Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/13465 Esas 2022/7959 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/13465
Karar No: 2022/7959
Karar Tarihi: 12.10.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/13465 Esas 2022/7959 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2021/13465 E.  ,  2022/7959 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı ... Müdürlüğü vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Kadastro çalışmaları sırasında,....,ili ....., ilçesi ...., Mahallesi çalışma alanında bulunan 119 ada 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95 ve 96 parsel sayılı taşınmazlar, mera niteliğiyle sınırlandırılmak suretiyle tespit edilmiştir.
    Davacılar ..., ... ve ... vekili, tapu kaydına ve miras yoluyla gelen hakka dayanarak, köy tüzel kişiliğine yapılan tesbite itiraz davası açmış ve yargılama sırasında dava Hazineyi temsilen Mal Müdürlüğü, ... ve Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığına yöneltilmiştir.
    Mahkemece, İspir Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlanan 2006/64 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde dosyada dava konusu edilen parseller ile iş bu dava dosyasında dava konusu edilen taşınmazların aynı olduğu, İspir Asliye Hukuk Mahkemesinin ilgili dosyasında dava konusu parsellerin davalı ... Tüzel Kişiliğinin merası olduğundan bahisle davanın reddedildiği, bunun üzerine hükmün davacı vekili tarafından temyiz edildiği ve Yargıtay 14. Hukuk Dairesince mahkeme kararının onandığı, bunun üzerine davacı vekilinin karar düzeltme yoluna başvurduğu ve Yargıtayın ilgili dairesince karar düzeltmenin reddine karar verildiğinin görüldüğü, davacı vekilinin açmış olduğu kadastro tespitine itiraz davasında yapılan yargılama ve toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı itibariyle, iş bu dava dosyasında dava konusu edilen 119 ada 87-88-89-90-91-92- 93-94-95 ve 96 parsel sayılı taşınmazlar hakkında İspir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/64 Esas sayılı dosyasında dava konusu edilen 119 ada 87-88-89-90-91-92-93-94-95 ve 96 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin verilen karar tüm yasa yolları tüketilerek kesinleştiği ve bu karar kesin hüküm teşkil edeceğinden ve kesin hükmün varlığı halinde de çekişmenin başka bir araştırma yapılmadan kesin hükme göre çözümleneceği gerekçesiyle verilen, davacılar vekilinin açmış olduğu kadastro tespitine itiraz davasının reddine, dava konusu taşınmazların tespit gibi mera olarak sınırlandırılıp özel siciline yazılmasına ilişkin hüküm, davacılardan ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2009/7633 Esas, 2010/5799 Karar sayılı ilamıyla; "kesin hükmün varlığından söz edebilmek için davanın taraflarının, konusunun ve dayanılan hukuki sebebin aynı olması gerektiği, davalı tarafın dayandığı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/64-2008/33 Esas-Karar sayılı mahkeme ilamında davacılar taraf olmadığı gibi dava sebebi de aynı olmadığından sözü edilen ilam taraflar arasında kesin hüküm değil, ancak güçlü delil oluşturacağı belirtilerek, Yargıtayın yerleşik ilke ve esaslarına göre inceleme ve araştırma yapılıp toplanacak deliller çerçevesinde oluşacak sonuca göre tesbite itiraz davası hakkında bir karar verilmesi" gereğine değinilerek bozulmuştur.
    Bozma sonrası yapılan yargılama sırasında müdahil ..., ... ve ..., dava konusu taşınmazları kapsar tapu kaydında ismi geçen bir kısım kişilerin mirasçıları oldukları iddiasıyla, miras yoluyla gelen hakka dayanarak asli müdahil olarak davaya katılmışlar ve dava konusu 119 ada 96 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki dava tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak davacılar tarafından tapu kaydı ibraz edildiği ve fen bilirkişi raporunda tapu kaydının taşınmazları kapsadığı bildirildiğinden ve dosya kapsamında değerlendirilen diğer deliller dahilinde geçerli tapu kaydına binaen dava konusu taşınmazlar bakımından Kadastro Kanununun 13. Maddesi koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle, dava konusu taşınmazların kadastro tesbit tutanaklarının iptaline, 119 ada 87 parsel sayılı taşınmazın ... adına, 119 ada 88 parsel sayılı taşınmazın ... adına, 119 ada 89 parsel sayılı taşınmazın ... adına, 119 ada 90 ve 91 parsel parsel sayılı taşınmazların ... adına, 119 ada 92 parsel sayılı taşınmazın ... adına, 119 ada 93 ve 94 parsel sayılı taşınmazların ... adına, 119 ada 95 parsel sayılı taşınmazın ... adına tarla vasfıyla tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş; hüküm, davalı ... Müdürlüğü vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkeme kararının gerekçesi, davaya konu maddi olguların ne şekilde nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar, kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız bulunduklarını anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntıları ile ortaya koyan, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek bir açıklık taşıyan gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin, her türlü kararlarını gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/3.maddesi ile ona koşut bir düzenleme içeren HUMK'un 388.maddesi (6100 sayılı HMK'nin 297.maddesi) işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
    3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca da kadastro hakimi, doğru, infazı kabil, infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde ve çekişmeli taşınmaz hakkında sicil oluşturmaya elverişli bir karar vermek zorundadır.
    Dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler incelendiğinde; davacı tarafça sunulan 1926 tarihli tapu kaydının dava konusu taşınmazların bulunduğu alana uyduğu sabit olup, davacılar ve asli müdahillerin tapu kaydındaki maliklerden bir kısmıyla mirasçılık ilişkisini gösterir veraset ilamları da sunulmuştur. Bununla birlikte davacıların ve asli müdahillerin tek başlarına tapudaki malik gözüken şahısların mirasçısı olmadıkları, dosyada yer alan veraset ilamlarına göre başkaca mirasçıların da bulunduğu, ayrıca tapu kaydında davacılar ve asli müdahillerin murisleri dışında dava dışı maliklerin bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Somut olayda talep, tapu kaydına ve miras yoluyla gelen hakka istinaden tesbite itiraz ve tescile yöneliktir. Mahkemece tapu kaydına değer verilmesi yerinde ise de, tapu kaydına ve veraset ilamlarına göre, taşınmazlarda dava dışı başkaca hak sahibi kişiler bulunduğu halde, dava konusu taşınmazların hangi gerekçeye istinaden (taksim / satış / zilyetlik vs) davacılar arasında yazılı şekilde pay edilip tesciline karar verildiği karar içeriğinden anlaşılamamaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu 30. maddesinde, "Kadastro komisyonlarından gönderilen tutanaklar ile mahalli mahkemelerden devredilen dosyaların muhtevasından malik tespiti yapılamadığı veya dava açan mirasçının dışında başka mirasçıların da bulunduğu anlaşıldığı takdirde, hakim resen lüzum gördüğü diğer delilleri toplayarak taşınmaz malın kimin adına tescil edileceğine karar vermekle yükümlüdür. Taşınmaz malın ölü bir şahsa ait olduğu anlaşılır ve mirasçıları da tespit edilemezse, ölü olduğu yazılmak suretiyle o şahsın adına tescil kararı verilir." hükmüne yer verilmiştir.
    Hal böyle olunca; Mahkemece, dava konusu taşınmazlara uygulanan tapu kaydı ve tedavülleri incelenerek, mahallinde tanık ve mahalli bilirkişiler de dinlenmek suretiyle tapu kaydında yazılı maliklerin ve mirasçıların tam olarak tesbit edilmesi ve oluşacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... Müdürlüğü vekili ve davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ... Başkanlığına iadesine, 12.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara