Esas No: 2014/26078
Karar No: 2014/28125
Karar Tarihi: 23.12.2014
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2014/26078 Esas 2014/28125 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, 165.453,49-TL maddi ve manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen(davalı ... şirketlerinin poliçe limitleriyle sorumlu olmak kaydıyla) alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacı vekilince duruşmalı, davalılardan ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekillerince de duruşmasız olarak istenilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 23/12/2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ile davalılardan ... Vekili Av. ... geldi. Diger davalılar adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tesbit edildi.
K A R A R
Dosyanın davalılardan ...’ne gerekçeli karar tebliğ edilmeksizin davalılardan ...’a ise usule aykırı biçimde tebligat yapılarak temyiz incelemesine gönderildiği anlaşılmaktadır.
Davalılardan ...’a yokluğunda verilen kararın dava dilekçesinde yazılı bulunan “...” adresinde tebligat yasasının 35.maddesi gereğince tebliğ edilmek suretiyle dosyanın temyiz incelemesine gönderildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki anılan davalıya yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı görülmektedir.
Tebliğ ile ilgili Yasa ve Tüzük hükümleri tamamen şeklidir. Değinilen işlemler nedeniyle tebligat; bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak yasa ve tüzükte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Bu sebeple tebligatın usul yasaları ile ilişkisinde daima göz önünde tutulmalıdır. Hal böyle olunca, yasa ve tüzük hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. Kanunun ve Tüzüğün belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı Yargıtay içtihatlarında açıkça vurgulanmıştır.
7201 Sayılı yasanın 35/2 maddesinde “Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshasının eski adrese ait binanın kapısına asılacağı ve asılma tarihinin tebliğ tarihi olacağı” düzenlenmiştir.
Öte yandan tebligat tüzüğünün 55 ve 28 maddelerinde uygulamanın nasıl yapılacağı açıklanmıştır. Buna göre 35.madde gereğince tebligat yapılabilmesi için önce; muhataba daha önce tebligat yapılan ya da ticaret sicilinde veya resmi kayıtlarda yazılı bulunan adrese çıkarılan tebligat üzerine tebliğ memuru 28 inci Maddenin ilk fıkrasındaki usule göre yeni adresi tespit ederse aynı Maddenin üç ve dördüncü fıkraları mucibince ve son fıkrasındaki hal vaki ise 30 uncu Maddeye tevfikan muamele yapar
Tebliğ memuru bu suretle muhatabın yeni adresini tespit edemezse, tebliğ evrakı, çıkaran mercie iade edilir. Bu mercie muhatabın yeni adresi bir diğer alakalı tarafından bildirilirse, tebliğ evrakı o adrese gönderilir. Aksi takdirde mercice tahkik muamelelerine tevessül olunmayarak bu Tüzüğe ekli 6 numaralı örneğe göre düzenlenecek tebliğ evrakının bir nüshası eski adrese ait kapıya talik ettirilir. Eski adresin kapısına talik tarihi, tebliğ tarihi sayılır.
Somut olayda yasanın ve tüzüğün aradığı bu şartların yerine getirilmeden 35.maddeye göre tebliğ yapıldığı anlaşılmaktadır. Gerçekten dava dilekçesinde davalı ...’ın adresi “...” olarak gösterilmiş olup anılan adrese gönderilen tebliğin, tebliğ memurunca belirlenen yeni adrese sevk edilerek sonuçta “...” adresinde usulüne uygun içimde tebliğ olunduğu dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca davalının daha önce tebligat yapılan ve mahkemece bilinen bir adresi olduğu halde, daha önce tebligat yapılamayan adreste Tebligat Yasası’nın 35. maddesine göre yokluğunda verilen kararın tebliğinin geçersiz olduğu açıktır.
Öte yandan aleyhine hüküm kurulan davalılardan ...’ne da yokluğunda verilen kararın tebliğ olunamadığı dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Anılan davalının gerekçeli karar başlığına göre vekille temsil edildiği belirtilmekle birlikte temyiz incelemesine gönderilen dosya içerisine anılan vekilin vekâletnamesinin bulunmadığı görülmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... bakımından tebligat noksanının, öncelikle anılan şirketin vekili olarak gösterilen Av. ...’ün vekaletname noksanı giderilerek, vekalet sunulması halinde vekile sunulmaz ise davalı asile yokluğunda verilen karar tebliğ edilerek, davalı ... bakımından mevcut tebligat noksanının ise ...’a yokluğunda verilen kararın, dava dilekçesinin tebliğ olunduğu “...” adresinde tebliğ edilerek temyiz süresi geçtikten sonra ve gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 23.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.