Esas No: 2011/17599
Karar No: 2012/1808
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/17599 Esas 2012/1808 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki zilyetliğin tespiti davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 6831 sayılı Yasa gereğince yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması 21.5.1993 tarihinde ilan edilerek 21.11.1993 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı, 5831 sayılı Yasanın 8. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen Ek 4. madde gereğince yapılan kadastro çalışmalarında, 3157 parsel numarası ile sınırlanan 483,95 m2 yüzölçümlü taşınmazın hazine adına orman sınırları dışına çıkarılarak kullanıcısının ... olduğunun belirtildiğini, bu taşınmazın devamı niteliğindeki kullanımında bulunan bölümün ise tespite konu yapılmayarak orman sınırları içinde bırakıldığını, taşınmazı 650 m2 yüzölçümü ile ... isimli bir şahıstan satın aldığını iddia ederek, kalan bölümün de hazine adına orman sınırı dışına çıkarılarak, kendisinin kullanımında olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Kadastro Mahkemesince, dava konusu yapılan bölüm hakkında kadastro tutanağı düzenlenmediğinden görevli mahkemenin Köyceğiz Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş yargılamaya Sulh Hukuk Mahkemesinde devam olunmuştur. Yapılan yargılama sonunda Mahkemece; davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile bilirkişi raporuna ekli krokide (A) ile gösterilen 54,43 m2 yüzölçümlü bölümün tespite konu yapılan 3157 parsel nolu taşınmaza eklenerek tapuya tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, zilyetliğin tespitine ilişkindir.
Mahkemece, davacı gerçek kişinin davasının kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamı ve 3402 sayılı Yasanın ek 4. maddesindeki düzenlemeye uygun düşmemektedir. Şöyle ki; 3402 sayılı Yasaya 5831 sayılı Yasanın 8. maddesi ile eklenen Ek madde 4"de “6831 sayılı Orman Kanununun 20/06/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/09/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05/06/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir.” hükmü yer almıştır. Bu maddeye göre yapılan kadastro çalışmasında, öncesinde orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazların Hazine adına tespiti yapılıp fiili kullanım durumları ve varsa üzerindeki muhdesatın sahipleri belirlenmektedir.
Somut olayda; mahkemece, dava konusu bilirkişi raporuna ekli krokide (A) ile gösterilen 54,43 m2 yüzölçümlü bölümün 3157 parsel nolu 2/B parseline ilave edilmesine karar verilmiştir. Ancak kabule konu (A) bölümü, hakkında kullanım kadastro tutanağı düzenlenerek Hazine adına tespit edilmiş bir yer değildir. Hazine adına 2/B niteliğiyle tespiti yapılmayan yani
kullanım kadastrosuna konu olmayan ve hakkında kullanım kadastro tutanağı düzenleyemeyen bir yer hakkında şerhe yönelik dava açılamaz. Zira kadastro çalışmaları idari bir işlem olup, hakkında kadastro işlemi yapılmayan taşınmazlar hakkında yargı organları, idarenin yerine geçip idari işlem tesis edecek şekilde karar vermezler. Yine Kullanım kadastrosuna konu olmayan bir yerin kullanıcı tarafından şerhe yönelik olarak dava konusu edilmesi halinde taşınmazın 3. kişinin zorlaması ile tapuya tescili sonucu doğmaktadır. Şahsi hak sahipliği iddiasıyla 3. kişi yararına mülkiyet hakkı tesis edilemeyeceğine göre, davacı gerçek kişinin davasının reddi gerekirken açıklanan hususlar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 13/2/2012 günü oybirliği ile karar verildi.