Esas No: 2011/6449
Karar No: 2013/408
Karar Tarihi: 16.01.2013
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2011/6449 Esas 2013/408 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Davacı, Kurum işleminin iptaline, borçlu olmadığının tespitine, emekli aylığının geç ödenmesi nedeni ile Tüfe artışı oranında hesaplanmasına verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, serbest çalışan avukat iken 02/02/1998 tarihinde emekli olduğunu, bu emeklilikten sonra da avukat olarak çalışmasına devam ettiğini, 22/06/2007 tarihinde serbest avukatlık işini kapattığını, davalı SGK‘ dan emekli maaşından artık % 15 sosyal güvenlik destek priminin kesilmemesini talep ettiğini, SGK Tahsisler Dairesi Başkanlığının 22/08/2007 gün ve 607548 sayılı yazılarıyla 4447 sayılı kanunun 8.maddesi gereğince emekli aylığından 01/10/1999 tarihinden itibaren % 15 oranında sosyal güvenlik destek priminin kesilmesi gerekirken bu güne kadar kesinti yapılmadığı tespit edilmiş olup 01/10/1999-01/07/2007 süresinde kesilmeyen 5.118,76 TL.borcun bitene kadar 2007 Eylül ve müteakip emekli aylıklarından 1/4 oranında kesinti yapılacağının tarafına bildirildiğini, söz konusu primin şimdiye kadar kesilmemiş olmasının kusurunun kendilerinde olduğunu, ileri sürerek , borçlu olmadığnın tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Kurum, 506 sayılı kanunun 63.maddesinde 4447 sayılı kanunun 8.maddesiyle yapılan değişiklikle yaşlılık aylığı almakta iken serbest avukat ve noter olarak çalışmalarını sürdürenlerden 01/10/1999 tarihinden sonraki çalışmaları için sosyal yardım zammı dahil, almakta oldukları aylıklardan % 15 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilmesinin öngörüldüğünü,sigortalının aylıklarından bu güne kadar herhangi bir kesinti yapılmadığını, 01/10/1999-01/07/2007 süresinde kesilmesi gereken 5.118,76 TL.sosyal güvenlik destek primi adına borç kaydedilerek 2007 yılı Eylül ve müteakip aylıklarından 1/4 oranında kesinti yapılmaya başlanıldığını belirterek yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece , davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının almakta olduğu yaşlılık aylığından sosyal güvenlik destek primi kesilip kesilmeyeceği noktasındadır.
506 sayılı yasanın 63. maddesinin B bendinin ikinci fıkrası 4447 sayılı yasanın 8. maddesi ile yapılan düzenleme ile , yaşlılık aylığı almakta iken serbest avukat veya noter olarak çalışmalarını sürdürenlerin , sosyal yardım zammı dahil, almakta oldukları aylıklarından %15 oranında sosyal güvenlik destek primi kesileceğini öngörmüştür.
Dosya kapsamına göre, serbest avukat olarak çalışmakta olan davacıya 04.02.1998 tarihli yaşlılık aylığı tahsis talebine istinaden yaşlılık aylığı bağlanmıştır. 01.10.1999 tarihinde yürürlüğe giren 4447 sayılı yasa uyarınca bu tarihten itibaren davacının almakta olduğu yaşlılık aylığından sosyal güvenlik destek primi kesintisi yapılması gerektiği halde Kurum tarafından bu kesinti yapılmadan aylıklarının ödendiği anlaşılmaktadır.
Kurum tarafından 01.10.1999-01.07.2007 arası dönem için davacının aylıklarından kesilmesi gereken sosyal güvenlik destek primi kesintisi 5.118,76.TL. olarak belirlenmiş ve Eylül 2007 ayından itibaren aylıklarından kesilmeye başlanmıştır.
Ancak, Kurum tarafından tahakkuk ettirilen sosyal güvenlik destek pirimi miktarı 5.118,76 YTL olmasına rağmen, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu miktar 4.480,19 YTL olarak belirlenmiştir. Bu durumda iki miktar arasında kalan fark 637,57. YTL. lik kısım için isteğin kabulü gerekirken davanın tümünün reddi hatalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 16.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.