Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/7768 Esas 2022/8536 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/7768
Karar No: 2022/8536
Karar Tarihi: 27.10.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/7768 Esas 2022/8536 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2021/7768 E.  ,  2022/8536 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : Uygulama Kadastrosu
    İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasında ... Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Uygulama kadastrosu sırasında, .....,İlçesi ...., Mahallesi çalışma alanında bulunan ve tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan eski 740 parsel sayılı 28.700 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 104 ada 284 parsel numarasıyla ve 27.529,09 metrekare yüzölçümlü olarak; davacı adına tapuda kayıtlı bulunan eski 858 parsel sayılı 4800 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 104 ada 279 parsel numarasıyla ve komisyon tutanağı ile 5337,87 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
    Davacı, uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın sınırının yanlış belirlendiği, bir bölümünün yolda kaldığı iddiasına dayanarak, bu bölümün paftasında olduğu gibi eski 740 parsele eklenmesi, olmadığı takdirde eski 858 parsele eklenmesine yönelik dava açmıştır.
    Yargılama sırasında ..., ... davaya dahil edilmiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne çekişmeli 104 ada 284 (eski 740) parsel sayılı taşınmazın uygulama tespiti gibi tapuya kayıt ve tesciline, çekişmeli 104 ada 279 (eski 858) parsel sayılı taşınmazın uygulama komisyon tutanağının iptaline, fen bilirkişisi ...tarafından sunulan 21.02.2019 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide "A" harfi ile gösterilen 2177,22 metrekarenin kadastro harici kısımdan ifrazı ile 104 ada 279 (eski 858) parsel sayılı taşınmazın yüz ölçümüne eklenerek; (5337,87+ 2177,22 ) = 7515,09 metrekare yüzölçümü ile fen bilirkişisi ...tarafından sunulan 21/02/2019 havale tarihli rapora ekli kroki ve koordinatlar dikkate alınarak tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hükmün davalı ... vekili ve dahili davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun HMK'nin 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş; davalı ... vekili ve dahili davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
    22.02.2005 tarihli 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi ve bu madde uyarınca 29.11.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren "Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilindeki Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uygulanacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik” hükümlerine göre yapılan uygulama kadastrosunun amacı, teknik açıdan yetersiz kalan, uygulama niteliğini kaybeden, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği anlaşılan kadastro haritalarının yenilenmesi ve uygulanabilir hale getirilmesidir. Uygulama kadastrosunun amacı, mülkiyet ihtilaflarını canlandırmak ve çözmek değil; tesis kadastrosu sırasında yapılan teknik hataları belirleyerek gidermek ve kadastro paftalarını zeminle uyumlu, uygulanabilir, teknik ihtiyaçlara cevap verir ve güvenli hale getirmektir. Uygulama kadastrosu yapılırken, tesis kadastro sırasında da zeminde mevcut olduğu anlaşılan sabit noktalar ile aynı döneme ya da öncesine ait farklı amaçlarla üretilmiş harita ve benzeri verilerden yararlanılmakta, tesis kadastrosu haritaları ortofoto üzerine işlenmekte, düzenlenecek ada raporunda, haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden kaynaklandığı gösterilerek, varsa hataların nasıl giderildiği açıklanmakta ve bundan sonra yukarıda sözü edilen yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılıp, her bir parsel hakkında uygulama tutanağı düzenlenerek uygulama kadastrosu paftaları üretilmektedir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, özü itibariyle uygulama faaliyetinin yukarıda açıklanan ilke ve yöntemlere göre yapılıp yapılmadığının denetlenmesini zorunlu kılan davalardır. Yöntemine uygun yapılmayan uygulama kadastrosu, mülkiyete ilişkin kazanılmış hakların ihlali sonucunu doğurur.
    Somut olaya gelince; Mahkemece, dava konusu 740 parsel sayılı taşınmazın dava konusu kısımdan itibaren güney, 858 parsel sayılı taşınmazın da kuzey ve kuzeydoğu sınırında sınırlandırma hatasının olduğu ve bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın davalı 858 parsel sayılı taşınmaz ile bir bütün olarak kullanıldığı kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiştir. Hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda, (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün tapulama sırasında vasfının belirlenmediği, sınırlandırma hatasından dolayı tapulama harici bırakıldığı, kadastro paftasında tescil harici bölüm olarak bırakıldığı açıklanmıştır. Uzman teknik bilirkişinin raporuna ekli krokiye göre, uygulama kadastrosu ile belirlenen sınırların kadastro paftası ile uyumlu olduğu anlaşılmaktadır. Davacının fiilen zeminde kullandığı sınırın ise kendi taşınmazı ile birlikte tesis kadastrosu sırasında tescil harici bırakılan taşınmaz bölümünü de içerecek şekilde olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır. Yörede tesis kadastrosunun 1979 yılında yapıldığı, paftasında sabit sınırın bulunmadığı ve sınırlandırma hatası olarak kabulün mümkün bulunmadığı, aksi halde 1979 yılında yapılıp kesinleşen ve bir tersimat hatası bulunmayan davacıya ait 104 ada 279 (eski 858) parselin tesis kadastro sınırı esas alındığında, (A) bölümünün tescil harici alanda kaldığı ve davacı tarafından bu bölüme yönelik bir dava açılarak adına tescilinin sağlanmadığı, tesis kadastrosu sırasında tescil harici bulunan kısmın uygulama kadastrosu ile davacı parseline dahil edilmesinin başka bir ifade ile mülkiyet aktarımına sebep olunmasının söz konusu olacağı, uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıkları uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken, taraflar arasındaki mülkiyet durumunu değiştirecek şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle, davalı ... vekili ve dahili davalı ... vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 09.11.2020 tarihli ve 2019/691 Esas, 2020/970 Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hükmünün 6100 sayılı HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden dahili davalı ... Başkanlığına iadesine, 27.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara