Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2011/5908 Esas 2012/858 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/5908
Karar No: 2012/858

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2011/5908 Esas 2012/858 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı ile davalı arasında yapılan konut inşaatına paylı katılım sözleşmesi sonucu, davalı şirketin sözleşmede belirtilen 8 parselin tapuya kayıtlı olmadığının öğrenilmesi üzerine sözleşmenin feshedilmesi ve senetlerin iptali istemiyle açılan menfi tespit davası sonucunda, mahkeme davanın reddine karar vermiştir. Ancak davacı, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un tüketici işlemlerini kapsadığını ve taraflar arasındaki ilişkinin tüketici-satıcı olduğunu belirterek davanın Tüketici Mahkemesi'nde görülmesi gerektiği ve Genel Mahkeme'nin görevsizlik kararı vermesi gerektiği yolunda temyiz başvurusu yapmıştır. Mahkeme, davacının bu itirazının gözetilmediğini ve hüküm verildiğini belirterek kararı bozmuştur. Kanunun amaç, kapsam, mal, satıcı, tüketici ve hizmet tanımları ile tüketici işlemlerinin kapsamı ve uygulanması ile ilgili hususlar açıklanmıştır. 23. madde ise tüketici mahkemelerinin tüketici işlemleri konusunda yetkili olduğunu belirtmiştir.
(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi         2011/5908 E.  ,  2012/858 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat ... Aslan geldi, davalı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    KARAR
    Davacı, davalı ile 21.1.2010 tarihli konut inşaatına paylı katılım sözleşmesi düzenlediklerini, sözleşme uyarınca davalı şirkete senetler verdiğini, ancak sözleşmede belirtilen 8 parselin tapuya kayıtlı olmadığını öğrendiğini ve sözleşmeyi feshettiğini davalıya bildirdiğini, ne var ki davalının 49.000 euro bedelli senedi icraya koyduğunu ileri sürerek borçlu olmadığının tesbiti ile sözleşme gereği verilen senetlerin iptalini istemiştir.
    Davalı şirket, 8780 ada 5 parselin malikleri olduklarını, başkasına ait 6 parsel içinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptıklarını, 8780 adada 7 parsel olup, 5 ve 6 numaralı parsellerin tevhidi sonucu oluşacak parselin 8 parsel numaralı olacağını, daire tapusunun da 15.4.2011 tarihinde verileceğinin taahhüt edildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede dairenin verileceği tarihin 15.4.2011 olarak kararlaştırıldığı, davacının dava açtığı tarihin daha önceki bir tarih olduğu, davalının edimini ifa zamanının henüz gelmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yine anılan yasanın 3/d maddesinde, “hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyet” olarak tanımlanmıştır.
    Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. 4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
    Somut olay değerlendirildiğinde taraflar asındaki ilişki mesken satımına ilişkin olup davacının yasada tanımlanan şekilde tüketici ve davalının satıcı olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davaya bakmaya Genel Mahkeme değil Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda hak kazanılmış hak söz konusu olamaz. O halde mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esasına girilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    2-Bozma nedenine göre, davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Birinci bentte açıklanan nedenlerle, temyiz edilen kararın BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 900,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 18.40 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 24.1.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara