Esas No: 2021/14202
Karar No: 2022/8498
Karar Tarihi: 26.10.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/14202 Esas 2022/8498 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/14202 E. , 2022/8498 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Uygulama Kadastrosu
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun kabulü ile davanın hak düşürücü süre ve kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararının duruşma istemli olarak temyiz edilmesi üzerine, duruşma talebinin değerden reddine karar verilmekle; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Uygulama kadastrosu sonucunda, ... ilçesi ..., Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan ...., mevkii eski 1609 parsel sayılı 3.155 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 677 ada 68 parsel numarasıyla ve 3.102,85 m2 yüzölçümlü olarak; davalı ... adına kayıtlı bulunan eski 1608 parsel sayılı 3.948 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise, 677 ada 67 parsel numarasıyla ve 3.902,43 m2 yüzölçümlü olarak tesbit ve tescil edilmiştir.
Davacı ... vekili, uygulama kadastrosu sırasında müvekkili olan davacı adına kayıtlı bulunan taşınmaz ile davalıya ait komşu taşınmazın sınırlarının değiştirildiğini ve yüzölçüm miktarının davalı lehine arttığını ileri sürerek ilgili bu kısım yönünden tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; fen bilirkişisinin 03.05.2019 tarihli raporuna göre, davaya konu edilen 677 ada 67 (Eski -1608) ve 677 ada 68 (Eski-1609) nolu parsellerin müşterek sınırlarının, 1987 yılında oluşturulan ilk tesis kadastro parsel sınırları ve 2012 yılında oluşturulan 22-a uygulama parsel sınırları ile aynı olduğunun ve ilk tesis kadastro parsel sınırlarının uygulama çalışmaları sırasında geçerli sınır tipinde aynen alınarak 677 ada 67 ve 68 parsellerinin sınırlarının oluşturulmuş olduğunun, bu haliyle 677 ada 67 ve 68 parsellerin 22-a kapsamında oluşturulan sınırları ile ilk tesis kadastro çalışmalarında oluşturulan müşterek parsel sınırları arasında bir hata olmadığının ve birbirleri ile aynen uyumlu olduğunun tespit edildiği, yüz ölçümü hatasının ilk tesis kadastro çalışmalarında eski yöntemlerle hesaplanan yüzölçümü hatasından veya diğer komşu parseller ile olan sınırlarındaki pafta zemin değerlendirmelerinden kaynaklanmış olabileceğinin bildirildiği, bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu ve yapılan 22/a çalışmalarında usulsüzlük bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince, davacının dava konusu taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna yönelik olarak aynı davalıya karşı uygulama kadastrosuna itiraz talepli 2012 yılında dava açtığı ve ... Kadastro Mahkemesinin 14.06.2012 tarih ve 2012/72 Esas, 2012/45 Karar sayılı ilamıyla davanın feragat nedeniyle reddine ve taşınmazların tespit gibi tesciline karar verildiği, bu kararın temyiz edilmeksizin 02.10.2012 tarihinde kesinleştiği, Mahkemece Tapu Müdürlüğünden getirtilen 22/a tutanak örneklerinde de tespite itiraz edildiğinden tutanağın askı ilan sonunda kesinleşmediği yazılı olup, Kadastro Mahkemesinin kesinleşme şerhli karar örneğinin de mahkemeye cevabi yazı ekinde gönderildiği, söz konusu davanın tarafları, konusu ve dava sebebi aynı olduğundan ve feragat nedeniyle retle sonuçlanmış olması nedeniyle kesin hükmün sonuçlarını doğuracağından, ilk derece mahkemesince davanın, 22/a çalışmasına itiraz yönünden kesin hüküm nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken esastan reddedilmiş olunmasının isabetsiz olduğu ve bu nedenle davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusu yerinde olduğu; davacı tarafın teknik bilirkişi raporunda ve ekli krokide A ile gösterilen kısma yönelik istemine gelince, uygulama kadastrosunun amacınun, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin olarak, sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek, uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarını yeniden üreterek tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılmasını sağlamak ve bu surette Türk Medenî Kanunu’nun öngördüğü tapu sicilini sağlıklı ve güvenilir hale getirmek olup, uygulama kadastrosu sırasında mülkiyete ilişkin tartışmaların gündeme getirilemeyeceği ve kadastro komisyonlarınca bu konularda inceleme, değerlendirme ve tespit yapılamayacağı, bu sebeple 22/a uygulamasının usul ve yasa hükümlerine uygun olarak yapıldığı belirlendiği halde davacı tarafından dava konusu A kısmı hakkında istemde bulunulmasının, açıkça taşınmazın mülkiyetine ilişkin olduğu, bu haliyle davanın hem 22/a çalışmasına itiraz hem de mülkiyet iddiasına yönelik olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle davada 22/a çalışmasına itiraz yönünden hüküm kurulmasının yanısıra, mülkiyet iddiası yönünden ayrıca değerlendirme yapılması gerektiği, somut davada da teknik bilirkişi raporunda ve ekli krokide gösterildiği ve raporda da açıklandığı üzere, davaya konu olup davalı adına tapuda kayıtlı bulunan 667 ada 67 parsel sayılı içerisinde kalan A bölümü hakkında davacı tarafın açıkça mülkiyet iddiasının bulunduğu ve bu yönden yapılan değerlendirme sonucunda ise A bölümü hakkındaki istemin tesis kadastrosuna itiraz niteliğinde olması ve eldeki davanın da, bu parselin geldisi olan 1608 parselin tesis kadastrosunun 05.05.1987 tarihinde kesinleşmesinden itibaren başlayan ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3.maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmamış olması nedeniyle mülkiyet iddiası yönünden bu gerekçeyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği halde ve bu kısım hakkındaki istemin de 22/a çalışmasına itiraz kapsamında görülerek esas yönünden reddine karar verilmiş olunmasının doğru olmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi uygulamasına itiraz yönünden kesin hüküm nedeniyle 6100 Sayılı HMK'nin 114/1-i bendi uyarınca dava şartı yokluğundan reddine, davanın fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 03.05.2109 tarihli rapor ve ekindeki krokide A harfiyle gösterilen 188,66 m2'lik kısım yönünden hak düşürücü süre nedeniyle 6100 Sayılı HMK'nin 114/1-i bendi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 59.30 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 21.40 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına, 26.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.