Esas No: 2021/5334
Karar No: 2022/7198
Karar Tarihi: 20.09.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/5334 Esas 2022/7198 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/5334 E. , 2022/7198 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ: Samsun Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında Tokat Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı Hazine vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı Hazine vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro Kanunu'nun Geçici 8. madde uyarınca yapılan kadastro sırasında, ... İli ... İlçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 142 ada 2 parsel sayılı 7402,27 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, ırsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak tarla vasfıyla davalı ... ve müşterekleri adına tespit edilmiştir.
Davacı Hazine vekili, çekişmeli taşınmazın tarımsal amaçla kullanılmayan ham toprak vasıflı, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu iddiasına dayanarak taşınmazın Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine çekişmeli taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hükme karşı, davacı Hazine vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş,hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmaz üzerinde keşif tarihinden son 5-6 yıl öncesine kadar, muris ... vefat edene kadar bizzat kendisi tarafından, murisin vefatından sonra ise icara verilmek suretiyle tarımsal faaliyette bulunulduğu, harita mühendisi, orman mühendisi, jeodezi mühendisi raporlarından dava konusu taşınmaz üzerinde tespit tarihinden geriye doğru 20 yıldan daha uzun süredir ekonomik anlamda bir zilyetlik faaliyetinin bulunduğu, 1954 tarihli hava fotoğrafı verileri haricinde 1968, 1975, 1986 ve 2006 tarihli hava fotoğraflarından; taşınmazın bitişiğinde buraya ulaşmak için kullanılan yolların olduğu, komşu taşınmazlar ile aralarında çizgi şeklinde sınırların belirgin şekilde görüldüğü, dava konusu taşınmazın tarımsal faaliyet yapılmış bir yer olduğu, her ne kadar ziraat mühendisi raporuna göre taşınmaz üzerinde yöredeki boş alanlarda bulunan festuca, poa, lolium türleri, kuzukulağı, çeşitli ayrık vb. muhtelif çayır otları, eğrelti otları ve yabani otlar bulunuyor ise de bu durumun taşınmaz üzerinde son 5-6 yıldır tarımsal faaliyette bulunulmamasından kaynaklandığı, bu hali ile dava konusu taşınmazda tespit tarihinden öncesinde 20 yıldan daha uzun süredir tarımsal faaliyette bulunmak suretiyle ekonomik amaca uygun zilyetlik şartlarının tespit malikleri lehine oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince aynı gerekçeyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır.
Mahkemece mahallinde 20.2.2018 tarihinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi taşınmazın yaklaşık 15-20 senedir(keşif tarihine göre 1998-2001 yıllarından bu yana) kullanılmadığını; tespit bilirkişi ile davalı tanığı ise taşınmazın son 5-10 yıldır kullanılmadığını beyan etmiş;keşif sonucu düzenlenen 8.3.2018 havale tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın eğiminin %45-50 arası değiştiğini ve IV.sınıf marjinal tarım arazisi olup son 5-6 sene öncesine kadar ise tarımsal faaliyete konu olduğu bildirmiş;yine keşfe katılan Harita ve Orman bilirkişiler tarafından müştereken düzenlenen 1.3.2018 havale tarihli raporda taşınmazın %45-50 eğimli toprak muhafaza karakteri taşıyan bir arazi olduğu;orman sınırları dışında kalıp orman sayılmayan yer olduğu,1975 ve 2006 tarihli hava fotoğrafları üzerinde yapılan incelemelerde herhangi bir sürme,ekme,biçme belirtilerine rastlanmadığı belirtilmekle birlikte raporun devamında ise “köy nüfusunun şehirlere göç etmesi,köyde kalan genç nüfusun üretim döneminde çalışmak amacıyla başka illere gitmesi,verim düşüklüğü,üretim maliyetinin aşırı yükselmesi..” gibi farazi ifadelere yer verilerek “buralarda tarımsal faaliyette bulunulduğu” şeklinde soyut ve yukarıdaki tespitlerle çelişen ifadelere yer verilmiş; talimatla alınan 24.9.2018 tarihli harita bilirkişi raporunda ise “1968-1975-1986-2006” tarihli hava fotoğraflarında taşınmazın sürülmüş ve nadasa bırakılmış,diğer bir ifade ile tarımsal faaliyet yapılmış bir yer olup sabit sınırların arazi üzerinde yer aldığı” bildirilmiştir. Ancak 24.9.2018 tarihli rapora ekli hava fotoğraflarından belirtilen tarihlerine göre taşınmazın tamamında mı yoksa bir kısmında mı tarımsal faaliyet olduğu yahut tarımsal faaliyet olup olmadığı hususlarında tereddüt hasıl olmuş; ayrıca 1.3.2018 havale tarihli raporda “ ...1975 ve 2006 tarihli hava fotoğrafları üzerinde yapılan incelemelerde herhangi bir sürme,ekme,biçme belirtilerine rastlanmadığı...” şeklindeki ifade ile talimatla alınan 24.9.2018 tarihli harita bilirkişi raporunda yer alan “…. 1975 ve 2006 tarihli hava fotoğraflarında taşınmazın sürülmüş ve nadasa bırakılmış,diğer bir ifade ile tarımsal faaliyet yapılmış bir yer olup sabit sınırların arazi üzerinde yer aldığı” şeklindeki ifadeler ve dolayısıyla raporlar çeliştiği halde, bunun üzerinde de durulmamış; ayrıca bilirkişi raporlarında taşınmazın eğiminin %45-50 olduğu belirtildiğine göre, bu eğimde bir taşınmazda ekonomik amaca uygun zilyetliğin nasıl ve hangi faaliyetlerle sürdürüldüğü de Mahkemesince tartışılıp değerlendirilmemiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına konulmalı, bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile öncekilerden farklı bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği,taşınmazda tarımsal faaliyet var ise tamamında mı yoksa bir bölümünde mi olduğu hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik olarak ve temin edilebilecek en eski tarihli uydu fotoğrafları üzerinde de inceleme yaptırılarak, çekişme konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu, kullanıma ara verilip verilmediği hususlarında rapor düzenlettirilmeli; ziraatçi bilirkişi kuruluna, çekişmeli taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığını, ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğünü, çekişmeli taşınmazın niteliğini, kullanım durumunu ve zilyetlik süresini kesin olarak belirleyen rapor hazırlattırılmalı, hazırlatılacak bu raporlarda önceki raporlarında irdelenmesi de ayrıca ve açıkça istenmeli; fen bilirkişisinden, keşfi takibe imkan verir kroki ve rapor alınmalı; bu şekilde zilyetlikle kazanma şartlarının oluşup oluşmadığı kesin olarak belirlenmeli bundan sonra elde edilen deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmadan karar verilmiş olması isabetsiz olup, usul ve yasaya aykırı hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle HMK’nin 373. maddesi gereğince Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 10.9.2020 tarihli ve 2020/263 Esas, 2020/973 Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının KALDIRILARAK, aynı Kanun'un 371. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 20.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.