Esas No: 2021/5331
Karar No: 2022/7473
Karar Tarihi: 28.09.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/5331 Esas 2022/7473 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/5331 E. , 2022/7473 K.Özet:
Tokat Kadastro Mahkemesi'nde görülen bir davada, Hazine vekili, davalı lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşullarının oluşmadığını ileri sürerek kadastro tespitinin iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkeme, davalı lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşullarının varlığını kabul ederek, davayı reddetmiştir. Davacı vekili, Bölge Adliye Mahkemesi'ne istinaf başvurusunda bulunmuştur. Bu başvuru sonucunda yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmazın zilyetliğinin kesintiye uğramadığı gerekçesiyle davayı reddeden karar, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince esastan reddedilmiştir. Temyiz edilen bu karar, kanun maddelerinin de incelenmesi sonucu onanmıştır. Kanun maddeleri ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleridir ve taşınmazın zilyetliğiyle ilgili şartları belirlemektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Tokat Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında Tokat Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro çalışmaları sırasında, Tokat ili Yeşilyurt ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 130 ada 16 parsel sayılı taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, davalı ... adına tesbit edilmiştir.
Davacı Hazine vekili, davalı lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, kadastro tespitinin iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın, 2016 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda kesinleşen ormanlar ile idari sınır arasında, kültür parseli olarak kaldığı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu 14. ve 17. maddesindeki şartların varlığı halinde zilyet adına tespite konu olabileceği, kadastro komisyonun tarafından yapılan işlemde yöntem olarak usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davaya konu taşınmazın orman bilirkişisi raporunda da belirtildiği üzere ormanlık alanda kalmadığı, öncelerinin de orman ve orman sayılan yerlerden olmadığı, ziraat bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere taşınmazın tarım arazisi niteliğinde olduğu, mahalli bilirkişi ve tutanak bilirkişisi beyanlarından da anlaşılacağı üzere evveliyatında davalının murislerinden sonrasında ise davalının taşınmazdaki zilyetliğnin eklemeli şekilde kesintiye uğramadığı, mirasçılar arasında taksim olgusunun ya da murisin dava konusu taşınmazı sağlığında davalıya devrettiği hususu ispatlanamamış olsa da, davanının niteliği gereği, uyuşmazlığın çözümünde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun uygulama alanı bulamayacağı ve davalı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu 14 ve 17. maddesindeki şartların oluştuğu gerekçesiyle verilen davanın reddi ile Tokat İli Yeşilyurt İlçesi ... Mahallesi 130 ada 16 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağına yapılan itiraz sonrasında düzenlenen 31.05.2016 tarihli komisyon tutanağındaki gibi tesciline ilişkin önceki karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmekle Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, esasa etkili bir kısım deliller toplanmadan ve değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğundan bahisle davacı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nin 353/(1)-a.6. maddesi gereğince kabulü ile Tokat Kadastro Mahkemesinin 28/04/2017 tarih ve 2016/29 Esas, 2017/375 Karar sayılı kararının kaldırılmasına ve dosyanın yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin iade kararı sonrası İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmazın, 2016 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda kesinleşen ormanlar ile idari sınır arasında, kültür parseli olarak kaldığı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu 14. ve 17. maddesindeki şartların varlığı halinde zilyet adına tespite konu olabileceği, kadastro komisyonun tarafından yapılan işlemde yöntem olarak usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu taşınmazın evveliyatının orman olmadığı, ziraat bilirkişi raporuna göre taşınmazın etrafını çevreleyen komşu ve civar parsellerin hiç birinde mera bulunmadığı, meraya has yabancı otların bulunmadığı, taşınmazın III. sınıf kuru tarım arazisi niteliğinde olduğu, mahalli bilirkişi ve tespit bilirkişi beyanlarına göre dava konusu taşınmazın evveliyatında davalının babası tarafından tarla olarak kullanıldığı, yaklaşık 25-30 yıl önce murisin vefatı ile taşınmazın davalıya kaldığı, davalı tarafından da aynı suretle kullanılmaya devam edildiği, zilyetliğin kesintiye uğramadığı, teknik bilirkişi raporlarının, mahalli bilirkişi beyanlarıyla ve dosya kapsamıyla uyumlu olup, hüküm kurmaya elverişli olduğu, dava konusu taşınmazın evveliyatının orman olmadığı, öncesi bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanılan, köylülerin hayvanlarının otlatıldığı, kamu orta malı niteliğinde mera olmadığı, devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerden de olmadığı, batısı ve güneyindeki orman arazisinden net bir biçimde ayrıldığı, çevresindeki tarım arazileri ile benzerlik gösterdiği, zilyetlik ve bayi araştırmalarının yapılıp, davalı adına 3402 sayılı Kadastro Kanunu 14. ve 17. maddesindeki şartların varlığı göz önüne alındığında, davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine, 130 ada 16 parsel sayılı taşınmazın kadastro komisyon kararı gibi tesciline karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nin 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 28.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.