Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/12364 Esas 2022/8198 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/12364
Karar No: 2022/8198
Karar Tarihi: 18.10.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/12364 Esas 2022/8198 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2021/12364 E.  ,  2022/8198 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Kadastro

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacılar ..., ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Mahkemece verilen önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; “Dava konusu taşınmazın malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespiti yapılmış olduğundan 3402 syılı Kanun'un 11. maddesinde belirtilen ilanların Kadastro Mahkemesince yapılması ve bundan sonra işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacı ... ...'ın men'i müdahale davasının reddine, davacı ...'un men'i müdahale davasının husumet yönünden reddine, dava konusu olan ... ilçesi... Köyünde bulunan 129 ada 2 parsel saylı taşınmazın 20/32 payının ... adına, 2/32 payının... (...) adına, 2/32 payının ... adına, 2/32 payının ... (...) adına, 2/32 payının ... adına, 2/32 payının ... adına, 2/32 payının ... (...) adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar ... ve arkadaşları vekili ile davacılar ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de, dava konusu taşınmazın sınırında orman vasfıyla tapuda kayıtlı taşınmaz bulunduğu ve eldeki davada 3402 sayılı Kanun'un 30/2. maddesi uyarınca resen araştırma ilkesinin uygulanması gerektiği göz önüne alınarak Hazine, ilçe belediyesi ve büyükşehir belediyesi ile orman idaresinin davada taraf olarak yer alması sağlanmamış, dava konusu taşınmazın taksim edilip edilmediği ve taksim edilmiş ise bu taksim sonucu diğer mirasçılara taşınmaz isabet edip etmediği usulünce araştırılmamış ve bu suretle yöntemince taraf teşkili sağlanmadan, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmiştir.
    Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, eldeki davada 3402 sayılı Kanun'un 30/2. maddesi uyarınca resen araştırma ilkesinin uygulanması söz konusu olduğundan Hazine, İlçe Belediyesi, Trabzon Büyükşehir Belediyesi ve Orman İdaresinin davada taraf olması gerektiği gözetilerek davacı tarafa adı geçen kamu tüzel kişiliklerini davaya eklemek suretiyle husumetin yaygınlaştırılması için süre verilmeli, bilahare yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarının tamamı ile varsa amenajman planı ve komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise karar örnekleri ilgili yerlerden getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi bilirkişisi, bir ziraat mühendisi bilirkişisi, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte, getirtilen belgeler çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; zilyetlikle veya hukuki değeri kalmamış olan tapu kayıtlarıyla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen, jeodezi ve fotogrametri ile uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak)denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmaz, çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli; taşınmazın gerçek eğimi, klizimetre aletiyle ölçülerek memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği tespit edilmeli; taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranı ile taşınmazın imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17/2. maddesinde belirtilen orman içi açıklık vasfında olup olmadığını belirten müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak şekilde, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalı; ayrıca keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın öncesinin ne olduğu, kim veya kimler tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar - ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanarak dava konusu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı ve bu yolla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli; ziraat bilirkişisinden, taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, komşu taşınmazla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisinden ise, keşfi takibe ve denetlemeye olanak verir rapor ve kroki düzenlemesi istenilmeli; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli; 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği ilgili tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanun'un 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanun'un getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı; çekişmeli taşınmazın kök muristen gelip gelmediği, terekeye ait olup olmadığı ve taraflar arsında paylaşım yapılıp yapılmadığı araştırılmalı; kök muristen kalarak paylaşıma tabi olan taşınmazlar var ise bunlara ait dair tüm bilgi ve belgeler getirtilerek paylaşım uyarınca davacılar ve davalılar adına tespit edilen taşınmazlar belirlenerek bu yerlere ait kadastro tutanakları getirtilmeli; yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; paylaşım yapıldığının belirlenmesi halinde paylaşıma konu taşınmazlardan Hazine adına tespit edilen taşınmaz bulunması halinde paylaşımın bozulduğu da göz önüne alınarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre, 3402 sayılı Kanun'un 30/2. Maddesi hükmü de dikkate alınarak bir hüküm kurulmalıdır.
    Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan ve eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi isabetsiz olduğundan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hümün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 18.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara