Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/7133 Esas 2022/7436 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/7133
Karar No: 2022/7436
Karar Tarihi: 27.09.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/7133 Esas 2022/7436 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, uygulama kadastrosu sonucunda paydaşı bulunduğu taşınmazın yüzölçümünün eksildiğini ve bu eksikliğin davalılara ait başka bir taşınmazdan kaynaklandığını ileri sürerek dava açmıştır. Mahkeme, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesi, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Ancak, dava, uygulama kadastrosuna ilişkindir ve mülkiyet değil, sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataların giderilmesi amaçlanmaktadır. Bu nedenle, her bir paydaşın diğer paydaşları temsilen dava açabileceği kabul edilmelidir. Bu nedenle, davanın usulden reddedilmesi hatalıdır ve hüküm bozulmalıdır. TMK'nin 693/3. maddesi uyarınca her bir paydaşın diğer paydaşları temsilen dava açabileceği kabul edilmelidir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu hakkında dava açma hakkı bulunmaktadır. HMK'nin 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilemez.
8. Hukuk Dairesi         2021/7133 E.  ,  2022/7436 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : Uygulama Kadastrosuna İtiraz
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasında ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı ... vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R
    Uygulama kadastrosu sonucunda, ... ili Derepazarı ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davacı ... ve müşterekleri adına kayıtlı olan eski 738 parsel sayılı 3.820,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, komisyon kararıyla 737 ada 7 parsel numarasıyla ve 3.859,29 metrekare yüzölçümlü olarak; ... ve ... adına tapuda kayıtlı bulunan eski 737 parsel sayılı 1.400,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, yine kadastro komisyon kararıyla 737 ada 6 parsel numarasıyla ve 1.339,88 metrekare yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiştir.
    Davacı ..., uygulama kadastrosu sonucunda paydaşı bulunduğu taşınmazın yüzölçümünün eksildiğini ve bu eksikliğin davalılara ait 737 ada 6 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığını ileri sürerek dava açmıştır.
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın HMK'nin 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, hükmün davacı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna ilişkindir. Bu tür davaların amacı tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesidir. Bu davalarda, taşınmazların mülkiyetinin kim ya da kimlere ait olduğu hususunda bir değerlendirme ya da yargılama yapılmadığı gibi, istenilen talep bölünemez nitelikte olduğundan, davacının payı oranında işlemin doğruluğunun denetlenmesini istemesi de, davanın niteliği gereği mümkün değildir. Yapılacak yargılama neticesinde verilecek hüküm de taşınmazın tamamı hakkında olacaktır. Bu nedenle, TMK’nin 693/3. maddesi uyarınca her bir paydaşın diğer paydaşları temsilen dava açabileceğinin kabulü gerekir.
    Hal böyle olunca; Mahkemece, davacının tek başına dava açabileceği, bir başka ifadeyle dava açmakta aktif dava mevcut olduğu gözetilmek suretiyle, işin esasına girilerek Dairenin yerleşik ilke ve esaslarına uygun araştırma ve inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın usulden reddedilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 373/1 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara