Esas No: 2021/1708
Karar No: 2022/11341
Karar Tarihi: 22.06.2022
Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2021/1708 Esas 2022/11341 Karar Sayılı İlamı
7. Ceza Dairesi 2021/1708 E. , 2022/11341 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
I-Katılan Gümrük İdaresi adına Hazine vekilinin, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında verilen beraat hükümleri ile sanık ... hakkında verilen davanın reddine dair hükümlere yönelik temyiz isteği üzerine yapılan incelemede;
Yapılan duruşmaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, gösterilen gerekçeye ve takdire göre, katılan Gümrük İdaresi adına Hazine vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
II-Katılan Gümrük İdaresi adına Hazine vekilinin ve sanık ...'nin, sanık hakkındaki mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Sanık ...’nin işyerinde yakalanan pipo tütünleri yönünden eyleminin suç tarihi itibariyle 4733 sayılı Yasanın 8/4, kaçak makaronlar yönünden ise 5607 sayılı Yasanın 3/5. maddelerinde düzenlenen suçları oluşturacağı ve ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği ancak; 11.04.2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6455 sayılı ve 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasalar ile değişik 5607 sayılı Yasa hükümleri ile 5237 sayılı TCK'nun 44. maddesinde düzenlenen "fikri içtima" hükümleri gereğince her iki eylemin tek suç kapsamında olacağı, buna göre eylemin kül halinde suç tarihinden sonra 11/04/2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6455 sayılı Yasa ile değişik 5607 sayılı Yasanın 3/18. maddesi kapsamında olduğu ve halen yürürlükte bulunan 6545 sayılı Yasa ile değişik 5607 sayılı Yasanın 3/18. maddesi ile de aynı düzenlemenin korunduğu cihetle,
Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen "Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir." şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine 7242 sayılı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla,
Suç tarihinde yürürlükte olan 4733 sayılı Yasa ile 6545 ve 7242 sayılı Yasalar ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 3/18-son maddesinin yollamasıyla 3/5, 3/10, 3/22, 5/2. maddelerinin somut olaya uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri ile 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
Yasaya aykırı, katılan Gümrük İdaresi adına Hazine vekilinin ve sanık ...'nin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
III- Katılan Gümrük İdaresi adına Hazine vekilinin, sanık ... hakkındaki mahkumiyet hükmüne yönelik temyizinin incelenmesinde;
1)Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen "Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir." şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasanın 62.maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
2)28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasa ile 5607 sayılı Yasanın 3/5. maddesinde yapılan değişiklik öncesi anılan maddede öngörülen hapis cezası üst haddinin 2 yıl olduğu gözetilerek;
Anayasa Mahkemesi'nin 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile yeniden düzenlenen ve 5271 sayılı CMK’nun 251/1. maddesinde hüküm altına alınan basit yargılama usulüne ilişkin aynı Yasanın geçici 5/1-d bendinde yer alan “...kovuşturma evresine geçilmiş...” ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmesi, aynı şekilde 16.03.2021 tarihli, 31425 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 14.01.2021 tarih ve 2020/81 E., 2021/4 K. sayılı kararı ile yargılama aşamasında olup, henüz kesinleşmiş hükümle sonuçlanmamış dosyalar yönünden, ceza miktarı üzerinde fail lehine etki doğuracağı, bu nedenle belirli bir tarih itibarıyla hükme bağlanmış olan dosyalarda basit yargılama usulünün uygulanmamasının Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle 7188 sayılı Yasanın 31. maddesiyle eklenen Geçici 5. maddenin (d) bendinde yer alan "...hükme bağlanmış..." ibaresinin iptal edildiği de dikkate alınmak suretiyle, TCK'nun 7. ve CMK’nun 251. maddeleri uyarınca dosyanın "basit yargılama usulü" yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3)Dairemizce de kabul gören Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 08.04.2014 tarih ve 2013/7-591 Esas, 2014/171 Karar sayılı kararında ayrıntıları belirtildiği gibi; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işleniş yer ve zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluş ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler birlikte değerlendirilip, sanığın eylemlerini bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirip gerçekleştirmediği ve hakkında TCK'nun 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının tartışılarak belirlenmesi bakımından;
İncelemeye konu bu dosyaya ilişkin suç tarihlerinin 30.06.2012, 03.07.2012 ve 04.07.2012 olduğu, iddianame düzenleme tarihinin ise ana dosyada 31.03.2014 ve birleşen Kocaeli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/365 E. sayılı dosyasında ise 21.05.2013 olduğu,
UYAP'ta yapılan kontrolde;
Sanık hakkında temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılan Devrek 1. Asliye Ceza Mahkemesi’ nin 2013/175 E - 2014/667 K. sayılı dosyasında sanığa atılı eylem ile ilgili olarak suç tarihinin 27.06.2012, iddianame düzenleme tarihinin ise 10.06.2013 olduğu,
Yargılaması halen devam etmekte olan Balıkesir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/517 E. sayılı dosyasında sanığa atılı eylem ile ilgili olarak suç tarihinin 03.07.2012, iddianame düzenleme tarihinin ise 13.07.2015 olduğu,
Bu dosyalardaki eylemlerin benzer suç vasfına yönelik olduğu gözetilerek suç tarihine ve işlenen suçun niteliğine göre sanığın eylemlerinin TCK'nun 43.maddesi kapsamında zincirleme biçimde kaçakçılık suçunu oluşturup oluşturmadığının takdir ve değerlendirilmesi bakımından dosyaların incelenmesi,gerektiğinde birleştirilmesi, kesinleşen dosyanın aslının ya da onaylı örneğinin dosya arasına alınması, eylemlerin TCK'nun 43. maddesi kapsamında kaldığı kabul edilmesi halinde kesinleşen karar yönünden mahsubun düşünülmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kabule göre ise;
Sanık hakkında TCK'nun 43. maddesi ile 1/4 oranında ceza artırımına karar verildiği halde 1 yıl, 3 ay yerine 1 yıl, 4 ay hapis cezasına hükmolunup, 5607 Sayılı Yasanın 4/2. maddesinin uygulanması sırasında da 1 yıl, 10 ay, 15 gün yerine 1 yıl, 12 ay hapis cezasına hükmolunmak suretiyle fazla ceza tayini,
Yasaya aykırı, katılan Gümrük İdaresi adına Hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA,
IV-Katılan Gümrük İdaresi adına Hazine vekilinin ve sanık ... müdafiinin, sanık hakkındaki mahkumiyet hükmüne yönelik temyizlerinin incelenmesinde;
1)Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen "Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir." şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasanın 62.maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
2)28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasa ile 5607 sayılı Yasanın 3/5. maddesinde yapılan değişiklik öncesi anılan maddede öngörülen hapis cezası üst haddinin 2 yıl olduğu gözetilerek;
Anayasa Mahkemesi'nin 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile yeniden düzenlenen ve 5271 sayılı CMK’nun 251/1. maddesinde hüküm altına alınan basit yargılama usulüne ilişkin aynı Yasanın geçici 5/1-d bendinde yer alan “...kovuşturma evresine geçilmiş...” ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmesi, aynı şekilde 16.03.2021 tarihli, 31425 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 14.01.2021 tarih ve 2020/81 E., 2021/4 K. sayılı kararı ile yargılama aşamasında olup, henüz kesinleşmiş hükümle sonuçlanmamış dosyalar yönünden, ceza miktarı üzerinde fail lehine etki doğuracağı, bu nedenle belirli bir tarih itibarıyla hükme bağlanmış olan dosyalarda basit yargılama usulünün uygulanmamasının Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle 7188 sayılı Yasanın 31. maddesiyle eklenen Geçici 5. maddenin (d) bendinde yer alan "...hükme bağlanmış..." ibaresinin iptal edildiği de dikkate alınmak suretiyle, TCK'nun 7. ve CMK’nun 251. maddeleri uyarınca dosyanın “basit yargılama usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3)Dairemizce de kabul gören Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 08.04.2014 tarih ve 2013/7-591 Esas, 2014/171 Karar sayılı kararında ayrıntıları belirtildiği gibi; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işleniş yer ve zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluş ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler birlikte değerlendirilip, sanığın eylemlerini bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirip gerçekleştirmediği ve hakkında TCK'nun 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının tartışılarak belirlenmesi bakımından;
İncelemeye konu bu dosyaya ilişkin suç tarihlerinin 30.06.2012, 03.07.2012 ve 04.07.2012 olduğu, iddianame düzenleme tarihinin ise ana dosyada 31.03.2014 ve birleşen İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/672 E. sayılı dosyasında ise 24.09.2012 olduğu,
UYAP'ta yapılan kontrolde;
a) Dairemizin 2021/22817 Esas sırasında kayıtlı Tokat 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/720 E, 2015/576 K. sayılı dosyasında sanığa atılı eylem ile ilgili olarak suç tarihinin 02.07.2012, iddianame düzenleme tarihinin ise 13.02.2013 olduğu,
b)Yargılaması halen devam etmekte olan Balıkesir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/517 E. sayılı dosyasında sanığa atılı eylem ile ilgili olarak suç tarihinin 03.07.2012, iddianame düzenleme tarihinin ise 13.07.2015 olduğu,
c)Yargılaması halen devam etmekte olan Kocaeli 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 2021/284 E. Sayılı dosyasında sanığa atılı eylem ile ilgili olarak suç tarihinin 14.09.2012, iddianame düzenleme tarihinin ise 11.04.2013 olduğu,
d)Yargılaması halen devam etmekte olan Diyarbakır 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/1900 E.sayılı dosyasında suç tarihlerinin 09.05.2012 ve 27.07.2012, iddianame düzenleme tarihinin ise 04.09.2012 olduğu,
e)Dairemizce 15.12.2020 tarihinde bozulmasına karar verilen Şanlıurfa 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/311 E-2015/82 K. sayılı dosyasında suç tarihinin 30.06.2012 iddianame düzenleme tarihinin ise 12.05.2014 olduğu,
f)Dairemizce 15.12.2010 tarihinde bozulmasına karar verilen Gebze 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/1539 E-2014/1036 K. sayılı dosyasında suç tarihinin 27.07.2012, iddianame düzenleme tarihinin ise 21.11.2012 olduğu,
Anılan dosyalarda sanığın eylemlerinin benzer mahiyette olduğu dikkate alınarak, anılan dosyaların incelenip, gerektiğinde birleştirilerek, sanığın bu eylemleri bir suç işleme kararı icrası kapsamında işleyip işlemediği ve hakkında TCK'nun 43.maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı hususu tartışıldıktan sonra bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Kabule göre ise;
Sanık hakkında TCK'nun 43. maddesi ile 1/4 oranında ceza artırımına karar verildiği halde 1 yıl, 3 ay yerine 1 yıl, 4 ay hapis cezasına hükmolunup, 5607 Sayılı Yasanın 4/2. maddesinin uygulanması sırasında da 1 yıl, 10 ay, 15 gün yerine 1 yıl, 12 ay hapis cezasına hükmolunmak suretiyle fazla ceza tayini,
Yasaya aykırı, katılan Gümrük İdaresi adına Hazine vekilinin ve sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. Maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA,
V-Katılan Gümrük İdaresi adına Hazine vekilinin, sanık ... hakkındaki mahkumiyet hükmüne ve davanın reddine dair hükme yönelik temyizlerinin incelenmesinde;
1)Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen "Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir." şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasanın 62.maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
2)28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasa ile 5607 sayılı Yasanın 3/5. maddesinde yapılan değişiklik öncesi anılan maddede öngörülen hapis cezası üst haddinin 2 yıl olduğu gözetilerek;
Anayasa Mahkemesi'nin 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile yeniden düzenlenen ve 5271 sayılı CMK’nun 251/1. maddesinde hüküm altına alınan basit yargılama usulüne ilişkin aynı Yasanın geçici 5/1-d bendinde yer alan “...kovuşturma evresine geçilmiş...” ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmesi, aynı şekilde 16.03.2021 tarihli, 31425 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 14.01.2021 tarih ve 2020/81 E., 2021/4 K. sayılı kararı ile yargılama aşamasında olup, henüz kesinleşmiş hükümle sonuçlanmamış dosyalar yönünden, ceza miktarı üzerinde fail lehine etki doğuracağı, bu nedenle belirli bir tarih itibarıyla hükme bağlanmış olan dosyalarda basit yargılama usulünün uygulanmamasının Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle 7188 sayılı Yasanın 31. maddesiyle eklenen Geçici 5. maddenin (d) bendinde yer alan "...hükme bağlanmış..." ibaresinin iptal edildiği de dikkate alınmak suretiyle, TCK'nun 7. ve CMK’nun 251. maddeleri uyarınca dosyanın “basit yargılama usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kabule göre ise;
1)Sanık hakkında TCK'nun 43. maddesi ile 1/4 oranında ceza artırımına karar verildiği halde 1 yıl, 3 ay yerine 1 yıl, 4 ay hapis cezasına hükmolunup, 5607 sayılı Yasanın 4/2. maddesinin uygulanması sırasında da aynı hatanın devam ettirilerek 1 yıl, 10 ay, 15 gün yerine 1 yıl, 12 ay hapis cezalarına hükmolunması,
2)Sanık hakkında 30.06.2012 tarihinde Eskişehir’de ...'nda yakalanan eşyalar nedeniyle Eskişehir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/825 E. sayılı dosyasında verilen mahkumiyet kararının Dairemizin 2017/14004 E-2020/12805 K. sayılı 16.09.2020 tarihli ilamıyla bozulmasına karar verildiği ve dosyanın halen Eskişehir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/1387 E. sırasında derdest olduğu ve dosyanın henüz kesinleşmediği gözetilmeden verilen cezanın sanık hakkında iş bu dosya nedeniyle verilen cezadan mahsubuna karar verilmesi,
3) Sanık hakkında 30.06.2012 tarihinde Eskişehir’de ...'nda yakalanan eşyalar nedeniyle Eskişehir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/1387 E. sırasında kayıtlı dosyanın halen derdest olduğu görülmekle, tüm kanıtların birlikte değerlendirilmesi ve sanık hakkında 5607 sayılı Yasanın 4/2.maddesinin uygulanması bakımından her iki dosyanın birleştirilerek birlikte görülmesi gerektiği gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Yasaya aykırı, katılan Gümrük İdaresi adına Hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA,
VI-Katılan Gümrük İdaresi adına Hazine vekili ve ...’un temyiz taleplerinin incelenmesinde;
1)Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen "Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir." şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasanın 62.maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
2)28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasa ile 5607 sayılı Yasanın 3/5. maddesinde yapılan değişiklik öncesi anılan maddede öngörülen hapis cezası üst haddinin 2 yıl olduğu gözetilerek;
Anayasa Mahkemesi'nin 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile yeniden düzenlenen ve 5271 sayılı CMK’nun 251/1. maddesinde hüküm altına alınan basit yargılama usulüne ilişkin aynı Yasanın geçici 5/1-d bendinde yer alan “...kovuşturma evresine geçilmiş...” ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmesi, aynı şekilde 16.03.2021 tarihli, 31425 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 14.01.2021 tarih ve 2020/81 E., 2021/4 K. sayılı kararı ile yargılama aşamasında olup, henüz kesinleşmiş hükümle sonuçlanmamış dosyalar yönünden, ceza miktarı üzerinde fail lehine etki doğuracağı, bu nedenle belirli bir tarih itibarıyla hükme bağlanmış olan dosyalarda basit yargılama usulünün uygulanmamasının Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle 7188 sayılı Yasanın 31. maddesiyle eklenen Geçici 5. maddenin (d) bendinde yer alan "...hükme bağlanmış..." ibaresinin iptal edildiği de dikkate alınmak suretiyle, TCK'nun 7. ve CMK’nun 251. maddeleri uyarınca dosyanın “basit yargılama usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
3)Sanık hakkında TCK'nun 43. maddesi ile 1/4 oranında ceza artırımına karar verildiği halde 1 yıl, 3 ay yerine 1 yıl, 4 ay hapis cezasına hükmolunup, 5607 sayılı Yasanın 4/2. maddesinin uygulanması sırasında da aynı hatanın devam ettirilerek 1 yıl, 10 ay, 15 gün yerine 1 yıl, 12 ay hapis cezalarına hükmolunması,
Yasaya aykırı, katılan Gümrük idaresi adına Hazine vekilinin ve sanık ... ‘un temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA,
VII)Katılan Gümrük İdaresi adına Hazine vekilinin ve sanık ... müdafiinin sanık hakkındaki mahkumiyet hükmüne yönelik temyizlerinin incelenmesinde;
Tüm dosya kapsamının incelenmesinde ..., ..., ... ve ... tarafından sanık ...’nun “9179732 numaralı PTT Bank hesabına” yatırılan paralarla ilgili olarak, sanığın değişmeyen savunmalarında hesabın ağabeyi ... tarafından kullandığını beyan etmesi, sanık ...’in de savunmayı doğrulaması, hesaba para aktaran ..., ... ve ...'nun sadece kendilerine verilen hesap numarasına para yatırdıklarını, sanık ...’ı tanımadıklarını beyan etmeleri, sanık ... hakkında herhangi bir tape görüşmesinin bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanığın savunmasının aksine atılı suçu işlediğine dair mahkumiyete yeterli delil elde edilmediği anlaşılmakla sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, katılan Gümrük idaresi adına Hazine vekilinin ve sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.