Esas No: 2011/13137
Karar No: 2012/1598
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/13137 Esas 2012/1598 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacılar, üç taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edindiklerini iddia ederek tescilini istemişlerdir. Mahkeme, bir taşınmazın davacılara ait olduğunu belirlemiş ancak diğerlerinde kısmen Hazine adına tescil kararı vermiştir. Hazine, bu kararı temyiz etmiştir. Yargıtay, orman sınırlandırma harita ve tutanaklarına, uzman bilirkişi raporuna ve eski tarihli belgelere dayanarak, çekişmeli taşınmazın orman sayıldığına karar vermiş ve imar-ihya yoluyla bu tür yerlerin kazanılamayacağını belirtmiştir. Bu nedenle, davacıların tapusuz taşınmazları kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinemeyecekleri sonucuna varılmıştır. Kanun maddeleri olarak, Medeni Yasa'nın 713. maddesi, Orman Kanunu'nun 1. maddesi ve Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi uygulanmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri ... köyü Körmağara ve ... Deresi mevkiilerinde bulunan üç parça taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescilini istemişlerdir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne;
1) ... mevkiinde bulunan ve fen bilirkişi krokisinde (A3) ile gösterilen Doğusu: ...tarlası, Batısı: Dere, Kuzeyi: ...’a ait 1046 parsel, Güneyi: ...’a ait 1037 parsel ile çevrili bulunan 13186.07m2 yüzölçümlü tarla,
2) Hafsa Deresi mevkiinde bulunan ve fen bilirkişi krokisinde (A4) ile gösterilen Doğusu: Kadastro harici boşluk, Batısı: Yol ve ötesinde davacılara ait bahçe ve boşluk, Kuzeyi: ... ve ...’na ait bahçe, Güneyi: ...’a ait taşınmaz ile çevrili 2305.45 m2 yüzölçümlü bahçe,
3) Hafsa Deresi mevkiinde bulunan ve fen bilirkişi krokisinde (A5) ile gösterilen Doğusu: Yol ve ötesinde davacılara ait bahçe, Batısı: Hafsa Deresi, Kuzeyi: ... ve ...’na ait taşınmaz, Güneyi: ...’na ait taşınmaz ile çevrili 2305.45 m2 yüzölçümlü bahçe niteliğindeki taşınmazların 1/5’şer payla davacı gerçek kişiler adına tapuya tesciline; (A1) ve (A2) harfleri ile gösterilen yerlerle ilgili davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, hükmün davalı Hazine tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından incelenmiştir.
21/07/2010 tarih, 2010/7206-10302 sayılı ilamda “İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, çekişmeli yerlerden temyiz konusu olup bilirkişi raporunda (A4) ve (A5) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin uzman orman bilirkişi kurulu tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığı ve adına tescil kararı verilen kişiler yararına 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığından bu bölümlere yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Bilirkişi krokisinde (A3) harfi ile gösterilen 13186.07 m2"lik bölümle ilgili temyiz itirazına gelince; hükme esas alınan raporu düzenleyen fen ve orman bilirkişileri tarafından orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya
benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de gösterecek şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterilmiştir. Yöntemince yapılan bu uygulamaya göre (A3) harfi ile işaretli bu yerin bir bölümünün eski tarihli belgelerde ibreli ağaç sembollü orman alanında, yakın tarihli belgelerde ise bağ sembollü yeşil alanda kaldığı gözlenmiştir. Yine eski tarihli haritada bitişiğindeki Küllü Devlet Ormanının devamı görünümündedir. Bu durum karşısında taşınmazın bu bölümünün öncesinde orman sayılan yerlerden olduğu, süreç içerisinde ormandan açılarak tarım alanına dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır. Çekişmeli yer 1966 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında çalılık ve taşlık niteliğiyle tespit dışı bırakılmıştır.
Yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmazın dava tarihinden geriye doğru 20 yıl ve daha öncesi para ve emek sarf edilmek suretiyle imar-ihya edilerek kültür arazisi haline getirildiğini, ekonomik amacına uygun olarak tasarruf edildiğini, ziraatçı uzman bilirkişinin taşınmaz bölümlerinin imar-ihyası yapılmış tarım ve kültür arazisi olarak tasarruf edilen yerlerden olduğunu bildirmeleri üzerine mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Az önce de açıklandığı üzere dava konusu taşınmaz bölümü taşlık ve çalılık niteliğiyle tespit dışı bırakılmıştır ve yöreye ait eski tarihli belgelerde de yeşil renkli orman alanında kalmaktadır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan bu tür yerler orman kadastrosunun yapıldığı tarihe kadar 6831 sayılı Orman Kanununun 1. maddesi uyarınca orman sayılır. Somut olayda dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 2005 yılında kesinleşen orman sınırlandırma harita ve tutanaklarına, uzman bilirkişi raporuna göre orman sayılmayan ve nitelik kaybı sebebiyle orman sınırları dışına çıkarılmayan yerlerden olduğu benimsenmek suretiyle davanın kabulü yoluna gidilmiştir. Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamalarına göre çalılık niteliğiyle tespit dışı bırakılan, eski tarihli belgelerde de orman olarak görünen bir yer orman sınırlandırmasının yapıldığı tarihe kadar 6831 sayılı Orman Kanununun 1. maddesi karşısında orman sayılır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmüne göre bir yerin imar-ihya yoluyla kazanılabilmesi için orman sayılmayan yerlerden olması gerekir. Dava konusu taşınmaz bölümü 2005 yılına kadar orman sayıldığına göre böyle bir yerin imar-ihya edilerek kültür arazisi haline getirilmiş olması kimseye herhangi bir hak bahşetmez. Orman sınırlandırma işlemlerinin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar kazanma süresi ve koşulları da geçmemiş bulunduğuna göre bu yerlerin imar-ihya yoluyla kazanılması ve tapuya tescil edilmesi mümkün değildir. Aksinin kabulü halinde orman niteliğinde olan bir yerin imar-ihya yoluyla kazanılması imkânı sağlanmış olur. Tapulama komisyonunca çalılık ve taşlık niteliğiyle tespit dışı bırakılan ve eski tarihli belgelerde ibreli orman alanında kalan ancak orman kadastro komisyonu çalışması sonucu kesinleşen tahdidin dışında bırakılan taşınmaz, orman tahdidinin kesinleşmesine kadar geçen sürede orman niteliğinde olduğundan bu süredeki zilyetliğe değer verilemez. Kaldı ki, çekişmeli taşınmaza bitişik olup aynı nitelikte bulunan, tapulama çalışmaları sırasında taşlık-çalılık olarak tapulama dışı bırakılan bir kısım yerlerin yörede yapılan orman kadastro çalışmalarında orman olarak sınırlandırılıp kesinleştiği de görülmektedir. Bu çalışma sırasında eylemli biçimde tarımda kullanılan bu tür yerlerin orman sınırları dışında bırakılmış oldukları anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle dosyanın hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişilere yeniden verilerek (A3) harfli yer içinde ibreli orman alanı görünümünde olan bölüm ile açık alanda kalan bölümünün belirlenmesi, infaza elverişli bir biçimde kroki düzenlettirilmesi, yeşil alanda kalan bölüm yönünden davanın reddi yolunda hüküm kurulması gereklidir. Değinilen yönlerin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, yapılan yargılama sonucunda davaya konu ve bilirkişi krokisinde (A4) ve (A5) harfleri ile gösterilen bölümler hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, (A1) ve (A2) bölümlerine yönelik davanın feragat nedeniyle reddine, (A3) harfli bölüm yönünden davanın kısmen kabulüne; bilirkişi krokisinde (A3/1) ile gösterilen 7882.26 m2"lik bölümün payları oranında davacılar adına; (A3/2) ile gösterilen bölümün ise orman niteliğinde Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazların tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 2005 yılında yapılıp 10/08/2006 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1966 yılında yapılmış ve 04/12/1967 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Yasasının değişik 13/j maddesi uyarınca harç alınmasına yer olmadığına 09/02/2012
gününde oybirliği ile karar verildi.