Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/17649 Esas 2012/1405 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/17649
Karar No: 2012/1405

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/17649 Esas 2012/1405 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, taşınmazların kesinleşen orman kadastro sınırı içinde kaldığı gerekçesiyle tapusunun iptalini ve Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkeme, davanın kabulü ile tapu kaydının iptaline ve Hazine adına tesciline karar vermiştir. Ancak, karar, yetersiz bilirkişi raporlarına dayandığı için Yargıtay tarafından bozulmuştur. Yeniden yapılacak keşifte, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılması ve orman sınır noktalarının en az 6-7 adet röperlenmesi gerekmektedir. Ayrıca, tutanaklar arasında uyumsuzluk olduğu durumlarda gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verilmesi gerekmektedir. Kanun maddeleri ise 3116 sayılı Yasaya göre yapılan kesinleşen orman kadastrosu ve 6831 sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmelik'tir.
20. Hukuk Dairesi         2011/17649 E.  ,  2012/1405 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan ... mirasçısı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    ... köyü 1122 ve 1174 sayılı parseller, 1956 yılında yapılan tapulama sırasında davalılar adına tespit ve tescil edilmişlerdir. Davacı ... Yönetimi, 25.02.2000 günlü dava dilekçesiyle taşınmazların kesinleşen orman kadastro sınırı içinde kaldığını bildirerek orman niteliğiyle Hazine adına tescilini istemiş, Hazine de aynı iddia ile davaya katılmıştır. Mahkemece davanın kabulü ile 1122 sayılı parselin (B)=3418 m2 ve 1774 parselin (A)=138 m2 bölümlerin tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılardan ... mirasçısı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman sınırı içinde kalan taşınmazın tapusunun iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1948 yılında 3116 sayılı Yasaya göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 1991 yılında yapılarak dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır.
    Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
    Şöyle ki; hükme esas alınan uzman bilirkişi raporlarında kesinleşmiş orman kadastro haritalarının uygulanmasına dayalı olarak yapılan incelemede kadastro paftası ile irtibat kurulmadan çekişmeli taşınmazlardan 1122 parselin (B), 1174 parselin (A) bölümlerinin orman kadastro sınırları içinde kaldığı bildirilmiş ise de raporun denetime elverişli olmaması nedeniyle, dairenin 25.05.2011 günlü geri çevirme kararı üzerine aynı bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporda bu kez (A) ve (B) bölümler gösterilmediği gibi, 1122 sayılı parselle 1174 sayılı parselin birbirine göre olan konumlarının da eski rapordakine benzemediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle; gerek asıl rapor gerekse ek rapor denetime elverişli değildir.
    Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “Orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha
    çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazların orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya uygun olmayan hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 08.02.2012 günü oybirliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara