Esas No: 2011/17600
Karar No: 2012/1807
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/17600 Esas 2012/1807 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki zilyetliğin tespiti davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 6831 sayılı Yasa gereğince yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması 21.05.1993 tarihinde ilan edilerek 21.11.1993 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı, 5831 sayılı Yasanın 8. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen Ek 4. madde gereğince yapılan kadastro çalışmalarında, 3033 parsel numarası ile sınırlanan 1538,79 m2 yüzölçümlü taşınmazın Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılarak kullanıcısının ... olduğunun belirtildiğini, bu taşınmazın devamı niteliğindeki kullanımında bulunan 157 m2 yüzölçümlü bölümün ise tespite konu yapılmayarak orman sınırları içinde bırakıldığını, 1993 yılında kesinleşen 2/B madde uygulamasında bu bölümün de orman sınırı dışına çıkarılan yerlerden olduğu halde, aplikasyon niteliğindeki son kadastro çalışmasında bu kısmın orman sınırları içinde bırakıldığını iddia ederek, bu bölümün de hazine adına orman sınırı dışına çıkarılarak, kendisinin kullanımında olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Kadastro Mahkemesince, dava konusu yapılan bölüm hakkında kadastro tutanağı düzenlenmediğinden görevli mahkemenin Köyceğiz Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş yargılamaya Sulh Hukuk Mahkemesinde devam olunmuştur. Yapılan yargılama sonunda Mahkemece; davanın kabulü ile bilirkişi raporuna ekli krokide A ile gösterilen 157 m2 yüzölçümlü bölümün tespite konu yapılan 3033 parsel nolu taşınmaza eklenerek, 1695 m2 yüzölçümü ile tapuya tesciline, tapunun beyanlar hanesine, kullanıcısının ... olduğunun ve taşınmaz üzerindeki tek katlı kargir ev ve meyve ağaçlarının ...’a ait olduğunun yazılmasına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, zilyetliğin tespitine ilişkindir.
Mahkemece, davacı gerçek kişinin davasının kabulüne karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamı ve 3402 sayılı Yasanın ek 4. maddesindeki düzenlemeye uygun düşmemektedir. Şöyle ki; 3402 sayılı Yasaya 5831 sayılı Yasanın 8. maddesi ile eklenen Ek madde 4"de “6831 sayılı Orman Kanununun 20/06/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/09/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05/06/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir.” hükmü yer almıştır. Bu maddeye göre yapılan kadastro çalışmasında, öncesinde orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazların Hazine adına tespiti yapılıp fiili kullanım durumları ve varsa üzerindeki muhdesatın sahipleri belirlenmektedir.
Somut olayda; mahkemece, dava konusu bilirkişi raporuna ekli krokide (A) ile gösterilen 157 m2 yüzölçümlü bölümün 3033 parsel nolu 2/B parseline ilave edilmesine karar verilmiştir. Ancak, kabule konu (A) bölümü, hakkında kullanım kadastro tutanağı düzenlenerek Hazine adına tespit edilmiş bir yer değildir. Hazine adına 2/B niteliğiyle tespiti yapılmayan yani kullanım kadastrosuna konu olmayan ve hakkında kullanım kadastro tutanağı düzenlenmeyen bir yer hakkında şerhe yönelik dava açılamaz. Zira kadastro çalışmaları idari bir işlem olup, hakkında kadastro işlemi yapılmayan taşınmazlar hakkında yargı organları, idarenin yerine geçip idari işlem tesis edecek şekilde karar veremezler. Yine kullanım kadastrosuna konu olmayan bir yerin kullanıcı tarafından şerhe yönelik olarak dava konusu edilmesi halinde, taşınmazın 3. kişinin zorlaması ile tapuya tescili sonucu doğmaktadır. Şahsi hak sahipliği iddiasıyla 3. kişi yararına mülkiyet hakkı tesis edilemeyeceğine göre, davacı gerçek kişinin davasının reddine ve davada husumet ehliyeti bulunmayan kadastro müdürlüğüne karşı yöneltilen davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 13/2/2012 günü oybirliği ile karar verildi.