. 160/1 m.). Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adli kolluk görevlileri aracılığıyla her türlü araştırmayı yapabilir (CMK. 161/1 m.). Soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilmemesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı süresi ve mercii gösterilir. (CMK. 172/1 m.).
    Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı Ağır Ceza Mahkemesinin bulunduğu yerdeki Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edebilir (CMK. 173/1 m.). İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirecek olaylar ve deliller belirtilir (CMK. 173/2 m.).
    Sulh Ceza Hakimliği, istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir (CMK. 173/4 m.). Sulh Ceza Hakimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek üzere, o yer Cumhuriyet savcılığına talepte bulunabilir. Kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa istemi gerekçeli olarak reddeder. İtiraz edeni giderlere mahkum eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir (CMK. 173/2 m.). Dava zaman aşımı süresi içinde kamu davası açılabilmesi için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmesi ve bu hususta merciince yeniden soruşturmaya başlanılması hususunda bir karar verilmedikçe aynı fiilden dolayı kamu davası açılamayacaktır.
    Yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde: ...'un, "5237 sayılı TCK 220, 206,109, 94, 250, 252, 255, 267, 279" ve ...'un ise "örgüt faaliyeti kapsamında rüşvet, nüfuz ticareti, görevi kötüye kullanma" suçlarından yaptıkları şikayetler kapsamında yürütülen soruşturmada, şüpheliler ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... haricinde, Özel Sergün Gün Isı Ltd.Şti hakkında da suç duyurusunda bulunulduğunun, dosyaları tefrik edilen yahut HSK'ya bildirilen hakim ve savcılar ile avukatlar yönünden kişisel suça atfen suç ihbarı yapıldığının anlaşılması, ayrıca karar başlığında kimlik bilgilerine yer verilmeden isimleri şüpheli olarak belirtilmelerine rağmen tahkikat evrakları kapsamında ve kolluk raporunda sorgulamalarına dair bilgi yahut tespitlerde bulunulmayan ... ve ... hakkında da kararda bir değerlendirmede bulunulmaması karşısında, atfedilen diğer suçlarla birlikte eksikliklerin mahallinde verilecek kararlarla olağan yol ve yöntemlerle giderilmesinin mümkün olması, dosya içeriğinde ... yönünden önceki KYO kararına dair soruşturma evrakının da bulunmaması nedeni ile denetlenemediğinden örgütün tepe yöneticisi ile olan telefon irtibatının ve Başkanlığını yaptığı belirtilen grupla olan ilişkilerinin yeni delil mahiyetinde olup olmadığının CMK'nın 172/2 maddesi gereğince Sulh Ceza Hakimince değerlendirilip karar verilmesinin mümkün olduğu da gözetilerek;
    Kamu adına kovuşturmaya yer olmadığı kararına konu suçların niteliği itibari ile doğrudan zarar görmeyen müşteki tarafından yapılan itirazın bu sebeple reddine karar verilmesi gerekmekte iken bu husustan zuhul ile işin esasına girilip delil değerlendirmesi yapmak suretiyle verilen talebe konu merci kararında, netice itibariyle isabetsizlik bulunmadığından ve kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin Cumhuriyet Başsavcılığı kararlarının kanun yararına bozma kanun yoluna tabi olmaması (5271 sayılı CMK madde 309/1), zikredilen hukuki hataların 5271 sayılı Kanunun 172 ve 173 maddeleri çerçevesinde safahatta olağan usul ve yöntemlerle telafisinin mümkün bulunduğundan istemin reddine karar verilmiştir.
    VI-SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.01.2022 tarih ve 2021/156738 sayılı tebliğnamesindeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi uyarınca Kanun Yararına Bozma isteğinin REDDİNE, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.









    Hemen Ara