Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/4672 Esas 2022/7315 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4672
Karar No: 2022/7315
Karar Tarihi: 26.09.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/4672 Esas 2022/7315 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2021/4672 E.  ,  2022/7315 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi


    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı ... davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    K A R A R

    Mahkemece verilen karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup; uyulan bozma ilamında, çekişmeli taşınmazlar hakkında 18.01.2013 tarihinde tespit yapıldığı, tutunakların 12.03.2013-10.04.2013 tarihleri arasında askı ilanına çıkarılarak ilanlarının yapıldığı ve davacının 05.04.2013 tarihinde süresinde Kadastro Mahkemesine dava açtığınının anlaşıldığına, hakkında tutanak düzenlenen ve henüz kesinleşmeyen tutanaklar yönünden Kadastro Mahkemesi görevli olup, görevsizlik kararı verilmesi isabetsiz olduğuna, hal böyle olunca; mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğine değinilmiştir.
    Mahkemece bozma sonrası; davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile dava konusu ... İli, ... İlçesi, ...Mahallesi, 139 ada 30 parsele ilişkin davalılar Maliye Hazinesi ve ...'a karşı açılmış olan davanın reddi ile taşınmazın kadastro tutanağındaki tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline, 139 ada 32 parsele ilişkin davalı ... Hazinesi'ne karşı açılmış olan davanın reddi ile taşınmazın kadastro tutanağındaki tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline, 139 ada 31 parsele ilişkin davalı ... Hazinesi'ne karşı açılmış olan davanın kabulüne ve taşınmazın kadastro tutanağındaki tespitin iptali ile, kadastro memuru ...'ın 06.02.2019 tarihli raporu ekindeki krokide kırmızı kalemle taralı şekilde gösterilen yüzölçümü 7.801,62 m2 olarak belirtilip koordinatları tabloda gösterilen kısmının bu taşınmazdan ifrazı ile bu kısmın tarla vasfı ile aynı ada son parsel numarası ile ... oğlu 01.06.1945 doğumlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan 2.425,94 m2 lik kısmın kadastro tutanağındaki tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hükme karşı davacı ... davalı ... vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
    1-Davacı vekilinin 139 ada 30 ve 32 nolu parsellere ilişkin temyiz itirazları yönünden; Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2-Davalı ... vekilinin 139 ada 31 nolu parsele ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
    Mahkemece, çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı lehine zilyetlik yoluyla iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermek için yeterli bulunmamaktadır.
    Şöyle ki; 4721 sayılı TMK'nin 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerinde, orman sayılmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici taşınmazlardan imar-ihya edilerek dava tarihine kadar 20 yıl süreyle çekişmesiz ve aralıksız olarak zilyet edilenlerin zilyetleri adına tescil edilebileceği hüküm altına alınmıştır. Terk edilmiş dere yatakları, taşlık gibi taşınmazlar, ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilirken; ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerler ise, aynı Kanun'un 14. maddesi gereğince iktisap edilebilir. Şu halde, iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi bakımından taşınmazın evveliyatının imar - ihyaya muhtaç yerlerden mi, yoksa imar ihya gerektirmeyen yerlerden mi olduğunun belirlenmesi gerektiği kuşkusuzdur. Ne var ki, çekişmeli taşınmaz yörede 1953 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında tescil harici bırakılmalarına karşın hangi nedenle tescil harici bırakıldıkları, paftasında ne olarak işaret edildikleri hususu sorulup saptanılmadığı gibi, taşınmazların evveliyatında niteliklerinin ne olduğu, bir diğer ifade ile imar ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadıkları mahalli bilirkişi ve tanıklardan da sorulup belirlenmemiş, fen bilirkişi raporunda, taşınmazın "hali arazi" olarak tapulama harici bırakıldığının belirtilmesi ile yetinilmiş, ziraat bilirkişi tarafından düzenlenen raporda taşınmazın imar ihyasının tamamlanmış olduğu, üzerinde 55-60 yaşlarında ağaçlarının bulunduğu belirtilmesine karşın, taşınmazın üzerindeki ağaçların adedi, cins ve dağılımının ne şekilde olduğu gibi hususlarda her hangi bir değerlendirme yapılmamış, fen bilirkişisi raporunda dosya arasına alınan, taşınmazın 1953 tarihli hava fotoğrafındaki durumu üzerinde yeterince açıklama yapılmamıştır. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi mümkün değildir.
    Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmazın evveliyatında hangi nedenle tescil harici bırakıldığı Kadastro Müdürlüğünden sorulup saptanılmalı, bundan sonra Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazların bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre çekişmeli tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı takdirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına konulmalı, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar, uydu fotoğrafları ile memleket haritaları temin edilmeli, bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif icra edilmeli, bu keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, taşınmazın geçmişteki niteliğinin ne olduğu, evveliyatı itibariyle imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, hangi tarihten beri ne suretle tasarruf edildiği ve tamamı üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki oluştuğu takdirde yöntemine uygun şekilde çelişkinin giderilmesine çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişiden, çekişmeli taşınmazın tarımsal niteliğini ve üzerindeki ağaçların adetlerini, yaşlarını, cinslerini ve konumlarını, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmazın imar-ihya gerektiren yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, önceki ziraatçi bilirkişi raporunun da irdelenerek çelişkilerin giderildiği, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlettirilmeli; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulundan, gerek dosyada mevcut olan gerekse de yukarıda değinilen tarihlere ait hava ve uydu fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yaptırılmak suretiyle, dava konusu taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, imar-ihyası tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde, rapor düzenlemeleri ve istenilmeli; fen bilirkişisinden ise, keşfi izlemeye ve denetlemeye elverişli harita ve rapor alınmalı ve bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller,birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan 3402 sayılı Kanun'un 22-a maddesi kapsamında yapılan çalışmalarda dava konusu edilen parselin sınırlarında değişiklik olup olmadığı hüküm kurulurken dikkate alınmalı, şayet 22-a işlemine karşı açılmış bir dava var ise sonucu beklenmelidir.
    Mahkemece, bu hususlar göz önünde bulundurulmaksızın karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle usul ve yasaya aykırı olan 139 ada 31 parsele ilişkin hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (1) nolu bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin 139 ada 30 ve 32 parsele ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün bu parsellere ilişkin kısmının ONANMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 59,30 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 21,40 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına, 26.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara