Esas No: 2011/13263
Karar No: 2012/1876
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/13263 Esas 2012/1876 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Emin Örs mirasçıları tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 18.11.2002 gün ve 2002/8673 - 9255 sayılı kararı ile davacı gerçek kişinin sair temyiz itirazları red edilmiş, davacı gerçek kişiler 31.08.2009 günlü dilekçeleriyle ... beldesi ... ... mevkii 1015 parsel sayılı taşınmazın tapuda Hazine adına kayıtlı olduğu, bu taşınmazın 1900"lı yıllardan beri ortak muris... tarafından zilyet edilirken ondan babaları olan ..."ye kaldığı onun ölümüyle de Orman Yönetimniin temyiz itirazı kabule dilerek mahkeme kararı “Taşınmazın hukuken makiye ayrılan alanlar içinde yeralmasına rağmen uzman bilirkişi raporunda bildirilen % 25 ve üzerindeki fiili meyil derecesiyle “Muhafaza karakteri taşıyan maki alanı” olarak değerlendirilmesi ve orman niteliğiyle Hazine adına tescili gereğine değinilerek hükmün yönetim lehine kesin biçimde bozulduğu, kararda tahdit ve diğer yasal uygulamaların tespitinde herhangi bir yanılgı söz konusu olmadığı gibi, 5653 sayılı Yasının 1. maddesi uyarınca muhafaza karakteri taşıyan maki alanlarının devlet ormanı vasfını taşıyacağı, bu nitelikteki taşınmazların 4753 sayılı Yasanın dağıtımının yapılacağına ilişkin bir hükmün yeralmaması karşısında bozma kararı gerekçesinin yasal yorumunda da herhangi bir isabetsizlik bulunmadğı, ne var ki, hükme dayanak alınan uzman bilirkişi raporunda taşınmazın fiziksel tanımı 7. madde de aynen “Dava konusu parselin yüksek eğim nedeniyle ancak bir kısmında tarım uygulanabileceği, diğer kısımlarda eğimin % 25 ve üzerinde seyretmesi nedeniyle tarım yapmak mümkün olmadığı, tarıma açılan kısımlarda da orman vejetasyonunun kaldırılması nedeniyle erozyon başlangıcı tespit edildiği” şeklinde bildirildiği, esasen eğimin % 12’yi aştığı yerlerin bilimsel olarak toprak muhafaza karakteri taşıdığı, muhafaza ormanı sayılacağı, raporda tarım yapılabilecek bir kısımdan söz edilmediği, eğimin % 25 olduğu yerlerde tarım olanağı bulunmadığı, muhafaza makisi yani orman sayılmasının doğal oldğu, ancak, tarım yapılabilen düzalan neresi ve ne kadardır? 130.000 m2’lik geniş yüzölçümüne sahip taşınmazın açıklamada yeralan “tarım uygulanabilen bölümlerinin” meyil durumu ve miktarının ne olduğunun açıklanmadığı, raporun bu haliyle yetersiz olduğu, bilimsel veriler içermediği, davacının bu yöne ilişen karar düzeltme istemi yerinde olmadığı, açıklanan nedenlerle, mahkemece yeniden yapılacak keşifte evvelce görev almış bilirkişiler dışından seçilecek üç uzman orman yüksek mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kuruluna 1951 yılında maki tefrik komisyonu tarafından düzenlenen belgeler ve haritalar ile 1955 yılında 4753 sayılı Yasalara göre tevzii suretiyle oluşturulan tapu kaydı ve buna bağlı belgeler uygulattırılarak taşınmazın konumu belirlenmesi, tahdit hattı ve maki tefrik haritasındaki konum denetlemeye elverişli şekilde gösterilmesi, en eski tarihli memleket haritasının 1/5000 ölçekli fotogometri yöntemiyle düzenlenen örneği
eşliğinde taşınmazın isabet ettiği münhaniler arasındaki rakım farkı gözetilerek gerçek meyil durumunun (meyil durumuna göre taşınmaz bölümler halinde incelenebilir) belirlenmesi, bu hesaplamanın rapora yansıtılması, meyil derecelerine göre taşınmaz bölümlerinin miktar ve krokilerinin ortak imzalı raporda belirtilmesinin istenilmesi, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi" gereğine değinilerek bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda bu kez, gerçek kişinin davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... mirasçıları tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 1988 yılında yapılan orman kadastrosuna itiraz, davalı Yönetimin taşınmaza el atmasının önlenmesi ve tapu kaydına konulan şerhin kaldırılmasına ilişkindir.
Kadastro sırasında ... köyü 192 parsel sayılı 130.000 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 4753 ve 5618 sayılı Yasalar uyarınca oluşan Aralık 1955 tarih 70 sıra nolu tevzi tapusu uygulanarak tarla niteliği ile ... adına tespit ve tescil edilmiş, satış yoluyla davalı ...’e geçmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 28.06.1940 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu, 1951 yılında 5653 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan makiye ayırma, 1968 yılında genel arazi kadastrosu, 15.06.1988 tarihinde ilanı yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır.
Bozma kararı gereği yapılan keşif ve bilirkişi raporları ile çekişmeli parselin tamamına yakınının eğiminin %12"den fazla olduğu, bu haliyle toprak muhafaza karakteri taşıyacağından 6831 sayılı Yasanın 1/J maddesinin karşı anlamı gereğince orman sayılan yerlerden olduğu saptandığı gibi, Orman Yönetimi tarafından ... köyü 192 sayılı parselin orman sayılan yerlerden olduğu, tapu kaydının iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescili istemiyle açılan davanın kabulüne, parselin tapu kaydının iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tesciline ilişkin Eyüp 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.04.2007 gün ve 2002/1045-2007/116 sayılı kararının Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 19.04.2008 gün ve 2008/2354-6988 sayılı kararı ile onanıp karar düzeltme istemi de aynı dairenin 14.10.2008 gün ve 2008/12269-12964 sayılı kararı ile red edildikten sonra kesinleştiği, bu kararın 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y."nın 237. maddesi anlamında çekişmeli parselin orman sayılan yerlerden olduğu yönünde taraflarını bağlayan kesin hüküm olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı tarafın yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden gerçek kişilere yükletilmesine 14/02/2012 günü oybirliği ile karar verildi.