Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/9282 Esas 2022/7770 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/9282
Karar No: 2022/7770
Karar Tarihi: 06.10.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/9282 Esas 2022/7770 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Mahkeme kararında, tapu iptali ve tescil davasıyla ilgili olarak davacı tarafın 105 ada 16 ve 23 numaralı parseller ile 105 ada 59 ve 58 numaralı parsellerin birleştirilerek kendisine tescil edilmesi talep edildiği belirtilmiştir. Mahkemece yapılan inceleme ve keşiflerin yeterli olmadığı, taşınmazların orman sayılıp sayılmadığının belirlenmeden tescil işleminin yapılamayacağı ifade edilmiştir. Bu nedenle, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı getirtilerek, uzman orman mühendisi, harita mühendisi ve ziraat mühendisinin yardımıyla yeniden inceleme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı, vergi kayıtlarının kapsamının belirlenmesi ve sulu/susuz toprak miktarının tespiti konularında da çalışma yapılması gerektiği vurgulanmıştır. Son olarak, dava konusu taşınmazların imar uygulaması da göz önüne alınarak karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Kanun maddeleri olarak; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar, 3402 sayılı Kanun'un 45. maddesi ve Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 tarihli ve 31/13 Esas-Karar; 14.03.1989 tarihli ve 35/13 Esas-Karar ve 13.06.1989 tarihli ve 7/25 Esas-Karar sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanun'un 14. maddesi olarak belirtilmiştir.
8. Hukuk Dairesi         2021/9282 E.  ,  2022/7770 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı, kendisine ait 105 ada 16 ve 23 numaralı parseller ile sırasıyla 105 ada 59 ve 58 numaralı parsellerin kadimden beri kendisi ve ataları tarafından bir bütün olarak kullanıldığını belirterek, 105 ada 59 ve 58 parsellerin tapu kaydının iptal edilip kendisine ait 105 ada 16 ve 23 parseller ile birleştirilerek adına tescilini talep etmiştir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile, ... İli Mudurnu İlçesi Karacasumandıra Köyü 105 ada 59 parsel nolu Hazine adına kayıtlı olan taşınmazın, Hazine adına olan tapusunun iptali ile davacı adına kayıtlı 105 ada 16 parsel sayılı taşınmaza eklenerek tapuya kayıt ve tesciline, aynı yer 105 ada 58 parsel nolu Hazine adına kayıtlı olan taşınmazın, Hazine adına olan tapusunun iptali ile davacı adına kayıtlı 105 ada 23 parsel sayılı taşınmaza eklenerek tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş olup; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; Mahkemece dava konusu taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyetlik koşullarının oluştuğu gerekçesiyle adına tescile karar verilmiş ise de, dava konusu taşınmazlar miktar fazlası olarak tarla niteliği ile Hazine adına tespit görmüş ve sınırında orman bulunmasına rağmen orman araştırması yapılarak zilyetlikle kazanılacak yerlerden olup olmadıkları usûlünce belirlenmemiştir. Bu nedenle; Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir harita mühendisi ve bir ziraat mühendisi yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanun'un 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 tarihli ve 31/13 Esas-Karar; 14.03.1989 tarihli ve 35/13 Esas-Karar ve 13.06.1989 tarihli ve 7/25 Esas-Karar sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanun'un 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler uzman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
    Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Ziraat mühendisi bilirkişiye inceleme yaptırılıp, taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı, imar ihyanın ne zaman başladığı, ne zaman tamamlandığı vs. belirlenip bu yolda rapor alınmalı; dava konusu taşınmazlar 1937 tarihli 250 ve 254 tahrir nolu vergi kayıtlarının miktar fazlası olarak Hazine adına tesbit ve tapuya tescil edildiğinden 250 ve 254 tahrir nolu vergi kayıtları uygulanarak kapsamları tespit edilmeli, taşınmazların vergi kaydı kapsamı dışında kalıp kalmadığı, miktar fazlası ise zilyetlikle kazanılıp kazanılamayacaları belirlenmeli, fen bilirkişine uygulamaya yönelik kroki düzenlettirilmeli, zilyetlikle kazanılacak yerlerden ise varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği ilgili tapu ve kadastro müdürlükleri ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanun'un 3.7.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
    Öte yandan; dava konusu taşınmazların imar uygulamasına tabi tutulduğu anlaşılmıştır. Mahkemece dava konusu taşınmazların yeni oluşan imar durumları da değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, imar gördüğü hususu nazara alınmadan imar uygulamasına ilişkin tüm kayıt ve belgeler getirtilmeden ve bunlar değerlendirilmeden karar verilmesi de doğru olmamıştır.
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz rapora dayanılarak yazılı biçimde karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 06.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara