Esas No: 2011/15676
Karar No: 2012/1773
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/15676 Esas 2012/1773 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 02.06.2010 gün ve 2010/6950 - 7578 sayılı ilamıyla bozma kararı verilmiş, süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü 124 ada 9, 10 ve 11 parsel sayılı sırasıyla 9907 m2, 9927 m2 ve 15674 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, asliye hukuk mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malik hanesi boş bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Asliye hukuk mahkemesinde davacı tarafından davalılar aleyhine açılmış olan tescil davası kadastro mahkemesine devredilmiş, mahkemece 11 parselin (G)=754 m2, 10 parselin (E)=1128 m2 ve (F)=1147 m2, 9 parselin (D)=1407 m2 bölümlerinin orman niteliği ile Hazine adına, kalan bölümlerin (A, B ve C), davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün Orman Yönetimi ve Hazine tarafından (A), (B) ve (C) bölümlere yönelik olarak temyizi üzerine 20.Hukuk Dairesinin 02/06/2010 gün ve 2010/6950-7578 sayılı kararı ile "Hazine ve Orman Yönetiminin 9 ve 10 parsellere yönelik temyiz itirazları bakımından; mahkemece çekişmeli taşınmazların kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldığı ve davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı yolu ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle, meşelik niteliğinde olan 9 parselin (D) bölümü, 10 parselin (E) ve (F) bölümleri ayrılmak suretiyle hüküm kurulmuşsa da davacı adına tescile karar verilen (A) ve (B) bölümleri yönünden delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki; çekişmeli 9 ve 10 parselle birlikte, dava dışı 6, 7, 8 ve 12 parsellere revizyon gören 1284 numaralı vergi kaydı 27000 m2 yüzölçümlü olup, sınırları; ..., ...,... ... okumakta, batı yönde 6 ve 7 parsellerin sınırında 673 parsel numaralı 2/B parseli ile onun da batısında geniş orman parseli bulunmaktadır. Kaydın revizyonu olan 6 parsel 10650 m2 yüzölçümüyle ...; 7 parsel 10572 m² yüzölçümüyle..., 8 parsel 6982 m2 yüzölçümüyle ...,12 parsel ise 11911 m2 yüzölçümüyle ... adına tespit edilmiş ve tespitlerin itirazsız kesinleşmesiyle tapuya da tescil edilmişlerdir. Sınırları itibarıyla değişir ve genişlemeye elverişli nitelikteki 1294 numaralı vergi kaydının miktarı ile geçerli olduğu ve miktarından çok daha fazla yüzölçümlü taşınmazlara revizyon görerek kesinleştiği dikkate alındığında, kayıt miktar fazlası kesimin ormandan açıldığının, süresi ve şekli ne olursa olsun zilyedlik yolu ile kazanılamayacağının kabulü gerekir. Bu nedenle; 9 parselin (A) bölümü (9907 m²) ve 10 parselin (B) bölümü (9972 m²) hakkındaki davanın da reddi ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, kısmen kabul kısmen red yönünde karar verilmesi doğru değildir.
Çekişmeli 11 parsele yönelik temyiz itirazlarına gelince; taşınmazın (G) bölümünün meşelik olduğu belirlenerek Hazine adına tesciline karar verilmesinde isabetsizlik
bulunmamaktadır. Ancak, 11 parselde temyize konu olan (C) bölümü (15675 m2) hakkında yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
Şöyle ki; taşınmazların tespiti tarla olarak yapılmış ise de 3402 Sayılı Yasanın 30/2. maddesine göre malik haneleri boş olup, mahkemece resen toplanacak delillere göre doldurulması gerektiğine göre, 3402 sayılı Yasanın kazandırıcı zamanaşımı ve imar ihya yoluyla taşınmaz edinmeyi düzenleyen 14. ve 17. madde koşullarının oluşup oluşmadığının, yalnızca kesinleşmiş orman kadastro haritasına göre değil, resmi belge niteliğindeki memleket haritası ve hava fotoğraflarına göre belirlenmesi gerekir. Mahkemece böylesine bir inceleme yapılmamıştır.
3402 sayılı Kadastro Yasasının 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve İl, İlçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten, tespit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülen taşınmazların, Kadastro Yasasının 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen Orijinal renkli memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoroskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliği, konumu ve kullanım durumu anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmelidir.
O halde; dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tutanağın düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş steoroskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler Ziraat Fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir Harita-Kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisi ile (üç) yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir rapor alınmalı,
Taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından ve tutanak bilirkişilerinden sorulmalı ve sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli,
Somut olayın özelliği göz önünde bulundurularak ayrıca; taşınmazı değişik yönlerden gösteren renkli fotoğrafları çekilerek dosyaya konulmalı,
Davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeli,
3402 sayılı Yasanın 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 03/07/2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 2. fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu sicil ve kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Yasanın 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden yasanın amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi" gerektiğine değinilerek bozulmuştur. Davacı vekili, taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğunun bilirkişi incelemeleri ile belirlendiğini ve taşınmazların 50-60 yıldır kullanılan yerlerden olduğunu belirterek Dairenin bozma kararının düzeltilmesini istemektedir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1940 ve 29.04.1980 yıllarında ilan edilip kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır
Dosyanın incelenmesinden; dava çekişmeli taşınmazlardan 124 ada 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazların 1284 nolu vergi kaydına dayanılarak 124 ada 11 parsel sayılı taşınmazın ise 1285 nolu vergi kaydına dayanılarak tespit edildiği anlaşılmaktadır. Çekişmeli taşınmazların yörede yapılan ve kesinleşen orman tahdit sınırları dışında kaldığı ve orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenmiştir. Ancak, 124 ada 9 ve 10 parsellere uygulanan 1284 nolu vergi kaydının batı sınırının orman okuduğu, 20700 m2 yüzölçümünde bulunduğu ve bu kaydını dava dışı 124 ada 6, 7 ve 12 nolu parsellere de revizyon gördüğü ve vergi kayıt miktarının çok üzerinde yerin gerçek kişiler adına tespit görerek kesinleştiği de anlaşılmaktadır. 124 ada 11 parsele revizyon gören 1285 nolu vergi kaydı ise 9000 m2 yüzölçümünde olup, bu parsel dışında başka bir parsele revizyon görmemiştir. Vergi kayıtları lehe olduğu kadar aleyhe de delil teşkil eder.
Bu nedenle, mahkemece çekişmeli taşınmazların bulunduğu yeri gösterir 1980 ve 1990 lı yıllara ait hava fotağrafları ve memleket haritaları ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendis, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; çekişmeli taşınmazların fiili durumun tam olarak belirleyen mahkeme gözlemi keşif zaptına geçirilmeli, kesinleşmiş orman tahdit haritası ve yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp;
orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, orman tahdit haritası ile irtibatlı olarak her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; ve bu şekilde yapılacak araştırma ve inceleme sonucunda taşınmazların öncesinin orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde; çekişmeli taşınmazlara revizyon gören vergi kayıtları mahalli bilirkişi eliyle mahallinde uygulanarak vergi kayıtlarının kapsamı belirlenmeli, vergi kayıtlarının miktar fazlası yönünden zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığı zilyetlik yolu ile kazanma (Medeni Yasanın 713. maddesi, 3402 sayılı Yasanın 14. ve 17. maddelerindeki) koşulların araştırılmalıdır. Bu cümleden olarak, yapılacak keşifte imar ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı, tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli, çekişmeli yerlerin öncesinin ne olduğu, imar ihyanın hangi tarihte tamamlanıp bittiği, zilyetliğin hangi tarihten başlayıp kimler tarafından, kaç yıl, ne şekilde sürdürüldüğü, kullanımın ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların ve yerel bilirkişinin imar ihya ve zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı, tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, çekişmeli yerin zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, hüküm Hazine ve Orman Yönetimince temyiz edildiğinden usuli kazanılmış haklar da nazara alınarak ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle, Dairenin Dairemizin “02.06.2010” gün ve “2010/6950 - 7578 E.K sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA, 14.04.2009 gün ve 2005/151-2009/9 sayılı yerel mahkeme kararının yukarıdaki gerekçeyle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 13.02.2012 günü oybirliğiyle karar verildi.