MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi



Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, noterde düzenlenen 30.3.2005 tarihli satış sözleşmesi ile satın aldıkları aracın tescil işlemlerini davalının 8.4.2005 tarihinde kendilerine vekaleten yaptırdığını, aracı noterde düzenlenen 11.9.2006 tarihli satış sözleşmesi ile dava dışı İsa Kılınç’a sattıklarını, İsa’nın aracın silindir hacmi ve motor gücünün ruhsata yanlış yazıldığından ayıplı olduğu gerekçesiyle satış sözleşmesini feshettiğini, İsa’nın açtığı dava sonucu 18.000TL bedelle sattıkları aracı 29.255,30TL ödeyerek geri aldıklarını, ayrıca serviste yapılan tespite göre araçta 17.954TL zarar bulunduğunun anlaşıldığını, toplam 29.209TL zararlarının oluştuğunu, zararın davalının aracılık hizmetlerini ifa ederken gereken özeni göstermemesi ve ruhsat bilgilerindeki yanlışlığı gidermemesinden kaynaklandığını ileri sürerek, 29.209TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, araçta meydana gelen 17.954TL zararın da
davalıdan tahsilini istemiş, mahkemece bu talebin 15.135TL üzerinden kabulüne karar verilmiştir. Davacı tarafça araca doğrudan davalının zarar verdiği iddia ve ispat edilmemiştir. 3.kişinin araca verdiği zarardan davalı sorumlu tutulamaz. Öyle olunca mahkemece davacının araçta meydana gelen hasar nedeniyle oluşan zarara ilişkin talebinin tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
3-Davacı, davalı vekilin vekalet görevini özenle yerine getirmemesi nedeniyle 3.kişiye 18.000TL bedelle sattığı aracı mahkeme kararı üzerine 29.255,30TL ödemek suretiyle geri aldığını ileri sürerek, bu kapsamda uğradığı zararın da davalıdan tahsilini istemiş, mahkemece aracın dava dışı İsa’ya 21.800TL bedelle satılarak mahkeme kararı üzerine davacının 29.255TL ödeyerek geri aldığı gerekçesiyle aradaki fark yönünden bu talebin kabulüne karar verilmiştir. Davacının alıcı sıfatıyla imzaladığı noterde düzenlenen 30.3.2005 tarihli satış sözleşmesinde davacı alıcı, aracı kusur ve ayıptan ari olarak tesellüm ettiğini belirtmiştir. Davalı 9.3.2012 tarihli cevabi ihtarında tescil işlemlerini yaptırdığı sırada araca ait belgelerde silindir hacmi ve motor gücünün yazmaması nedeniyle eksik olan bu bilgileri o tarihteki Karayolları Muayene İstasyonunun talimatı ve onayı doğrultusunda kendisine ibraz edilen belgelere göre yazdığını savunmuştur. Bu durumda araçta oluşan ayıp ve doğan zarardan dolayı her iki tarafın kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Öyle olunca mahkemece tarafların kusur oranları belirlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile bu kalem zararın tamamından davalı sorumlu tutularak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının ikinci ve üçüncü bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bent gereğince kararın davalı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.