Esas No: 2019/32850
Karar No: 2021/3987
Karar Tarihi: 31.03.2021
Marka Hakkına Tecavüz - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2019/32850 Esas 2021/3987 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan (suç ve karar tarihinde yürürlükte bulunan) 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/7. maddesinin aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A maddesinde düzenlenen satışa arz etme veya satma suçu yönünden de uzlaştırma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza hukuku ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik CMK’nin 253. ve 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu,
Kabule göre de;
1- TCK"nin 53/4. maddesi uyarınca kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında anılan maddenin 1. fıkrasında belirtilen hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
2- Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 31/03/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞI OY:
Katılan şirket vekilinin 18/03/2015 tarihli şikayet dilekçesi üzerine yürütülen soruşturma neticesinde sanık ..."ın müşteki şirket adına tescilli ve korumaya sahip ürünlerinden bir kısmını taklit olarak satışa arz etmek suretiyle katılan firmanın marka hakkını ihlal ettiği iddiasıyla açılan kamu davasının yargılaması sonunda; sanığın üzerlerinde katılan adına tescilli markanın taklit olarak kullanıldığı ürünleri satışa sunarak Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5833 sayılı yasa ile değişik 61/A maddesinin 1. fıkrasına muhalefet suçundan mahkumiyetine hükmedilmiştir
Sanığın temyiz talebi üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonunda atılı suçun sübut bulduğu kabul olunarak sair hususlar yönünden hükmü bozulmasına karar verilmiştir.
Sayın çoğunluk ile görüş ayrılığımız suçun sübutuna yöneliktir
Şöyle ki;
Sanık savunmasında: suça konu orjinal olmayan eşofman altları İtalya"da bulunduğum sırada çalışanlarım tarafından alınmıştır. Antep"ten, Mersin"den ve çeşitli yerlerden gelen firmalar iş yerimize numune ürünler bırakmaktadır, suça konu ürünler de aynı şekilde bırakılmıştır, bu ürünler tezgahın altında durmaktaydı satışa sunulmamıştır, kamera görüntüleri incelendiğinde olay daha iyi anlaşılacaktır, suça konu ürünlerde açılmamış ve serisi bozulmamış ürünlerdir, bu nedenle beraatimi istiyorum""şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkumiyet hükmünün gerekçesinde, ürünlerin, satışa arz ettiği belirtilmiş olmasına rağmen, dosya içindeki arama görüntülerinin yer aldığı CD çözüm tutanağı incelendiğinde taklit ürünün tezgahın altından çıkartıldığı, iddianın ve mahkemenin kabulünün aksine satışa arz edilmediği anlaşılmaktadır.
Tüm bu açıklamalar ışığında;
Şikayet üzerine sanığa ait iş yerinde 18/03/2015 günü yapılan aramada, üzerilerinde katılan adına tescilli markaların bulunduğu tekstil ürünleri ele geçirilen olayda; bilirkişi raporuna göre ele geçirilen bu ürünlerden 88 adet pijama takımının orijinal ürün olup, 8 adet pijama altının ise taklit ürün olduğunun tespit edilmesi, sanığın aşamalardaki savunmalarında suça konu 8 adet pijama altının, kendisi İtalya’da bulunduğu sırada iş yerindeki çalışanlar tarafından numune olarak alınıp tezgahın altına konulduğunu, bu ürünlerden haberi olmadığı gibi ürünleri satışa da sunmadığını beyan etmesi, suça konu ürünlerin diğer kıyafetlerin arasında, yerde, üst üste sıralanmış şekilde bulunduğunun arama anını gösterir kamera kaydı ve CD inceleme tutanağından anlaşılması, sanık müdafii tarafından dosyaya sunulan sanığa ait pasaport sureti ve tüm dosya kapsamından; suça konu ürünlerin sanığın bilgisi dahilinde satışa arz edildiğine ya da sanığın suç işleme kastıyla hareket ettiğine dair savunmasının aksine her türlü şüpheden uzak, mahkumiyetine yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gözetilerek, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşerek mahkumiyetine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Bu bakımdan; yukarıda açıklanan nedenler doğrultusunda sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun suçun sübut bulduğu gerekçesiyle mahkumiyet yönündeki görüşüne iştirak etmiyorum.