Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2022/3760 Esas 2022/7467 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/3760
Karar No: 2022/7467
Karar Tarihi: 28.09.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2022/3760 Esas 2022/7467 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, davalıların adına yapılan kadastro tespitinin iptali istemiyle dava açmıştır. Mahkeme, taşınmazın 2100 metrekare kısmı yönünden davanın kabulüne karar vermiştir. Davacı vekili, ilamın infazı için tapu müdürlüğüne gönderilen ilam suretinde parsel numarasının yanlış yazıldığını ve söz konusu hatanın düzeltilmesi için tavzih istemiştir. Mahkeme, tavzih talebinin reddine karar vermiştir. Ancak, tapu müdürlüğüne gönderilen kararın icrada tereddüt yarattığı anlaşılmıştır. Bu nedenle, davacının istemi kabul edilerek karar bozulmuştur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 305-306. maddeleri incelenmiştir. Kanun, bir hükmün yeterince açık olmaması veya icrasında tereddüt uyandırması veya birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde, taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceklerini düzenlemektedir.
Kanun Maddeleri:
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 305-306. maddeleri, bir hükmün yeterince açık olmaması veya icrasında tereddüt uyandırması veya birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde, taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceğini düzenlemektedir.
8. Hukuk Dairesi         2022/3760 E.  ,  2022/7467 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi


    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece verilen hükmün tavzih edilmesi talep edilmekle ek kararla tavzih talebinin reddine karar verilmiş olup, ek kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Davacı ... vekili, ... ilçesi ... Köyü 455 parsel sayılı 7.500 metrekare yüzölçümlü taşınmazın davalılar adına yapılan kadastro tespitinin iptali istemiyle dava açmıştır.
    Silifke Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmazın 2100 metrekare kısmı yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, bir kısım davalılarca temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 30.01.1992 tarih ve 1991/6820 Esas, 1992/791 Karar sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiş ve onama ilamına karşı tashihi karar yoluna gidilmediğinden hüküm 27.05.1992 tarihinde kesinleşmiştir.
    Bilahare davacı vekili, ilamın infazı için tapu müdürlüğüne gönderilen ilam suretinde parsel numarası olarak dava konusu olan ve hakkında kabul kararı verilen 455 rakamının, paraflı ve mühürlü şekilde el yazısı ile beş rakamının üzeri çizilerek değiştirildiğini ve dava dışı olan 454 rakamının yazıldığını ileri sürerek, ilamın infaz edilebilmesi için söz konusu hatanın düzeltilmesi hususunda mahkeme kararının tavzihini talep etmiştir.
    Mahkemece, 24.03.2021 tarihli ek kararla, tapu Müdürlüğünden gelen Mahkemenin 1990/185 Esas ve 1990/749 Karar sayılı kararının incelendiği, hükümdeki 1 nolu kararda " .... 2100 m2 yerin 455 parselden ayrılarak..." yazan kısmındaki 455 parselin 454 şeklinde el ile değiştirildiği ve değişikliğin mühürlenerek paraflandığının anlaşıldığı, mahkemenin 1990/185 Esas ve 1990/749 Karar sayılı kararı incelendiğinde hükmün " .... 2100 m2 yerin 455 parselden ayrılarak..." şeklinde olduğu, karar kartonundaki karar ile Tapu Müdürlüğüne giden dosya aslındaki karar nüshasının birbirinden farklı olduğunun görüldüğü, tarafların elinde bulunan hüküm nüshalarının farklı olması halinde karar kartonundaki kararın esas alınacağı, HMK madde 301/3'e göre karar kartonundaki kararın esas alınması gerektiği, karar kartonundaki kararın 455 parsel esas alınarak verilmiş olduğu, yine Tapu Müdürlüğündeki dosya aslında bulunan kararın da içerik itibariyle 455 parsel esas alınarak verildiğinin sabit olduğu gerekçesiyle tavzih isteminin reddine karar verilmiş ve iş bu ek karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, yukarıda gösterilen gerekçeyle tavzih isteminin reddine karar verilmiş ise de dosya kapsamı incelendiğinde, dava konusu taşınmazın kadastro sırasında 7.500 metrekare olarak tesbit edildiği, davacı tarafından açılan tespite itiraz davasının yapılan yargılaması neticesinde 2.100 metrekare yerin davacı adına, kalan 5.400 metrekare yerin ise tesbit gibi davalılar adına tesciline karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Tapu müdürlüğüne giden ilam suretinde hükmün 1 nolu fıkrasında " .. 2100 m2 yerin 455 parselden ayrılarak .." cümlesinde geçen 455 rakamının yerine 454 rakamı yazdığı, hükmün 2 nolu fıkrasında "455 parselin 5.400 metrekare olarak ..." cümlesinde geçen 455 rakamında ise değişlik bulunmadığı; tapu müdürlüğünde, 455 parsel sayılı taşınmazın hükmün 2 nolu fıkrasında geçen şekilde (tesbitteki 7.500 metrekare yerine) 5.400 metrekare olarak hükmen tescil işlemi yapılmış olup, ancak (tesbitte 7.500 metrekare olarak belirlenen hükmen 5.400 metrekareye düşen 455 parsel sayılı taşınmazdan eksilen) 2.100 metrekare kısım hakkındaki tescil işleminin ise, infaz için gönderilen ilgili kararda 454 rakamı yazıldığı için yapılmadığı sabittir.
    Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 305 - 306. maddelerinde, bir hükmün yeterince açık olmaması veya icrasında tereddüt uyandırması yahut birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Tavzih yoluyla, hüküm fıkrasında taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların, sınırlandırılması, genişletilmesi ve değiştirilmesi mümkün değildir.
    Somut olayda, hukuki sonuç doğurma kabiliyetine haiz olan tapu müdürlüğüne gönderilen kararın icrada tereddüt yarattığı anlaşılmakla, davacı tarafın isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, Mahkemece değerlendirmede hataya düşülerek yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile ek kararın 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 28.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara