Esas No: 2011/13275
Karar No: 2012/1895
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/13275 Esas 2012/1895 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi ...mirasçıları tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine 14.07.2006 tarihli dilekçesiyle, ... beldesi 543 sayılı parselin tamamının orman kadastro sınırı içinde iken, kesinleşen 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, tapu kaydının iptali ve Hazine adına tapuya tescilini istemiştir. Mahkemece davanın KABULÜNE, ... ilçesi ... Beldesi 543 sayılı parselin harita mühendisi bilirkişi ... tarafından düzenlenen 10.01.2007 günlü krokide (A) ile gösterilen bölümünün tapu kaydının iptaline ve davacı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... Ulusoy mirasçıları tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan alanda kalan parselin tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkindir
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde ilk orman kadastro işlemi 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp 10.01.1948 tarihinde ilan edilerek 10.04.1948 tarihinde kesinleşmiş, daha sonra yörede 59 numaralı Orman Kadastro Komisyonunca yapılan aplikasyon ve 3302 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2/B uygulaması 26.05.1987 tarihinde ilan edildikten sonra dava tarihinden önce kesinleşmiştir.
... mevkii 543 sayılı parsel 11200 m2 yüzölçmüyle ve tapu kaydıyla ...ve arkadaşları adına tesbiti itirazsız kesinleşerek 23.6.1982 tarihinde tapuya kayıt edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman orman ve fen bilirkişiler tarafından kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uygulanması sonucu dava konusu taşınmazın 10.10.2007 tarihli bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen 8483,24 m2 bölümünün 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içindeyen yörede 1988 yılında kesinleşen 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, taşınmazın diğer bölümünün ise orman sınırları dışında kaldığı belirlenip, taşınmaz kısmen daha önce yapılan orman kadastro sınırları içinde ve tapu sicilinde orman niteliğiyle Hazine adına kayıtlı ve mülkiyet hakkı Hazineye ait kamu malı orman olduğu halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu gözönünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da, 766 sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y.’nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve T.M.Y.’nın 1026. (E.M.Y. 934 - İsviçre M.Y. 976) maddesi
gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, somut olayda 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının da bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, davalıya hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (izhari), başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihten itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olduğu, keza, davalı kişinin taşınmazı satın aldığı tarihte tapu kaydının beyanlar hanesinde ormanla ilişkisi bulunduğu yolunda şerh bulunduğundan bu tür kayıtlarda T.M.Y."nın 1023. (E.M.Y.931 - İsviçre M.Y.974) maddesindeki "iyi niyetle edinme" kuralının da uygulanamayacağı,
Kaldı ki, 5841 sayılı Yasanın 2. maddesiyle 3402 sayılı Yasanın 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen üçüncü tümcesinde yer alan “İddia ve taşınmazın niteliğine…” ibaresi ile geçici 10. maddesi, Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararıyla iptal edilip, gerekçeli kararı 23 Temmuz 2011 günlü ve 28003 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2011 gün ve 2011/1-36 Esas ve 2011/390 Karar sayılı kararının da aynı yönde olduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Ancak; 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesinde “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” ve 17. maddesi ile eklenen geçici 11. maddesine göre; “Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” hükmü gereğince davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir. Bu sebeple; hüküm fıkrasında yer alan vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik iki, üç ve dört numaralı bentlerinin tamamen hükümden çıkartılarak bunun yerine iki numaralı bent olarak “6099 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince davalılardan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 14.02.2012 günü oybirliğiyle karar verildi.