Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2011/5270 Esas 2012/636 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/5270
Karar No: 2012/636

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2011/5270 Esas 2012/636 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi         2011/5270 E.  ,  2012/636 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki mülkiyet davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı ... ve davalı vekili avukat ... gelmiş, bu sırada davacının Türkçe bilmediği anlaşıldığından kendisine tercüman bilirkişi olarak kendi isteğiyle gözetilerek M. Şehit Başaran yeminli tercüman olarak temsil ettikten sonra duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR

    Davacı, yabancı uyruklu olup Türkiye’de yaşadığını, araç almak istediğini, yabancı uyruklu olmasından dolayı alım satım işlerinin uzun ve sorunlu olacağı nedeniyle 48 GF 744 plaka sayılı aracı 17.12.2007 tarihinde yetkili bayiden davalı adına satın aldığını, aracın parasını bizzat kendisi ödediğini, taraflar arasında aracın mülkiyetinin kendisine ait olup tarafından kullanılacağı ve talep halinde devrinin üzerine yapılacağı, yapılmaz ise araç bedelinin ödeneceği hususunda inanç sözleşmesi yapıldığını, bir müddet sonra aracın devrini alma isteğini ihtar ile karşı tarafa bildirdiğini, ancak ihtar gereğinin yerine getirilmediğini belirterek araç bedeli olan 33.674,30 TL nin yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiş, birleşen davası ile de, aracın mülkiyetinin aidiyeti ile taraflar arasında aktedilen sözleşmenin 7.maddesinde belirlenen cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, aracın iddia edildiği gibi davacı tarafından alınmadığını, bizzat bedelini ödeyerek kendisi satın aldığını, esasen davacının yurt dışından parası geldiğinde araç bedelini ödeyeceğini söyleyerek satış bedelini ödemesini sağladığını, aradaki dostluğa ve iyi niyete güvenerek satış bedelini ödediğini ve aracı bedelsiz olarak davacıya teslim ettiğini, ancak davacının araç bedelini ödemediğini, sözleşme uyarınca aracın zilyetliğini devrettiğini, ancak araç bedelinin ödenmediğini, araç bedeli ödenmediği için de aracın devrini vermediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı, yabancı uyruklu olmasından dolayı satın aldığı aracı davalı adına tescil edildiğini ve bu hususta taraflar arasında sözleşme aktedildiğini, istemine rağmen araç devrininde yapılmadığını belirterek eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığından, mülkiyet talebinde bulunulamayacağı, araç bedelinin de ödendiği usulünce ispat edilmediğinden davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar 5.12.2007 tarihinde araç devrini öngören sözleşme düzenlemişler, 17.12.2007 tarihinde de davalı adına dava ve sözleşmeye konu araç kayıt altına alınmıştır. 5.12.2007 tarihli sözleşme bütün halinde değerlendirildiğinde kabulün aksine alım satım sözleşmesi dışında davaya konu aracın davacıya ait olduğunu gösteren inançlı işlem sözleşmesi niteliğindedir. Öyle olunca, Mahkemece sözleşmenin bu niteliği ve kapsamda değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 18,40 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 19.1.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara