Esas No: 2022/5236
Karar No: 2022/8136
Karar Tarihi: 17.10.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2022/5236 Esas 2022/8136 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2022/5236 E. , 2022/8136 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, Maçka İlçesi Mataracı Köyü çalışma alanında bulunan 119 ada 7, 10, 15, 16, 118 ada 106, 107 ve 131 ada 43 parsel sayılı yüzölçümleri ve nitelikleri tutanaklarında yazılı bulunan taşınmazlardan 118 ada 106 sayılı parsel vergi kaydına, diğerleri ise farklı tapu kayıtlarına dayanılarak davalı gerçek kişiler ve murisleri adına paylı olarak tespit edilmiştir.
Davacı ... İdaresi, çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu savıyla ayrı ayrı dava açmıştır.
Mahkemece açılan davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, 119 ada 10, 15, 16, 118 ada 107 sayılı parseller ile 118 ada 106 sayılı parselin fen bilirkişi raporunda A ve C harfleriyle gösterilen 5.000 ve 1.102,64 metrekare yüzölçümündeki bölümlerinin kadastro tespitlerinin iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya tescillerine, 118 ada 106 sayılı parselin aynı raporda B harfiyle gösterilen 9.907,93 metrekare yüzölçümündeki bölümü ile 119 ada 7 ve 131 ada 43 sayılı parsellerin ise tespit gibi tapuya tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacı ... İdaresi vekili tarafından reddedilen bölümlere yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz isteğine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve ilâmda belirlenip dayanılan gerektirici sebeplere göre davacı ... İdaresinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, hükmün 131 ada 43 parsel sayılı taşınmaz yönünden onanmasına karar verilmiştir.
2. Dava konusu 119 ada 7 parsel sayılı taşınmaz yönünden yapılan temyiz incelemesinde:
Mahkemece bu taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de hükme esas alınan bilirkişi raporları denetime ve hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; söz konusu taşınmaz hakkında düzenlenen 04.04.2016 tarihli orman bilirkişi raporunda, toprağın humus içermediği, eski tarihlerden beri tarım yapıldığı, toprak muhafaza özelliği taşımadığı, orman arazisi ile bütünlük arz etmediği ve orman sayılmayan yerlerden olduğu tespitlerine yer verilmiş, buna karşılık aynı taşınmaz hakkında düzenlenen 06.04.2016 tarihli ziraat bilirkişi raporunda ise toprağın bolca humus içerdiği, 20-30 yıldır tarım yapılmadığı, toprak muhafaza karakteri taşıdığı, orman parsellerinin devamı niteliğinde olduğu ve tarım arazisi niteliğinde olmayan yerlerden olduğu bildirilmiş, buna rağmen Mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Bu durumda, Mahkemece, yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarının tamamı ile varsa amenajman planı ve komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise mahkeme karar örnekleri ilgili yerlerden getirtilip, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi bilirkişi, bir ziraat mühendisi bilirkişi, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Keşifte getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; zilyetlikle veya hukuki değeri kalmamış olan tapu kayıtlarıyla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen, jeodezi ve fotogrametri ile uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak)denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmaz, çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli; taşınmazın gerçek eğimi klizimetre aletiyle ölçülerek memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranı ile dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17/2. maddesinde belirtilen orman içi açıklık vasfında olup olmadığını belirten müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak şekilde, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalı ve toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
3. Dava konusu 118 ada 106 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi Şenol Adanur tarafından düzenlenen 14.04.2016 tarihli rapora ekli krokide (B) harfi ile gösterilen kısmına yönünden yapılan temyiz incelemesinde:
6831 sayılı Orman Kanunu'nun 1/J maddesinin "funda ve makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan yerlerin orman sayılmayacağı" yönündeki hükmünün karşı anlamından (mevhumu muhalifinden), funda ve makiliklerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan yerlerin orman sayılacağı anlaşılmakta olup, 20.11.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin "Vasıf Tayinine Esas Olacak Tanımlar" başlıklı 14. maddesinin (m) bendinde maki ve funda türü ağaçların isimlerinin sayıldıktan sonra ve aynı maddenin (o) bendinde "orman ve orman toprak muhafaza karakteri, üzerindeki bitki formasyonu ile taşkınları, şiddetli yağış sonrası oluşan zararlı akışları, toprak erozyonu, toprağın strüktür ve tekstürünün bozulmasını önleyici, su verimini artırıcı etkisi bulunan ve eğimi yüzde on ikiden fazla olan yerlerdir" şeklinde tanımlanmıştır. Anılan yönetmeliğin "Devlet Ormanı Olarak Sınırlandırılacak Yerler" başlığını taşıyan 16/ı maddesinde "orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanların Devlet Ormanı olarak sınırlandırılacağı", aynı maddenin ikinci fıkrasında ise "orman rejimine girmiş olan bu gibi yerlerin komisyonlarca herhangi bir nedenle sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olmasının bu yerlerin orman olma vasfını ortadan kaldırmayacağı" ifade edilmiştir. Buna göre, Orman kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin 14. maddesinin (m) ve (o) bentlerinde açıkça belirtildiği üzere, maki ve fundalıklarla kaplı alanların orman sayılan yerlerden olduğunun kabul edilebilmesi için, taşınmazın eğiminin %12'den fazla olmasının yanında orman ve orman toprak muhafaza karakteri, üzerindeki bitki formasyonu ile taşkınları, şiddetli yağış sonrası oluşan zararlı akışları, toprak erozyonu, toprağın strüktür ve tekstürünün bozulmasını önleyici, su verimini artırıcı etkisi bulunan yerlerden olması da gerekmektedir.
Mahkemece bu taşınmaz yönünden dava kısmen kabul edilmiş ise de; 11.03.2016 tarihinde icra edilen keşifte dinlenen mahalli bilirkişi tanıklarının nizalı taşınmazın kullanıldığına şahit olmadıklarını beyan ettikleri, keza keşif tutanağına geçirilen mahkeme gözlemine göre taşınmaz eğiminin %60-70 olduğu, taşınmazda ladin, sarı çam ile serpili vaziyette mazı, adli gürgen gibi çalı formunda ağaçların bulunduğu, hükme esas alınan 04.04.2016 tarihli orman bilirkişi raporunda taşınmaz eğiminin %50-60 olduğu, genel itibariyle çalılık olduğu, toprak muhafaza karakteri taşıdığı, kuzey, doğu ve güneyindeki orman ile bütünlük halinde olduğu, 07.06.2016 tarihli ek raporda da taşınmaz eğiminin %60-70 olduğu ve bilirkişi raporunda (B) olarak gösterilen kısmın üzerinde orman ağaçları ve çalılık olduğu tespitlerine yer verildiği, yine hükme esas alınan 06.04.2016 tarihli ziraat bilirkişi raporunda da taşınmaz eğiminin % 60-70 olduğu, taşınmazda serpili vaziyette mazı, adi gürgen gibi orman ağaçları var, ara ve alt tabakada tarım alanlarında bulunmayan orman gülü, diken gibi orman altı flora elemanları bulunduğu, taşınmaz ağaçlık ve orman parselleri ile çevrili olduğu, aralarında ayırt edici unsur bulunmadığı, toprak ve bitki örtüsü itibariyle aynı karakteristik özellikleri taşıdığı, ağaçlık parsellerinin devamı niteliğinde olduğu, toprak muhafaza karakteri ve erezyon riski taşıdığı bildirildiğine göre, Mahkemece 118 ada 106 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi Şenol Adanur tarafından düzenlenen 14.04.2016 tarihli rapora ekli krokide (B) harfi ile gösterilen kısmı yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı ... İdaresi vekilinin sair temyiz itirazlarının reddiyle çekişmeli 131 ada 43 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükmün ONANMASINA, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, 119 ada 7 parsel sayılı taşınmaz ile 118 ada 106 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi Şenol Adanur tarafından düzenlenen 14.04.2016 tarihli rapora ekli krokide (B) harfi ile gösterilen kısmına yönelik temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile bu taşınmazlar hakkındaki hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, Orman İdaresi harçtan muaf olduğundan harç alınmasına gerek olmadığına, 17.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.