Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/6837 Esas 2022/7900 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/6837
Karar No: 2022/7900
Karar Tarihi: 11.10.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/6837 Esas 2022/7900 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2021/6837 E.  ,  2022/7900 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Uygulama Kadastrosuna İtiraz

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı Hazine vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Uygulama kadastrosu sonucu, ...., ili ... ilçesi ...., Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan eski 552 parsel sayılı 2.100,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 174 ada 21 parsel numarasıyla ve 1.389,54 metrekare yüzölçümlü olarak ve davalı Hazine adına kayıtlı iken yargılama sırasında tashihen diğer davalı ... adına kayden intikal ettirilen eski 553 parsel sayılı 1.500,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 174 ada 20 parsel numarasıyla ve 1.398,97 metrekare yüzölçümlü olarak tespit ve tapuya tescil edilmiştir.
    Davacı ..., uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın yüzölçümünde eksilme meydana geldiğini ve eksilmenin davalı parselden kaynaklandığını ileri sürerek, eski hale getirilmesi istemiyle dava açmıştır.
    Mahkemece verilen, davanın reddine ilişkin önceki hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20.06.2018 tarih ve 2018/2740 Esas, 2018/4062 Karar sayılı ilamıyla; "taşınmazın yargılama sırasında tashihen DSİ Genel Müdürlüğüne devredilmiş olmasına rağmen, yeni malikin davada taraf olarak yer alması sağlanmadan karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı açıklanarak, taşınmazın yeni maliki olan ...'nün davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması ve bundan sonra davanın esasına ilişkin hüküm kurulması" gereğine değinilerek sair yönler incelenmeksizin bozulmuştur.
    Bozma sonrası yapılan yargılama sırasında taşınmazın yeni maliki ...' nün davalı sıfatıyla davada yer alması sağlanmıştır.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, yargılama sırasında dava konusu taşınmazın dahili davalı DSİ'ye tahsisi suretiyle devredildiği anlaşıldığından davalı Hazine yönünden karar verilmesine yer olmadığına, dahili davalı DSİ yönünden davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 174 ada 20 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi heyetinin 08.07.2020 tarihli ek rapor ve krokisinde yeşil olarak taralı ve (A) harfi ile gösterilen 710,46 metrekarelik kısmının dahili davalı DSİ adına olan tapu kaydının iptali ile davacıya ait 174 ada 21 parsel sayılı taşınmaza eklenerek davacı adına tesciline, dava konusu 174 ada 20 parsel sayılı taşınmazın 688,51 metrekare olarak tesciline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olup, uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, kadastro faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yöneliktir.
    Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
    Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin "Hgm-Geoportal" sayfasına girilmek suretiyle taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı olduğu araştırılıp belirlenmek ve tarihleri açıkça yazılmak suretiyle tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğraflarının Harita Genel Müdürlüğünden getirtilmesi, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, dava konusu taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi teknik bilirkişilerin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişilerine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişiden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Teknik bilirkişilerinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise dava konusu taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişileri haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
    Mahkemece, uygulama kadastrosunun yönetmelik hükümlerine uygun şekilde yapılmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; dava konusu taşınmazlara ait tesis kadastrosu sırasında düzenlenen pafta haritası, ölçü krokisi, hesap cetveli, ölçü cetveli, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları dosya arasına getirtilmemiş; diğer taraftan dosya arasında bulunan fen bilirkişi raporu, taşınmazın tesis kadastrosu sonucu oluşturulan paftadaki sınır yerleri ile uygulama kadastrosu sonucu oluşturulan paftadaki sınır yerlerinin yapılan çakıştırması sonucunda, birbirleriyle ve zeminle uyumlu olup olmadığını belirten, tesis kadastrosu sırasında taşınmazlarda sınırlandırma, ölçü, çizim veya hesaplama hatası yapılıp yapılmadığını açıklayan ayrıntılı ve gerekçeli bir şekilde hazırlanmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
    Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece, öncelikle yukarıda belirtilen belge, harita ve fotoğraflardan eksik olanların dosya arasına getirilmesi sağlanmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra da mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile harita ya da jeodezi mühendisi sıfatına sahip önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazların tesis kadastrosu sırasında zeminde mevcut olup halen varlığını sürdüren doğal ya da yapay sabit sınırlarının bulunup bulunmadığı, çekişmeli taşınmazların tesis kadastrosundaki sınırlarının neresi olduğu, bu sınırlarda zaman içerisinde herhangi bir değişiklik olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişkiler oluştuğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle bu çelişkiler giderilmeli, sınır ihtilafı olmuş ise taşınmazlar arasındaki sınırlar ve taraf gösterimleri, eldeki bilgi ve belgeler ile bilirkişi, tanık beyanları dikkate alınarak varsa hataların nereden kaynaklandığı, belirlenmeye çalışılmalı, bilirkişi ve tanıklarca gösterilen sınırlar teknik bilirkişilere harita üzerinde işaretlettirilmeli, üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan; yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılması istenmeli, ayrıca taşınmazların tesis kadastrosu sırasında belirlenen ve kesinleşen sınırlarını ve uygulama kadastrosu sırasında belirlenen sınırlarını bir arada ve farklı renkli kalemlerle gösteren, krokili, denetime elverişli, gerekçeli ve ayrıntılı rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelidir.
    Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğu gibi; kabule göre de, çekişmeli 174 ada 20 parsel sayılı taşınmaz, yargılama sırasında 05.06.2014 tarihinde tashihen davalı Hazine tarafından dahili davalı ... Müdürlüğüne tapudan kayden intikal ettirilmiş olmakla davalı Hazinenin davada taraf sıfatı kalmadığı göz ardı edilerek, davalı Hazine’nin yargılama giderlerinden sorumlu tutulması da isabetsiz olup, bu nedenle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 11.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara