Esas No: 2021/13449
Karar No: 2022/7878
Karar Tarihi: 11.10.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/13449 Esas 2022/7878 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/13449 E. , 2022/7878 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Mahkemece verilen önceki karar Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuş olup, bozma ilamında özetle "davacının dava konusu ettiği 939 ve 941 parsel sayılı taşınmazlar arasında kalan alanın kadastro sırasında çalılık olarak tapulama harici bırakıldığı ve bu bölüm hakkında tutanak düzenlenmediği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 26. maddesi uyarınca Kadastro Mahkemesinin görevinin kadastro tutanağının düzenlenmesiyle başlayacağı, paftasında çalılık olarak tapulama harici bırakılan yer hakkındaki uyuşmazlığa bakmanın Kadastro Mahkemesinin görevi dışında bulunduğu, buna göre kadastro tutanağı düzenlenmeyen çekişme konusu taşınmaz hakkında görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esasına girilerek reddine karar verildiği; ayrıca Mahkemece dava konusu 939 ve 941 parsel sayılı taşınmazların davacı tarafın tapu kaydının kapsamı dışında kaldığı, 939 parselde (A), 941 parselde ise (C) harfi ile gösterilen bölümler yönünden davacı yararına zilyetlik ile edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek sureti ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın karar vermek için yeterli olmadığı, dava konusu 941 parsel sayılı taşınmazın davacı ... adına tespit edilip kesinleşen 583 parsel sayılı taşınmaza kadastro tespiti sırasında uygulanan mahkeme kararı ile oluşan 16.06.1938 tarihli ve 15 nolu sicilden gelen 13.02.1970 tarihli ve 8 sıra numaralı tapu kaydının miktar fazlası, 939 parsel sayılı taşınmazın ise yine davacı ... adına tespit edilip kesinleşen 556 ve 582 parsel sayılı taşınmazlara kadastro tespiti sırasında uygulanan ve mahkeme kararı ile oluşan 14.06.1938 tarihli ve 14 nolu sicilden gelen 27.04.1973 tarihli ve 5 sıra numaralı tapu kaydının miktar fazlası olarak Hazine adına tespit edildiği, davacının dava konusu taşınmazların da tapu kaydı kapsamında kaldığını ve taşınmazların zilyetliğinde olduğunu ileri sürerek dava açtığı, 583 parsel sayılı taşınmaza uygulanan 13.02.1970 tarihli ve 8 sıra numaralı tapu kaydının 3 hududu kişi yerlerini okumakta olup güney hududunu ...., okuduğu, yine 556 ve 582 parsel sayılı taşınmazlara uygulanan tapu kaydının da kuzey hududunu ...., okumakta olup gerek 939 parsel sayılı taşınmazın batısında bulunan taşınmazlara uygulanan tapu ve vergi kayıtları gerekse 941 parsel sayılı taşınmaza komşu olan taşınmazların kayıtlarının dava konusu taşınmaz yönünü davacının miras bırakan annesi ...okuduğu, yine 941 parsel sayılı taşınmazın birleşen dosyasında yapılan keşifte dinlenen bilirkişiler ... olarak okunan sınırın ...Deresi olduğunu ve o güne kadar yön ve yatak değiştirmediğini beyan etmeleri karşısında; Mahkemece, söz konusu derenin kadimden beri yön ve yatak değiştirmeyen dere olup olmadığı, sabit sınır olarak kabul edilip edilmeyeceği ve diğer hudutların da sabit sınır olup olmadıkları konusunda yeterli araştırmanın yapılmadığı, taşınmazların niteliklerinin zilyetliğin varlığının olup olmadığının araştırılması yönünden zirai bilirkişi incelemesinin de yaptırılmadığı belirtilerek; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve aynı yönteme göre belirlenecek taraf tanıkları ile 3 kişilik zirai bilirkişi ile jeolog bilirkişi ve harita mühendisinden oluşan bilirkişi kurulu huzuru ile dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kayıtları yerel bilirkişi yardımı ile zemine uygulanması, uygulamada tapu kaydının haritası yoksa tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri esas alınması, tapu kaydında tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanması, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellere ait kadastro tespit tutanakları ve dayanak belgeleri de sorulmak sureti ile denetlenmesi, jeolog bilirkişiden ...Deresi olarak gösterilen derenin kadim dere olup olmadığı, yön ve yatak değiştirip değiştirmediği gibi konularda ayrıntılı rapor alınması, harita mühendisi uzman bilirkişiye tapu kayıtlarında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmesi, böylece tapu kayıtlarının kapsamının kesin olarak belirlenmesi, 3 kişilik zirai bilirkişi kurulundan taşınmazların niteliği, özellikle tapu kaydının kapsamı dışında kalan yerler açısından tespit tarihinden önceye ilişkin kullanımın olup olmadığı hususlarında ayrıntılı rapor alınması, tapu kayıtlarının kapsamları dışında kalan bölümler olduğu takdirde kadastro tespit gününe kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinme koşullarının davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; dava konusu 939 ve 941 parsel sayılı taşınmazlar arasında kalan tapulama harici kısım bakımından Mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde görevsizlik kararına konu kısım yönünden incelenmek üzere dosyanın Hatay Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, davacının 939 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davasının kabulü ile 939 parselin kadastro tespitinin iptaline ve Hatay 1. Noterliğinin 06.01.2017 tarihli ve 00298 no'lu mirasçılık belgesinde belirtilen payları oranında ... mirasçıları adına tapuya tesciline, davacının 941 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davasının kısmen kabulü ile, 941 parsel sayılı taşınmazın 10.04.2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda 8.000,00 m2 yüzölçümünde B harfi ile gösterilen ve 7.000, 00 m2 yüzölçümünde C harfi ile gösterilen toplam 15.000,00 m2'lik kısmın kadastro tespitinin iptali ile ayrı bir parsel numarası ile ve tarla vasfı ile Hatay 1. Noterliğinin 06.01.2017 tarihli ve 00298 nolu mirasçılık belgesinde belirtilen payları oranında ... mirasçıları adına tapuya tesciline, kalan kısmın tespit gibi tarla olarak Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... mirasçıları vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Davalı ... vekilinin 939 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki temyiz itirazları yönüyle; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul, kanun ve bozma gereklerine uygun bulunan 939 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2. Davacı ... mirasçıları vekili ile davalı ... vekilinin 941 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece dava konusu taşınmazın davacı ...’nın tutunduğu Haziran 1938 tarihli 15 nolu sicilden gelen Şubat 1970 tarihli 8 nolu tapu kaydının sadece kuzey ve güney sınırıyla uyumlu olduğu, doğu ve batı sınırı yönüyle uymadığı, bu haliyle taşınmazın anılan tapu kaydı kapsamında kalmadığı, davacılar lehine taşınmazın 10.04.2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda B ve C ile gösterilen bölümleri üzerinde davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.
Davacı ...’nın tutunduğu Haziran 1938 tarihli 15 nolu sicilden gelen Şubat 1970 tarihli 8 nolu tapu kaydının, dava konusu 941 parsel sayılı taşınmaza kuzeyden komşu miktarıyla 583 parsel sayılı taşınmaza miktarıyla uygulandığı ve davacı adına tespit edilerek kesinleştiği, tapu kaydının miktar fazlası olarak da dava konusu 941 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tespitinin yapıldığı, davacı tarafından dayandığı tapu kaydının 941 parsel sayılı taşınmazı da kapsadığı ve aynı zamanda zilyetliğinde de olduğunu öne sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Eldeki davada öncelikle çözümlenmesi gereken husus; tapu kaydının hudutlarının zeminde dava dışı 583 ve dava konusu 941 parseli bir bütün olarak açıklık bırakmayacak şekilde kapsayıp kapsamadığı, diğer bir anlatımla kaydın hudutlarının sabit olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Taşınmazda yapılan keşifler, alınan raporlar ve komşu taşınmazlara uygulanan tapu kayıtları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacı ...’nın dayandığı Şubat 1970 tarihli 8 nolu tapu kaydının kuzeyinde "... kızı ..." okumakta olup davacı ... adına bu tapuya dayalı olarak tespiti yapılan 583 parselin kuzeyinde bulunan 586 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına dayalı olarak anılan kişiler adına tespit ve tescil edildiği ve bu komşu 586 parselin tespitine esas alınan tapunun güney yönünün de davacı ...’nın evvelki malikinin ismini okuduğu, davacı tapusunun batısı “... ....,” okumakta olup 583 ve 941 parselin kısmen kuzey ve doğusunun tamamını kapsayacak şekilde 587 ve 940 parsel bulunmakta olup 587 parsele (ve tapunun miktar fazlası olarak Hazine adına tespit gören 940 parsele) revizyon gören tapu kaydının geldi kaydı olan Ekim 1958 tarihli 21 nolu tapunun iktisap sebebinde ...., zade ... ... bin ... ... ...’ye ait iken ölümüyle mirasçılarına intikal ettiğinin yazıldığı ve bilahare satış yoluyla şimdiki maliki ...intikal ederek 587 parselin ... adına tespit edildiği, Şubat 1970 tarihli 8 nolu tapu kaydının batısında okunan “...”nın batıda yer alan ve tapuya dayalı olarak tespiti 546 parsel sayılı taşınmazın evvelki malikinin olduğunun beyan edildiği, tapunun güneyinde okunan “vadi arap” ise 941 parselin güneyini boydan boya kaplayan derenin ismi olduğu, yön ve yatak değiştirmediğinin jeolog raporuyla belirlendiği gibi dereden sonra diğer dava konusu olan 939 parselin bulunduğu ve 939 parseli sınırlarıyla kapsadığı kabul edilen Nisan 1973 tarihli 5 nolu tapu kadının da kuzeyinin “vadi arap” okumakla zaten davacıya ait iki tapunun birbiriyle sınır olduğu anlaşılmaktadır.
Bu anlatımlar karşısında; davacı ...’nın dayandığı Şubat 1970 tarihli ve 8 no'lu tapu kaydının dava dışı 583 ve dava konusu 941 parsel sayılı taşınmazı bir bütün olacak şekilde kapsadığı görülmektedir. Buna göre de bu alanın tamamının tapu kaydına dayalı olarak davacı taraf adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet bulunmamaktadır.
Ayrıca kabule göre de 3 kişilik zirai bilirkişi kurulunca verilen ve uydu fotoğrafları üzerinden kendilerince yaptıkları ölçüme dayalı olarak düzenledikleri, koordinat bilgisi içermeyen rapora dayalı olarak tescil hükmünün kurulması dahi isabetsizdir.
Bu itibarla 941 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 939 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin 941 parsel hakkındaki tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, davacı ... mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarının yerinde görüldüğünden kabulüyle, 941 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine 11.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.