Esas No: 2021/7447
Karar No: 2022/7958
Karar Tarihi: 12.10.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/7447 Esas 2022/7958 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/7447 E. , 2022/7958 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında ... Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Uygulama kadastrosu sırasında, ...., ilçesi ...., Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan Kocaosmanlar mevkii eski 1991 parsel sayılı 12.200,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 106 ada 10 parsel numarasıyla ve 10.963,41 m2 yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
Davacı ... vekili, uygulama kadastrosu sırasında davacı Hazineye ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiğini ve bu eksilmenin komşu taşınmazlardan kaynaklandığını ileri sürerek, eski hale getirilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; yapılan 22-a uygulamasının 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesi, Yönetmelik ve Genelge hükümlerine uygun olduğu, uygulama neticesinde hesaplanan yüzölçümleri ile tapu alanları arasındaki farkın da, ölçü, hesaplama tekniği ve teknoloji farklılığından kaynaklandığı gerekçesiyle davanın reddine, dava konusu (eski 1991 parsel) yeni 106 ada, 10 parsel, (eski 905 parsel) yeni 106 ada, 11 parsel, (eski 924 parsel) yeni 106 ada, 14 parsel, (eski 2445 parsel) yeni 106 ada, 17 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının tespit gibi tesciline karar verilmiş, hükme karşı süresi içerisinde davacı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi, dosya içeriğine, dava dilekçesine, kararda yazılı gerektirici nedenlere, istinaf talep dilekçesi içeriğine göre, davacı ... Hazinesine ait 1991 (yeni 106 ada 10) parselin komşu 905 (yeni 106 ada 11) parselle olan ortak sınırının pafta sınırı ile uyumsuz olduğu, uyumsuzluğun tesis kadastrosundaki tersimat hatasından kaynaklandığı ve bu hatanın uygulama kadastrosu çalışmaları sırasında giderildiği, davacı ...'nin parselinin yüzölçümündeki azalmanın, ölçü, hesaplama tekniği ve teknoloji farklılığından kaynaklandığı, uygulama kadastrosunun 3402 sayılı Kanun'un 22/2-a maddesine ve yönetmelik hükümlerine uygun yapıldığının ve buna göre ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının hukuka uygun olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, davacı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olup, uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, kadastro faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yöneliktir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığının tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle Mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, dava konusu taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi teknik bilirkişinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında dava konusu taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri teknik bilirkişiye işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar teknik bilirkişi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, teknik bilirkişiden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Teknik bilirkişiden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için teknik bilirkişiden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise dava konusu taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Teknik bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Eldeki davada Mahkemece, uygulama kadastrosunun yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak yapıldığı, uygulama neticesinde hesaplanan yüzölçümleri ile tapu alanları arasındaki farkın ölçü, hesaplama tekniği ve teknoloji farklılığından kaynaklandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince de aynı gerekçeyle davacı Hazinenin istinaf başvurusu reddedilmiş ise de, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporu açıklanan ilkelere uygun olmadığı gibi, karar vermek için yeterli olduğundan da söz edilemez. Şöyle ki; dosya kapsamına göre, çekişmeli taşınmazın tesis kadastro paftası ile uygulama kadastro paftasının çakışmadığı anlaşılmakta olup, söz konusu bilirkişi raporu içeriğinde de, tesis kadastrosundaki pafta durumu ile uygulama kadastrosundaki pafta durumunun çakışmadığı belirtildikten sonra, bunun nedeninin tesis kadastrosunda yapılan ölçü ve tersimat hatası olduğu açıklandığı halde, bu raporda tesis kadastrosu sırasında hangi değerlerin hatalı ölçülerek paftasına aktarımında tersimat hatası yapıldığı izah edilmediği gibi, bu durum krokide çakıştırmalı olarak gösterilmediğinden, raporun denetlenmesi de mümkün bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle, belirtilen eksik belgeler ilgili yerlerden getirtilerek dosya arasına alınmalı, bundan sonra harita mühendisi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi sıfatına sahip bilirkişilerin dahil olduğu üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak denetime elverişli rapor alınmalı, tesis ve uygulama kadastrosu sınırlarının birbiri ile örtüşmediği üzerinde önemle durulmalı, önceki tarihli bilirkişi raporunda değinildiği gibi tersimat hatası söz konusu ise bu husus denetime elverişli şekilde açıklanıp, kroki üzerinde de hatalı ve doğru tersimat sınırları çakışır şekilde gösterilmeli, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle, davacı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 373/1 maddesi uyarınca kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.