Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2020/6833 Esas 2022/10972 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/6833
Karar No: 2022/10972
Karar Tarihi: 09.06.2022

Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2020/6833 Esas 2022/10972 Karar Sayılı İlamı

7. Ceza Dairesi         2020/6833 E.  ,  2022/10972 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : 5607 sayılı Yasaya aykırılık
    HÜKÜM : Hükümlülük, müsadere

    Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
    Sanık ... müdafiinin ve malen sorumlu vekilinin temyiz istemine yönelik yapılan incelenmesinde ise;
    Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen " Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir." şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği ve anılan madde uyarınca suça konu kaçak eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı tutarındaki miktarın hüküm verilinceye kadar Devlet Hazinesine ödenmesi halinde verilecek cezada indirim uygulanacağının hüküm altına alındığı gözetilerek, 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
    Kabule göre;
    1)Dairemizce de kabul gören Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 08.04.2014 tarihli ve 2013/7-591 Esas, 2014/171 Karar ve 16.05.2017 tarih ve 2015/398 Esas, 2017/272 Karar sayılı ilamlarında ayrıntıları belirtildiği gibi; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işleniş yer ve zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluş ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler birlikte değerlendirilip, sanığın eylemlerini tek suç veya bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirip gerçekleştirmediği bu sebeple hakkında TCK.nun 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının tartışılarak belirlenmesi bakımından;
    İncelemeye konu bu dosyaya ilişkin suç tarihinin 15.04.2015 iddianame tarihinin 13.05.2015 olduğu, UYAP kayıtlarında yapılan incelemeye göre; sanık hakkında, ... Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2021/9 Esas sayılı derdest dosyasında suç tarihinin 26.02.2015 iddianame tarihinin 28.10.2015 olduğu gözetilerek,
    Sanığın bu dosyalardaki eylemlerin benzer suç vasfına yönelik olduğu gözetilerek suç tarihine ve işlenen suçun niteliğine göre adı geçen sanığın eylemlerinin tek suç veya TCK'nun 43. maddesi kapsamında zincirleme biçimde kaçakçılık suçunu oluşturup oluşturmadığının takdir ve değerlendirilmesi bakımından dosyaların incelenmesi, gerektiğinde birleştirilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,
    2)Sanık hakkında takdiri indirim uygulama maddesinin 5237 sayılı TCK'nun 62/1. madde ve fıkrası yerine TCK'nun 62. maddesinin yazılması suretiyle CMK'nun 232/6. maddesine aykırı davranılması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin ve malen sorumlu vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.06.2022 tarihinde malen sorumlu vekilinin temyiz itirazları yönünden oy çokluğuyla, diğer hususlardan oy birliğiyle karar verildi.
    ( K.K.D)
    KISMEN KARŞI DÜŞÜNCE
    Sayın daire çoğunluğuyla uyuşmazlığımız, şikayetçi olmayan malen sorumlunun hükmü temyiz edip edemeyeceğine ilişkindir.
    Kural olarak ceza muhakemesinde taraflar iddia makamını oluşturan savcı ile savunma makamını oluşturan sanıktan ibarettir. Ancak sanığın işlediği suçtan zarar gören kimse de, sanığın cezalandırılması için bazen davada taraf olmak isteyebilir, kendisi de savunma makamının karşısında sanığın bu suçu işlediğini ve ne şekilde işlediğini ispat etmek için rol almayı talep edebilir, işte bu durumda, sanığın işlediği suçtan etkilenen kimsenin davaya bu türlü müdahale etmesi için, onun katılan olarak davaya katılması gerekir.
    Davada Cumhuriyet Savcısının yanında onun gibi bir kısım haklara sahip olmak için müracaat edilmesine katılma, müracaat edene ise katılan denir.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda, kamu davasına katılma konusunda suç bakımından bir sınırlama getirilmemiş, ilke olarak şartların varlığı halinde tüm suçlar yönünden kamu davasına katılma kabul edilmiştir. Öğreti ve uygulamada kamu davasına katılma yetkisi bulunan kişinin “suçtan zarar görmesi” şartı aranmış, ancak Kanunda'“suçtan zarar gören” ve “mağdur” kavramlarının tanımı yapılmadığı gibi, zararın maddi ya da manevi olduğu hususu bir ayrıma tâbi tutulmamış ve sınırlandırılmamıştır.(CGK’nun 14.01.2014 tarih ve 2013/8-222- 2014/6)
    Davaya ancak, sanığın işlediği suçun, malen sorumlusu, mağduru veya suçtan zarar göreni katılabilir. Kamu davasına herkesin katılma olanağı bulunmamaktadır, Bir kimsenin kamu davasına katılabilmesi için, sanığın işlediği suçun, malen sorumlusu, mağduru veya suçtan zarar göreni olması gerekir.
    Malen sorumlu; işlenmiş olan suçun hükme bağlanması ve hükmün kesinleşmesinden sonra, maddî ve malî sorumluluk taşıyarak hükmü sonuçlarından etkilenecek veya bunlara katlanacak kişidir.” biçiminde tanımlanmıştır.(CGK. 14.01.2014 tarih ve 2013/8-222- 2014/6)
    Malen sorumlunun kamu davasına katılabilmesi için, kovuşturma aşamasında şikayetçi olması gerekir. Kovuşturma aşamasında şikayetçi olmayan kimse kamu davasına katılamayacağı gibi kanun yollarına da başvuramayacaktır.
    Bu itibarla uyuşmazlığa konu dava dosyasında, malen sorumlunun 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 234 ve 237. maddeleri gereğince katılma hakları hatırlatılmasına rağmen sanıktan şikayetçi olmadığını belirttiği ve katılma isteminde bulunmadığı anlaşılmakla malen sorumlunun davaya katılmaya ve dolayısıyla hükmü temyiz hakkı bulunmadığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesince uygulanması gereken 1412 sayılı CUMK’nun 317. maddesi uyarınca malen sorumlu vekilinin temyiz talebinin reddi gerekirken dosyanın esasına girilmesi yönünde Sayın çoğunluğun kararına iştirak edilmemiştir. 09/06/2022

    Hemen Ara