Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/12641 Esas 2012/1426 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/12641
Karar No: 2012/1426

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/12641 Esas 2012/1426 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2011/12641 E.  ,  2012/1426 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkin davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ... Yönetimi, ... Beldesi 2701, 2702, 2703, 2704, 2705, 2706 ve 2741 parsel sayılı taşınmazların tapuda davalılar adına kayıtlı olduğunu, taşınmazların eski tarihli memleket haritaları ve hava fotoğraflarında kısmen orman sayılan yerlerden olduğu gibi eylemli olarak da 50-60 yaşlarında ibreli ağaçlarla kaplı olduğunu belirterek davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, 3402 sayılı Yasanın 5841 sayılı Yasa ile değişik 12/3.maddesi gereğince hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Mahkemece, çekişmeli parsellerin kadastro tespitinin askı suretiyle ilanını takiben 5841 sayılı Yasanın 2"inci maddesi ile değişik 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş ise de,
    5841 sayılı Yasanın 2. maddesiyle 3402 sayılı Yasanın 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen üçüncü tümcesinde yer alan “İddia ve taşınmazın niteliğine…” ibaresi Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararıyla iptal edilmiş olup, gerekçeli karar 23/07/2011 tarih ve 28003 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
    Anayasa Mahkemesinin sözü edilen iptal kararından sonra, “Kamu malı” iddiasıyla açılan davalarda, 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinin uygulama olanağı bulunup bulunmayacağı konusuna gelince;
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.12.2008 gün ve Esas 2008/7-717, Karar 2008/722 sayılı kararında da değinildiği üzere en geniş anlamıyla “Kamu malı” kavramı, Devletin veya kamu tüzel kişiliğine sahip idarelerin, kamu hizmetlerini ifa ederken kullandıkları ve yararlandıkları malları ifade etmektedir.
    3402 sayılı Kadastro Yasasının 16. maddesinde “Kamu Malları” başlığı altında, kamunun ortak kullanımına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerler hakkında ayrıntılı düzenlemeler bulunmakta, eş düzenlemelere 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nde (madde 641, 912) ve 4721 sayılı Türk Medeni Yasasında (madde 715, 999) yer verilmektedir. Keza, 3402 sayılı Yasanın 16/D maddesinde devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlara da yer verilmiştir.
    Kamu malları üzerinde özel mülkiyet kurulamaz. Bunlar kamu hizmeti yönünden tahsis edildikleri yetkili idarece kamu malı olmaktan çıkarılmadıkları sürece temlik edilemez; kazandırıcı zamanaşımı yoluyla da edinilemezler. Kamu malı niteliği kazanmış bir taşınmaz özel mülkiyete konu olamayacağından tapuya bağlansa bile Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 931 ve Türk Medeni Yasasının 1023. maddeleri bu durumda uygulanmaz. (Y.H.G.K. 30.09.1981 gün, E: 1979/1-167, K: 1981/656, 03.12.2008 gün ve 2008/7-717-722). Bu sonuçlara bağlı olarak, Hukuk Genel Kurulu’nun 21.2.1990 gün ve 1989/1-700 Esas, 1990/101 Karar; 18.10.1989 gün 1989/1-419 Esas, 1989/528 Karar sayılı kararlarında da açıklandığı üzere; kamu malı niteliği taşıyan bir taşınmazın her nasılsa özel mülk olarak tapuya tescil edilmesi bir yolsuz tescil olup, bu husus o yerin özde tescile tabi bulunmama (kamu malı olma) niteliğini değiştirmez (Y.H.G.K.’nun 26.02.2003 gün ve 2003/12-116 E., 2003/111 K.; 25.12.2002 gün ve 2002/12-1101 E., 2002/1113 K. sayılı kararları). Kamu malları özel mülkler gibi devir ve temlik edilemezler. Böyle durumlarda, iyiniyet veya tapu siciline güven ilkelerinin uygulama yeri de yoktur (Y.H.G.K. ’nun 11.06.2003 gün ve 2003/13-414 E. ve 2003/410 K. sayılı Kararı).
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 08.05.1987 tarih 1986/3 Esas ve 1987/4 Karar sayılı ilamı da, 766 sayılı Tapulama Kanununun hak düşürücü süre ve kamu malına ilişkin 31 ve 35. maddeleriyle ilgili olup, içtihadı birleştirme kararı ile kamu mallarında hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı kabul edilmiştir. 766 sayılı Yasanın 31 ve 35. maddelerine koşut düzenlemeler 3402 sayılı Kadastro Yasasının 12 ve 16. maddelerinde de yer aldığına göre, sözü edilen içtihadı birleştirme bararı 3402 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde de uygulama olanağı bulacaktır.
    Gerek 766 sayılı Yasanın 31/2. maddesi ve gerekse 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinde, özel mülkiyete konu olamayacak, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler hakkında Hazine tarafından açılacak davaların 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olup olmadığı konusunda açık bir hüküm bulunmamakta ve özel şahıslar ile Hazine arasında bir ayrım da içermemekte ise de, “Kamu Malı” savıyla açılacak davalarda 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı konusundaki Yargıtay kararları yerleşik içtihat halini almıştır (Örneğin: Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/1-19 E. 2002/97 K.; 09.06.2004 gün ve 2004/1-335 E. 2004/354 K.; Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 09.12.2006 gün ve 2006/4206 – 4268; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 11.03.2008 gün ve 2008/1911-3034; 20. Hukuk Dairesinin 03.04.2008 gün ve 2008/1564-5261 sayılı kararları).
    Açıklanan hususlar gözetilerek, mahkemece yargılamaya devam edilip, tarafların sav ve savunmaları ile delilleri sorulup oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve Yasaya aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 08/02/2012 günü oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara