Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2021/8232 Esas 2022/11939 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/8232
Karar No: 2022/11939
Karar Tarihi: 15.09.2022

Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2021/8232 Esas 2022/11939 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Mahkeme, yerel mahkemenin verdiği kararı bozdu. Gerekçeleri arasında, sanığın adrese yapılan ilk tebligatın geçerli olmadığı ve hukuki durumunun tayin ve takdirinin yerel mahkemeye ait olduğu belirtildi. Ayrıca, suç tarihinde yürürlükte olan yasaların ve sonradan çıkan yasaların cezalarının karşılaştırılması gerektiği vurgulandı. Sanık hakkında asgari hadden fazla ceza tayini ve ihtarata yer verilmemesi de hatalar arasındaydı. Ele geçen kaçak eşyanın müsadere edilmesi gerektiği, suça kullanılan aracın ikinci kez kullanılması durumunda malen sorumlunun iyi niyetinden söz edilemeyeceği de belirtildi. Kararda, 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi, 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi, 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası, TCK'nun 53.maddesi, 5607 sayılı Yasaya eklenen 3/22, 5/2 maddesi ve TCK'nun 54/4. maddesi gibi kanun maddeleri de detaylı şekilde açıklandı.
7. Ceza Dairesi         2021/8232 E.  ,  2022/11939 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

    Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
    Gıyabi hüküm sanığın bildirmiş olduğu ve aynı zamanda MERNİS adresi olan adrese Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş ise de; çıkarılan bu ilk tebligatın Tebligat Kanunun 21/1. maddesinde belirtilen usule uyulmadan, en yakın komşularından birine haber verilmeden, doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca mahalle muhtarına tebliğinin geçerli olmadığı anlaşılmakla, öğrenme üzerine sanığın 09/06/2015 tarihli temyiz talebi süresinde kabul edilerek sanık ve katılan ... İdaresi vekilinin temyiz taleplerine ilişkin yapılan incelemede;
    1)Suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliğine göre sanığın eyleminin 11/04/2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6455 sayılı Yasa ile değişik 5607 sayılı Yasanın 3/11. maddesi kapsamında kaldığı, ancak suç tarihinden sonra ise 28/06/2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasa ile değişik 5607 sayılı Yasanın 3/11-son cümle delaletiyle anılan Yasanın 3/5, 3/10. madde ve fıkraları kapsamında bulunduğu,
    Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen "Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir." şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine 7242 sayılı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği ve anılan madde uyarınca suça konu kaçak eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı tutarındaki miktarın hüküm verilinceye kadar Devlet Hazinesine ödenmesi halinde verilecek cezada indirim uygulanacağının hüküm altına alındığı gözetilerek,
    Suç tarihinde yürürlükte olan 6455 sayılı Yasa ile değişik 5607 sayılı Yasanın 3/11. maddesi ile 6545 ve 7242 sayılı Yasalar ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 3/11. maddesinin yollamasıyla 3/5, 3/10, 3/22, 5/2. maddelerinin somut olaya uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri ile 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
    2)Anayasa Mahkemesi'nin, TCK'nun 53.maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı göz önünde bulundurularak hüküm oluşturulmasının gerekmesi,
    3)25237 sayılı TCK'nun 61. maddesi uyarınca alt ve üst sınırlar arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı ve failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı unsurlarının dikkate alınması gerekmekte olup dosya kapsamına göre sanığın benzer olaylarla karşılaştırıldığında fiili, eylem ile ceza arasındaki dengeyi bozacak şekilde alt sınırdan uzaklaşarak teşdit uygulanmasını gerektirmediği halde hakkaniyet ölçüleri ile bağdaşmayacak biçimde sanık hakkında asgari hadden ayrılarak fazla ceza tayini,
    4)Sanık hakkında hapis cezası ertelendiği halde TCK’nun 51/8.maddesinde yer alan ihtarata yer verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    5)Ele geçen kaçak eşyanın, 5607 sayılı Yasanın 13/1. maddesi yollamasıyla TCK'nun 54/4. maddesi gereğince müsaderesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,
    6)Suçta kullanılan araç ikinci kez kaçakçılıkta kullanıldığından, suça tahsis edildiğinin anlaşıldığı, bu durumda malen sorumlunun iyi niyetinden söz edilemeyeceğinin gözetilmemesi,
    Bozmayı gerektirmiş, katılan ... İdaresi vekili ile sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara