Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2022/3430 Esas 2022/7579 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/3430
Karar No: 2022/7579
Karar Tarihi: 29.09.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2022/3430 Esas 2022/7579 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Bu karar, İstanbul'da bulunan Mülhak Sadrazam Amcazade Köprülü Hüseyin Paşa Bin Hasan Ağa Vakfı'nın galle fazlasına müstehak evlatlarının tespitine ilişkin bir dava ile ilgilidir. Mahkeme, davacıların bu vakfın evlatları olduğunu tespit etmiş ve dava kabul edilmiştir. Ancak davalı tarafın temyiz itirazları sonucunda yapılan incelemelerde, vakfın evlatları için galleye müstehak olma şartının yalnızca belirli vakfiyelerde geçerli olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle, hüküm fıkrası kanun maddelerine uygun şekilde düzenlenerek, sadece belirli vakfiyelerin kapsamına girip girmediği araştırılmak suretiyle yeniden yargılama yapılmadan onanmıştır.
Kanun maddeleri:
- Vakıflar Kanunu'nun 3. maddesi: Mülhak ve mazbut vakıf tanımları
- Vakıflar Kanunu'nun 6. ve 7. maddeleri: Mazbut vakıfların yönetimi ve temsil edilmesi
- HMK'nin 370/2. maddesi: Hükmün düzeltilerek onaylanması
8. Hukuk Dairesi         2022/3430 E.  ,  2022/7579 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Galle Fazlasına Müstehak Vakıf Evladı Tespiti İstemli

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    K A R A R
    Dava dilekçesinde, davacıların İstanbul'da kurulu Mülhak Sadrazam Amcazade Köprülü Hüseyin Paşa Bin Hasan Ağa Vakfının galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduklarının tespiti istenmiş; İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulü ile davacıların dava konusu vakıf için galleye müstehak vakıf evladı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
    Davanın kabulüne dair İlk Derece Mahkemesince verilen kararı davalı ... vekilinin istinaf etmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, iş bu kararın temyiz edilmesi üzerine ise Dairemizce vakfın mütevellisinin aynı zamanda davacı olması nedeni ile menfaat çatışması olduğu, vakfa temsil kayyımı atandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekçesi ile mahkeme kararının bozulması sonrası dosya kendisine gönderilen İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak usûl eksikliği giderilerek davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı ... vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava, birden fazla vakfiyesi bulunan vakfın gelir fazlasından faydalanma amacına yönelik galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
    1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2. 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 3. maddesinde; mülhak vakıf, mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin yürürlük tarihinden önce kurulan, yönetimi vakfedenlerin soyundan gelenlere şart edilen ve bu kişiler tarafından; mazbut vakıf ise bu Kanun uyarınca Genel Müdürlükçe yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin yürürlük tarihinden önce kurulan ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflar olarak tanımlandıktan sonra, aynı Kanun'un 6. ve 7. maddelerinde ise mazbut vakıfların ... tarafından yönetilip temsil edileceği, Kanun'un (5737 sayılı Vakıflar Kanunu) yürürlüğe girmesinden önce mazbut vakıflar arasına alınan vakıflarla, bu Kanun'a göre mazbut vakıflar arasına alınan vakıflara bir daha yönetici seçimi ve ataması yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.
    Vakıflar Kanunu ve Vakıflar Yönetmeliğine göre, galle fazlası evlada şart kılınan mazbut ve mülhak vakıflarda vakfedenin soyundan gelen ve bu nedenle vakfın gelirinden (gallesinden) yararlanma hakkına sahip olan kişiler için öncelikle dava açılması ve bu haklarının dava ile tespit edilmesi aranmıştır. Uygulamada bu dava, vakıflarda evladiye davaları, vakıf evladı ya da galleye müstehak evlat olduğunun tespiti davası şeklinde isimlendirilmiştir. Belirtmek gerekir ki vakıf evladı kavramı daha çok, vakfedenin çocukları ya da alt soyundan gelenler için kullanılan bir kavram olup, vakfedenin akrabaları ya da vakıftan yararlanan ismi ile belirtilmiş kişileri kapsamamaktadır.
    Vakfın geliri üzerinde hak sahibi olduğuna ilişkin davayı, vakfiye uyarınca galleden yararlanma hakkı olan, yani vakfeden ile soybağı olan ya da soybağı olmasa bile galleden kendisine pay özgülenen diğer kişiler açabilir.
    Galle fazlası evlada şart kılınan vakıflarda, galle fazlasının alınabilmesi için açılan davada öncelikle vakfeden ile soybağının ispatlanması, sonra da vakfiyede öngörülen şartların gerçekleşmesi gerekir. Yani bu tür davalarda incelenecek ilk husus; davacılar ile vakfeden arasında iddia edildiği üzere kan bağı yolu ile soybağı mevcut olup olmadığı, eğer soybağı kurulabiliyorsa ikinci aşamada vakfiyelerde galle fazlası için öngörülen şartların somut olayda davacılar yönünden gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması olacaktır.
    Bir vakfın evladı olunabilmesi için vakfın kurucusuna kadar soybağının götürülmesi zorunlu olmayıp, daha önceden kesinleşmiş mahkeme kararı ile evlat olduğuna karar verilen kişilerle veya 1943 tarihli Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararına göre tevliyeti evlada bırakılan vakıflarda mütevellilik yapan kişilerle yöntemince kanbağı ilişkisinin kurulması yeterlidir. Dolayısı ile idarenin (... veya Mülhak Vakıf Yönetiminin) tek taraflı olarak evlat listesine yaptığı dayanaksız bir kayıt yeterli olmayıp, açıkça galle fazlasını almaya hak kazanıldığını gösterir bir mahkeme ilamına dayalı olarak vakıf evlat listesine eklenen kişiler, daha sonra açılacak vakıf evlatlığı davalarında kesin hüküm olmasa da güçlü delil olarak değerlendirilebilecektir.
    Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; davacıların babaları ile vakfeden arasında daha önce kesinleşmiş mahkeme kararı ile soybağının kurulmuş olması sebebiyle davacılar ile vakfeden arasında kan bağı yolu ile soybağının mevcut olduğu, dava konusu vakfın birden fazla vakfiye ile zeyl vakfiyesinin mevcut bulunduğu, galle fazlası evlada bırakılan vakfiyelerde galle fazlası batın tertibi, kız-erkek evlat ayrımı olmaksızın vakfın evlatlarına bırakıldığı, ancak Evâil-i Zilkade 1113 H. (1702 M.) tarihli zeyl vakfiyede galle fazlası için "...ve hasıl olan gallesinden iktiza eden tamirat ve termimatı riayet olunduktan sonra fazla kalan galle ve re'y ve neması zikrolunan Oklağılı karyesi ehalisi üzerlerine nazil olan tekalife sarf oluna..." şeklinde şart getirilerek bu vakfiyede belirtilen akarlardan elde edilecek gelirin öncelikle bakım ve onarım yapılması, artan gelir olursa da Oklağılı Köyü halkına getirilen vergilere sarf edilmesinin şart koşulduğu yani bu vakfiye yönünden galle fazlasının evlada bırakılmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, yalnızca gallenin evlada bırakıldığı vakfiyeler yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, uygulamada ve infazda çelişki oluşturabileceği düşünülmeden bütün vakfiyeleri kapsayacak şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değil ise de, bu hatanın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasının HMK’nin 370/2. maddesi gereğince aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile mahkeme kararının hüküm kısmının birinci paragraftaki "... Vakfı'nın..." ibaresinden sonra gelmek üzere "Evâil-i Zilkade 1113 H. (1702 M.) tarihli zeyl vakfiye hariç" ibaresinin hükme eklenmesine, 6100 sayılı HMK'nin 370/2. maddeleri uyarınca hükmün bu şekliyle düzeltilerek ONANMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 29.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara